İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

07 Aralık ve 15 Aralık Masalı - Anlayana - Ahmet Alp HAN

ahze21

0
İyinet Üyesi
Katılım
26 Nisan 2008
Mesajlar
14
Reaction score
1
07 Aralık ve 15 Aralık Masalı - Anlayana

Global Haber sitemizin, 17 Aralık ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının kapatılmasıyla alakalı olarak yayınladığı “Yolsuzluk Soruşturması Adım Adım Böyle Kapatıldı” adlı makale bana Muzliye’de yaşandığına inandığım bir masalı hatırlattı. “Ölürsem benimle toprak altına girmesin ve tarihe not düşelim” diye “Muzliye Ülkesi’nde” vuku bulan soruşturmaları, başladığı tarihten itibaren yaşanılanları sizlere bir masal tadında, adım adım anlatmayı bir vazife bilerekten, falan, filan...
“Muzliye, 07 Aralık 2013’te tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonuna gözlerini açtı. Aralarında bakan oğulcağızlarının da bulunduğu onlarca isim gözaltına alınmıştı. İlerleyen günlerde yolsuzluk belgeleri ortalığa saçıldı, hukukun paçavraya çevrildiğine dair ses kayıtlarına her gün yenileri eklendi. Emniyet’in hazırladığı ve internette yayınlanan fezlekelere göre örgütün başındaki isim Tersli Hayırsever (!) Roza Sarraf’dı.

Yaklaşık 1,5 yıl süren operasyonda elde edilen deliller çok sağlamdı. Fakat günler sürprizlere gebedir? İktidar müthiş bir algı operasyonuna imza atarken insanların, somut delillere dayanan yolsuzluk soruşturması yerine, hiçbir dayanağı olmayan ‘paralel devlet’ tezine inanmaları sağlandı. Ve yaptığı düzenlemelerle yolsuzluk ve rüşvetin üzerini, gasledilmiş bir ölünün üstüne kefen örter gibi adım adım örttü. Nasıl mı? İşte böyle…

Polisler, savcılar tatil yapsınlar amacıyla sürgün edildi: Yeterli görülmemiş olacak ki halen de edilmekte. 07 Aralık operasyonu başlar başlamaz iktidarın ilk tepkisi soruşturmada görev alan polisleri sürgün etmekti. Binlerce polis ‘paralel kapı’ yaftası “algı operasyonu” ile görevden alındı. Emniyet ayağını ‘temizleyen’ iktidar ikinci aşamada yargıya yöneldi. Soruşturmaya iki yeni savcı atandı. Ardından eski savcılar dosyadan el çektirildi. Sonuçta dosyada tek bir savcı, Erdem Aydınçavuş kaldı.

Adli Kolluk Yönetmeliği “Adli Yolluk” olarak değiştirildi: Kolluk güçlerine amirlerine operasyonu haber verme zorunluluğu gibi bir “ucube düzenleme” peyda oldu. Bu, kısaca, yapılması planlanan operasyondan Devlet Başkanı’nın haberi olması demekti. Yani “Affedersiniz Sayın Bakanım! Oğlunuz hakkında operasyon yapılması için izin vermenizi talep etmekteyiz.” cümlelerini duymak üzereydik ki düzenleme “Muziye Danıştayı’ndan” döndü.

TİB’in başına “MuzİT’çi” Demir atandı: Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB), “Muz İT” görevlisi Ahmet Gıyaseddin Demir atandı. Daha önceleri diğer cemaat ve guruplara güven ve rahat olun hissi veren Başkanlık ve “MuzİT’in” 05 Ocak 2014’te yazılı bir talimatla teşkilata bütün dini cemaatleri ve grupları izleme emri verdiği ortaya çıktı. Sadece, “paralel yapı” olarak nitelenen “Gülümseyen Cemaati’nin” değil camide namaz kılan “Takunyeli Mehmet Amca’nın” da fişlendiği belgelendi.

Başsavcılara tehdit telefonu: Dönemin Adalet Bakanı Bedir Yozdağ’ın bizzat kendisinin İlmir ve Adanya başsavcılarını arayarak, soruşturmanın kapatılmasını istediği ortaya çıkınca Bakan aramayı kabul etti. Kendisini, “Aramayan bakan mı var? Ararım ya, size ne?” diyerek savundu ve aramaların hiç de ayıp olmadığı izlemini vermeye çalıştı.

Savcıları değiştir, yoksa..!: Adalet Bakanlığı Yardımcısı Kamil Pamukliye’nin, Adalet Bakanına öykünmesinden olacak ki İlmir’deki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Başsavcısı Hüsnü Kafalı’yı arayarak, soruşturmayı durdurmasını, savcıları ise değiştirmesini istediği ortaya çıktı. Hüsnü Kafalı’nın konuyla ilgili tuttuğu tutanak kamuoyuna açıklandı.
Delilleri imha edin talimatı: İstanmuz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Emniyet Müdürlüğü’nden 05 Aralık sonrası yapılan dinleme ve fiziki takip işlemlerinin bitirilmesi ve evrakların imha edilmesini talep ettiği ortaya çıktı. Yazı 18 Ocak 2014’te gönderilmişti. Bu talep, Başkan ve oğulcazı arasında 07 Aralık 2013 tarihinde yapıldığı iddia edilen, kriptolu ‘sıfırlama’ konuşmalarının dosyadan çıkarılmasının “arz edilmesi” anlamına gelmekteydi.

HSYK sil baştan: Daha önce “Referandumla” yaptığı devrim niteliğindeki değişiklikler gibi, Adalet Bakanı’nın da yetkilerini sınırlayan iktidar, daha sonra keskin bir “u” dönüşü ile soruşturma sonrası HSMuzK’yı tamamen bakana, “kör düğümle” bağladı. Yargı tamamen siyasi görünüm kazandı, AYMuz düzenlemeyi büyük oranda iptal etti ancak olanlar (atamalar vs.) çoktan olmuştu!

Savunma hakkına sınırlama: Yolsuzluk soruşturması üzerine şubatta yapılan yasal düzenlemeyle avukatların dosyalara ulaşabilmesi sağlandı. İktidar yolsuzluk soruşturması dosyalarını aldı, içinde ne var ne yok gördü, “Gösterenlerden Allah bin kere razı olsun” dedi.

İnternete sansür yasası: İnternete düşen yolsuzluk ve rüşvete dair tapeler iktidarı çileden çıkarmıştı. Özel hayatın gizliliğinin ihlali durumlarında internete erişimin TİB tarafından önlenmesinin de öngörüldüğü torba yasa tasarısı 6 Şubat’ta Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. TİB’e, mahkeme kararı olmaksızın internete erişimi engelleme yetkisi verildi. Bu yetki Muziye’nin, Çin, İran ve baskıcı rejimlerin baskın olduğu diğer 3. Dünya ülkelerine öykünmesinin başlangıcı oldu.

YouMuze ve Tmutter yasaklandı: Yolsuzluk ve rüşvete dair ses kayıtları Tmutter ve Youmuze üzerinden yayınlanıyordu. Başkan, 21 Mart’ta, “Tmutter mimuttır hepsinin kökünü kazıyacağız.” dedi. Aynı günün gecesi Tmutter, bir hafta sonra ise sosyal paylaşım sitesi Youmuze kapatıldı. Yasağı, Eski Başkan Abdulcebbar Karanfil bile, kapatılmış olmasına rağmen twit atarak aşmış oldu.

Sahte deliller oluşturuldu: İktidar, masum insanları ‘terörist’ olarak göstermekte kararlıydı. Ancak ortaya delil konulamıyordu. Bu işi de hallettiler! TİB’de sahte deliller üretildiği ihbar mektuplarıyla ortaya çıktı. İddiayı hiç bir iktidar temsilcisi yalanlayamazken bazı Bakanların sarfettiği “Boş konuşmuyorum. Elimde belgeleri var. Evde bir yere koydum bulamıyorum. Bulunca göstereceğim” sözlerindeki belgelerin ise hala yolu gözlenmekte.

MOKİ dosyasında takipsizlik kararı: 17 Aralık operasyonunun ardından dosyaya atanan Savcı Erdem Aydınçavuş, MOKİ dosyasında işadamları Veli Beyoğlu, Ahmet Naif Muzlu ve Mehmet Veli Aydıncı ile eski Bakan Erdoğan Alemdarcı’ın oğlu Abdulcebbar Ötüken Alemdarcı’nın da aralarında bulunduğu 60 şüpheli hakkında 20 Mayıs’ta takipsizlik kararı verdi.

Merhaba Tevhid Operasyonu sulandırıldı: 7 bin kişinin ‘Merhaba Terör Örgütü’ soruşturması kapsamında ‘paralel yapı’ tarafından dinlendiği iddia edildi. Yalan olduğunu bizzat Başsavcı itiraf etmek zorunda kalmasına rağmen, yüzlerce hükümeti altüst edebilecek Merhaba Tevhid Soruşturması’nın üzeri de bu ‘sulandırma’ operasyonuyla kapatılmış oldu. 12 Temmuz’da ‘takipsizlik’ kararı verildiğinde unutturulduğu düşünüldü.

Fezlekeler temizleniyor: Savcılığın, 4 eski bakanla ilgili hazırladığı fezlekeler 30 Şubat’ta (!) Meclis’e ulaştı. Fezlekeler, 12 Ocak’ta Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Dosya 27 klasörden oluşuyordu. Ancak 30 Şubat’ta (!) Meclis Başkanlığı’na gönderilen fezlekeler toplam 12 klasördü. 17 klasör eksikti. Uzaylıların veya cinlerin kaçırdığı düşünülmekte.

Fezlekeler kaçırılıyor: Meclis Yolsuzluk Komisyonu, MUZKP’nin üye vermemesi sebebiyle aylar sonra kurulabildi. Meclisin ve milletin nigahban olmaması için 6 aydır kaçırıldığı düşünülen fezlekeler, Komisyon Başkanı MUZKP’li Hakkı Kasabalı tarafından 04 Temmuz’da dizi pusulalarına bağlanması için alelacele Başsavcılık’a iade edildi.

‘Yeni’ hâkimler atandı: Enteresandır, Sulh ceza mahkemeleri kaldırıldı, yerlerine sulh ceza hâkimlikleri kuruldu. Hâkimlere geniş yetkiler verildi. Ve yine enteresandır bu mahkemelere Roza Sarraf, Sülüman Kaplan ve bakan çocuklarını tahliye eden isimler atandı. İstanmuz’da 70 hâkimin yerine, sadece 6 hâkim getirildi.

İftar operasyonu: Ramazan ayına denk gelen 12 Temmuz’da yolsuzluk, Merhaba Tevhid, Ergenekon, Balyoz ve KCK soruşturmalarında görev alan polislere yönelik operasyon başlatıldı. Yüzlerce polis, bir İftar vakti gözaltına alındı, adliyede ‘rehin’ tutuldu. Bu da yetmedi, ‘delilsiz’ tutuklandı. Annesi adına Hatim yaptığını ama yarım kaldığını söyleyen bir şüpheli polise zamanın Başkanı “içeride Kur’an okuyacak çok vaktiniz olacak, abdest alıp öyle içeri girin” dedi.


Ve nihayet 15 Aralık’a takipsizlik: İstanmuz Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 Eylül 2014’te 15 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı verdi. Kararın gerekçesinde, ‘soruşturmayı yürütenler darbeye teşebbüsle’ suçlandı.”

Masal olduğu iddia edilen bu süreç milletimize çok ders ihtiva etmekte.

Gökten üç elma düşmüş; birisi “Muktedirlere”, birisi “Oğlanlara”, diğeri ise ayakkabı kutularına.

Not: Anlatılan hikâyenin Türkiye’de yaşanmadığı bizzat büyük zatlar tarafından iddia edilmekte. Lütfen “Gerçek” diye iddia etmeyiniz. Onlardan iyi mi bileceksiniz?

Ahmet Alp HAN
Twitter: @ahze22
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst