Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmezin, Başbakan Erdoğan'ın Soma faciası ile ilgili "Bu işin fıtratında var" yorumuna ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in "Cemevi ibadethane olamaz" yorumları için açıklamalar yaptığını duyunca içimden Vayyy! Diyanet İşleri Başkanı yaşıyormuş..! tepkisini verdim.
Haberin içeriği kısaca şöyle:
Son dönemde hükümetten beklenen "Alevi açılımı", Diyanet İşleri Başkanı'ndan geldi. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in yaptığı "Cemevi ibadethane olamaz" açıklamasından sadece birkaç gün sonra, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Kimse kendi tanımını, devletin ya da kurumların tanımını başkasına giydirmesin" dedi. Soma'daki can kayıpları konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "madenciliğin fıtratında var" sözlerinden de farklı bir açıklama yapan Görmez, "insanın suç ve sorumluluğunu, İlahi Kudrete yüklemek yanlıştır" diye konuştu. PKK'nın güneydoğu'da dağa kaçırdığı çocuklara da değinen Prof Görmez, "Eşkıyalar masum çocuklarımızı dağlara kaçırmadan eşkıyalıkları önleyecek bir zemin oluşturulmalıdır" dedi. Rotahaber.com
Bu haberi, vakit ayırıp da okuyunca reca ederim beni kınamayın. Ne yalan söyleyeyim bir ara inzivaya çekilip dünyevi işleri terketti sanmıştım. Neden diyecek olursanız açıklayayım.
Sayın Görmez bu sözlerini keşke Alevi bir vatandaşımız olan Uğur Kurtun öldürülmesinden sonra Başbakanın açıklamarını kınayıp doğrusunu söyleyebilseydi. Veya huzurlarında bir din alimine "içi boş alim müsveddesi ve sahte peygamber" derken de çıkıp "böyle konuşmayın" deseydi ya da hiç olmazsa herhangi bir tepki ortaya koysaydı. Bir müslümana yakışmayan üç maymun tavrını takınmak ve müslüman olmasından dolayı birazcık olsun saygıyı hakeden bir camianın ve başındaki insanın hakaretlere uğramasına göz yummak, değil İslamiyette hiçbir vicdanda uygun değildir.
Bu mudur dinin kucaklayıcılığı. Bu mudur Diyanetimizin insana, alime ve ilmin şerefine olan saygısı?
Malumaliniz, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözü darbı mesel olmuştur. Böyle "Din siyasetin emrinde olmaz" demekle olmaz. Göstermek lazım.
Türkiyenin Doğusu Ve Batısı
Türkiyenin doğusunun ve batısının farklı kültüre ve tarihe sahip olduğunu biliyorduk ama farklı bir yönetim şekline sahip olduğunu bilmiyordum.
Umarım yanılıyorumdur. İstanbul Taksimde gösteri düzenlemeye çalışanların ne kadar meşru bir tavır sergilediklerini tartışamam fakat üzerlerine yığılan orantısız güç karşısında ezilmelerini televizyon kanallarında izledikçe bir insan olarak yüreğim burkuldu. Yine aynı günlerde doğuda başlayan enteresan uygulamalarda beni şoke etti.
Okul çağındaki dağa kaçırılan çocuklar, askere açılan ateş, Pkknın yol kesmesi ve yola yarıklar açması ve ardından vergi toplaması iddiaları karşısında küçük dilimi yutmuşken pek muhterem hükümetimizin de benimle aynı durumda olmasıyla ayılıp kendime geldim. Evet, dut yemiş bir bülbül gibi olan biteni seyreder bir tavır takınılması nasıl açıklanabilir?
Askeri gücümüzü devasa tatbikatlarda uluslar arası camiaya gövde gösterisi yapmaya çalışırken birileri de çıkıp sormaz mı: Doğuda birileri sizin sorumluluğunuzdaki yolları kapatıp vergi alıyorlar, ne iş?
Artık doğu batı arasındaki farklardan bahsederken Hükümet ve yönetim farkını da mı sayacağız. Allah göstermesin!
Ahmet Alp HAN
Haberin içeriği kısaca şöyle:
Son dönemde hükümetten beklenen "Alevi açılımı", Diyanet İşleri Başkanı'ndan geldi. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in yaptığı "Cemevi ibadethane olamaz" açıklamasından sadece birkaç gün sonra, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Kimse kendi tanımını, devletin ya da kurumların tanımını başkasına giydirmesin" dedi. Soma'daki can kayıpları konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "madenciliğin fıtratında var" sözlerinden de farklı bir açıklama yapan Görmez, "insanın suç ve sorumluluğunu, İlahi Kudrete yüklemek yanlıştır" diye konuştu. PKK'nın güneydoğu'da dağa kaçırdığı çocuklara da değinen Prof Görmez, "Eşkıyalar masum çocuklarımızı dağlara kaçırmadan eşkıyalıkları önleyecek bir zemin oluşturulmalıdır" dedi. Rotahaber.com
Bu haberi, vakit ayırıp da okuyunca reca ederim beni kınamayın. Ne yalan söyleyeyim bir ara inzivaya çekilip dünyevi işleri terketti sanmıştım. Neden diyecek olursanız açıklayayım.
Sayın Görmez bu sözlerini keşke Alevi bir vatandaşımız olan Uğur Kurtun öldürülmesinden sonra Başbakanın açıklamarını kınayıp doğrusunu söyleyebilseydi. Veya huzurlarında bir din alimine "içi boş alim müsveddesi ve sahte peygamber" derken de çıkıp "böyle konuşmayın" deseydi ya da hiç olmazsa herhangi bir tepki ortaya koysaydı. Bir müslümana yakışmayan üç maymun tavrını takınmak ve müslüman olmasından dolayı birazcık olsun saygıyı hakeden bir camianın ve başındaki insanın hakaretlere uğramasına göz yummak, değil İslamiyette hiçbir vicdanda uygun değildir.
Bu mudur dinin kucaklayıcılığı. Bu mudur Diyanetimizin insana, alime ve ilmin şerefine olan saygısı?
Malumaliniz, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözü darbı mesel olmuştur. Böyle "Din siyasetin emrinde olmaz" demekle olmaz. Göstermek lazım.
Türkiyenin Doğusu Ve Batısı
Türkiyenin doğusunun ve batısının farklı kültüre ve tarihe sahip olduğunu biliyorduk ama farklı bir yönetim şekline sahip olduğunu bilmiyordum.
Umarım yanılıyorumdur. İstanbul Taksimde gösteri düzenlemeye çalışanların ne kadar meşru bir tavır sergilediklerini tartışamam fakat üzerlerine yığılan orantısız güç karşısında ezilmelerini televizyon kanallarında izledikçe bir insan olarak yüreğim burkuldu. Yine aynı günlerde doğuda başlayan enteresan uygulamalarda beni şoke etti.
Okul çağındaki dağa kaçırılan çocuklar, askere açılan ateş, Pkknın yol kesmesi ve yola yarıklar açması ve ardından vergi toplaması iddiaları karşısında küçük dilimi yutmuşken pek muhterem hükümetimizin de benimle aynı durumda olmasıyla ayılıp kendime geldim. Evet, dut yemiş bir bülbül gibi olan biteni seyreder bir tavır takınılması nasıl açıklanabilir?
Askeri gücümüzü devasa tatbikatlarda uluslar arası camiaya gövde gösterisi yapmaya çalışırken birileri de çıkıp sormaz mı: Doğuda birileri sizin sorumluluğunuzdaki yolları kapatıp vergi alıyorlar, ne iş?
Artık doğu batı arasındaki farklardan bahsederken Hükümet ve yönetim farkını da mı sayacağız. Allah göstermesin!
Ahmet Alp HAN