[email protected]
Ahmet Hakan ismini duymayan ve onun o sakallı simasına aşina olmayan yok gibidir. Buna, devamlı surette yazması ve bir televizyon kanalında tartışma programı sunması gibi etkenleri sayabiliriz. Fakat onlardan daha öte bir etken var ki O'nu kimseye unutturmuyor. Bizzat kendi ifadesiyle; Döneklik!
2013 tarihinde Ahmet Hakan'ın, Hürriyet'ten İzzet Çapa'ya verdiği röportajda şöyle tanımlıyor kendini:
"- Taraf seçmeme kararı almış döneksin yani...
- Ben aslında şöyle bir döneğim: Bir parti herkes tarafından tokatlanırken, sıkıştırılırken, statüko tarafından ezilirken, o partinin yanındayım. Sonra o parti iktidara gelip tam da nimet dağıtmaya başladığında onlara mesafe koyuyorum. Senin anlayacağın ben gözü açık, uyanık döneklerden değilim. (Gülüyor)"
Zaman Gazetesi yazarlarından Mümtaz'er Türköne ise , "Ahmet Hakan ve döneklik" hakkında şu sözleri sarfetmeden geçemiyor:
"Dönekler kulübü"ne adam devşirmeye kalkmak ise farklı. İkincisinde hafif bir nedamet, yeni hayatında hissettiği yalnızlık, bol miktarda içinde bulunduğu şartlardan rahatsızlık var. "Bakın sadece ben dönek değilim, başkaları da var" türünden bir ferahlık arayışı. Geçmişimiz kimliğimizdir, ne amaçla kullanılırsa kullanılsın değişmez ve yok edilemez. Ahmet Hakan hâlâ aynı mahallenin çocuğu; bu yüzden kavgası kendi içinde sürüyor. Demek ki hâlâ umut var. Ben onun yerinde olsam sergilediğim bohçayı kapatır, ceviz bir sandığa kilitler ve kimseye göstermezdim. Geçmişte kalan dostluklarımı, bana güvenen insanların namusuma emanet ettiklerini pazara sürmeyi bırakır başka bir mesleğe el atardım. Mesela magazin yazarlığı?"
Türköne'nin ifade ettiği "Bakın sadece ben dönek değilim, başkaları da var" türünden bir ferahlık arayışı" Hakan'ın damarlarında yolunu bulmaya çalışıyormuş olmalı ki atardamarını falçatayla keserek arayışı sonlandırmak dilemiş.
Dünkü yazısında, Hakan şu sözü kaleme almaktan çekinmemiş: "LATİF Erdoğan'ın tertemiz bir kadına, sizin üzerinizden ********ce iftira atması, sizi temize çıkarmaz ey Cemaat!"
Öncelikle şunu sormalıyım belki de; Bugüne kadar dinlemelerle alakalı resmi hangi mahkemede ispatlanmış bir delil mi var?
Statükonun ezdiği bir partinin yanında olduğunu ama kendisi statükocu olduğunda ise karşısına geçtiğini iddia eden bir şahsın nasıl oluyor da bütün iftira ve hukuk dışı eylemlerle suçladığı bir cemaati kendi çapında, bir çırpıda özel hayatı dinleyen ve izleyen bir bayağı röntgenci konumuna sokabiliyor?
Hani ezilenin yanında yer almak? Bu hareketiyle kendisiyle çeliştiğinin ve kendisinin de takdir ettiği bir statüko sevdalısı partinin ekmeğine yağ sürdüğünün ve sevindirdiğinin farkında mı?
Kanıt olarak öne sürdüğü "Beni dinlediniz, yahuu!" ve "Hizbullah örgütü yaptınız" gibi kimin yaptığı hala ispatlanamamış davaları hangi hukuku destek alarak neticelendirebiliyor? Sayın Ahmet Hakan gazetecilikten savcılığa geçiş mi yaptı yoksa?
Acemi gazetecilerin, yazılarının sağlam görünmesi için kesin yargılı ifadelere sığınması gibi, "... sensin, ....sensin, ...sensin, ...vs" diyerek bu sayılanların ispatlanmış ve kesin hükümler olarak akıllarda kalmasını sağlamanın, statükocu iktidar medyalarının ve bürokratlarının vazgeçmedikleri taktikleri olduğunu düşünürken koskoca, sakalları ağarmış, duayen bir araştırmacı yazarın, Ahmet Hakan'ın da bu sürüye dahil olmasına şahit olmuş olduk.
Dönmek, günahtan ve haramdan ise bilakis döneklik değil yiğitliğin kendisidir. Takdire şayandır. Ama, yanlıştayken doğruya sonra yine yanlışa dönmek adet edinilmişse yalama olur insan, maazallah.
Ne diyelim, hayırlısı olsun! Kimse kimsenin dönmesine karışamaz. Bir ayetle noktalayalım isterseniz: "[İNSANI] yoktan var eden Allah sonra ona yeniden can verecektir ve sonunda hepiniz yine O'na döndürüleceksiniz. (RUM -11)"
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber. TV
Twitter: @ahze22
Ahmet Hakan ismini duymayan ve onun o sakallı simasına aşina olmayan yok gibidir. Buna, devamlı surette yazması ve bir televizyon kanalında tartışma programı sunması gibi etkenleri sayabiliriz. Fakat onlardan daha öte bir etken var ki O'nu kimseye unutturmuyor. Bizzat kendi ifadesiyle; Döneklik!
2013 tarihinde Ahmet Hakan'ın, Hürriyet'ten İzzet Çapa'ya verdiği röportajda şöyle tanımlıyor kendini:
"- Taraf seçmeme kararı almış döneksin yani...
- Ben aslında şöyle bir döneğim: Bir parti herkes tarafından tokatlanırken, sıkıştırılırken, statüko tarafından ezilirken, o partinin yanındayım. Sonra o parti iktidara gelip tam da nimet dağıtmaya başladığında onlara mesafe koyuyorum. Senin anlayacağın ben gözü açık, uyanık döneklerden değilim. (Gülüyor)"
Zaman Gazetesi yazarlarından Mümtaz'er Türköne ise , "Ahmet Hakan ve döneklik" hakkında şu sözleri sarfetmeden geçemiyor:
"Dönekler kulübü"ne adam devşirmeye kalkmak ise farklı. İkincisinde hafif bir nedamet, yeni hayatında hissettiği yalnızlık, bol miktarda içinde bulunduğu şartlardan rahatsızlık var. "Bakın sadece ben dönek değilim, başkaları da var" türünden bir ferahlık arayışı. Geçmişimiz kimliğimizdir, ne amaçla kullanılırsa kullanılsın değişmez ve yok edilemez. Ahmet Hakan hâlâ aynı mahallenin çocuğu; bu yüzden kavgası kendi içinde sürüyor. Demek ki hâlâ umut var. Ben onun yerinde olsam sergilediğim bohçayı kapatır, ceviz bir sandığa kilitler ve kimseye göstermezdim. Geçmişte kalan dostluklarımı, bana güvenen insanların namusuma emanet ettiklerini pazara sürmeyi bırakır başka bir mesleğe el atardım. Mesela magazin yazarlığı?"
Türköne'nin ifade ettiği "Bakın sadece ben dönek değilim, başkaları da var" türünden bir ferahlık arayışı" Hakan'ın damarlarında yolunu bulmaya çalışıyormuş olmalı ki atardamarını falçatayla keserek arayışı sonlandırmak dilemiş.
Dünkü yazısında, Hakan şu sözü kaleme almaktan çekinmemiş: "LATİF Erdoğan'ın tertemiz bir kadına, sizin üzerinizden ********ce iftira atması, sizi temize çıkarmaz ey Cemaat!"
Öncelikle şunu sormalıyım belki de; Bugüne kadar dinlemelerle alakalı resmi hangi mahkemede ispatlanmış bir delil mi var?
Statükonun ezdiği bir partinin yanında olduğunu ama kendisi statükocu olduğunda ise karşısına geçtiğini iddia eden bir şahsın nasıl oluyor da bütün iftira ve hukuk dışı eylemlerle suçladığı bir cemaati kendi çapında, bir çırpıda özel hayatı dinleyen ve izleyen bir bayağı röntgenci konumuna sokabiliyor?
Hani ezilenin yanında yer almak? Bu hareketiyle kendisiyle çeliştiğinin ve kendisinin de takdir ettiği bir statüko sevdalısı partinin ekmeğine yağ sürdüğünün ve sevindirdiğinin farkında mı?
Kanıt olarak öne sürdüğü "Beni dinlediniz, yahuu!" ve "Hizbullah örgütü yaptınız" gibi kimin yaptığı hala ispatlanamamış davaları hangi hukuku destek alarak neticelendirebiliyor? Sayın Ahmet Hakan gazetecilikten savcılığa geçiş mi yaptı yoksa?
Acemi gazetecilerin, yazılarının sağlam görünmesi için kesin yargılı ifadelere sığınması gibi, "... sensin, ....sensin, ...sensin, ...vs" diyerek bu sayılanların ispatlanmış ve kesin hükümler olarak akıllarda kalmasını sağlamanın, statükocu iktidar medyalarının ve bürokratlarının vazgeçmedikleri taktikleri olduğunu düşünürken koskoca, sakalları ağarmış, duayen bir araştırmacı yazarın, Ahmet Hakan'ın da bu sürüye dahil olmasına şahit olmuş olduk.
Dönmek, günahtan ve haramdan ise bilakis döneklik değil yiğitliğin kendisidir. Takdire şayandır. Ama, yanlıştayken doğruya sonra yine yanlışa dönmek adet edinilmişse yalama olur insan, maazallah.
Ne diyelim, hayırlısı olsun! Kimse kimsenin dönmesine karışamaz. Bir ayetle noktalayalım isterseniz: "[İNSANI] yoktan var eden Allah sonra ona yeniden can verecektir ve sonunda hepiniz yine O'na döndürüleceksiniz. (RUM -11)"
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber. TV
Twitter: @ahze22