Öyle bir maçtı ki ne dünya kelimeleri yeter ne de duyguları onu anlatmaya. Oturduğumuz yerden kalkamadık; aç, susuz, soluksuz seyrettik onları. Bizlere unutulmayacak anlar yaşattılar. Federer - Nadal rekabetini uzun yıllar seyretmek dileğiyle.
Federer tarih yazmaya çok yakındı. Ancak karşısında da başka bir tarih yazarı duruyordu... Rafael Nadal yılmaz, yıkılmaz bir matadoru oynadığı bu tarihi maçta belki de tüm zamanların en iyi oyuncusunu mağlup etmeyi başardı ve bir devri kapattı... Sanki bin yıllık Doğu Roma İmparatorluğu yıkılmıştı.. 65 maçtır çimde kaybetmeyen, 40 maçtır Wimbledon'da yenilgi yüzü görmeyen, yaklaşık 4 buçuk yıldır dünya sıralamasında bir numara olan Federer, Nadal'a boyun eğdi...
Üç Wimbledon şampiyonluğu bulunan John McEnroe'nun "Hayatımda gördüğüm en güzel maçtı" diye nitelediği final tam 4 saat 48 sakika sürdü. Wimbledon tarihinin en uzun erkekler finaliydi... Öylesine bir maçtı ki her saniyesi tarih kokuyordu. Federer üst üste altıncı Wimbledon şampiyonluğunu arıyordu. 19. yüzyıldan bu yana Wimbledon'u üst üste 6 kez kazanan olmamıştı. Willie Renshaw 1881 ve 1886 yılları arasında bu turnuvayı 6 kez kazanmayı başarmıştı ama o tarihlerde teniste challenge sistemi hakimdi.. Yani şampiyon raket ertesi yıl şampiyonluk unvanını korumak için finale yükselen oyuncuyla, sadece bir maç oynuyordu...
Federer Wimbledon'da 6. şampiyonluğunu göremedi fakat Rafael Nadal, Björn Börg'den sonra, aynı yıl hem Roland Garros'u hem de Wimbledon'ı kazanan ilk oyuncu oldu. Börg bunu son olarak 1980 yılında başarmıştı. Nadal ayrıca 1966 yılından bu yana Wimbledon'ı kazanan ilk İspanyol olarak da ülke tarihine adını yazdırdı...
Yağmur nedeniyle 2 kez duran final maçının 4. setinde Federer iki maç puanı çevirdi ve maçı final setine taşımayı başardı. İsviçreli tenisçi bir başka açıdan da tarih yazmaya yaklaşmıştı: 60 yıldır hiçbir tenisçi maç puanı çevirerek Wimbledon şampiyonu olamamıştı, ayrıca iki set geriden gelip şampiyon olan son isim 1927'de Jean Borotra'yı yenen Henri Cochet'ydi...
Maçın elbette teknik açıdan göze çarpan detayları da yok değildi. Bu epik finalin belki de en kayda değer istatistiği Federer'in yakaladığı 13 servis kırma şansının sadece birini değerlendirebilmiş olması. Bunan benzer bir istatistik geçen yılki Roland Garros finalinde de vardı. Federer dört sette kaybettiği o finalde de 17 servis kırma şansının sadece birini değerlendirebilmişti. Nadal'ın oyun kurgusu her zamanki gibiydi. Her top Federer'in backhand'ine gitti. Özellikle servislerde rakibini bu şekilde ekarte eden Nadal rakibe minimum oyun kurma şansı tanıdı. Ayrıca Nadal'ın sol elle tenis oynuyor olması da ona ekstra bir avantaj getirdi.
Bir de geri çizgi oyunlarına bakalım. Rafael Nadal her zamanki gibi müthiş bir savunma ortaya koydu. Federer'in her topu adeta duvardan geri dönüyor gibiydi. Sabır unsuru bu puanlarda ön plana çıktı. Maç sonunda "Rakibini mağlup etmek için herşeyi yaptım" diyen İsviçreli tenisçi acaba Nadal'ı geri çizgide geçmeyi düşünmek yerine onu file önüne kısa toplarla çekip savunmasını burada kırmayı deneyemez miydi, sorusu da aklımıza gelmiyor değil.
Herneyse. Damağımızdan tadı uzun süre eksilmeyecek bir maçı geride bıraktık. Bir sayfa kapandı ama yenisi açıldı. Neresinden tutarsanız tutun hafızalara silinmemek üzere kazınan bu final maçı tarih sayfalarındaki yerini şimdiden aldı.
Federer tarih yazmaya çok yakındı. Ancak karşısında da başka bir tarih yazarı duruyordu... Rafael Nadal yılmaz, yıkılmaz bir matadoru oynadığı bu tarihi maçta belki de tüm zamanların en iyi oyuncusunu mağlup etmeyi başardı ve bir devri kapattı... Sanki bin yıllık Doğu Roma İmparatorluğu yıkılmıştı.. 65 maçtır çimde kaybetmeyen, 40 maçtır Wimbledon'da yenilgi yüzü görmeyen, yaklaşık 4 buçuk yıldır dünya sıralamasında bir numara olan Federer, Nadal'a boyun eğdi...
Üç Wimbledon şampiyonluğu bulunan John McEnroe'nun "Hayatımda gördüğüm en güzel maçtı" diye nitelediği final tam 4 saat 48 sakika sürdü. Wimbledon tarihinin en uzun erkekler finaliydi... Öylesine bir maçtı ki her saniyesi tarih kokuyordu. Federer üst üste altıncı Wimbledon şampiyonluğunu arıyordu. 19. yüzyıldan bu yana Wimbledon'u üst üste 6 kez kazanan olmamıştı. Willie Renshaw 1881 ve 1886 yılları arasında bu turnuvayı 6 kez kazanmayı başarmıştı ama o tarihlerde teniste challenge sistemi hakimdi.. Yani şampiyon raket ertesi yıl şampiyonluk unvanını korumak için finale yükselen oyuncuyla, sadece bir maç oynuyordu...
Federer Wimbledon'da 6. şampiyonluğunu göremedi fakat Rafael Nadal, Björn Börg'den sonra, aynı yıl hem Roland Garros'u hem de Wimbledon'ı kazanan ilk oyuncu oldu. Börg bunu son olarak 1980 yılında başarmıştı. Nadal ayrıca 1966 yılından bu yana Wimbledon'ı kazanan ilk İspanyol olarak da ülke tarihine adını yazdırdı...
Yağmur nedeniyle 2 kez duran final maçının 4. setinde Federer iki maç puanı çevirdi ve maçı final setine taşımayı başardı. İsviçreli tenisçi bir başka açıdan da tarih yazmaya yaklaşmıştı: 60 yıldır hiçbir tenisçi maç puanı çevirerek Wimbledon şampiyonu olamamıştı, ayrıca iki set geriden gelip şampiyon olan son isim 1927'de Jean Borotra'yı yenen Henri Cochet'ydi...
Maçın elbette teknik açıdan göze çarpan detayları da yok değildi. Bu epik finalin belki de en kayda değer istatistiği Federer'in yakaladığı 13 servis kırma şansının sadece birini değerlendirebilmiş olması. Bunan benzer bir istatistik geçen yılki Roland Garros finalinde de vardı. Federer dört sette kaybettiği o finalde de 17 servis kırma şansının sadece birini değerlendirebilmişti. Nadal'ın oyun kurgusu her zamanki gibiydi. Her top Federer'in backhand'ine gitti. Özellikle servislerde rakibini bu şekilde ekarte eden Nadal rakibe minimum oyun kurma şansı tanıdı. Ayrıca Nadal'ın sol elle tenis oynuyor olması da ona ekstra bir avantaj getirdi.
Bir de geri çizgi oyunlarına bakalım. Rafael Nadal her zamanki gibi müthiş bir savunma ortaya koydu. Federer'in her topu adeta duvardan geri dönüyor gibiydi. Sabır unsuru bu puanlarda ön plana çıktı. Maç sonunda "Rakibini mağlup etmek için herşeyi yaptım" diyen İsviçreli tenisçi acaba Nadal'ı geri çizgide geçmeyi düşünmek yerine onu file önüne kısa toplarla çekip savunmasını burada kırmayı deneyemez miydi, sorusu da aklımıza gelmiyor değil.
Herneyse. Damağımızdan tadı uzun süre eksilmeyecek bir maçı geride bıraktık. Bir sayfa kapandı ama yenisi açıldı. Neresinden tutarsanız tutun hafızalara silinmemek üzere kazınan bu final maçı tarih sayfalarındaki yerini şimdiden aldı.