İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Bebek Beslenmesi

Bluee_34

0
Yasakli Uye
Katılım
23 Aralık 2012
Mesajlar
483
Reaction score
0
Konum
İstanbul
Ek gıdaya geçişte, özellikle katı gıdaların verilmeye başlandığı dönemde bebekler dilleri ile besinleri itebilir. Bebeklerin istem dışı yaptıkları bu hareket genellikle 6. aydan sonra düzelir. Bebeğiniz ek gıdaları sevmedi diye endişelenmeyiniz. Çocukların beslenme durumu en iyi kilo alışları ile değerlendirilir. Bunun için çocuğunuzu düzenli sağlık kontrollerine götürünüz.

Verilecek ek besinler
- Çocuğu değişik tatlara ve kıvamlara alıştıran, ileri yaşlar için kolay yeme alışkanlığı kazandıran, besleyici değeri yüksek besinlerdir. Bu dönemde verilecek ek besinler, meyve püresi, sebze püresi, muhallebi, yoğurt, peynir, reçel, bisküvi, ekmek, yumurta gibi yiyecekleri içerir.
- Ek besinler kaşıkla veya bardakla az miktarlarda başlanarak verilir, daha soma öğün haline getirilir.
- Yeni deneyeceğiniz yiyecekleri çocuk aç iken alışık olduğu yiyeceklerden önce veriniz.
- Ek besinlerin hepsine aynı haftada başlamayınız. Yeni besinleri en az birer hafta aralıklarla çocuğunuzun beslenme programına ekleyiniz.
- Yeni verilecek yiyeceklerin alerji yapıp yapmadığına dikkat ediniz. Şüphelenilen gıda çocuğa verilmediği zaman belirtilerin geçip geçmediğim kontrol ediniz.
- Bebeğinize şekere veya reçele batırılmış yalancı meme vermeyiniz.
- Çocuğunuzun hoşlanmadığı önemli yiyecekleri 2-3 haftalık aralarla zaman zaman tekrar vermeyi deneyiniz,
- Bebeğinize vereceğiniz tüm yiyeceklerin temiz ve taze pişmiş olmasına dikkat ediniz.
- Ek gıdalara başladıktan sonra öğün aralarında bebeğinize su verebilirsiniz. 18. ayın sonuna kadar kaynatılmış su içiriniz.

6 aylık bebek için örnek mönü
Sabah uyandığında: Anne sütü
Sabah: Meyve püresi ve anne sütü
Öğle: Anne sütü
ikindi: Sebze püresi ve anne sütü
Aksam: Anne sütü ve/veya muhallebi
Gece: Anne sütü
Muhallebi akşam yerine sabah öğününde verilebilir (Bebek isterse).

7 aylık bebek için örnek mönü
Sabah uyandığında: Anne sütü
Sabah: Anne sütü ve 6-10 tatlı kaşığı muhallebi
Öğle; 6-10 tatlı kaşığı meyve veya sebze püresi ve anne sütü
ikindi: 6-10 tatlı kaşığı meyve püresi + bir çay bardağı yoğurt, anne sütü
Akşam: 6-10 tatlı kaşığı muhallebi, Anne sütü
Gece; Anne sütü
Sabah muhallebi yerine kahvaltı verilebilir (Bebek isterse).

9 aylık bebek için örnek mönü
06.00-06.30 Anne sütü
Kahvaltı: 1 çay bardağı meyve suyu (evde yapılmış taze), yarım yumurta sarısı, 1 tatlı kaşığı peynir, 1 çay kaşığı yağın 1 tatlı kaşığı reçel veya pekmez, 4-5 bisküvi
Öğle: 1 kase kıymalı veya tavuk etli sebze püresi + anne sütü
İkindi: 1 kase yoğurt + yarım meyvenin püresi veya bisküvi
Akşam: 1 kase muhallebi + anne sütü

Bir Çin atasözü, "sıkıntılı zamanında çayını tatlandır" der. Bu söz, Çin'deki çay içme alışkanlıklarına tümüyle aykırıdır. Çünkü, Çinliler ve hemen bütün Uzakdoğulular çaya asla şeker katmazlar. Buna rağmen şeker öneriliyorsa, artık gerisini siz düşünün...
Şekere yüklenen tedavi edici özellikler arasında başlıcası, kaygılı ve endişeli ruh hallerine iyi gelmesi. "Tatlı yeyip, tatlı konuşmak" atasözümüz de bunun bir başka kanıtı değil mi? Bu niteliklerine bakarak şekerin bir tür sakinleştirici olduğunu pekâlâ söyleyebiliriz. Sakinleştirici etkisine bağlı olarak, şeker fazla alındığında insanı gevşetir ve uykusunu getirir. Bazı bilim adamları, şekerin depresyona karşı olumlu etkileri bulunduğunu söylemekte.
Bilim adamlarından Dr. Judith Wurtman'm bir önerisi var: "Günde iki buçuk çorba kaşığı şeker yiyin" diyor. Böylece birçok insanın sakinleşeceğini, rahatlayacağını ileri sürüyor ve şöyle ekliyor: "Kendinizi zihnen iyi hissedip hissetmemeniz, kanınızdaki şekerden çok beyin kimyanızla ilgilidir. Şekerli gıdalar almanız, insanı enerjik kılmaktan çok sakinleştirir."
Böyle bir açıklama, fazla şekerin özellikle çocukları hiperaktif bir hale getirdiği -ki biz buna halk dilinde "azdırmak" diyoruz- yolundaki teoriyle taban tabana karşıt. Ama, tıptaki anlayışın da hep aynı kaldığını söyleyebilmek zaten çok zor.
Bu arada çelişik gibi görünen bir duruma da dikkat çekelim. Uyku getiren şeker, bazı insanlarda konsantrasyonu artırıyor. İnsanı daha dikkatli hale getiriyor, ilginin bir noktada odaklanmasını sağlıyor.
Bunların yanı sıra şeker, bakterilerin öldürülmesine ve yaraların çabuk iyileşmesine de yardımcı olmakta. İnsan vücudundaki bütün hücreler yiyeceklerden elde edilen enerjiye gereksinim duyarlar. Kaslarımız ve özellikle beynimiz için gerekli enerjiyi, büyük ölçüde şekerden alırız. İnsanın sindirim sistemi, yiyeceği çok küçük parçalara bölecek enzimler içerir. Enzimler yiyecekleri o kadar küçük parçalara böler ki, bunlar doğrudan kana karışır ve kan yolu ile hücrelere taşınır.
Şeker birçok yiyecekte bulunur. Rafine şeker ise, saf bir karbonhidrat olarak, 100 gramı ile vücudumuza 375 kilokalori enerji verir. Daha pratik bir hesapla, bir çay kaşığı rafine şekerin 16 kilokalori enerji içerdiğini söyleyebiliriz.
Büroda çalışan bir erişkin insanın ortalama günlük enerji gereksiniminin 2.500 kilokalori dolayında olduğu düşünülürse, şekerin yüksek enerji değeri hemen anlaşılır.
Şeker, sindirilmesi sonucunda glikoza dönüşür ve bu da enerji vermek üzere kan yoluyla hücrelere ulaşır.
Bu arada, sağlıklı bir insanda, kandaki glikoz miktarı litrede 100 ml. dolayında olmalıdır. 110-140 ml. arası hâlâ normal sınırlar içinde kabul edilirse de, daha fazlası kesin olarak halk arasında "şeker hastalığı" diye bilinen diyabetin belirtisidir. Kan şekerinin düşük olması da yine hastalık işaretidir.
Günlük şeker tüketiminin ne kadar olması gerektiği sorulduğunda, salık verilecek kesin bir miktar yok. Sağlıklı insanlar, şişmanlama sorunları da bulunmuyorsa, diledikleri ölçüde şeker tüketebilirler. Yine de öngörülen miktarlar genellikle 7-8 çay kaşığı şeker ile 50-60 gram çikolata veya şekerlemedir. Bu da toplam 30 gram saf karbonhidrata denk düşer. Sıkıntı ve üzüntüyü def etmeye bu kadar şekerin yettiğini söylüyor uzmanlar.
Sağlık için şeker tüketimi ile ilgili bazı ipuçlarını da yeri gelmişken verelim. Bazı hekimlerin önerisi, sakinleştirici bir etki elde edebilmek için şekerin saf olarak alınması, yanında protein içeren yiyecekler olmaması. Yağmsa mümkün olan en az miktarda bulunmasıdır. Hekimler, protein ile yağın, beyinin serotonin salgılamasını bloke ettiğini söylemektedir. Üzülerek belirtilen bir nokta da, meyvelerden alman şekerin beyinde böyle bir sakinleştirici etkisi olmadığı.
Bazıları, neredeyse yer yemez şekerin olumlu etkilerini hissettiğini söylese de, bu pek geçerli değil. Çünkü etki, genellikle sindirimden yaklaşık 20 dakika sonra görülür. Eğer aksine bir durum söz konusu ise, yani etki bu süre içinde görülmüyorsa, önerilen şey kafeinsiz bir kahve veya çay içilmesi. Tabii, şekerle yeterince tatlandırıldıktan sonra!
Uykusuzluk çekenlere bir tavsiye de, yatmadan önce 30 gram kadar şekerli bir tatlı yemeleri. Hekimler bunun hiçbir yan etkisi olmadığına dikkat çekiyor ve sabahleyin dinç kalkmak için her türlü ilaçtan daha yararlı olacağını söylüyorlar.
Şekerin bunca yararına değindikten sonra, birkaç uyarıya daha kulak vermek lazım. Bunların başında şekerin besleyici gücü geliyor. Şeker, enerji vermesi dışında bir besin değeri taşımaz. O yüzden aşırı şeker tüketimi kolayca şişmanlığa yol açar. Daha kötüsü ise, aşırı şeker tüketiminin çocuklarda gerekli besinlerin alınmasını engellemesi. Çocuk, yeterli enerjiyi şekerden alınca, diğer yararlı ve gerekli besinleri görmezden gelir ve bunu bir alışkanlık haline getirebilir. Aman dikkat!
Şeker fazlası, diş çürümesine yol açar.
Aşırı miktarlarda şeker, kan şekerinin hızla yükselmesine yol açar ve bu zaman zaman tehlikeli sonuçlar doğurur. Özellikle, kan şekeri zaten yüksek olanlar buna çok dikkat etmelidir.
Şekerin yaralara iyi gelmesi, ilaç kullanımını engellememelidir. Yaralarınızı şekerle tedavi etmeye kalkışmayın ve mutlaka bir hekime başvurun.
Bütün bunlara rağmen şekerin yararına inanan hekimler, onun durduk yerde insanı hiperaktif yapmadığını, insanı azdırarak suça teşvik etmediğini, şeker hastalığına ve kalp hastalıklarına yol açmadığını, yüzde sivilcelerin çıkmasına neden olmadığını ve şişmanlığın tek başına nedeni sayılamayacağını belirtiyorlar.
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Üst