İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Bir Yazı, Bir Yorum

Zanza

0
İyinet Üyesi
Katılım
15 Eylül 2006
Mesajlar
1,760
Reaction score
1
derdimi anlatacak kadar türkçe biliyorum ama çare olabilecek kadar değil henüz..
Silah arkadaşlarım kelimeler barış içinde yaşamak için..Şuursuz bir şairin şiirsiz dayanağıdır cümleler, ordular olurlar yanyana gelip ki ordu zaten çoğul anlatan bir kelime olarak lanse edilmiştir ilköğretim türkçe kitaplarında..

Ne çok bahsettim bu gece devrilmekten ne de az buz söyleştim söylemesi kolayda saklanmayan sözleri..Hep alt çekmecede duracak değil ya ya da bi naftalin aromasıyla yazın kışlık, kışın eskimiş muamelesi görecek değil ya söyleyeceklerim.. Söyleceklerim bir bölümü sayılır belki susacaklarım hiçbir kısmı..Baksana bu cümle bile emin değil henüz kendinden, belki bitmeyecek o da belki diyerek birgün..Belli ki iyi ya da daha iyi ama asla kötü demeyecek bir cennet nüshasının karşısında..

Ne varsa anlatmadım sana bu gece daha çok olmayanlardan başlamalıydım..Ne var ne yok öylesine bi giriş cümlesidir ondan bahsetmiyorum şu an.. Daha gelişme paragrafına yakışır laflar olarak sarf etme niyetindeyim harf edilmiş olanları dil inkilabıyla birlikte..

Adımı yazmayı öğrettiler ilk..Uzundu, uzun zaman alıyordu..Geri kaldım haliyle yanına adın nasıl yazılırı öğrenmekte..Bir hayat bilgisi dersiydi tüm altyapım..İşte hayat işte yirmi dokuz yandaşın..Ne çizersen çiz nasıl boyarsan boya..Şimdilik "ışık sen ılık süt iç, sen ip atlayadur oya"..Nasıl olsa o süt biter oyayı fark eder ışık o zaman yazarsın hikayesini altına.."Bir ışık doğdumuydu" bir soru cümlesi değildir ayırmaya gerek yoktur sevenleri "doğdu muydu" diye..Anlatsa anlatsa bir uyanışı anlatır ışığın doğuşu süt bile ılık değildir artık soğumuştur çoktan..Ve durumu anlatacak yeni fişler yazılmalıdır sil baştan..

Bu gece ne çok yardım vücudumu gözlerin mesafesinde..Yardım et diye değil bil diye sakladıklarımı saman mecazına güvenerek..Belki bi gün gelirde gelir zamanı ak bir akçe olur diye, kara gün dostu sadece kızılay değildir insanın kendine mülklü sargı bezleri olmalıdır çünkü..

Bu gece ne çok yordum seni..Yol yordam bilmezliğimden hep bağışla nolur..Kalp kalbe karşı olmak iyi birşey değilmiş belki, kalp kalbin yanında olmalıymış hatta elinden tutmalıymış mümkünse..Korkulacak birşeyler olmalıymış eğer yar kelimesi hem uçurum hem sevgili demekse bir dilde kalbi kalbin karşısına alırken..

Adının içinden ayıklayarak anadilimi..Adım adım ilerleyerek sana anlattığım pusuladan.. Ve sabırı bir binek olarak bu yola sürerek yürüyorum. Ne çok anlattım sana ne çok hafifledim bu gece..Öğreniyorum bu dili yavaş yavaş..İnandırıyorum kendimi ağzımın içinde bir işe yarayacağına..Konuştukça su çekiyorum taştan..

Ve ben bu gece ne çok aşık oluyorum sana en baştan..


Yazı hakkında yorumlara ihtiyacım var bu gibi bir kaç yazı daha var bir yerde yayınlamaya hazırlanıyorum fakat yayınlanmayı hak edecek kadar değerli - guzel - hoş olup olmadıkları konusunda kararsızım...
 

Zanza

0
İyinet Üyesi
Katılım
15 Eylül 2006
Mesajlar
1,760
Reaction score
1
kapatın istiyorsanız yolları,çünkü artık hüzünlendirmiyor beni nilüfer şarkıları..
Meslek edinmişim mahvetmeyi. Neyi sevecek gibi olsam, taşınasım geliyor ordan. Sonra elde avuçta nakliyesi zahmet burulmalar ve şu şarkılarda da sıkça bahsi geçen yollar..

Alışmışım ve kudurmuş boy ölçüşemiyor yanımda beterlik konusunda. Biliyor ki ben daha uzunum, biliyor ki ben daha uzun yolların yolcusuyum. Her türlü vasıtanın camında yanak izim vardır mutlaka. Ne bileyim işte Sarıkamış’a giden bir Doğu Ekspresi’nde ya da Ankara aktarmalı bir Diyarbakır uçağında, hiç olmadı şu sıralar Bolu Dağı’nı tırmanan bir Sakarya otobüsünde tahsilli kişilerce adıma tahsisli veya çok uzun bulunduğundan sadece soyadımın geçtiği bay yanı, cam kenarı bir yalnızlık bulunmaktadır yanında uyarısıyla birlikte..’Lütfen yalnızlığını kalkış vaktinden yarım saat önce alın.Zira çok insanın gözü var sizin yalnızlığınızda, kaptırmayın!’

Bana sorarsanız –ki bunu pek yapmazsınız- en güzel yerleridir şehirlerin çıkışlar. Giderken yolun sağında kırmızı bir şerit çekilmiş halde bir tabela görürsen şehrinin isminin üstüne, anla ki bir zamanlar diye başlama saati artık orda başında geçenleri anlattığın cümlelere. Hala önce Allah’a emanet olabilirsin ama artık o şehrin korumasında değilsin..

Garlar,havaalanları,terminaller…Aslında limanlar da bir şehri terk etmek için yeterince ölümcül mekanlardır ama ben hiçbir gemi marifetiyle terk etmedim hiçbir şehri. Benim daha karasal terk edişlerim oldu hep. Kışlar sert ve yalnız, yazlar kısa ve anlamsız..

Gerçek odur ki ; ben istemezdim böyle olsun. Yani işte bilmesem de olurdu İstanbul Şırnak arası kaç kilometre ya da hangi otobüs hangi peronda bekliyor beni. Keşke acemisi olabilseydim yolların ‘bilmiyorum ben de ilk defa gidiyorum’ diyebilseydim. Hayatımın en uzun yolculuğuna Ziya Gökalp Caddesi’nden bir 329’a binerek çıksaydım ki çoktan vazgeçmiştim 327 gelir mi acaba ümidinden. Hem belki böyle tanınmazdım o zaman . Bilirdiniz ki hepimiz aynıyız. İşte belki o zaman bir hayal kahramanından daha dokunulası
olurdu sevdiğim kız.

Yoruldum..Dinlenme tesislerinde bile..Bavulumu evde bırakıyorum artık. Madem dayanır oldun yazdıklarıma al o zaman almıyorum yanıma bu sefer hiçbir şey. Şehir çıkışlarında başka şeylerle ilgileniyorum o kırmızı şeritli tabelayı takip etmektense. Diyorum ya bavul yok bu sefer,unuttuğumdan değil çabuk geri döneceğimden. Bu sefer işte sefer sayısı bile belli değilken yolculuğumun kaptanımız uzunluğu mukadderat diye bilinen bir süre için yemek ve ihtiyaç molası verdi. İyi de oldu aslında. Acıkmadım gerçi ama sana bir cam kenarı kadar ihtiyacım var hala..

Bir tane daha yayınlayayım bari....
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Üst