Madem başbakanımız, fevri bir üslupla gündemi belirledi biz de, mevzu ne kadar hassas da olsa biraz irdeleyelim müsaadenizle.
"Hassas" bir mevzu dedik ya, siz anlamışsınızdır zaten ama yine de hatırlatmak da fayda mülahaza ederek söyleyelim; "İsmaili" bir başa bela tarafından kurulmuş ve hedefinde "Sunni Müslüman" devletleri olan "Haşhaşiler" veya nam-ı diğer "Haşhaşinler" tarikatı. www.ahmetalphan.blogspot.com
Bir İnternet ansiklopedisi olan Wikipedia'da bu tarikat isminin etimolojik araştırmaları verilmiş:
"Haşhaşin" kelimesinin kökeni ve anlamı 19.yy'a kadar Batı dünyasında tartışma konusu olmuştur. 19 Mayıs 1809 tarihinde Silvestre de Sacy'ninİnstute de France'da yayınladığı bildiride kelimenin etimolojisine getirdiği açıklama kabul görmüştür. Sacy'e göre Batı dillerinde "suikastçi, kiralık katil" gibi anlamlara gelen ve en erken Haçlı Seferleri kayıtlarında rastlanan "assasini, assissini, heyssisini" gibi kelimelerin kökeni Arapça'daki "haşhaş" kelimesidir. Bu kelimenin çoğulu ise "haşhaşiyün, haşhaşin" gibi kelimelerdir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Haşhaşin
Bu kökene diyecek bir lafım yok fakat daha önce bir büyüğümüzden duyduğum şu söze de burada değinmeden edemeyeceğim; "İngilizce bir kelime olan "assasination"ın Efendimizin torunları olan "Hasan ve Hüseyin" efendilerimize düzenlenen olayların sonucu doğduğu..."
Kim ne derse desin ortada, bir terörist tarikat olan "Haşhaşinler'i , tek mülahazaları vermek ve fedakarlık olan, şu an 160 ülkede ve Türkiye'mizin sevken bir ilindeki binlerce ilçesinde okullar, dershaneler ve/veya öğrenci yurtları açmış ve taraflı tarafsız halkın ve siyasilerin beğenisini, takdirini kazanmış bir camiayayla kıyaslama yapılması gibi, yere batasıca bir olay var.
Başbakanımızın daha önce ifade buyurmuş oldukları " Ne istediler de vermedim!" sözünün muhatabının "Haşhaşinler" gibi suikastçı bir örgüt olabilmesinin ağırlığı altında sayın başbakanımız başta olmak üzere kimse duramaz kanaatindeyim.
"Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer." Yıl 2002'den 2013'e kadar...
"beraber yürüdük biz bu yollarda,
beraber ıslandık yağan yağmurda,
şimdi dinlediğim tüm şarkılarda,
bana her şey seni hatırlatıyor."
...diyerek desteği istenen ve nihayetinde alınan, 2010 referandumunu sonrasında "Okyanus ötesine selam" diyerek ötenin saygısını da kazandıktan sonra bu sözler sanki sarf edilmemiş gibi o "hareket"e şimdi "El Kaide"den de tehlikeli bir örgüt muamelesi yapmak ne kadar tezat bir iştir.
Bugün mahkemeler sormasa bile yarın yüce divanda nelere sebebiyet verebileceği düşünüldü mü?
Maşeri vicdanda "Ya, bunlar daha dün neler söylemişti..." denmesi engellenebilir mi?
Bu fakirin yıllar öncesine gömüldüğünü düşündüğü "Dün dündür, bugün bugündür!" sözünün bugün, o lakırdıyı sarf eden kişiden hiç hazzetmeyen biri tarafından uygulanıyor olması beni inkisar-ı hayale uğrattı.
Mahkemeler ve cezaevleri suçlular içindir. Eğer başbakanımızın suçlu olduğunu düşündüğü bir gurup, cemaat veya hareket varsa, elinin altında da yargı ve emniyet güçleri var. Bir sağlam delile ve suç duyurusuna bakar, hepsi soluğu içeride alır ve toplumda rahat nefes alır.
Ama elde delil olmadan, afaki konuşmalar ve suçlamalar sadece milli beraberliğimize ve bütünlüğümüze vurulmuş "balyoz" darbesinden ibaret olur.
Bu ne yaman çelişkidir ki bu ülke, daha geçenlerde "gezi parkı" olaylarındaki tutum ve davranışlardan dolayı kahraman ilan edilen, ama "yolsuzluk" iddiaları ve delilleri dolayısıyla bakan oğullarına, meslekleri gereği dokunan polislerin "vatan haini" ilan edilmesini korkudan tartışmaya açamıyor...
Allahümmeassabirin!..
Ahmet Alp Han
"Hassas" bir mevzu dedik ya, siz anlamışsınızdır zaten ama yine de hatırlatmak da fayda mülahaza ederek söyleyelim; "İsmaili" bir başa bela tarafından kurulmuş ve hedefinde "Sunni Müslüman" devletleri olan "Haşhaşiler" veya nam-ı diğer "Haşhaşinler" tarikatı. www.ahmetalphan.blogspot.com
Bir İnternet ansiklopedisi olan Wikipedia'da bu tarikat isminin etimolojik araştırmaları verilmiş:
"Haşhaşin" kelimesinin kökeni ve anlamı 19.yy'a kadar Batı dünyasında tartışma konusu olmuştur. 19 Mayıs 1809 tarihinde Silvestre de Sacy'ninİnstute de France'da yayınladığı bildiride kelimenin etimolojisine getirdiği açıklama kabul görmüştür. Sacy'e göre Batı dillerinde "suikastçi, kiralık katil" gibi anlamlara gelen ve en erken Haçlı Seferleri kayıtlarında rastlanan "assasini, assissini, heyssisini" gibi kelimelerin kökeni Arapça'daki "haşhaş" kelimesidir. Bu kelimenin çoğulu ise "haşhaşiyün, haşhaşin" gibi kelimelerdir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Haşhaşin
Bu kökene diyecek bir lafım yok fakat daha önce bir büyüğümüzden duyduğum şu söze de burada değinmeden edemeyeceğim; "İngilizce bir kelime olan "assasination"ın Efendimizin torunları olan "Hasan ve Hüseyin" efendilerimize düzenlenen olayların sonucu doğduğu..."
Kim ne derse desin ortada, bir terörist tarikat olan "Haşhaşinler'i , tek mülahazaları vermek ve fedakarlık olan, şu an 160 ülkede ve Türkiye'mizin sevken bir ilindeki binlerce ilçesinde okullar, dershaneler ve/veya öğrenci yurtları açmış ve taraflı tarafsız halkın ve siyasilerin beğenisini, takdirini kazanmış bir camiayayla kıyaslama yapılması gibi, yere batasıca bir olay var.
Başbakanımızın daha önce ifade buyurmuş oldukları " Ne istediler de vermedim!" sözünün muhatabının "Haşhaşinler" gibi suikastçı bir örgüt olabilmesinin ağırlığı altında sayın başbakanımız başta olmak üzere kimse duramaz kanaatindeyim.
"Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer." Yıl 2002'den 2013'e kadar...
"beraber yürüdük biz bu yollarda,
beraber ıslandık yağan yağmurda,
şimdi dinlediğim tüm şarkılarda,
bana her şey seni hatırlatıyor."
...diyerek desteği istenen ve nihayetinde alınan, 2010 referandumunu sonrasında "Okyanus ötesine selam" diyerek ötenin saygısını da kazandıktan sonra bu sözler sanki sarf edilmemiş gibi o "hareket"e şimdi "El Kaide"den de tehlikeli bir örgüt muamelesi yapmak ne kadar tezat bir iştir.
Bugün mahkemeler sormasa bile yarın yüce divanda nelere sebebiyet verebileceği düşünüldü mü?
Maşeri vicdanda "Ya, bunlar daha dün neler söylemişti..." denmesi engellenebilir mi?
Bu fakirin yıllar öncesine gömüldüğünü düşündüğü "Dün dündür, bugün bugündür!" sözünün bugün, o lakırdıyı sarf eden kişiden hiç hazzetmeyen biri tarafından uygulanıyor olması beni inkisar-ı hayale uğrattı.
Mahkemeler ve cezaevleri suçlular içindir. Eğer başbakanımızın suçlu olduğunu düşündüğü bir gurup, cemaat veya hareket varsa, elinin altında da yargı ve emniyet güçleri var. Bir sağlam delile ve suç duyurusuna bakar, hepsi soluğu içeride alır ve toplumda rahat nefes alır.
Ama elde delil olmadan, afaki konuşmalar ve suçlamalar sadece milli beraberliğimize ve bütünlüğümüze vurulmuş "balyoz" darbesinden ibaret olur.
Bu ne yaman çelişkidir ki bu ülke, daha geçenlerde "gezi parkı" olaylarındaki tutum ve davranışlardan dolayı kahraman ilan edilen, ama "yolsuzluk" iddiaları ve delilleri dolayısıyla bakan oğullarına, meslekleri gereği dokunan polislerin "vatan haini" ilan edilmesini korkudan tartışmaya açamıyor...
Allahümmeassabirin!..
Ahmet Alp Han