Fatih Terim'in bu kafa yapısıyla bu dünya kupasına gitsek bile ne olurdu ki? Hep anlık başaırlarla seviniyoruz. euro 2008'de 4. olup kendimizi dünyanın en iyi takımı sanıyoruz, 6 ay sonra Estonya'ya gol atamıyoruz. Türk Mili takımı bu hallere düşmemeliydi. Fatih Terim her maça farklı hazırlanıyor. Yahu neden böyle saçmaladığını bize de anlatsana? 4 yıl boyunca bu takımın başında kalıyorsun ve hala bir sistemin yok. Bir maça tek forvet, öbürünü çift forvet çıkıyorsun. Çift forvetlerden birini diğer maçta ortasaha oynatıyorsun vs...
Bir de demagoji ustası ki sevgili Terim... Bütün başarıların altında kendisinin imzası varmış? Hangi başarılar acaba o? Hangi başarılarda senin imzan var? Türk Milli Takımının başında bize hangi sevinçleri yaşattın ey sevgili Terim? Kıytırık bir euro 2008 4.lüğü mü? Bırak Allah aşkında Türk halkının dualarıyla kazandın o başarıyı. Çek Cumhuriyeti maçında Petr Cech iki inanılmaz hata yaptı. Hırvatistan maçında ise hakem uzatmaların da uzatmasına geldiğimiz halde maçı bitirmedi, tek pasla gol attık. 4. olduk. Sonra da "dünya büyükse biz de büyüğüz" dersin. Peehhh... Ne büyüklük ama!..
İspanya'ya 60. dakikada skoru 1-0 iken korumak yerine 2. golü arıyorsun, sonra da "kimse İspanya'yı bizim kadar zorlamadı diyorsun...
Fatih Terim, İspanya'ya üst üste iki kere yenilince, eleştirilere bozulup "utanılacak bir şey yapmadık" diyordu...
Öğrencilerine "demagoji" kelimesinin anlamını öğretmek isteyecek hocalar, hiç duraksamadan bu örneği gösterebilirler çocuklara.
Terim bunu hep yapıyor. İşler sarpa sarınca hemen "sorumlusu benim" de diyor ama istifa etmek hiç aklına gelmiyor.
Bu, tarihimizde gelmiş geçmiş en büyük demagoji üstadı olan Süleyman Demirel'in "verdimse ben verdim" mantığıdır.
Elbette utanılacak bir şey yapmadın. Kimse seni bununla suçlamıyor ki...
Kimse size, "İspanya'dan rüşvet aldılar, maçı sattılar, sahaya içkili çıktılar, soyunma odasında esrar çektiler, topu patlattılar, hakemi dövdüler, Casillas'a pandik attılar, Torres'in donunu indirdiler" demiyor ki!
Yalnızca başarılı olamadınız, o kadar.
Bu da doğaldır. İspanya'yı yenemezsiniz, Brezilya'yı yenemeyeceğiniz gibi.
Dişine göre olan rakipleri geçeceksin, İspanya'nın peşine takılıp, onun ardından ikinci olup şampiyonaya katılacaksın, senden beklenen bu.
Orada da şansın yardım eder, karşına peş peşe Japonya, Çin, Güney Kore gibi "dandik" takımlar çıkarsa dereceye girersin. Mesele bundan ibarettir. Sonra Türkiye'ye dönünce sanki İngiltere'yi, Almanya'yı, Arjantin'i elemiş gibi şişinirsin, bu da doğaldır, o günlerin coşkusuyla kimse sorgulamaz.
Kimse senden dünya şampiyonu olmanı da beklemiyor, Avrupa şampiyonu olmanı da...
Çünkü çapın yetmez. "Dereceye girmek" başarıdır. Onu da tehlikeye atarsan, izin ver de biz de azıcık bozuk çalalım yahu... Biz sana İspanya'ya yenildiğin için değil, asıl kıytırık Estonya'yla başa çıkamadığın için kızıyoruz.
Ama "bir Türk dünyaya bedeldir" gibi yaklaşımlarla önce kendi kendini dolduruşa getirirsen, sonra uğrayacağın hüsran da gereksiz yere artar.
Yoksa sen "lumpen tuzağı" reklamların etkisinde mi kalıyorsun?
"Dünya yeni bir futbol türüyle tanıştı, Türko-Futbol" ... Falan...
Onlar, gecekondu çocuklarına meyan kökü şırası, cep telefonu, gofret falan satıp para kazanmak için bulunmuş palavralar yahu!... Yok öyle Türko-Futbol diye bir şey...
Orta büyüklükte bir galaksinin orta büyüklükte bir yıldızının çevresinde dönen orta büyüklükte bir gezegenin orta büyüklükte bir ülkesinde oynanan orta düzeyde bir futbol var ortada, hepsi bu...
Haaa, bak, bu maçları 2009 yılında değil de 1569 yılında oynasaydınız o zaman size gerçekten kızardık, "Osmanlı'nın yüzünü İspanyol keferesine karşı kara çıkardınız" diye! Belki kelleleriniz de giderdi. O zaman dünyada iki büyük devlet vardı, biri biz, biri de İspanya... Fakat kozumuzu sporda değil, deniz savaşlarında paylaşıyorduk. (1571'de İspanya'ya gene yenildik, üzme kendini.)
Bak gene bana saçma sapan şeyler yazdırdın... İstifa etsene kardeşim!