İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Gelen Seçime Doğru; ?Nasıl Anlayalım? - Ahmet ALP HAN

ahze21

0
İyinet Üyesi
Katılım
26 Nisan 2008
Mesajlar
14
Reaction score
1
Gelen Seçime Doğru; ?Nasıl Anlayalım?

“Dinde beddua yok” diye ortalığı velveleye veren şahışların, beddua etti diye iddia ettikleri kişinin ve ona tabi olan insanların olmayan suçlarını bulmak için devletin bütün imkanlarını seferber edip delil araştırmalarını ve buna mukabil dinde olmadığı kesin hükümlerle (Kur’an, Hadis, Sünnet, İcma..) belirtilmiş olan hırsızlık ve rüşvetçilik iddialarının ise üzerini kapama girişimlerini ve dokunulmazlık zırhıyla kapama çalışmalarını nasıl anlayalım?

İnternetin özgür olmasını defaatle savunmuş ve yeri geldiğinde bu düşüncesini yine sosyal medyadan, bizlere memnuniyet verici bir şekilde duyurmuş olan sayın Cumhurbaşkanımızın şimdi, hükümetin interneti kısıtlama çalışmalarına destek verircesine onaylamasını ve sanki nispetmiş gibi bunu sosyal medyadan açıklamasını nasıl anlayalım?

İran, İslam dünyasında mazlum kanı akıtıyor, ehl-i sünnet cemaatine ağza alınmadık hakaretler savuruyorken ve zinaya bulmuş olduğu kılıfı Mut’a ile İslam dünyasına ajanları ve şantaj için kullandığı kamera görüntüleriyle İslam dünyasında ve Türkiye’de cirit atıyorken, birilerinin İran için sarf ettiği “ikinci evim” sözünü nasıl anlayalım?

Daha düne kadar “Eli kanlı, bebek katili, İmralı canisi, Terörist başı” ifadeleri ve sıfatlarıyla anılan bir insanın şimdi “Barış elçisi, Müebbet hapis cezalısı” gibi nazik, nazenin bir üslupla anılmasını nasıl anlayalım?

Televizyonda yayınlanan bir diziye bile tahammül edemeyip yasaklattıran ve bir o, bir şu medya patronunu arayıp da, kendi istediği haberleri görmek için sıkıştıran ve ecel terleri döktüren bir mantığı nasıl anlayalım?

“Hepiniz hapisi boylayacaksınız” diye çığırtkanlık yapanları, sağa sola telefon açıp “söyleyeceğin bir şeyler var mı?” diye soranları, cemaat mensubu insanları para ve makam ile kandırıp casusluk yaptırmak için gayretler üstü cehd gösterenleri nasıl anlayalım?

Avrupa Birliği için yıllardır yol haritası çizip duranların ve “demokrasiden dönüş yok” sloganları atanların, şimdi hiçbir şey söylenmemiş gibi bizi Şangay Beşlisi’nin ortasına atmasını ve bu amaçla, çeşitli, dikta rejimlerinde mevcut bulunan kanunları çıkartma gayretlerini nasıl anlayalım?

Bugüne kadar hükümet yetkililerinin, resmi ve gayri resmi ağızlarca “örgüt, hain ve haşhaşin” olarak nitelendirdiği insanlar, ki bence isimlerini anarken bile “Allah onlardan razı olsun” denilmesi gereken fedakâr insanlardır.

Şimdi, bu insanlara edilen onca hakaret ve aşağılamalar ve hedef gösterilmeler sonrasında, sırf seçimde menfaat elde etmek ve muhtemel oy kaybını engellemek için nasıl “oylarınızı bekliyoruz” yollu mesajlar verilebilir?

Nasıl oluyor da, edilen o kadar hakareti unutmalarını ve “eğer vermezseniz, siyasileşmiş olduğunuzu anlarız” yollu tehdit gibi mesajlar verilebilir?

Bu insanların izzet-i nefsi hiç mi yok? Hükümet, kendisine soru soran gazeteciyi bile tersleyip, haddini bildirmeye çalışırken, bu insanların ellerinde tek çare olarak kalan oy hakları için bile “siz anlamazsınız, biz sizin yerinize kullanalım” denmesini nasıl anlayalım?

Seçim sath-ı mailine girmekte olan ülkemizde anlaşılmayan birçok problem gün ışığına çıktı. Problemleri çözmesi gereken ve öyle yapacakları umut edilen insanlar ise siyasilerdir.

Hal böyleyken hükümetin, toplumu gerip kamplara ayırmaya yol açacak açıklamalarla taraftarlarını tutmaya çalışmasını ve sınıflara ayırmak için devlet kurumlarında fişleme çalışmaları yapıldığı iddialarını nasıl anlayalım

Seçimler çok çetin geçecek. Herkes oyunun ne kadar değerli olduğunun bilincinde. Bu fakir kardeşiniz de Hz. İbrahim’e yardım için su taşıyan karınca gibi hissetmekte kendisini. Belki oyum milyonda bir ama hiç olmazsa tarafımı belli edeceğim.

Nihayi sözüm:

Said-i Nursi Hazretlerinin has talebelerinden biri olan Zübeyir Gündüzalp’in köşeme taşımadan geçemediğim bir sözü var. Şöyle demiş; "Şeyhülislam seçmiyoruz ki dindarlığına bakalım.

Not: Bir Değişim Hikayesi:
Yıl 2002: Hocaefendi : Muhterem Hocaefendi, Öcalan : Bebek Katili
Yıl 2007: Hocaefendi : Okyanus Ötesi, Öcalan : terörist başı
Yıl 2011: Hocaefendi : Pensilvanya, Öcalan : İmralı
Yıl 2013: Hocaefendi : Örgüt Lideri, Öcalan : Barış elçisi
Şimdi bu tabloyu nasıl anlayalım???

Ahmet Alp HAN
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst