"Güya, Şam'da Mescid-i Emevi'de Cuma Namazı kılmak için yola çıkmıştık, seni sahilde secde'de bulduk. Affet bizi çocuk." diyerek sayfa sayfa manşetlere taşınan meşhur resmi biliyorsunuzdur. Hani şu Muğla'nın Bodrum ilçesinde yasa dışı yollardan yurtdışına çıkmaya çalışan kaçakları taşıyan tekne ve botun batması sonucu hayatını kaybeden ve kimlikleri tespit edilen 8'i çocuk 12 kişinin cesedi arasında özellikle küçük bir bedenin suyla kumlar arasındaki sessizce yatan resmi.
Olayın vuku bulmasından uzun süre geçmeden manşetlere ve gönderilere mevzu oluverdi. Herkes, güya içindeki vicdan azabını yatıştırmak ve sorumluluk duygusunu üzerinden atmak için bu resmi paylaşmayı kendine görev bildi.
İşin garip tarafı yine hiç sorumlu (sorumsuz yetkililer) yok. Yazık ki ne yazık! İki, kutuplarına çekilmiş gurup resmi kendi haklılıklarını savunmak için bayrak gibi sallandırıyorlar. Bir beldede ölen bir kişinin cenaze namazı kılınmazsa o belde halkının hepsinin sorumlu ve günahkar sayıldığı bir dine mensup insanların memleketinde hiç kimse "bu işte benim de sorumluluğum var" veya "yapmam gerekip de yapmadıklarım var" demiyor. Bir kez daha YAZIK!
Bir kere şunu belirtmeliyim ki, empati yaparak bu zavallı bebenin benim olduğunu varsayıyorum. Sorumluların bu dünyada (ki o biraz zor) bulunmasını ve cezalandırılmasını şiddetle ve tüm ruhu canımla talep ediyorum. O olmazsa "Yaşasın zalimler için cehennem." Tek tesellim budur.
Fakat şu da bilinmelidir ki kimse bu resmi bir gazete sayfası gibi sağda solda sallama lüksüne ve zalimliğine sahip değil. Bir kere, öyle hissediyorum ki o bebenin ruhu rencide olmaktadır.
Bodrum sahilinde boğulmuş bir şekilde yatan bebeğimizin resmini, devamlı surette paylaşarak insanları hissizleştirmeyin. Yapılması gereken harekete geçip, yetkilileri uyarmak ve ikaz etmekken devamlı surette, başka düşüncelerle manşete taşıyıp insanları duygusuzlarmış gibi, ruh dünyalarını mahvetmeye kimsenin hakkı yoktur.
Bu sosyal medyayı ve gazeteleri okuyanlar sadece yetişkinlerden ibaret de değil. Çocukların saf dünyalarında, o olumsuz görüntünün ne gibi derin ve büyük hasarlara yol açabileceğini kestiremeyiz. "Fakir" kardeşiniz, yetişkin olmasına rağmen fotoğrafın psikolojisinde ortaya çıkarmış olduğu olumsuz durumdan kurtulmak için hala çabalamaktayken, bir sabi-sübyanın bununla nasıl baş edebileceğini bilmemekte.
Herkesin, sorumsuz yöneticilere karşı daha dikkatli ve uyarıcı olmasını ama toplumun halet-i ruhiyesini bozmaya çalışanlara karşı da tepkili olmaya çağırıyorum.
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @AhmetAlpHANN
Olayın vuku bulmasından uzun süre geçmeden manşetlere ve gönderilere mevzu oluverdi. Herkes, güya içindeki vicdan azabını yatıştırmak ve sorumluluk duygusunu üzerinden atmak için bu resmi paylaşmayı kendine görev bildi.
İşin garip tarafı yine hiç sorumlu (sorumsuz yetkililer) yok. Yazık ki ne yazık! İki, kutuplarına çekilmiş gurup resmi kendi haklılıklarını savunmak için bayrak gibi sallandırıyorlar. Bir beldede ölen bir kişinin cenaze namazı kılınmazsa o belde halkının hepsinin sorumlu ve günahkar sayıldığı bir dine mensup insanların memleketinde hiç kimse "bu işte benim de sorumluluğum var" veya "yapmam gerekip de yapmadıklarım var" demiyor. Bir kez daha YAZIK!
Bir kere şunu belirtmeliyim ki, empati yaparak bu zavallı bebenin benim olduğunu varsayıyorum. Sorumluların bu dünyada (ki o biraz zor) bulunmasını ve cezalandırılmasını şiddetle ve tüm ruhu canımla talep ediyorum. O olmazsa "Yaşasın zalimler için cehennem." Tek tesellim budur.
Fakat şu da bilinmelidir ki kimse bu resmi bir gazete sayfası gibi sağda solda sallama lüksüne ve zalimliğine sahip değil. Bir kere, öyle hissediyorum ki o bebenin ruhu rencide olmaktadır.
Bodrum sahilinde boğulmuş bir şekilde yatan bebeğimizin resmini, devamlı surette paylaşarak insanları hissizleştirmeyin. Yapılması gereken harekete geçip, yetkilileri uyarmak ve ikaz etmekken devamlı surette, başka düşüncelerle manşete taşıyıp insanları duygusuzlarmış gibi, ruh dünyalarını mahvetmeye kimsenin hakkı yoktur.
Bu sosyal medyayı ve gazeteleri okuyanlar sadece yetişkinlerden ibaret de değil. Çocukların saf dünyalarında, o olumsuz görüntünün ne gibi derin ve büyük hasarlara yol açabileceğini kestiremeyiz. "Fakir" kardeşiniz, yetişkin olmasına rağmen fotoğrafın psikolojisinde ortaya çıkarmış olduğu olumsuz durumdan kurtulmak için hala çabalamaktayken, bir sabi-sübyanın bununla nasıl baş edebileceğini bilmemekte.
Herkesin, sorumsuz yöneticilere karşı daha dikkatli ve uyarıcı olmasını ama toplumun halet-i ruhiyesini bozmaya çalışanlara karşı da tepkili olmaya çağırıyorum.
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @AhmetAlpHANN