Şu yeryüzünde enteresan bulduğum bazı konular var ki herhalde hala "hayatın amacını" sorgulayan ve fellik fellik her taşın altını yoklayan filozoflar için beyinlerini patlatacak derecede zor olur bunları cevaplamak.
Çok bekletmeden sorayım efendim. Hangi ülkenin, kendini vatansever, milliyetperver ve muhafazakar olarak tanımlayan başbakanı, cumhurbaşkanı başka bir ülkede kendi dilini, kültürünü, bayrağını ve insanını temsil eden bir okulu, haydi okulları geçtim bir kurumu kapatmak ve örgüt ilan ettirmek için o ülkenin yetkililerinin şaşkın bakışları arasında ricada bulunabilir? Neredeyse her türlü pişkinliği elinden geldiğince gösterebilir?
Cevabı vermeden önce buna benzer bir olayın tezahürünü öğrenmek istemez misiniz? İşte size ülkemizin kredisini biraz daha düşüren, içimizi acıtan bir elim bir örnek:
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Arnavutluk'ta, cami inşatının karşılığı olarak "Türk okullarının kapatılması talebi" ve okulları terörle ilişkilendirmesi, Arnavut siyasi partileri ve üyeleri arasında büyük rahatsızlık uyandırmış olmalı ki, iktidardaki Sosyalist Parti'nin Tiran Milletvekili Ben Blushi, bugünkü meclis toplantısında konuyu gündeme fitili yakılmış bir dinamit gibi getitip kürsüye koydu ve hükümetten Erdoğan'ın talebini reddetmesini, bütün sert mimikleriyle istedi.
"Arnavutluk, Türkiye'nin bir bölgesi değildir." diyen Blushi, "Terör örgütleri BM Güvenlik Konseyi kararıyla ilan edilir. Hiçbir ülkenin Cumhurbaşkanı başka bir ülkeye gidip de böyle bir şey isteyemez." şeklinde konuştu.
Garibime giden bir başka nokta ise terör örgütü ilan etmede ne kadar da isteksiz ve kanun ve nizama uyumlu hareket ediyor olmaları. Ne yani.. Arnavutluk'ta bir camiayı terör örgütü ilan etmek için bir-iki polis ve bir savcı yetmiyor mu yoksa!?
Arnavutluk'un başkenti Tiran'da temeli atılan Namazgah Camii karşılığında Erdoğan'ın hükümetten bir hediye istediği yorumunu yapan Ben Blushi, "Şimdiye kadar insan öldürmeyen bir terör örgütü görmedim. Gülen Hareketi'nin de kimseyi öldürdüğünü görmedim. Erdoğan'ın kapatmak istediği bu okular, Arnavutluk'ta binlerce öğrenciye yardımcı oldu." ifadelerini kullanırken de mimikleri gayet sevecendi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Camilere olan hayranlığını bilmeyen yok. Maşallah bir vesileyle bunu tüm dünyaya duyurmuştu...
Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi'nin kapanışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika kıtasını ilk keşfedenin Avrupalılar değil, Müslümanlar olduğunu ileri sürerek, mezarda kemikleri sızlayan Kristof Kolomb'un Küba tepelerinde, denize nazır bir camiyi gördüğünü ileri sürmüştü de bütün tarihçiler bu yeni tarihçiye, ağızları açık bir şekilde "kulaklarına inanmadıklarını" söyleyerek geçiştirmişlerdi.
Cumhurbaşkanımızın bu camii merakı güzel olmasına güzel bir hobi ama karşılık beklemek dini ve ananevi hislerimize pek de uymamış sanırım. Haddi aştıysam affetsinler.
Sözlerinin nihayetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu talebini bir dost mu yoksa bir baba edasıyla mı yaptığını sorgulayan milletvekili, "Böyle bir talepte bulunan kardeş veya dost gördünüz mü? Bir baba gibi mi söyledi? Bizim babamız o değil, İsmail Kemal'dir." deyiverdi.
Biraz araştırdım ve sözü edilen İsmail Kemal'in kim olduğunu da buldum sanırım...
Adı geçen şahıs Avlonyalı İsmail Kemal Bey (16 Ocak 1844, Avlonya - 24 Ocak 1919), Meclis-i Mebusan milletvekili, Arnavut lider ve Arnavutluk devletinin kurucusudur.
Kemal isminin bize anımsattıklarını da düşününce Sayın milletvekili acaba şunu mu demek istemiş; değil Tayyip Erdoğan'ı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal'i de bilmem, sadece İsmail Kemal'i bilirim.
Ne diyelim. İçindekileri dökmüş. Fakire söz düşmez. Fakat anlamadığım bir şey daha var.. Arnavutluk gibi bir devlet nasıl oluyor da Türk Okullarını tanıyor da koskoca bir DÜNYA LİDERİni tanımıyor?
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @ahze22
Çok bekletmeden sorayım efendim. Hangi ülkenin, kendini vatansever, milliyetperver ve muhafazakar olarak tanımlayan başbakanı, cumhurbaşkanı başka bir ülkede kendi dilini, kültürünü, bayrağını ve insanını temsil eden bir okulu, haydi okulları geçtim bir kurumu kapatmak ve örgüt ilan ettirmek için o ülkenin yetkililerinin şaşkın bakışları arasında ricada bulunabilir? Neredeyse her türlü pişkinliği elinden geldiğince gösterebilir?
Cevabı vermeden önce buna benzer bir olayın tezahürünü öğrenmek istemez misiniz? İşte size ülkemizin kredisini biraz daha düşüren, içimizi acıtan bir elim bir örnek:
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Arnavutluk'ta, cami inşatının karşılığı olarak "Türk okullarının kapatılması talebi" ve okulları terörle ilişkilendirmesi, Arnavut siyasi partileri ve üyeleri arasında büyük rahatsızlık uyandırmış olmalı ki, iktidardaki Sosyalist Parti'nin Tiran Milletvekili Ben Blushi, bugünkü meclis toplantısında konuyu gündeme fitili yakılmış bir dinamit gibi getitip kürsüye koydu ve hükümetten Erdoğan'ın talebini reddetmesini, bütün sert mimikleriyle istedi.
"Arnavutluk, Türkiye'nin bir bölgesi değildir." diyen Blushi, "Terör örgütleri BM Güvenlik Konseyi kararıyla ilan edilir. Hiçbir ülkenin Cumhurbaşkanı başka bir ülkeye gidip de böyle bir şey isteyemez." şeklinde konuştu.
Garibime giden bir başka nokta ise terör örgütü ilan etmede ne kadar da isteksiz ve kanun ve nizama uyumlu hareket ediyor olmaları. Ne yani.. Arnavutluk'ta bir camiayı terör örgütü ilan etmek için bir-iki polis ve bir savcı yetmiyor mu yoksa!?
Arnavutluk'un başkenti Tiran'da temeli atılan Namazgah Camii karşılığında Erdoğan'ın hükümetten bir hediye istediği yorumunu yapan Ben Blushi, "Şimdiye kadar insan öldürmeyen bir terör örgütü görmedim. Gülen Hareketi'nin de kimseyi öldürdüğünü görmedim. Erdoğan'ın kapatmak istediği bu okular, Arnavutluk'ta binlerce öğrenciye yardımcı oldu." ifadelerini kullanırken de mimikleri gayet sevecendi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Camilere olan hayranlığını bilmeyen yok. Maşallah bir vesileyle bunu tüm dünyaya duyurmuştu...
Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi'nin kapanışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika kıtasını ilk keşfedenin Avrupalılar değil, Müslümanlar olduğunu ileri sürerek, mezarda kemikleri sızlayan Kristof Kolomb'un Küba tepelerinde, denize nazır bir camiyi gördüğünü ileri sürmüştü de bütün tarihçiler bu yeni tarihçiye, ağızları açık bir şekilde "kulaklarına inanmadıklarını" söyleyerek geçiştirmişlerdi.
Cumhurbaşkanımızın bu camii merakı güzel olmasına güzel bir hobi ama karşılık beklemek dini ve ananevi hislerimize pek de uymamış sanırım. Haddi aştıysam affetsinler.
Sözlerinin nihayetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu talebini bir dost mu yoksa bir baba edasıyla mı yaptığını sorgulayan milletvekili, "Böyle bir talepte bulunan kardeş veya dost gördünüz mü? Bir baba gibi mi söyledi? Bizim babamız o değil, İsmail Kemal'dir." deyiverdi.
Biraz araştırdım ve sözü edilen İsmail Kemal'in kim olduğunu da buldum sanırım...
Adı geçen şahıs Avlonyalı İsmail Kemal Bey (16 Ocak 1844, Avlonya - 24 Ocak 1919), Meclis-i Mebusan milletvekili, Arnavut lider ve Arnavutluk devletinin kurucusudur.
Kemal isminin bize anımsattıklarını da düşününce Sayın milletvekili acaba şunu mu demek istemiş; değil Tayyip Erdoğan'ı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal'i de bilmem, sadece İsmail Kemal'i bilirim.
Ne diyelim. İçindekileri dökmüş. Fakire söz düşmez. Fakat anlamadığım bir şey daha var.. Arnavutluk gibi bir devlet nasıl oluyor da Türk Okullarını tanıyor da koskoca bir DÜNYA LİDERİni tanımıyor?
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @ahze22