Doğubeyazıt, Van ve İstanbul… Kuş gribi birden bire ülkemizi dolaşmaya başladı. Nasıl oluyor da ülkemizin değişik yörelerinde birden bire bu grip yayılıyor. İnsanın aklına komplo teorilerinin gelmemesi imkansız… Nasıl ki, “Sars” hastalığı Çin’de yayılmış ve bu ülke çok büyük ekonomik zararlara uğramıştı… Özellikle, ABD’nin İran’a harekat yapmak istediği bir zamanda, üstelik Türkiye’nin olacaklara olumlu bakmaması üzerine böyle bir olayın gündeme geldiğini iddia edenlerin sayısı hiç de az değil.
Bu tür mesajları ancak mesaj verilmek istenen ülkenin yöneticileri anlar. Türkiye’ye böyle bir mesaj mı verilmek isteniyor?
Uzmanlar bu mevsimde Kuş gribinin olmaması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Peki, bu gribin mikropları bu bölgelere özellikle mi atıldı? Daha önce Türk milletinin genomunu çözmek için bu ülkeden binlerce şişe kan Amerika’ya yollanmadı mı? Milletlerin “Gen” şifrelerini çözmek isteyen Amerika, acaba bu bilgileri sadece arşivlerine kaldırmak için mi yapıyor?
Bence millet olarak bu konularda da uyanık olmamız gerekir diyorum. Bazıları komplo teorisi olarak olaya bakabilirler ama, “niçin olmasın?” sorusunu da kafamızdan eksik etmememiz lazım. Her şey o kadar masumane mi gelişiyor yoksa?..
Olayın asıl vahim yanı ve gerçeğin takendisi olan, “Kuş gribini araştıran enstitüyü kapatmış” olmamız. Bu konuda elektronik postama gelen bu bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Kuş Gribi konusunda, Ortadoğu ve Balkanlar'ın en büyük araştırma enstitüsünün Türkiye'de olduğunu biliyor muydunuz?
Manisa Tavuk Aşıları Üretim ve Tavuk Hastalıkları Araştırma Enstitüsü, bu konuda koruyucu eğitim verdiği gibi, hastalığın aşısını da üretiyordu.
"...du" diyorum, çünkü Enstitü 2 yıl önce "Zarar ediyor" diye satışa çıkarıldı.
Satılmayınca da kapatıldı.
İnsanın aklı almıyor. her şeyi maddeci gözle gören bir zihniyetle devlet yönetilir mi? Peki kâr etmiyor diye, bu tür kuruluşları kapatmak cinayet hatta ihanet değil mi?
Veteriner Hekimler Derneği dergisinin geçen ayki sayısında bu konuda bir makale yayınlanmış…
Yazarı Veteriner hekim Adnan Serpen…
Kapatılan Enstitü'de, müdürlük dahil 11 yıl görev yapmış ...
Veteriner fakültelerindeki öğretim üyelerinin ısrarıyla Tarım Bakanlığı 1982'de Manisa'da Enstitü'yü kurmuş.
UNDP'nin ve FAO'nun da katkıları ile 1987'den itibaren aşı üretimine geçilmiş. İngiltere ve Macaristan'dan bilgi transfer edilmiş. Piyasaya daha bol ve ucuz aşı sağlanmış. Üretilen aşılar Orta ve Uzakdoğu'ya ihraç edilir olmuş.
1988'de, 1990'da, 1996'da uluslararası Tavuk Hastalıkları sempozyumları düzenlenerek, yabancı uzmanlar yerli üreticiyle buluşturulmuş. Bilimsel araştırmalar yapılmış.
1993'te hastalık Marmara'da göründüğünde Enstitü tavuk yetiştiricilerinin imdadına koşmuş, hastalığı ve aşıyı anlatan bir kitapçığı ücretsiz dağıtmış.
Lakin 2 yıl önce Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Enstitü'nün kapatılmasına karar vermiş.
23 yılda harcanan onca para, onca emek toprağa gömülmüş. Laboratuvarlar ihaleyle yıktırılıp büroya dönüştürülmüş.
Serpen, "Bu, bilimsel bir cinayettir" diyor: "Ülkenin halk sağlığı konusunda her an sürprizler yaşanması olasıdır" diye ekliyor.
Nitekim bu makale aralıkta yayımlandı, Ocakta o feci sürpriz patladı.
Manisa Araştırma Enstitüsü ise teçhizat ve ekipmanlarıyla birlikte İzmir'de farklı bir alanda hizmet veren başka bir enstitü içinde bir odaya hapsedildi.
Şimdi İzmir'deki o enstitüyü de kapatmaya hazırlanan Tarım Bakanlığı, yapılan reorganizasyonla Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü'nü de kaldırdı. Serpen soruyor:
"Bu şartlar altında AB düzeyinde nasıl veteriner hizmeti verilecektir? Hastalık yayılıp da her ülke kendi tesislerinde kendi ülkesini düşünerek aşı üretimi yaparsa Türkiye'de tavukçuluk sektörünün ihtiyaçları nasıl karşılanacaktır?"
Serpen, "Kuruluşun stratejik yüzünü ortaya koymayı, ülkesini seven her insan gibi bir vicdan borcu sayıyorum" diye bitirmiş makalesini...
Şimdi sormamız gerekmiyor mu? Kuş gribi için yurt dışından getirdiğimiz aşılara ne kadar para ödeniyor?
Bu aşıları üreten firmanın yetkililerinin bu enstitünün kapatılması yolunda Sağlık Bakanlığına telkinleri olmuş mudur?
Bu enstitünün kapanmasına imza atan rapor tutan kişilerin mal varlıkları araştırılmış mıdır?
Bu enstitü yeniden açılamaz mı?
Bu bayram günü diyeceksiniz ki, bu konuların sırası mı şimdi? Ama ülkemizin ününe her geçen gün bir felaket çıkarılıyor.
Ama her nedense bu konuyla ilgili araştırma yapan Enstitümüz kapatılıyor. Size ilgi çekici gelmiyor mu?
Gazetecilik şüphe gerektirir. Benim içimden bu şüpheler geçiyor. Hepinize mutlu bayramlar diliyorum.
