Türkiye, günlerdir bir müfterinin iftiralarına dikkat kesildi. Şöyle diyordu: "Cemaat'in elinde Meral Akşener'in uygunsuz kasetleri var. Bu kesindir. Bu bilgidir".
"İspat eder mi etmez mi" diye ciğer bekleyen kedilere nispet edercesine hareket eden "Havuz Medyası" müfterinin ikinci söylemiyle inkısar-ı hayale uğradı: "Montajdı!".
Şeyh Sadi-i Şirazi Fars şâiri ve İslam âlimidir; der ki: Kazara bir sapan taşı, bir altın kâseye değse / Ne kıymeti artar taşın, ne kıymetten düşer kâse. Meral Hanımefendi'nin duruşu ve karakteri üzerine atılan taşla değersizlenmez.
Fakir, müfterinin sözü üzerine ve kişiliğini hatırlayarak burada üzerine basarak o sözden daha çok beğendiği başka bir sözden, bir değerli atasözümüzden dem vurmak ister; maalesef, eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir.
Kanal kanal gezmekle, altına deriden yapılma koskoca bir koltuk ve havuzdan söz hakkı almakla dürüst ve itibarlı insan olunmuyor.
"Binlerce melek ve cin, artık benim yanımda saf tutuyor" diyen bir insanı neden kaale alıyorsun" diyor olabilirsiniz? Fakat densize haddini bildirmek en büyük haklardan biridir, hele ki bu iffetli bir kadına zina isnat etmek gibi büyük bir cürümse.
Meral Hanımefendi'yi ise bütün bu olaylardan sonra sarfettiği bir sözden dolayı tebrik etmeliyim. Diyor ki: "Kaset iftirasını atan arkadaşla İslam hukukuna göre hesaplaşacağız, cezası 80 değnektir!"
Müfteri kendini dindar addediyorsa ve inancı tamsa iddialarını ispat edemediğinde, bence sevken değneğe de itiraz etmeden razı olmalı...
Tam da iftiraların sonu geldi diye düşünmeye durmuştuk ki bir de ne görelim, bu sadece bizim hüsn-ü kuruntumuzmuş. Yeni iftirasının başrol oyuncusu olarak Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil Beyefendiyi tercih etmişti.
Üstad Bediüzzaman'ın değme psikologlara taş çıkartacak müthiş bir tespiti vardır: "Her küçük günahta küfre giden bir yol vardır."
Müfteri beyefendi yalanları ve iftiraları ortaya çıkınca üzerine gelen baskıdan çok bunalmış olacak ki, başka bir iftirayla işin içinden çıkmak istemiş; "Falanca kişi bana izletmeye çalıştı ama izlemedim"
Bu komik ve kendini iffetli gösterme çalışması sebebiyle ufak da olsa bir takdiri hissim harakete geçse de başka birini de, recm edilmesi için toprağa gömmeye çalışması rezillikten başka bir şey değildir.
Fakir'in nacizane kanaatine göre müfterinin bu söyleminin de arkasının boş olduğu ve iftira attığı kamuoyunca da anlaşılınca başka bir iftiraya daha sığınmaya çalışacağı mutlak gibidir.
Nihayi düşüncemi sorarsanız; deliyi kendi halinde bırakmak en uygun davranıştır. Yoksa ortalık atılan çamur ve ziftten geçilmeyecek.
Deliler kuyuya taş atıp dursunlar, Sonra kim çıkarırsa çıkarsın. Onlar işlerine biz işe işlerimize bakalım.
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @Ahze22
"İspat eder mi etmez mi" diye ciğer bekleyen kedilere nispet edercesine hareket eden "Havuz Medyası" müfterinin ikinci söylemiyle inkısar-ı hayale uğradı: "Montajdı!".
Şeyh Sadi-i Şirazi Fars şâiri ve İslam âlimidir; der ki: Kazara bir sapan taşı, bir altın kâseye değse / Ne kıymeti artar taşın, ne kıymetten düşer kâse. Meral Hanımefendi'nin duruşu ve karakteri üzerine atılan taşla değersizlenmez.
Fakir, müfterinin sözü üzerine ve kişiliğini hatırlayarak burada üzerine basarak o sözden daha çok beğendiği başka bir sözden, bir değerli atasözümüzden dem vurmak ister; maalesef, eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir.
Kanal kanal gezmekle, altına deriden yapılma koskoca bir koltuk ve havuzdan söz hakkı almakla dürüst ve itibarlı insan olunmuyor.
"Binlerce melek ve cin, artık benim yanımda saf tutuyor" diyen bir insanı neden kaale alıyorsun" diyor olabilirsiniz? Fakat densize haddini bildirmek en büyük haklardan biridir, hele ki bu iffetli bir kadına zina isnat etmek gibi büyük bir cürümse.
Meral Hanımefendi'yi ise bütün bu olaylardan sonra sarfettiği bir sözden dolayı tebrik etmeliyim. Diyor ki: "Kaset iftirasını atan arkadaşla İslam hukukuna göre hesaplaşacağız, cezası 80 değnektir!"
Müfteri kendini dindar addediyorsa ve inancı tamsa iddialarını ispat edemediğinde, bence sevken değneğe de itiraz etmeden razı olmalı...
Tam da iftiraların sonu geldi diye düşünmeye durmuştuk ki bir de ne görelim, bu sadece bizim hüsn-ü kuruntumuzmuş. Yeni iftirasının başrol oyuncusu olarak Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil Beyefendiyi tercih etmişti.
Üstad Bediüzzaman'ın değme psikologlara taş çıkartacak müthiş bir tespiti vardır: "Her küçük günahta küfre giden bir yol vardır."
Müfteri beyefendi yalanları ve iftiraları ortaya çıkınca üzerine gelen baskıdan çok bunalmış olacak ki, başka bir iftirayla işin içinden çıkmak istemiş; "Falanca kişi bana izletmeye çalıştı ama izlemedim"
Bu komik ve kendini iffetli gösterme çalışması sebebiyle ufak da olsa bir takdiri hissim harakete geçse de başka birini de, recm edilmesi için toprağa gömmeye çalışması rezillikten başka bir şey değildir.
Fakir'in nacizane kanaatine göre müfterinin bu söyleminin de arkasının boş olduğu ve iftira attığı kamuoyunca da anlaşılınca başka bir iftiraya daha sığınmaya çalışacağı mutlak gibidir.
Nihayi düşüncemi sorarsanız; deliyi kendi halinde bırakmak en uygun davranıştır. Yoksa ortalık atılan çamur ve ziftten geçilmeyecek.
Deliler kuyuya taş atıp dursunlar, Sonra kim çıkarırsa çıkarsın. Onlar işlerine biz işe işlerimize bakalım.
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @Ahze22