İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

'Örgüt'leştirme Çabaları ve Depremler - Ahmet Alp Khan

ahze21

0
İyinet Üyesi
Katılım
26 Nisan 2008
Mesajlar
14
Reaction score
1
Serlevha olarak, konumuzun belki en baş köşesine oturması gerektiği için, Kur'an'dan bir ayetle başlamak yerinde olacaktır:

"Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan “Ne oluyor buna?” der. • O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. (Zilzâl Sûresi: 1-5.)"
"Umumi afet ve belaların manevi sebebi; insanlığı gaflet uykusundan uyandırmak, dehşetli tuğyan ve inkarlarından vazgeçirmek ve tanımak istemedikleri Kâinat Sultanı'nı tanıttırmak içindir." diyor ve ekliyor yazar;
"Halbuki bu gibi büyük afet ve belaların zahiri sebepleri sadece bir bahane ve perdelerdir. O sebepleri tetikleyip harekete geçiren gerçek fail Allah’ın kudret elidir. Tüfeğin tetiğini çeken faili görmeyip, tüfeğin mekanizmasını inceleyerek onu muhakeme edip yargılayan bir hakim hem nadan hem de zalimdir. Maktulün yakınlarını çileden çıkartır. Tüfeği hapse atıp, tüfeğin gerçek failini serbest bırakmak nasıl bir inat ve nasıl bir ahmaklık ise, depremin oluşmasında sadece bir mekanizma olan fayın kırılmasını gerçek fail gösterip, onun arkasında asıl fail olan İlahi kudreti görmemek gerçekten bir garip bir inat, acayip bir ahmaklıktan başka bir şey değildir." (Sorularlaİslamiyet.com)


Şimdi belki, birileri gülecek, birileri de "bir yönüyle bilimsel bir meseleye "iman gözlüğüyle" bakacağım için" dalga geçmeye çalışacaklar.



Ama fakiri tanıyanlar bilir, bir hakikate inanıyorsanız onu ifade etmekten de kaçınmamalısınız, sözünü kendine şiar edinmiştir. Şimdi gelelim, neden bu satırları kağıda döktüğümü merak edenler için ifade-i meramıma.



Fakirin büyük saygı ve hürmet duyduğu risale i nur müellifi Bediüzzaman Said Nursi (ks.), dünya üzerinde meydana gelen afet ve musibetlerin, dine ve dini hayata müdahaleden dolayı, Allah'ın (cc) bizlere bir uyarı olarak gönderdiğini belirtir. Hatta kendisi hayatta iken dine ve manevi yaşama yapılan saldırılarla, Anadolu'nun muhtelif yerlerinde meydana gelen ve yıkımla sonuçlanan depremlerin aynı zamanlara denk gelmelerini örneklerle verir. Bunlardan, belki de en önemlilerinden birisi de günümüzden 70 yıl önce olan ve 346 kişinin ölümüyle sonuçlanan Sakarya - Adapazarı depremidir (Kastamonu Lâhikası, s. 203-204). Bir somun ekmek için çabalayan milyonlara pasta yedirmeye çalışan yetkililer tiyatro, sinema ve bale çalışmaları için o zamanın imkânsızlıklarıyla devasa “Halkevleri” inşa etmişlerdi ki Sakarya depremi ve benzerleriyle sarsılıp ayıldılar.



Bu fakir, bir biliminsanı olmaması hasebiyle depremin, uzun uzadıya ilmi açıklamasında bulunamaz ve söyleyeceği sözlerden dolayı yadırganabilir, fakat dört büyük kitabı, az çok okumuş insanların da kabul edeceği gibi daha önceki ümmetlerin başına da bunlar ve benzerlerinin daha umumileri gelmiş. Şimdi, biz o milletlerin, yaptıkları rezillikleriyle toprak altına girdiklerini bugün müzelerde sergilenen onlara ait eşyalardan anlayabiliyor ve müşahede edebiliyoruz.


Söylemek istediklerimi toparlayacak olursam, bu günlerde de, iradi veya gayri iradi bazı siyasiler, bir nesle ümit aşılayan ve halkımızın gönlünde, verdikleri eğitim çalışmaları ve fedakarlıklarıyla özel bir yer edinen koskoca bir camiayı (cemaat de diyebilirsiniz) "Yasa dışı bir Örgüt" olarak tanımlanabilmesi için yasal dayanaklar aramaktalar.

Ceplerinde dünyalık namına beş kuruşu bile zor bulunan bu elleri bavullu gençlerin başlattığı hareket, belki de Türkiye'mizin bugün dünyada göz önünde olmasını sağlayan tek dünya markasıdır.

Buralarda çalışan fedakarlık, diğergamlık ve yiğitlik destanları yazan her bir alnı öpülesi öğretmenin ve onlar için dünyanın her bir yanında dua eden talebelerinin hakkını ve hukukunu gözetecek ve arayacak bir "hami"leri olacaktır elbet.

İşte burada, baştaki deprem ve ilahi ikaz meselesini açma sadedinde birkaç örnek vermeme müsaade edin. edebliyat.blogspot.com

Dershaneleri kapatma (diğer söylemle; dönüştürme) yeni başlamıştı ki güzel memleketimizde iki deprem haberi haberlere konu oldu; Sanki uyarı mahiyetinde olan bu iki depremlerin ilki 24 Kasımda Bolu'da, 4.8 büyüklüğünde meydana geldi...


Diğer yer sarsıntısı ise 28 Kasımda Marmara Ereğli'sinde meydana geldi...



24 Aralık'ta ise Van'da saat 04.17'de merkez üssü Çolpan köyü olan 4,1 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi...

24 Aralık'ta meydana gelen tek sarsıntı Van'da değildi. Saat 05.32'de merkez üssü Girit Adası açıkları (Akdeniz) olan 4.4 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.


Ve bugün gelirsek, Antalya ve çevresinde ise 28 Aralık, saat 17.23'de 6.0 şiddetinde bir deprem şehir sakinlerini korku dolu anlar yaşamaları için yetti..



Gönül ister ki bunlar, inşallah, rutin sarsıntılardır ve korkulacak ve harekete geçilip çadır kentler kurulacak kadar önemli değildirler. Ama "Abes iş işlemez Allah (cc)" sözünün tesiriyle bakılınca hiç bir şeyin sebepsiz ve başıboş olamayacağını düşünmeye başlayabilirsiniz sanırım.



Kimilerinin "tesadüftür" veya "depremi de bu meselelere alet ettiniz ya" dediğinizi duyar gibiyim. Tesadüfe inanmayan birisi olarak bu şekilde konuşanlara tavsiyem, hadiselere bir de "ilahi adalet" gözlüğüyle bakmanız olacaktır.

Meramımı anlattığımı umarak sözümü fazla uzatmıyorum. Son olarak "dershane kapatma" ve yurt içinde ve yurt dışında fedakarca, memleket için çalışan insanlara "Örgüt bunlar,.. Ne istediler de vermedim..." gibi ehl-i imanın şevkini ve kardeşliğini kıracak eylemler ve söylemlerin tekerrür etmemesini ve deprem gibi "Allah" izin vermedikçe meydana gelmeyecek felaketlerin ülkemizden uzak durmasını temenni ederim.


Ahmet Alp Khan
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst