Binlerce şükür olsun, bir kez daha Ramazan'a kavuşturana. Kimilerine göre "O", oruç ayı, kimilerine göre "zekat ayı", kimisine ise "Gufranla tüllenen bir ay". Varidatın bol olduğu, çalışıp da kaybedeninin olmadığı ve hadislerde müjdelenen affedilmeye ulaşabileceğimiz nadide bir ay; Ramazan! Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun.
Yoğun gündemin içinde birden soluk alma havzası gibi yetişti. Yetişti yetişmesine ama sisli ve puslu bir hava çöküverdi o güzelim Ramazan Hilalinin üzerine. Yardım ve empati duygularının zirve yaptığı anlarda karşıdakinden de bunu beklemek hata oluyor sanırım...
Hadis-i şerifte mealen: Ramazan ayı geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur. (Buhari, Savm) buyruluyor. Bu hadis- i şerifi çocukken ne zaman duysam, kötülüklerin önünün kesildiği gibi ve kötü insanların da zincire vurulup zindanlara atıldığını hayal ederdim. Ne de çocukca bir düşünceymiş şimdi anlıyorum...
Başta dediğimiz gibi herkesin Ramazan algısı farklı oluyor. Bir de zalime göre Ramazan ayı mülahazası varki, "Fakir" yeni yeni öğreniyor. İşte size bir örnek:
"Komünist Çin yönetimi, ülkenin batısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan Müslüman parti üyeleri, kamu personeli, öğrenciler ve öğretmenlerin oruç tutmasını, geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de yasakladı."
Devletin ideolojisi gereği yapılan bu zulüm ne yeni ne de bir ilk. Her sene mazluma uygulanan bir zulüm.
Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Raşit, Çin'in bu hareketini, İslami inanışı kontrol altına almak için bulunulan bir girişim olduğunu ifade ederek, bu tarz kısıtlamaların, Uygur halkını Çin hükumetinin yönetimine daha çok karşı çıkmaya iteceği uyarısında bulunmuş.
Haydi bunlar Komünist Çin'in yönetimi altında tuttuğu milletlere uygulamaya çalıştığı bir asimilasyon ve dini yaşantıyı kontrol etme çabaları, peki ya Türkiye'de olup bitenler..?
Geçen sene, yine bir Ramazan ayı içerisinde, sahura kalkan polislerin bir anda baskına uğramalarını ve gözaltına alınmalarını hatırlatmama gerek yoktur sanırım. Bunlar geçen sene vuku buldu bu sene huzurlu bir yıl geçiririz ümitlerimizi de kıracak olaylar yaşanmaya başlandı.
Ramazan gelince Türkiye'deki zalimler de coştukça coşuyor, kendilerini aşıyorlar...
Usulsüz dinleme soruşturması sonrası tutuklanarak cezaevine konulan polisleri hatırlarsınız. Sahur talepleri cezaevi yönetimi tarafından geri çevrilmiş. Cezaevinde öğle ve akşam yemeği verildiğini belirten Avukat Mehmet Kasap, iftar ve sahur için ayriyeten yemek verilmediğini söyledi. Emniyet mensuplarının cezaevi kantininden aldıkları malzemelerle sahur yaptıklarını söylemiş ve alt yapı eksikliği öne sürülerek sahur ve iftar imkânının verilmediğini ifade etmiş. Kasap ayrıca,Türkiyede dindarlar bu ülkede bu dönem kadar hapse hiç konulmadı. Cezaevindekiler oruç tutmaz mantığı var. diyor.
Yalnız bu haber size yetmediyse bir de şunu okuyun...
İzmir'de iftar programı için dernekler, belediye ve kaymakamlıklara uygun bir şekilde başvuru yapmış. CHP'li belediyeler, uygun' diyerek izin verirken Konak, Buca, Urla, Seferihisar ve Balçova kaymakamlıkları hijyeni bahane ederek izin vermemişler. Kaymakamlıkların ret kararının emniyete göndermesiyle harekete geçen polisler, Konak'ta Çinili Camii'nin karşısında ve Eşrefpaşa Mahallesi'ndeki çadırlara baskın düzenlemişler. Nihayetinde, çadırların hepsi polis gözetimi altında, terör yuvaları gibi kaldırılmış. Özel mülk arsalar üzerine kurulu çadırlarda günlük 5 bin ihtiyaç sahibi orucunu açacaktı.
Ramazan kimi için af ve mağfiret ayı, kimi için dua ve ibadet ayı elbette ama artık şuna eminim ki zalim için zulmünü artırma ve ateşli kapıları açma için bir veya iki dakika kalma ayı.
Nihayi olarak, "Ramazan gelmiş neyime, anem anem ZALİMEM" türküsünü birileri yine dillerine peleseng etmiş galiba...
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @AhmetAlpHANN
Yoğun gündemin içinde birden soluk alma havzası gibi yetişti. Yetişti yetişmesine ama sisli ve puslu bir hava çöküverdi o güzelim Ramazan Hilalinin üzerine. Yardım ve empati duygularının zirve yaptığı anlarda karşıdakinden de bunu beklemek hata oluyor sanırım...
Hadis-i şerifte mealen: Ramazan ayı geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur. (Buhari, Savm) buyruluyor. Bu hadis- i şerifi çocukken ne zaman duysam, kötülüklerin önünün kesildiği gibi ve kötü insanların da zincire vurulup zindanlara atıldığını hayal ederdim. Ne de çocukca bir düşünceymiş şimdi anlıyorum...
Başta dediğimiz gibi herkesin Ramazan algısı farklı oluyor. Bir de zalime göre Ramazan ayı mülahazası varki, "Fakir" yeni yeni öğreniyor. İşte size bir örnek:
"Komünist Çin yönetimi, ülkenin batısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan Müslüman parti üyeleri, kamu personeli, öğrenciler ve öğretmenlerin oruç tutmasını, geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de yasakladı."
Devletin ideolojisi gereği yapılan bu zulüm ne yeni ne de bir ilk. Her sene mazluma uygulanan bir zulüm.
Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Raşit, Çin'in bu hareketini, İslami inanışı kontrol altına almak için bulunulan bir girişim olduğunu ifade ederek, bu tarz kısıtlamaların, Uygur halkını Çin hükumetinin yönetimine daha çok karşı çıkmaya iteceği uyarısında bulunmuş.
Haydi bunlar Komünist Çin'in yönetimi altında tuttuğu milletlere uygulamaya çalıştığı bir asimilasyon ve dini yaşantıyı kontrol etme çabaları, peki ya Türkiye'de olup bitenler..?
Geçen sene, yine bir Ramazan ayı içerisinde, sahura kalkan polislerin bir anda baskına uğramalarını ve gözaltına alınmalarını hatırlatmama gerek yoktur sanırım. Bunlar geçen sene vuku buldu bu sene huzurlu bir yıl geçiririz ümitlerimizi de kıracak olaylar yaşanmaya başlandı.
Ramazan gelince Türkiye'deki zalimler de coştukça coşuyor, kendilerini aşıyorlar...
Usulsüz dinleme soruşturması sonrası tutuklanarak cezaevine konulan polisleri hatırlarsınız. Sahur talepleri cezaevi yönetimi tarafından geri çevrilmiş. Cezaevinde öğle ve akşam yemeği verildiğini belirten Avukat Mehmet Kasap, iftar ve sahur için ayriyeten yemek verilmediğini söyledi. Emniyet mensuplarının cezaevi kantininden aldıkları malzemelerle sahur yaptıklarını söylemiş ve alt yapı eksikliği öne sürülerek sahur ve iftar imkânının verilmediğini ifade etmiş. Kasap ayrıca,Türkiyede dindarlar bu ülkede bu dönem kadar hapse hiç konulmadı. Cezaevindekiler oruç tutmaz mantığı var. diyor.
Yalnız bu haber size yetmediyse bir de şunu okuyun...
İzmir'de iftar programı için dernekler, belediye ve kaymakamlıklara uygun bir şekilde başvuru yapmış. CHP'li belediyeler, uygun' diyerek izin verirken Konak, Buca, Urla, Seferihisar ve Balçova kaymakamlıkları hijyeni bahane ederek izin vermemişler. Kaymakamlıkların ret kararının emniyete göndermesiyle harekete geçen polisler, Konak'ta Çinili Camii'nin karşısında ve Eşrefpaşa Mahallesi'ndeki çadırlara baskın düzenlemişler. Nihayetinde, çadırların hepsi polis gözetimi altında, terör yuvaları gibi kaldırılmış. Özel mülk arsalar üzerine kurulu çadırlarda günlük 5 bin ihtiyaç sahibi orucunu açacaktı.
Ramazan kimi için af ve mağfiret ayı, kimi için dua ve ibadet ayı elbette ama artık şuna eminim ki zalim için zulmünü artırma ve ateşli kapıları açma için bir veya iki dakika kalma ayı.
Nihayi olarak, "Ramazan gelmiş neyime, anem anem ZALİMEM" türküsünü birileri yine dillerine peleseng etmiş galiba...
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @AhmetAlpHANN