Sosyal ağ savaşını kazananlar kaybedenler

Neredeyse hergün insanların sosyalleşmelerini sağlamak amacıyla sosyal ağlar kuruluyor. Aslında bu sosyal ağların insanları ne kadar sosyalleştirdikleri ayrı bir tartışma konusu. Bütün gün sosyal ağında takılan, onu bunu beğenip, şuna buna yorum yapan kişi ne kadar sosyalleşebilir ki? Dışarı çıkmadan, güneşi görmeden sosyalleşmek olmaz. 2011 yılında bazı sosyal ağ haberleri ile sallandık diyebiliriz. Artçı şok gibi geldiler bir ara. Ama neyse ki şuan için sosyal ağ atağı yok. Facebook son bombasını geçenlerde patlattı. Facebook videocalling özelliğini devreye soktu. Google yeni sosyal ağı Google Plus’ı devreye soktu. Çok güzel hareketler bunlar. Ama kül kedisi gibi yerleri silen ve bi türlü ayağa kalkamayan sosyal ağ sitelerinden bahsedelim. Mesela MySpace. Satılmasının ardından bir türlü toparlanamayan sosyal ağ. Ardından gelen ise Hi5. Zamanında hunharca spam mail yapmasına karşı, yemeğin tuzunu tutturamamış bir farklı arkadaşlık sitesi. Buradaki amacın ne olduğunu hala anlamış değilim. Millet koca bulmak için giriyor sürekli. Erkekler için bulunmaz bir kaynak orası ama onlarda sıkıldılar çünkü bişey bulamadılar. Son dönemlerde yükselişe geçen sosyal ağlar da var. Bunların başını Tumblr ve Linkedin çekiyor. Bu iki sosyal ağ kendi alanlarında başı çekiyor diyebilirim. Tumblr’ı ele alırsak eğer biraz twitter’ımsı bir havası var gibi. Kendi temanı kullanabiliyorsun. Aslında en benzer özelliği bu. Tumblr’ı sevmemiz için 30 neden varmış. Bunu kendileri söylüyor. Bakınız. ? Bana göre Linkedin’i biz gençler kullanmamalıyız. Profil alanları içerik kısmı, resmi bir havası varmış gibi gösteriyor. Kopup çoşacağımız alanları yok. Linkedin’in sloganı da çok cesur. Dünyanın En Profesyonel Sosyal Ağı. Bunu hakediyormuş gibi gözükmüyor. bakalım zaman ne gösterecek. Belki de hepsi tek çatı altında toplanacaklar.
kaynak:http://depresan.net/sosyal-ag-savasini-kazananlar-kaybedenler.html

google plusun kurulması kötü oldu diyebilirim ama zaten atak yapılacağı belli idi face plus'a karşılık bazı değişimlerde bulundu ve yeni özellikler ekledi ama iyice suyunu çıkarttı işin diğer sosyal ağlar twitter diğerlerine göre farklı yapıya sahip yazını paylaş devam et yoluna sosyal ağ siteleri resmen kullanıcıyı kendine bağlamaya çalışıyor sosyal ağ demek artık yersiz insanlar aşırı bağımlı oldu bu sitelere kopamıyor bazıları insanlar sanal ortamda bir sosyal çevre ediniyor ama gerçek hayatta ki sosyal çevresinden kopuyor

Twitter dışında hiçbirini tutmuyorum o da birinci el bilgilere ulaşabildiğim için işime yarıyor.

Dediğiniz gibi bu sosyal ağlar insanları sosyalleştirmiyor. Daha çok "sosyalleştiren ağlar" lazım. Örneğin "Antalya'da bu pazar ne yapsam?" dediğim zaman bana bütün konserleri gösterecek, sinemalarda neler oynuyor, hangi gösteriler var, hangi topluluklar nerelerde buluşuyorlar (örneğin şurada bilmem kimler buluşuyor), hangi paket turlara katılabilirim, nerelerde neler oluyor... bu tarz bir az sosyalleştirsinler ağlar bizi. Bilgisayarlardan uzaklaştırsınlar.

Olmuyor böyle

Eif' Alıntı:

Twitter dışında hiçbirini tutmuyorum o da birinci el bilgilere ulaşabildiğim için işime yarıyor.

Dediğiniz gibi bu sosyal ağlar insanları sosyalleştirmiyor. Daha çok "sosyalleştiren ağlar" lazım. Örneğin "Antalya'da bu pazar ne yapsam?" Bana kek yap dediğim zaman bana bütün konserleri gösterecek, sinemalarda neler oynuyor, hangi gösteriler var, hangi topluluklar nerelerde buluşuyorlar (örneğin şurada bilmem kimler buluşuyor), hangi paket turlara katılabilirim, nerelerde neler oluyor... bu tarz bir az sosyalleştirsinler ağlar bizi. Bilgisayarlardan uzaklaştırsınlar.

Olmuyor böyle

Genişletmek için tıkla ...

Sosyal ağ savaşını kim kazanıyor bilemeyiz ama, kaybeden insanlık oluyor.
Kimileri taaa bilmem hangi ülkede arkadaşı olduğundan bahsederken, apartmanında kimlerle oturduğunun farkında değil.
Desteğinizi esirgemeyin

İlk olarak mIRC & ICQ ile başlayan sosyalleşme sistemi daha sonra MSN & Yonja ile devam etti. Şimdi ise malum site Facebook & Google+ devam ediyor. Bu süreç benim için böyleydi. Hepimizin amacı daha çok bayan arkadaş edinebilmekti. mIRC döneminde cool nicklerle tavlamaya çalıştığımız hatunları daha sonra Yonja'da fotoğraflı olarak görebildik. Görerek seçmenin keyfine vardık. Ülkemdeki baby face erkek tip sayısının olağan üstü seviyede olduğunu bu site sayesinde öğrendim. Sitenin %99 erkek üyesinin holding sahibi olması ise rekabet dozajını arttırıyordu. Yine bu holding sahiplerinin yarısı ağır abi mafyaydı yarısı da üçgen vücutlu playboylardı. Bu sürede kendimi ön plana çıkartabilmek için Gold üyelikler satın alıyordum ancak site doymak bilmiyordu ve haftanın üyesi, ayın üyesi gibi modeller sunarak bizi daha çok emiyordu. Doğal olarak hepsini satın alarak daha çok sosyalleşmek istiyorum.

Sosyalleşiyordum da, çok güzel arkadaşlıklar edindim. Çoğu 1 gün kadar sürse de paylaşımlar hat safada yaşanıyordu.

Facebook patladığında Yonja gibi sitelerin havası söndü doğal olarak. Herkes ücretsiz sosyalleşmek için Facebook'a saldırdı.

Düşünün; Ne zor şartlardan buralara kadar gelinmiş. Sosyalleşmek için neler çekmişiz, ne paralar ödemişiz.

Nihayet biri bize ücretsiz sosyalleşmemiz için kapı açtı. Bir çok webmaster'a ise ekmek kapısı oldu. Sosyal ağları seviyorum. Rahat rahat sosyalleşiyoruz.

Bence sosyal ağlardan medet umanların kendi iç dünyasıyla barışmaları gerekiyor. Okan'nın bir sözü var ''Hayat sokaklarda''.

Sosyal ağ oluşumunu bundan 3-4 yıl önce agresif bir şekilde redediyordum. Çünkü kişilerin ekran başında saatler geçirmesini sosyallikle bağdaştıramıyordum. Ancak işim gereği çok fazla makale okumam ve araştırmam neticisinde aslında bunun bir geçiş evresi oldugunu düşünmeye başladım. Tek başına mutlaka bir sosyal aktivite diyemeyiz bu oluşumlara. Ya da yanlız insanları, çevresinde arkadaşı olmayan, işi gücü sosyallikle alakasız olan kişiler için bu tarz oluşumlar sosyal ağ ya da başka bir sıfattan çok gerideler. Zaten a-sosyal olan bir kişi için bu tarz oluşumlar faydasız ve yararsız içerik sağlayıcıları gibi görünüyor.

Ancak iş hayatında veya sosyal hayatında haberleşmeyi ön planda tutan, gezen tozan araştıran ve farkında olmaya çalışan kişiler için ilgi odağı olduğu konu veya kişileri hızlıca takip edebilmek için kaçınılmaz bir oluşum. Örneğin bir sergi için aramak zorunda kalacağınız sevmediğiniz bir kişi olabilir, ancak bu oluşumlarla sağı solu arayıp tarama yapmanıza gerek yok. Ya da sevdiğiniz bir sanatçının konserini aklınıza bile getirmezken birden yeni bir iletiyle haberdar olmanız aslında asıl sosyalite oluyor. Bunun gibi tonla örnek var. Ancak zaten evinden çıkmayan, çıkıncada duvar üstünde çekirdek yiyen bir kişi için sosyal oluşum zaten çok uzaklarda kalıyor.

Örneğin ben çeşitli arkadaş gruplarının toplandıgından bir haberken bununla alakalı bir dolu buluşma oldugunu sosyal ağlardan takip ediyorum. Yer imleme ile yerimi bildiriyorum ve çoğu zamanda yakınlarda olanlar mesaj atıyorlar buluşalım diye. İş dönüşü kazanda bir iki bira içerken oralarda olanlar sosyal ağlar vasıtasıyla haberdar olabiliyor. Bunun gibi tonla örnek yaşıyorum gün içinde.

Eğer kişilik olarak veya iş anlamında zaten aktifseniz asıl o zaman sosyal ağ sosyalliğini gösteriyor. Ancak evden çıkmayan, kayda değer arkadaş ve tanıdıkları olmayan bir kişi için sosyal ağ hikaye. Çünkü asıl sosyal olan siz olmalısınız, aksi halde milletin eklediği videolara veya fıkralara bakarak sadece zaman kaybedersiniz. Yani amacı dışında kullanmış olursunuz.