İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Türk spor takıntısı

Cod3rwish

0
İyinet Üyesi
Katılım
6 Temmuz 2008
Mesajlar
36
Reaction score
0
Türk futbolu hakkında bilgi edinmek isteyen bir yabancı, ilk başta 1960 öncesinde ülkede futbol oynanmadığını düşünebilir. Oysa dönemin federasyonunun kurulacak lige katılmak isteyen takımlardan bir isteği vardır.

Anadolu'da futbolun tarihi, cumhuriyetin ilanından çok öncesine kadar dayanıyor. Ancak bildiğiniz gibi ulusal bir ligin oluşturulması 1960'lara kadar sürmüş. 1960 ihtilalinden önce oynanmaya başlayan ulusal lig 60'ların ortasına kadar İstanbul, İzmir ve Ankara takımlarının hakimiyetinde geçmiş. Hatta bu şehirler dışından lige katılan Adana Demirspor'da bu yüzden bir süre maçlarını Ankara'da oynamak zorunda kalmış. Ve sonrasında dönemin federasyon başkanı Orhan Şeref Apak'ın çabalarıyla Anadolu'nun her yerinde varolmaya başlayan kulüpler, Türkiye 1. Futbol Ligi, 2. Lig...

Peki ya öncesi? 3 büyükleri, büyük şehirlerde kurulanları ve devlet kurumlarına ait olanları bir kenara bırakırsak Anadolu'daki kulüplerinin büyük çoğunluğunun kuruluş tarihleri 1960 sonrasıdır. Türk futbolu hakkında bilgi edinmek isteyen bir yabancı, ilk başta 1960 öncesinde ülkede futbol oynanmadığını düşünebilir. Oysa dönemin federasyonunun kurulacak lige katılmak isteyen takımlardan bir isteği vardır. Şehirdeki diğer amatör takımlarla birleşmeleri. İlk örnek Bursaspor'dur Kentteki 5 güçlü amatör takımın birleşmesiyle 1963'te kurulan Bursaspor'un ambleminde de bu yüzden 5 yıldız vardır. Sonrasında Eskişehirspor, Trabzonspor, Sakaryaspor ve diğerleri. Kentteki takımları birleştirmek, kentin ismini almak, sonuna “spor” ekini eklemek. Bu süreçten kendini kurtaranlar ise TCDD'ye bağlı olan Demirspor ve Şeker fabrikalarına bağlı Şekerspor'lardır. 1931'de kurulan Manisa Sakarya Spor ve Gençlik Kulübü ise bu furyadan kendini kurtaramaz. 1965'de adını Manisaspor olarak değiştirir ve sonraki yıllarda birçok kaynakta kuruluş tarihi 1965 olarak geçmeye başlar.

Süper Lig'in puan cetveline baktığınızda pek de ilginç görünmeyecek gerçek, 3 büyükler dışındaki takımların böyle bir tarihin ürünü olmasıdır. Ve bir kavram Anadolu takımları diye. Kendi şehirlerinde bile “birkaç istisna dışında” üvey evlat muamelesi gören, kötü gittiklerinde seyircileri tarafından sırt çevrilen, başkanları bile genelde 3 büyüklerden birinin kongre üyesi olan. Bugün 3 takımın hakimiyetindeki bir Süper Lig'den ve maçların boş tribünlere oynandığından şikayet ediyorsak, özgünlük problemine de değinmek gerekiyor. Anadolu'daki çok az kulüp kendine özgü bir isme ve renklere sahip. Bu da kulübün bulunduğu şehirle özdeşleşmesinin önünde büyük bir engel ve Anadolu takımları zihniyetinin ortaya çıkmasındaki en büyük sebeplerden biri. Bugün Anadolu takımları konusu açıldığından kimse işi coğrafi boyutuyla ele almıyor. Mesela bir Tekirdağspor ya da İstanbul'un semt takımları için diğer Anadolu kulüplerinden farklı bir yaklaşım olduğu düşünülemez. Bu dışlanan grubun ötesi, 3 büyükler ve belki biraz da Trabzonspor'la sınırlı. 3 büyüklerin anlı şanlı tarihleri, ilk dönemlerinde yaşadıkları zorluklar, buna rağmen ayakta kalmaları ve kazandıkları İstanbul birincilikleri ballandıra ballandıra anlatılırken, Anadolu’daki tarih bir anda silinip atılıyor. Yerine federasyon eliyle kurulan kulüpler ortaya çıkıyor. Gaziantep'te 1939'da kurulan 3 spor kulübü Gaziantep Gençlik, Şehreküstü Gençlik ve Çınarlı Gençlik birleşerek Gaziantepspor'u ortaya çıkarmışlar. Güçlü bir takım kurmak için yapılan bu birleşmeler anlamlı, ancak içlerinden birinin ismini almak yerine Gaziantepspor ismini almak çok mantıklı değil. Gaziantep örneğinde olduğu gibi Türkiye çapında 60'larla birlikte İdmanocağı, İdmangücü, Gençlik Kulübü, İstiklal gibi isimler tarihe karışarak yerini spora bıraktılar

Bu satırların yazarını yabancı hayranlığıyla suçlayabilirsiniz. Ancak Avrupa'daki isim çeşitliliğine her zaman imrenmişimdir. Alman kulüplerinin kuruluş tarihlerini isimlerinin başlarına eklemesi, İngiliz kulüplerindeki United ya da City gibi ekler ve dünya üzerinde birçok örneği olan FC, FK, AC gibi kısaltmalar. Bunlar futbol takımlarına özgünlük katan ufak detaylar. Bu özgünlük beraberinde de gücü getiriyor ve simgeliyor. Oysa Türkiye'de şirketleşen kulüplerimiz derhal AŞ olurlar sanki şirket olduğu dosta düşmana ilan eder gibi. Resmi yazışmalarda futbol takımından mı nakliye şirketinden mi bahsedildiğini pek anlayamazsınız. Mersin'in ikinci profesyonel futbol takımı olan Mersin Belediyesi'nin takımı Mersin Büyükşehir Belediyesi Futbol Kulübü, kulağa bir hayli hoş geliyordu. Ne yazık ki bu kulüp, Mezitli'ye taşınınca tahmin edebileceğiniz gibi Mezitlispor ismini aldı. Futbolda değil ama basketbolda kurulan iki yeni oluşum Bursa Basketbol Kulübü ve İzmir Basketbol Kulübü isimleriyle hemen dikkat çekiyor. Yine bu sezon Trabzonspor'un pilot takımı olan Değirmenderespor, ismini değiştirerek Trabzon'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiği tarihi yeni ismine ekledi. 1461 Trabzon Değirmenderespor. Yine de büyük camiaların bu tip ufak değişiklikleri bile yapması bir hayli zor görünüyor. Yine Gençlerbirliği Oftaşspor'un FİFA'nın yürürlüğe koyduğu yeni yasaları aşmak için isim değişikliğine gideceği konuşuluyor. Gündemdeki isimler ise Hacettepe ve Cebeci. Bu tip bir değişikliğe gidilmesi en azından bu takıma değişik bir sempati duyulmasını sağlayabilir.

Elbette Türk futbolundaki sorunlar, yukarıda bahsettiklerimizle alakalı değil. Ancak köklü değişiklikler yapmak için kimse niyetli görünmüyor. Belki isimlerle ilgili bu takıntı küçük bir detay gibi görünüyor. Ancak bir şeyleri değiştirmek için iyi bir ilk adım olurdu.
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst