- Katılım
- 21 Şubat 2013
- Mesajlar
- 1,000
- Reaction score
- 1
Onlarca hasta hastane kapılarında yatacak yatak arıyor. Uzman hekim sayısı sadece 200. Lösemi hastası olmak gerçekten zor; ama Türkiye'de çok daha zor...
Büyük depremden bir yıl kadar sonraydı. Zavallı kadın depremde eşini ve çocuğunu kaybetmiş, bir oğluyla tek başına kalakalmıştı. İzleyen günlerde o tek çocuğunun akut lösemi, yani hızlı gelişen kan kanserine yakalandığını öğrendi.
Dünyası tamamen yıkılmıştı. Ben onu acil servisin girişinde tanıdım.Çaresizce bağırıyordu: Oğlumu yatıracak bir yatak bulun Koskoca İstanbulda, koskoca Marmara Bölgesinde geride kalan tek çocuğunu yatıracak bir kan hastalıkları kliniği ve tek bir yatak bulamamıştı.
Çalıştığım hastanenin hematoloji -kan hastalıkları- yatakları doluydu, servise kabul etmek elimizden gelmiyordu. Kadıncağızın çığlıkları tüm acil serviste yankılanıyordu: Bari beni de öldürün, her şeyimi, her şeyimi aldınız.!''
Bu olaydan birkaç ay sonra zamanın milletvekillerinden biri beni aradı. İsteği, İstanbulda yatıracak yer bulamadığı bir lösemi hastası için yatak istemekti. Kendini tanıttı ve bir hemşehrisi için yatacak yer bulmamı istedi;
- Efendim, yatmak için sırada bekleyen başka lösemi hastaları var, hastanızı öne alamam.
- Doktor bey, bu durum acil! Hasta evinde mi ölecek?
- Haklısınız, ancak aynı durumda başka hastalar da var ve uzun zamandır yatış bekliyorlar, onların önüne alamam
- Ben istiyorum, bir yolunu bulun
- Bu görünen numara sizin telefonunuz mu sayın vekilim?
- Evet, beni yer bulunca bu telefondan arayabilirsiniz.
- Hayır onun için sormadım. Dışarıda yer bulamadığından yatamayan lösemi hastalarına da telefon numaranızı verebilir miyim diye soruyorum. Onlar da yer bulmanız için sizi arayabilirler mi?
Aslında günümüz tıbbı bir zamanların mutlak ölümcül hastalığı olan akut lösemi tedavisinde büyük yol aldı. Çocukluk çağı lösemilerinde tedavi yanıt oranları yüzde 80lere ulaştı. Yetişkin hastalarda oranlar halen çok yüksek değil; ancak kabaca her 10 hastadan 4ü bu hastalığı yenmeyi başarıyor.
Oysa ülkemizde hastalarımıza bu yaşama şansını ne yazık ki, veremiyoruz. Çünkü Türkiyede lösemi hastalarını tedavi edecek yeterli sayıda yatak ve kan hastalıkları servisi yok. Koskoca İstanbuldaki merkez sayısı sadece 5-6. Bu hastalara kemik iliği nakli yapılacak toplam oda sayısı tüm Türkiyede erişkinler için 110 ve çocuk hastalar için 22 olmak üzere sadece 132
Avrupa Birliği ölçütlerine göre her milyon nüfusa 50 kemik iliği nakli yapılması gerekir.
Bu sayıya göre ülkemizde yılda en az 3500 kemik iliği nakli yapılmalıdır. Oysa Türkiyede yatak, hekim ve personel yokluğu nedeniyle nakil sayısı 1000 sınırına henüz ulaşmamıştır. Yani her yıl 2500e yakın hasta bu tedavi olanağından yararlanamamakta ve bir anlamda kaderine terk edilmektedir. Dahası, hastaların büyük bölümü deneyimi olan bir kan hastalıkları kliniğinde standart kemoterapilerini bile alamamakta.
Bu hastaların tedavisini üstlenecek kan hastalıkları uzmanlarının sayısı da son derece yetersiz. Nüfusu 70 milyonu aşan Türkiyede, aktif çalışan kan hastalıkları uzmanı sayısı sadece 200 civarında. Bu sayı ABDde 6.500, İngiltere ve Almanyada 1000den fazla, nüfusu 4 milyon olan İrlandada ise 50 civarındadır. Yani Türkiyenin en az 500 yeni kan hastalıkları uzmanına gereksinimi var. Kan hastalıkları uzmanlığı zaten doğası gereği yıpratıcı bir tıp alanı. Bu zorluğa, ekonomik zorluklar, aşırı hasta yükü ve altyapı, eleman, yatak eksikliği gibi sorunları da eklerseniz, Türkiyede kan hastalıkları uzmanı olarak çalışmanın zorluğu daha kolay anlaşılır.
Bu da yetmiyormuş gibi LÖSEV ve benzeri kuruluşlara da yeterli desteği sağlayamıyor hatta köstek oluyoruz. Son kurban derileriyle ilgili kovuşturma üzücü değil mi? O halde ne yapalım?
Sağlık Bakanlığının konuya duyarlılığını biliyorum. Türk Hematoloji Derneğinin de benzer duyarlılıkları vardır. Artık işbirliği yapmak ve hem Sağlık Bakanlığının hem Türk kan hastalıkları camiasının gururu olabilecek birkaç büyük merkezi İstanbul, Ankara gibi şehirlerde kurmak şart olmuştur. Ülkemizde bu hastalara acıma, onları reyting malzemesi olarak kullanmaktan öte onlara yaşama şansı verme zamanı çoktan geçmiştir.
Buradan ilan ediyoruz; Herkese Sağlık dergisi, mağdur lösemi hastalarının medyadaki takipçisi olacak ve onlara olumlu-olumsuz yapılanları kamuoyuyla paylaşacaktır.
Herkese Sağlık Dergisi
Büyük depremden bir yıl kadar sonraydı. Zavallı kadın depremde eşini ve çocuğunu kaybetmiş, bir oğluyla tek başına kalakalmıştı. İzleyen günlerde o tek çocuğunun akut lösemi, yani hızlı gelişen kan kanserine yakalandığını öğrendi.
Dünyası tamamen yıkılmıştı. Ben onu acil servisin girişinde tanıdım.Çaresizce bağırıyordu: Oğlumu yatıracak bir yatak bulun Koskoca İstanbulda, koskoca Marmara Bölgesinde geride kalan tek çocuğunu yatıracak bir kan hastalıkları kliniği ve tek bir yatak bulamamıştı.
Çalıştığım hastanenin hematoloji -kan hastalıkları- yatakları doluydu, servise kabul etmek elimizden gelmiyordu. Kadıncağızın çığlıkları tüm acil serviste yankılanıyordu: Bari beni de öldürün, her şeyimi, her şeyimi aldınız.!''
Bu olaydan birkaç ay sonra zamanın milletvekillerinden biri beni aradı. İsteği, İstanbulda yatıracak yer bulamadığı bir lösemi hastası için yatak istemekti. Kendini tanıttı ve bir hemşehrisi için yatacak yer bulmamı istedi;
- Efendim, yatmak için sırada bekleyen başka lösemi hastaları var, hastanızı öne alamam.
- Doktor bey, bu durum acil! Hasta evinde mi ölecek?
- Haklısınız, ancak aynı durumda başka hastalar da var ve uzun zamandır yatış bekliyorlar, onların önüne alamam
- Ben istiyorum, bir yolunu bulun
- Bu görünen numara sizin telefonunuz mu sayın vekilim?
- Evet, beni yer bulunca bu telefondan arayabilirsiniz.
- Hayır onun için sormadım. Dışarıda yer bulamadığından yatamayan lösemi hastalarına da telefon numaranızı verebilir miyim diye soruyorum. Onlar da yer bulmanız için sizi arayabilirler mi?
Aslında günümüz tıbbı bir zamanların mutlak ölümcül hastalığı olan akut lösemi tedavisinde büyük yol aldı. Çocukluk çağı lösemilerinde tedavi yanıt oranları yüzde 80lere ulaştı. Yetişkin hastalarda oranlar halen çok yüksek değil; ancak kabaca her 10 hastadan 4ü bu hastalığı yenmeyi başarıyor.
Oysa ülkemizde hastalarımıza bu yaşama şansını ne yazık ki, veremiyoruz. Çünkü Türkiyede lösemi hastalarını tedavi edecek yeterli sayıda yatak ve kan hastalıkları servisi yok. Koskoca İstanbuldaki merkez sayısı sadece 5-6. Bu hastalara kemik iliği nakli yapılacak toplam oda sayısı tüm Türkiyede erişkinler için 110 ve çocuk hastalar için 22 olmak üzere sadece 132
Avrupa Birliği ölçütlerine göre her milyon nüfusa 50 kemik iliği nakli yapılması gerekir.
Bu sayıya göre ülkemizde yılda en az 3500 kemik iliği nakli yapılmalıdır. Oysa Türkiyede yatak, hekim ve personel yokluğu nedeniyle nakil sayısı 1000 sınırına henüz ulaşmamıştır. Yani her yıl 2500e yakın hasta bu tedavi olanağından yararlanamamakta ve bir anlamda kaderine terk edilmektedir. Dahası, hastaların büyük bölümü deneyimi olan bir kan hastalıkları kliniğinde standart kemoterapilerini bile alamamakta.
Bu hastaların tedavisini üstlenecek kan hastalıkları uzmanlarının sayısı da son derece yetersiz. Nüfusu 70 milyonu aşan Türkiyede, aktif çalışan kan hastalıkları uzmanı sayısı sadece 200 civarında. Bu sayı ABDde 6.500, İngiltere ve Almanyada 1000den fazla, nüfusu 4 milyon olan İrlandada ise 50 civarındadır. Yani Türkiyenin en az 500 yeni kan hastalıkları uzmanına gereksinimi var. Kan hastalıkları uzmanlığı zaten doğası gereği yıpratıcı bir tıp alanı. Bu zorluğa, ekonomik zorluklar, aşırı hasta yükü ve altyapı, eleman, yatak eksikliği gibi sorunları da eklerseniz, Türkiyede kan hastalıkları uzmanı olarak çalışmanın zorluğu daha kolay anlaşılır.
Bu da yetmiyormuş gibi LÖSEV ve benzeri kuruluşlara da yeterli desteği sağlayamıyor hatta köstek oluyoruz. Son kurban derileriyle ilgili kovuşturma üzücü değil mi? O halde ne yapalım?
Sağlık Bakanlığının konuya duyarlılığını biliyorum. Türk Hematoloji Derneğinin de benzer duyarlılıkları vardır. Artık işbirliği yapmak ve hem Sağlık Bakanlığının hem Türk kan hastalıkları camiasının gururu olabilecek birkaç büyük merkezi İstanbul, Ankara gibi şehirlerde kurmak şart olmuştur. Ülkemizde bu hastalara acıma, onları reyting malzemesi olarak kullanmaktan öte onlara yaşama şansı verme zamanı çoktan geçmiştir.
Buradan ilan ediyoruz; Herkese Sağlık dergisi, mağdur lösemi hastalarının medyadaki takipçisi olacak ve onlara olumlu-olumsuz yapılanları kamuoyuyla paylaşacaktır.
Herkese Sağlık Dergisi