İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

türkiyedeki yarı kıymetli taşların durumu

asanusta

0
İyinet Üyesi
Katılım
14 Haziran 2008
Mesajlar
0
Reaction score
0
TÜRKİYEDE YARI KIYMETLİ TAŞLARIN DURUMU
Kuyumculuk sektöründe özellikle son yıllarda büyük ilgi görmeye başlayan yarı kıymetli taşların bir bölümü Türkiye'de var; jeolojik oluşum koşulları düşünüldüğünde başka türde taşların bulunma olasılığı da çok yüksek. Ancak Türkiye'de üretim potansiyeli bulunan yarı kıymetli taşların daha sağlıklı değerlendirilebilmesi için öncelikle konuyla ilgili eğitimin yaygınlaştırılması ve yatakların bulunduğu yörelerde yaşayanların bilinçlendirilmeleri gerekiyor.
aa21oh9.jpg

Kuyumculukta genellikle gümüş ile birlikte kullanılan mineral ve taşlar, yarı kıymetli taşlar olarak tanımlanagelmişlerdir. Yarı kıymetli taşlar kuyumculuk ve süsleme eşyası yapımında ağırlıklı olarak kullanılırlar. Altın ile kullanılan, ancak dünya çapında gelişmiş kullanılma alışkanlığı yaratılamadığı için pazarda önemli yer tutmayan özel taşlar (oltu taşı, irize opal) da yarı kıymetli taşlar grubunda yer alırlar.
Bu tanımlamalar bize kıymetli ve yarı kıymetli taşların sınıflamasında kesin bir sınırın olmadığını göstermesine karşın elmas, yakut, safir ve zümrütün dışında kalan, kuyumculuk ve süsleme sektöründe kullanılan mineral ve taşlar yarı kıymetli taşlar sınıfında yer alırlar.

f15gk6.jpg


MİNERALOJİ
f10wk1.jpg

Yarı kıymetli taş olarak değerlendirilen çok sayıda mineral ve kayaç vardır. Bunlardan bir kısmı yurdumuzda bulunur ve bir kısmının da bulunma olasılığı jeolojik oluşum koşulları göz önüne alındığında oldukça yüksektir. Bu çerçevedeki bazı yarı kıymetli taşların özellikleri yarı kıymetli taşlar kendi içlerinde de çeşitlenirler. Çeşitler arasında değer açısından oldukça büyük farklar vardır.

DÜNYADAKİ VE TÜRKİYEDEKİ BAŞLICA YATAKLAR
f13lh8.jpg

Opal çeşitleri dünyada başlıca Avustralya, Macaristan, Meksika, ABD-Nevada ve Türkiye'de bol miktarda bulunurlar. Ateş opal Meksika ve Türkiye'de Kütahya ili, Simav ilçesi, Karamanca köyünde bulunur. Karamanca ateş opalleri riyodasit-riyolit olarak tanımlanabilen kayaçların boşluklarında kırmızı, sarı, beyaz şeffaf veya bu renklerin çeşitli tonlarında oluşurlar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Almanlar tarafından işletilmiştir. Günümüzde terkedilmiş ocakların aynalarından ve pasalarından 1mm-1cm boyutlarında ateş opal toplamak mümkündür. TUPRAG tarafından altın madeni olarak ruhsatlanmıştır.
Kıymetli Opal veya diğer adıyla İrize Opal'in ana yurdu Avustralya olarak kabul edilebilir. Türkiye'de de özellikle Eskişehir, Bilecik, Kütahya ve Afyon illerinde volkanik faaliyetlerin etkin olduğu yörelerde ve serpantinleşmiş ultrabazikler üzerine gelen Eosen konglomeralarında hemen hemen her çeşit ve renkte opal oluşumlarına rastlanılır. Opal oluşumları magnezit yataklaşmaları ile yakın ilişkilidir. Eskişehir Dereyalak köyü civarından ekonomik boyutta opal çakılları, konglomeraları oluşturur. Eskişehir-Sivrihisar-Karkın süt opalleri ağsal damarlar halinde serpantinitleri kesmiş olarak gözlenirler.
aa39vz8.jpg

Dünyadaki jadeid yatakları Guatemala, Japonya, Rusya ve ABD'nin Kaliforniya eyaletinde ve Myanmar(Burma)'da bulunmaktadır. Kretase sonu ve Eosen yaşları arasında oluşan kristalen şist ve plutonik kayaçlarla çevrelenmiş serpantinler içinde bulunur. Ultrabazik ve bazik kayaçların zengin olduğu ülkemizde, nefrit ve jadeidin bulunma olasılığı oldukça yüksektir. Özellikle başkalaşıma uğramış ofiyolit kuşakları gözden geçirilmelidir.
aa25lg0.jpg

Dünyanın hemen her ülkesinde kuvars oldukça çok bulunmaktadır. Mor kuvars (ametist) Brezilya'daki zengin rezervli yataklar bulunmadan önce çok pahalı taşlar grubuna giriyordu. Türkiye kuvars ve çeşitleri değişik yörelerde bulunmaktadırlar. Balıkesir-Dursunbey-Göğü köyü civarında volkanik kayaçlar içinde çatlakları dolduran ametist kristalleri vardır. Ordu-Fatsa'da liman yapımında kullanılan taş bloklarında ametist damarları gözlenir. Yozgat-Şefaatli, Gümüşhane ve Şebinkarahisar yörelerinde bulunur.
a_creek_26.jpg

Balıkesir-Biga-Dikmen köyü güney doğusunda şistler içinde krizopras bulunur. Eskişehir-Sivrihisar-Dumluca köyü civarında Mihalıccık-Sazak arasında Osmanlı İmparatorluğu döneminde işlenmiş krizopras oluşumları vardır.
Aydın-Karacasu-Damdere köyü civarında şeffaf ve hafif dumanlı kuvars kristalleri bulunur. Aydın-Koçarlı ilçesi Mersinbeleni Köyü civarında dağ kristali (şeffaf kuvars) ve dumanlı kuvars kristalleri yaygındır. Aydın-Çine ilçesi Topçam, Kırksakallar, Yeniköy, ve Ovacık köyleri civarında dağ kristalleri ve dumanlı kuvars kristalleri bulunmaktadır. Beypazarı-Kırbaşı-Aşağı Çamlar köyü civarındaki feldspat ocaklarında 10-70 cm boyutlu kristal kuvarslar bulunmaktadır.
Kriptokristalin kuvars oluşumu, masif ve bantlı kalsedon oluşumları oldukça yaygındır. Balıkesir-Gönen-Alacaoluk köyü; Çanakkale-Biga Dikmen köyü; İzmir-Aliağa Güzelcehisar Barajı çevresi, Bergama Şakran bucağı, Seferhisar Doğanbey beldesi; Eskişehir-Mayıslar köyü ve Bolu-Kıbrıscık köyü civarında mavi kalsedon oluşumları bulunur. Ankara-Çubuk ilçesinde çizgili kalsedon oluşumu agat olarak değerlendirilmektedir.
Cubuk63x36.jpg


Beril ise Rusya, Kolombiya, Seylan, Madagaskar ve Brezilya'da boldur. Manisa-Gördes ilçesinde bulunan ve feldspat üretimi yapılan pegmatitlerde beril vardır. Zaman zaman açık yeşil renkli ve zümrütü andırır şeffaflıkta beril kristalleri bulunmaktadır.
Yozgat-Doğankent-Oruklar köyü yakınlarında granitaplit ve pegmatitlere bağlı olarak rubellit (pembe turmalin) kristalleri bulunmuştur. Gelişmiş dilinimleri nedeniyle işlenememektedir.
Diyaspor yatakları Türkiye, Urallar, Yunanistan, ABD ve Çek Cumhuriyetinde vardır. Türkiye diyasporları kalite bakımından yüksek değerlidir. Menderes masifi kenar zonlarında yer alan zımpara yataklarında gözlenir. Muğla-Milas-Mersinet-Küçükçamlıca tepe boksit-alümina ocak işletmesinde damarlar halinde, şeffaf, sarı-yeşil renkli diyaspor kristalleri bulunur.
Feldspat çeşitleri yarı kıymetli taş olarak kullanılmaktadır. Yurdumuzda Aydın-Çine feldspat işletmelerinde şeffaf feldspat kristalleri mevcuttur. Simav-Söğütcük yöresindeki pegmatitlerde, iyi kristallenmiş feldspatlar bulunur.bursa-elmasbahçeler mevkiyinde turmaline rastlanmıştır.
Gröna çeşidi pirop, Güney Afrika ve Rusya'da boldur. Grossular, Srilanka, Madagaskar, Meksika ve Kanada'da bulunur. Yurdumuzda Aydın-Yatağan-Hacımescitlen köyü civarında şistler içinde 1-6 cm boyutlu almandin kristalleri vardır. Eskişehir-Sarıcakaya- İğdir dere kumları içinde ufak pirop kristalleri görülür.
Olivin, Burma ve Kızıldeniz'de St. John adasında, Mısır, Seylan ve Brezilya'da bulunur. Osmanlı sarayında Mısır'dan geldiği söylenen ve Zebercet olarak adlandırılan iri kristal olivinler vardır.

Cubuk50x45.jpg


MADEN İŞLETME YÖNTEMLERİ
Yarı kıymetli taşların işletilmesi basit madencilik işlemleriyle gerçekleştirilir. Genellikle açık ocak işletmeleri olarak kazma, kürek ve kayacı kırıcı olarak el murçları ve gerektiğinde ufak benzinli kırıcı ve deliciler kullanılır. Pegmatitlerde yarı kıymetli taş cepleri, içerdikleri yarı kıymetli taşları tahrip etmeyecek şekilde dikkatli kazma işlemleriyle temizlenirler.
Jeolojik yapının ve yarı kıymetli taşların litolojideki dağılımına göre mekanize işletmeler de şekillenebilmektedir. Bugün Avustralya Queensland'da Cragg asil opal madeninde 41 iş makinesi çalışmaktadır. Bölgede yeni bir ocak açılırken önce 75 cm çaplı sondaj ile 20 metre derinliğe kadar kuyu açılır. Opal varlığını gösteren işaretler aranır. Şayet bir işaret bulunursa işçi ekibinden bir kişi ip ile kuyuya inerek renk kontrolü yapar. Üretim yapılabilecek bir bölge bulunmuşsa buldozerler ile opal bulunan tabakanın üstü temizlenir. Derinliği 2,5 ile 12 metre arasında 60x15 m genişliğinde bir alan açılır. Opal varlığına göre yapılacak üretim ile açık ocağın şekli belirlenir. Bulunan en büyük opal 1m x 60 cm x 25 cm boyutludur (1907).

Myanmar (Burma) jadeidleri serpantinleşmiş peridotitler içinde dayklar halinde birincil olarak ve bunlardan türeyen ikincil blok ve çakıllardan oluşur. Jadeid dayklarını tanımak kolaydır, tarihsel boyutta üretim, dayka yakın bir yerde ateş yakıp üzerine su dökerek kayaçta çatlaklar oluşturmak şeklinde yapılmıştır. Şimdilerde basit kırıcı ve kazıcılarla jadeid daykı öncelikle temizlenir sonra patlayıcılar ve çekişli kırıcılar kullanılarak üretim sağlanır.
Ülkemizde yarı kıymetli taş üretiminde belli yeni maden üretim yöntemleri, genellikle uygulanmamaktadır. Aydın-Koçarlı yöresinde kuvars işletmesi ve Eskişehir Mayıslar Köyü mavi kalsedon işletmesinde basit maden üretim yöntemleri kullanılır. Mayıslar'da limonitli cevherleşme zonundan delme patlatma ile üretim yapılmaktadır. Buradan çıkartılan kalsedonların işlenmesi için tesis kurma çalışmaları vardır. İşletme başvurusu bulunan Bolu-Kıbrıscık mavi kalsedon yatakları, 1.5 m kalınlığında bir damar halinde oldukça yaygın yataklaşma gösterir.
Bilinen diğer oluşumlardan yöre köylüleri tarafından basit kazma yöntemleriyle üretim ve stoklama yapılmakta, taş toplayıcı ve pazarlayıcılarına satılmaktadır.

KULLANILAN ALANLAR VE PAZARLAMA
Yarı kıymetli taşlar kuyumculuk sektöründe ve çoğunlukla süslemecilikte kullanılırlar. Agatlardan laboratuar havanları yapılır. Pazarlama daha çok Almanya, İtalya, ABD, Hong Kong ve Tayvan'da yoğunlaşmıştır. Almanya'da bir zamanlar taş üretim merkezi olan Idar Oberstein bugün için bir taş işleme ve pazarlama merkezi haline gelmiştir. Dünya yarı kıymetli taş üretiminin çoğu Idar Oberstein borsasından geçer. Ancak örneğin Hong Kong da 1950'li yıllardan beri jadeid ticaretinin merkezidir.

Yurdumuzda üretilen yarı kıymetli taşlar, genellikle yurtdışına çeşitli yollardan çeşitli adlar altında ihraç edilmektedir. Son on senede yarı kıymetli taşları işleyen tesisler için çeşitli yatırımlar yapılmak istenmiştir. Örneğin KOSGEB destekli obsidiyen taşından bijuteri üretim projesi Kars ilinde gerçekleştirilmiştir.
Anadolu Üniversitesi bünyesinde Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen projelerle \"Kıymetli ve Yarı Kıymetli Taş Atölyesi\" kurulmuştur. İlk olarak Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde Buca Meslek Yüksek Okulu'nda bu konuda eğitim veren bir bölüm açılmıştır. Daha sonraları Muğla, Afyon Kocatepe ve Mersin Üniversitelerine bağlı meslek yüksek okullarında programlar açılmıştır.
Ankara, İstanbul ve İzmir'de bulunan basit kesme, şekillendirme, tamburlama yöntemlerinin uygulandığı atölyeler ile kıymetli ve yarı kıymetli taş ve mineralleri satan hobi mağazaları yurtiçi üretimine kısmen pazar yaratmaktadır.

SEKTÖRÜN SORUNLARI

Sektördeki başlıca sorun belli bir üretim ve pazarlama düzeninin kurulamamış olmasıdır. Bunun nedenleri yarı kıymetli taş oluşumlarının küçük boyutta olmaları, Maden Kanunu'nda bu sektöre dönük özel koşulların yer almaması, Uzakdoğu ülkelerinden çok ucuza işlenmiş taş ithalatı yapılmasıdır.
Küçük boyutlu taş yataklarında işletme masrafları, kalıcı tesis kurulduğu zaman kârlılığı ortadan kaldırmaktadır. Kalıcı tesis kurulmadığı durumlarda ise taş yatakları yöre köylülerince veya bölgeye gelen yöre dışı kişilerce kaçak olarak çıkarılmakta; taş toplayıcılar ve pazarlamacılar aracılığı ile değişik kılıflar altında yurtdışına çıkartılmaktadır.
Ufak boyutlu atölyelerin dışında yapılan ve yapılmaya çalışılan fabrika yatırımları, ucuz ithalat karşısında sonuçsuz kalmaktadır.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Yarı kıymetli taş oluşumlarının talanını önlemek için yataklaşmanın yakınındaki yöre köylülerinin bilinçlendirilmesi ve köye ekonomik girdilerin sağlanması gerekir. Girişimlerimiz sonucunda bu amaçla Anadolu Üniversitesi bünyesinde Devlet Planlama Teşkilatı'nca desteklenen iki proje ile bir atölye-laboratuar kurulmuş olmasına rağmen, çeşitli olumsuz gelişmeler nedeniyle köy düzeyine inilememiştir. Üniversitelerde yer alan meslek yüksek okullarında uygulanan öğretim programları ile yöre köylüleri de bilinçlendirilmelidir. Orman köylülerini meslek edindirme amacıyla kurulan Bilecik ve Düzce'de bulunan okulların benzerleri, yarı kıymetli taşların bol bulunduğu yörelerde de kurulmalıdır.
Değiştirilme çalışmaları yapılan Maden Kanunu kapsamında küçük maden işletme koşulları tanımlanmalı, kolaylıklar sağlanmalı ve kaçak üretimler yasallaştırılmalıdır.
Hiç değilse en az bir yarı kıymetli taş borsası kurulmalı ve çeşitli şekillerde üretilen taşlar bu borsada değerlendirilmelidir. Bugün için bile hangi cins taşın hangi yöreden ve ocaktan çıkarıldığı bilinebilmektedir. Zaman içinde bu konuda yetişmiş eksperler olacaktır ve taşlar belgelenerek yasallaşma sağlanabilecektir... tr01.com ekibi olarak profosyonel ve amatör arkadaşların çabaları sonucu olarak başarıcağımıza inanıyoruz.sizde bize destek verirmisiniz.???
aa21oh9.jpg

asanusta
 

mathiaxbars

0
İyinet Üyesi
Katılım
24 Temmuz 2006
Mesajlar
9,530
Reaction score
122
maden zenginiyizde bunları çıkarılması işlenmesi ve pazarlanması gerekir yoksa kar getirmez. Bunu deniyecek potansiyele sahip insan yok denecek kadar az. Artı bizim insanımız işletmeyi 100-200 yıl yabancı ülkelere verip %4-5 kar alcak şekilde yapamsalar bile neler getirir bize bu ülke haberimiz bile yok:S En basiti ve medyatiği bor madenine elimizi bile süremiyoruz çünkü madenlerin çoğunun işletmesi adamların elinde:S
 

SS9

0
İyinet Üyesi
Katılım
27 Nisan 2008
Mesajlar
197
Reaction score
0
Var ama yok :) ilgilenmiyoruz kullanamıyoruz vs vs..
 

asanusta

0
İyinet Üyesi
Katılım
14 Haziran 2008
Mesajlar
0
Reaction score
0
TAŞLAR BİR DİLLENİP KONUŞSAYDI...

Tuc2006-12aquaspess.jpg

TAŞLAR BİR DİLLENİP KONUŞSAYDI...
türkiye dünyanın süstaşı cennetidir.dünyadaki 4674 bin minaralin yüzde 84 türkiyedeki topraklarda mevcuttur.
Jeologlar bile taştan anlamıyor. Kuyumcular ise daha yakut ile graniti birbirinden ayırdedemiyorlar" diyor. Değerli taşların Maden Yasasın'da ayrı bir statüye tabi tutulması ve yasal işlemlerin maden arayıcılarını desteklemesi gerektiğini söylüyorum "Oysa yasal işlemler oldukça engelleyici. Örneğin, yılda 10 tonluk değerli bir taşı ortaya çıkarmak için alınacak bir toprak ruhsatı için aylarca uğraşıp alamıyorsunuz.
f22hw0.jpg


Ben Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri, zümrüt müracaatı yapan 11 inci kişiyim. Ama çıkarılan zorluklar karşısında bu hayalimi gerçekleştiremedim. Bu yüzden hiç kimse, Türkiye'de maden aramaya teşebbüs edemiyor. Böylece, bir sürü kaynak araştırılmadan ölü bir potansiyel olarak yeraltında yatıyor. Dünya maden haritasında Türkiye'de taş çıkmaz görünüyor. Oysa, bu kaynakların ancak yüzde biri işleniyor. Topkapı Sarayı'nın mücevherat dairesini gezdiğinizde bir sürü kıymetli taş göreceksiniz. Bunların yüzde 10'u hediye ise, yüzde 90'ı Osmanlı topraklarından çıkmıştır. Benim hocam Topkapı Sarayı'dır.askerliğimi orda yaptımda ondan
 

sempaty

1
İyinet Üyesi
Katılım
25 Şubat 2005
Mesajlar
3,824
Reaction score
19
Konum
hawaii. ama sanal tur.
maden zenginiyizde bunları çıkarılması işlenmesi ve pazarlanması gerekir yoksa kar getirmez. Bunu deniyecek potansiyele sahip insan yok denecek kadar az. Artı bizim insanımız işletmeyi 100-200 yıl yabancı ülkelere verip %4-5 kar alcak şekilde yapamsalar bile neler getirir bize bu ülke haberimiz bile yok:S En basiti ve medyatiği bor madenine elimizi bile süremiyoruz çünkü madenlerin çoğunun işletmesi adamların elinde:S

bor işletmesi etibankın elinde.. bankanın amerikaya satışı gündemde. olay orda.
 

asanusta

0
İyinet Üyesi
Katılım
14 Haziran 2008
Mesajlar
0
Reaction score
0
ULUSAL MADEN POLİTİKAMIZ ve BOR GERÇEĞİ

ULUSAL MADEN POLİTİKAMIZ ve BOR GERÇEĞİ
_____________________________________
Bor Nedir : Bor, doğada saf element olarak değil, oksitler halinde bulunur. Bor, eski çağlardan beri bilinen ve kullanılan bir cevherdir.Doğada bulunan bor tuzlarına bor madeni denir. Sodyum kökenli olanlara Tinkal, kalsiyum kökenlilere Kolemanit ve sodyum kalsiyum kökenli olanlara ise Ülesit adı verilir. Bu üç bor bileşiği, ticari olarak en çok kullanılmaktadır. Kullanılan bor ürünleri ise,boraks, borik asit, ve sodyum perborattır. Bor Tuzlarının Bulunuşu ve Eski Çağlarda Kullanılışı Bor tuzları, 4000 yıl önce ilk kez Tibetde kullanmıştır. Bor, Mısırlılarca mumyalamada, Romalılarca cam yapımında kullanmışlardır.Bor bileşenlerini antik çağlarda Babillilerce ve Etilerce, altın ve gümüş işlemeciliğinde lehim olarak kullanılmıştır. Eski Yunan veRomalılarca Bor tuzları zemine serpilerek arena temizliği için kullanılmıştır. Bor madeni Avrupaya, Tibetten Marko Polotarafından getirilmiştir. 875 yılında ise, Araplar ilk kez bor tuzlarından ilaç yapmışlardır. İlk borik asit; demir sülfat ile boraksın ısıtılması ile kimya öğretmeni William Homberg tarafından elde edilmiştir. 1830 yılında İtalyadaborik asit üretimi başlamıştır. Güney Amerikada bor, 1790 yılında And dağlarında bulunmuştur. Elementer bor ise, 1808 yılındaFransız kimyacı Sir Humpry Davy tarafından bulunmuştur. İşlenebilir değerde bor madeni, 1852 yılında Güney Amerikada veTürkiyede bulunmuştur. ABDde ise, 1856 yılında bor bulunmuştur. Bor Madeninin Anadoluda İlk Keşfi : 1850 yılında, Fransız mühendis Camille Desmazurese İstanbulda alçı taşından yapılmış bir heykel hediye edilmiştir. Fransızmühendis Desmazures, heykel üzerinde yaptırdığı analiz sonucunda, heykelin yüksek oranda boraks içerdiği anlamıştır. Bu şekilde,Anadoluda bor madeninin varlığı ortaya çıkmıştır. Heykelin yapıldığı madenin geldiği yöre ise, Balıkesirin Susurluk ilçesinin SultanÇayırıdır. Desmazures, Anadoluda pandermit adı verilen bor madenine ulaşmış oldu.. Desmazures ve ortağı Groppler, Pandermitmadenini 20 sene süreyle alçı taşı olarak Avrupaya satmışlardır.
asanusta.jpg

Boraks üzerindeki bu oyun, uzun yıllar bu şekilde sürmüştür.Osmanlılarca, Bu cevherin bor madeni olduğunun anlaşılması üzerine, bu kez de yabancılar cevheri, buğdaylar altında yurt dışınakaçırılmaya devam etmişlerdir. Bu kurulan düzene, kapitülasyon sarmalında olan Osmanlı Hükümetinin karşı çıkması olanaksızdı.. Çünküyabancı ülkelerin Elçileri ve onların atadığı Komiserler, Osmanlı İmparatorluğunu idare ediyorlardı. Anadolu Bor Madeni Üzerinde Oynanan Oyunlar : Bu arada içimizden olanlar acaba ne yapıyorlardı. Ermeni vatandaşlarımızdan Artin Dadyan Paşa Dışişleri Müşteşarı, Agop KazasyanPaşa önce Hazine Bakanı sonra da Maliye Bakanı olmuştur. Sakız Ohannes Paşa ise, sırayla Dışişleri Bakanlığı Özel Kalemi sonra daHazine Bakanı olmuştur. Osmanlının Sadık Milleti olan Ermeni Bakanlar, yerli madencilere hiç ruhsat vermemişlerdir. Yabancışirketler ise, aldıkları maden ruhsatlarıyla Anadolunun madenini talan ediyorlardı. İşte Osmanlıyı çökerten işbirliği buydu. Anadolu Madenleri Üzerinde Yapılan Ulusal Mücadele : 1919dan 1923 yılına kadar ulusal Kurtuluş Savaşı veren Türk ulusu, 1923den sonra Anadoludaki yabancı kumpanyalardankurtulma savaşı vermiştir. Bu savaş, Osmanlı borçlarının kontrolü amacıyla kurulmuş olan Duyun-u Umumiye ve Galatabankerlerine karşı verilmekteydi. Doğal kaynaklarımız olan madenlerimiz, yabancıların alacakları karşılığı korkunç bir şekilde talanedilmiştir. Bu talanı, Cumhuriyet öncesi kurulan demiryolu güzergahını inceleyerek de görebiliriz. Demiryollarının, Ankarayagiderken Balıkesiri dolaşmasındaki erek neydi? Yabancı şirketler, demiryolu hatları boyunca aldıkları ruhsatlarla, madenişletmeciliği yapmışlardır. Türk Boraks madenleri, 1904 yılında İngiliz William Vitalere geçmiştir. Yabancı Şirketlerce, Anadoluda Boraks madeniçıkartılmasına Cumhuriyet devrinde de devam etmiştir. 1927 tarihinde ise, Türk bor madenleri John Oved Rıde daha sonra daLord Meven Mervilin eline geçmiştir. 1938 yılında ise, Desmont Abel Smith elinde bulunan Boraks Madenlerini, Dünya TekeliUS Borax Consolidated Ltdye devretmiştir. Türk Bor Madenlerinin Ulusal Kurumlara geçişi Bor madeni üzerindeki Amerikan - İngiliz egemenliği, ancak 1935de kurulan ulusal kurumumuz ETİBANK sayesinde kırılır.1947 yılında, Çamköylü çoban İbrahim, Anadoludaki bor madeni olan kolemanit madenini bulmuştur. Çoban İbrahimin bulduğukristallerin, İstanbul Üniversitesindeki tahlilleri sonucu kolemanit olduğu anlaşılmıştır. 1950 yılına kadar, US Borax Türkiye`deki tek bor üreticidir. US Borax, 2. Dünya Savaşı sırasında Türkiyeden yılda 15-16 bin tonihracat yapmıştır. Ama aynı şirket, Türklerin Almanyaya satış yapmasını engellemiştir. Türkiyenin Bor ihracatı, 2000 tona düşürülmüştür. 1955 yılında US Borax, Türklere %2 hissesini vererek, Türk Borax Madenciliği adını almıştır. Bu şirkette çalışan ambar memuru Hüseyin Zeren, Türk Mühendislerin, yabancılarla yaptığı işbirliğini ortaya çıkarmıştır. Zerenin yaptığı bu onurlu mücadele, Türk Madenciliği tarafından hiç unutmayacaktır.asanusta tarafından ise hiç unutulmayacaktır.vede her zaman hatırlatılcaktır.
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst