İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Üç Aylar ve Regaib Kandili

hakanizm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Mayıs 2006
Mesajlar
1,952
Reaction score
1
Konum
Nereye
Üç aylar (I)

Mehmet Talü
[email protected]
15.07.2006


Soru: Üç aylar hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap: Bismillahirrahmanirrahim.

26 Temmuz Çarşamba günü 1 Receb. Dolayısıyla üç aylara girmiş olacağız. İnaşallah. Cenâb-ı Hak, mekânlar içinde mukaddes mekanlar; zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmıştır. Zamanlar içinde yarattığı mukaddes zamanlardan birisi de: Müslümanlarca “üç aylar” diye bilinen: “Receb, Şaban ve Ramazan” ayıdır.

26 Temmuz Çarşamba günü 1 Recep olup, pek feyizli ve bereketli bir maneviyat mevsimine yüce ALLAH’ın lütfuyla girmiş bulunuyoruz. Asırlardan beri bütün Müslümanlar, pek feyizli, bereketli ve birbirinden sevab ve fazilet bakımından pek güzel ve bir nevi hasad mevsimi olan bu üç aylara erişmenin manevî hazzını duymuşlar ve hatta birçok mü’min kardeşlerimiz bu mübarek ayları oruçlu geçirmişlerdir. Bu aylar müslümanlar tarafından derin bir saygı ve dinî heyecanla karşılanır. Diğer aylara nisbetle daha çok ibadetle değerlendirilmeye çalışılır. Hemen her Müslüman bu ayların girişi ile bir hazırlık yapar. Geçmişini gözden geçirerek düzenli bir geleceğe kavuşmanın imkanlarını arar.

Receb, Şaban ve Ramazan ayı, müslümanlarca “mübarek” yani bereketli aylar olarak görülmüş ve isimlendirilmiştir. Bu aylar gerçekten mübarek aylardır. Çünkü Kurban Bayramı ve Mevlid Gecesi dışındaki mübarek gün ve geceler bu aylar içindedir. İnsanlık için bir hidayet kaynağı olduğunda şüphe olmayan Kur’an-ı Kerim-ı Kerîm bu aylardan biri olan Ramazan ayında inmiş, inmeye başlamıştır. İslâm’ın beş temel ibadetinden biri olan oruç da bu aya tahsis edilmiştir. Bu aylarda meydana gelen dinî olaylar, bu aylara kudsiyet ve hususiyet kazandırmıştır.

Hicrî-kamerî aylardan olan ve “üç aylar” diye isimlendirilen: “Receb, Şaban ve Ramazan” aylarının dinimizde ayrı bir yeri vardır. Çünkü Enes b.Malik (R.A.)den rivayete göre Peygamberimiz (S.A.V.):

“Receb ALLAH Teâlâ’nın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.” buyurmuşlardır.1

Hadis-i şerifte Recep ayı için: “ALLAH Teâlâ’nın ayı” denilmesi, bu ayın şerefine işaret içindir. Aslında bütün aylar, bütün yıllar, bütün zamanlar, bütün mekanlar, bütün varlıklar, bütün insanlar, cümle eşya her şey ALLAH Teâlâ’nındır. Ama her şey ALLAH Teâlâ’nın iken, “Recep ALLAH Teâlâ’nın ayıdır” demekten maksat ne?.. Burada maksat, “Recep ayında ALLAH Teâlâ Hazretleri, kulları çok afv ü mağfiret ediyor; kulları çok affettiği, tevbe eden kullarını çok bağışladığı bir aydır.” demek oluyor.

Receb ALLAH Teâlâ’nın ayıdır. Günahları bağışlar, Receb kelimesinin “R” harfi, ALLAH Tealâ Hazretleri’nin rahmetine; “Cim” harfi, ALLAH Teâlâ Hazretleri’nin cömertliğine; “Be” harfi, ALLAH Teâlâ’nın birr u ihsanına delalet eder. ALLAH Teâlâ Receb ayında, başından sonuna kadar kullarına üç şekilde izzet ve ikramda bulunur. Bunlardan birisi, az emekle bol rahmet ve bereket; ikincisi, cömertlikte sınırsızlık, yani bu aya hürmet eden kullarına bol bol vermesi demektir. Üçüncüsü, cefasız birr u ihsandır ki, iyilik üzerine iyilik, yardım üzerine yardım, bağışlama üzerine bağışlamadır.”
 

hakanizm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Mayıs 2006
Mesajlar
1,952
Reaction score
1
Konum
Nereye
Üç aylar (II)

Mehmet Talü
[email protected]
16.07.2006


O bakımdan ALLAH Teâlâ’nın kullarına tevbe kapısını, affetme, mağfiret eyleme kapısını açmış olduğu bir ayın kapısından geçmiş oluyoruz. Demek ki, Receb ayında tevbe edeceğiz, ALLAH Teâlâ’nın affını, mağfiretini isteyeceğiz. Şaban ayında Peygamber (S.A.V.) Efendimizin has ümmeti olmaya çalışacağız. Ramazan ayında da ALLAH Teâlâ’nın lütfuna ermeye, ümmet olarak mükâfatları kazanmaya gayret edeceğiz. Enes b. Malik (R.A.)den rivayete göre peygamberimiz (S.A.V.), Receb ayına girdiği zaman:

“ALLAHümme bârik lenâ fî Recebe ve Şa’bân ve belliğnâ Ramazan.”

“Ey ALLAH’ım! Receb ve Şaban ayını bize mubarek kıl. Ve bizi Ramazan’a ulaştır.”

diye dua ederlerdi.3

Üç aylar, dinî duyguların yoğunluk kazandığı, merhamet, şefkat, yardımlaşma ve dayanışma hislerinin doruk noktaya ulaştığı, hayır ve iyiliklerin arttığı bir mevsimdir. İnsanların geçmişin muhasebesini yaparak geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılma fırsatı bulacakları bir dönemdir. Hatalardan ve günahlardan temizlenme, hayırlı ve yararlı işleri daha da fazlalaştırma, iyilikte yarışma zamanıdır.

Receb tevbe ayıdır, kullar tevbe eder. ALLAH da receb ayında kullarının tevbesini kabul eder. Onları affeder, günahlarını bağışlar, amel defteri bembeyaz olur.

Şaban Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin benim ayım dediği bir ay... Tabii biz de, Şaban ayında Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz hazretlerine bağlılığımızı, sünnet-i seniyyesine ittibâmızı, O’na salât ü selâmımızı çok yaparak, Şaban ayını da ibadetle tâatle geçirmeye gayret etmemiz gerekir.

Ramazan da bizim, Ümmet-i Muhammed’in ayıdır. Ramazan4da da gayretimizi son noktaya getirerek, bu aylarda başlamış olduğumuz güzel çalışmanın sonucunu, ekimin hasadını almalıyız. Demek ki, bütün bu rivayetlere topluca baktığımız zaman, bu üç aylık devre içinde insanın Cenâb-ı Hakk’ın sevdiği yola girmesi, tevbe edip ibadetlere başlaması, iyi bir müslüman olarak yaşaması, oruçlarla nefsini ıslah edip, iradesini kuvvetlendirip içini dışını temizlemesi, sevabları kazanması, mübarek bir hayat yaşaması; Ramazan’a girince de, bunları arttırıp en son büyük mükâfata erip, dünyada da ahirette de bayrama ulaşması planlanmış oluyor. Kullara bir imkân ve fırsat olarak bahşedilmiş oluyor.

Receb ve Şaban ayları, rahmet ayı olan Ramazan’ı karşılayan aylar olup Ramazan ayının müjdecisidir. Dinimizde ayrı bir değeri olan üç ayların, kişide insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür. Zira Receb ve Şaban aylarının feyzinden ve bu aylarda bulunan Regaib, Mîrac ve Berat gecelerinin rahmetinden istifade yolunu tutan bir kişi Ramazan ayında ise her türlü kötülükten kendini uzak tutar ve insanî vasıflarının artmasına gayret eder. Nihayet Kadir gecesinde yapacağı ibadet ve tevbe ile manevî hazza ulaşır.

Bu ayların diğer bir özelliği; yukarıda da işaret edildiği gibi, mü’minleri her çeşit kir, pas ve günahlardan uzaklaştıran, fazileti büyük, rahmeti bol, mağfireti geniş ve bereketi sınırsız olan dinimizdeki beş mübarek geceden dördünün bu aylar içinde olmasıdır. Bu beş geceden:

Birincisi: Mevlid Gecesi’dir ki Rebiulevvel ayının 12. gecesidir. İslâm’ın Yüce Peygamberi, bütün beşeriyetin hidayet ve fazilet rehberi olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz dünyaya bu gece teşrif etmişlerdir.
 

hakanizm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Mayıs 2006
Mesajlar
1,952
Reaction score
1
Konum
Nereye
Üç aylar (III)

Mehmet Talü
[email protected]
17.07.2006


İkincisi: Receb ayının ilk Cuma gecesine tesadüf eden Regaib Kandili gecesidir. Bu gece; bir rivayete göre Yüce Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Hazretleri’nin dünyaya teşriflerine vesile olan ve Peygamberlik nurunun Hz. Âmine’ye intikal ettiği bir gecedir. Regaib Kandili, Yüce ALLAH’ın af ve mağfiretinin istendiği, umut, huzur ve ilahî müjdelerle dolu bir gecedir. Yine bu gece; Mîrac, Berat ve bin aydan hayırlı olan Kadir gecesinin müjdecisidir.

Üçüncüsü: Receb ayının yirmiyedinci gecesi, Mîrac Kandili gecesidir. Bu gece, âlemlerin rahmetçisi, mü’minlerin şefaatçisi o Yüce Peygamber’in “Mîrac Mu’cizesi’nin” tahakkuk ettiği, Yaradan’ın Cemâl-i Bâkemâliyle müşerref olduğu, Cenâb-ı zülcelâl Hazretlerinden biz ümmetlerinin afvını dilediği bir gecedir.

Dördüncüsü: Şaban ayının onbeşinci gecesi, Berat Kandili gecesidir. Bu gece, Cenâb-ı Hakk’ın; tevbe eden Muhammed ümmetinin günahlarını afvederek, mağfiret beratlarını verdiği bir gecedir.

Beşincisi: Ramazan ayının yirmiyedinci gecesi Kadir Gecesi’dir. Bu gecenin, içerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha faziletli olduğu, ALLAH Teâlâ tarafından haber verilmiştir.

Bu mübarek gecelerde ALLAH Resulü, Cenab-ı Hakk’tan bazı ihsanlara nail olmuştur. Bizler de onun hatırasını yadetmek için bu geceleri kutluyoruz ve umuyoruz ki Cenab-ı Hakk bu gecelerin şerefine, rahmetin sağanak sağanak yağdığı bu bereketli anlarda bizi ilahî hayırlardan mahrum bırakmaz.

İşte bu geceler, ezelen ve ebeden âtıfeti sonsuz, ihsânı bitmez, lûtfu tükenmez olan ALLAH Teâlâ’nın ezelî ve ebedî inâyetine mazhar geceler; kadın-erkek, genç-ihtiyar ferdler, evlerde aileler, Tevhîd mabedinde Hakk’a yönelmiş saflar, câmide gözü yaşlı, bağrı yaralı cemâatler, ihlaslı müslümanlar, ihlâslı insanlar olarak ALLAH Teâlâ’dan yardım, Resûl-i zîşân’dan şefâat niyâz edecek, îmân ve irfân zulâliyle bir daha susamamasıya kanacak, üstün insânlık vasfı kazanacak anlardır; kutlu zamânlardır.

Bu mübarek gecelerde kılınması gerekli özel bir namaz bulunmamakla birlikte, bu gecelerin fazileti ve yapılacak duaların kabul edilme ümidinin fazla olması sebebiyle diğer gecelere göre daha iyi bir şekilde bunların ihya edilmesi gerekir. Özellikle kaza namazı kılma, teheccüt namazını artırma, Kur’an-ı Kerim okuma, tesbih, zikir ve dua ile bu geceleri ihya etmektir. Diğer yandan gündüzü oruçlu geçirmek, hakkı bulunan kimselerle helalleşmek, yoksulları gözetmek, hayır-hasenat yapmak da bu günlerin en güzel ihya şeklidir. Bu gecelerde, nafile namazın en az iki rekat olmak üzere, istenildiği kadar kılınması büyük ecir kazandırır.

Kandil geceleri, Rabbimizin feyzinin, nurunun ve affının kulları üzerinde tecellî ettiği gecelerdir. Onun içindir ki, Müslümanlar asırlardır bu geceleri ibadetlerle geçiregelmişlerdir. Her ne kadar zamanımızda bazıları: “Bu gecelerde yapılması gereken özel bîr ibadet yoktur”, deseler de böyle sözlerin üzerinde durmaya değmez. Nice ALLAH dostu, evliya, kavuştukları manevî derecelere bu mübarek gecelerde kavuşmuşlardır. Büyük zatlardan Abdülkadir Geylanî Hazretleri, bu gecelerde yapılacak ibadetleri Günyetü’t-talibîn isimli eserinde uzun uzun anlatmaktadır. Müslümanları bu gecelerde ibadete teşvik eden yalnız Abdülkadir Geylanî Hazretleri değildir. Sadece ilim öğrenmekle kalmayıp, ibadete düşkün olan her âlim, Abdülkadir Geylanî Hazretleri gibi yapmıştır.
 

hakanizm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Mayıs 2006
Mesajlar
1,952
Reaction score
1
Konum
Nereye
Regaib Gecesi (I)

Mehmet Talü
[email protected]
23.07.2006


Soru: Regaib Gecesi hakkında bilgi verir misiniz?

Cevab: Bismillâhirrahmânirrahîm.

27 Temmuz Perşembe gününü, Cuma gününe bağlayan gece Receb ayının ilk Cuma gecesi olup REGAİB gecesidir.

İslam âleminde “Üç Aylar” diye bilinen ve özel bir değer verilen, rahmeti, feyzi ve bereketi bol olan Receb Ayı ile başlayıp, Şaban Ayı ile süren ve Ramazan Ayı ile son bulan huzur ve maneviyat mevsimine, Cenab-ı Hakk’ın lütfu ile bir kez daha girmiş ve Regâib Kandili’ni idrak etmiş bulunuyoruz. Kudsiyetiyle gönüllerimize feyiz ve bereket bahşeden regaib kandilini tekrar idrak etmenin sevinç ve mutluluğunu yaşamaktayız. Yüce Rabbimize sonsuz şükürler ve hamd ü senalar olsun. Regaib Kandili Müslümanların, sınırsız af ve merhamet sahibi olan Yüce ALLAH’a sığınarak günahlardan arındıkları, ilahi lütuf ve bereketlere eriştikleri müstesna zaman dilimlerinden birisidir.

REGAİB gecesi, bütün İslâm aleminin mukaddes kabul edip ihya ettiği en mübarek gecelerden biridir. Bu mubarek gece her yıl, İslâm dünyasının dört bir tarafında derin bir huşu ve hürmet ile karşılanır ve uğurlanır. İslâm aleminin saadet ve selâmeti, mü’minlerin mağfiret-i ilâhiyyeye nail olmaları için bu mübarek gecede milyonlarca müslümanın elleri semaya açılır. Bu mübarek gecenin hepimiz, milletimiz ve bütün İslâm alemi için maddî ve manevî hayırlara bereketlere ve afv ü mağfirete nail olmamıza vesile olmasını Cenab-ı Hakk’dan niyaz ederiz. Ve bilhassa idrak ettiğimiz bu mübarek gecenin; çağın getirdiği sıkıntılarla bunalan ruhlara, manevi hayatın ihmaliyle daralan kalplere, ümitsiz, karamsar, günleri gafletle geçen kimselere gerçek manada maddi ve manevi bir kandil olması için dua ve niyaz ediyoruz.

İslâmın şeref ve azamet gecelerinden biri olan Regaib Gecesi, Receb ayının ilk cuma gecesine tesadüf etmektedir. Regaib, elde edilmesi arzu edilen değerler demektir. Bu gecede, ALLAH-u Teâlâ’nın kullarına lütfu, ikramı, ihsanı, rahmet ve mağfireti diğer zamanlardan daha büyük olduğundan, daha fazla tecelli ettiğinden “Regaib Gecesi” diye isimlendirilmiştir.

Bu sebeple mü’minler, içtenlikle yüce ALLAH’a yönelirler, affedilme ümitleri canlanır ve Cenab-ı Hak’tan feyizi, bereketi, rahmeti, mağfireti ve affedilmeyi büyük bir heyecanla gönülden arzu ederler.

Camilerimiz, mescidlerimiz bu gece, sabaha kadar üstlerine gökten yağan nurlar ile, kendilerini dolduran Müslümanlardan taşan nurlar arasında parıldar durur. Bu gecede camilerimizi kubbelerine kadar dolduran dualar bütün bir yıl ümmet-i Muhammed üzerinde ilahî bir rahmet olur. Bu gece, camilerimizde, mescidlerimizde tan ağarıncaya kadar Kur’an-ı Kerim-ı Kerîm okunur, dinlenir, namaz kılınmak ve dua-niyaz yapılmak suretiyle ihya edilir.

Manevi havasını teneffüs ettiğimiz bu gece; hem Regâib Kandili, hem de Cuma gecesi olduğuna göre, Yüce ALLAH’a açılan ellerin, bağlanan gönüllerin ve yalvaran dillerin boş dönmeyeceği, yapacağımız duaların Rabbimizce kabul edileceği inancı ve ümidini taşımaktayız. Bu inanç ve ümitle, kendimiz, ana-babamız, yakınlarımız, ülkemiz, milletimiz, bütün kardeşlerimiz ve tüm insanlığın mutluluk ve barışı için dua etmeyi unutmayalım. Gönüllerimizi saran bir huzurla ALLAH’a karşı şükran borcumuzu; nefsimize, ailemize, komşularımıza karşı vazifelerimizi hatırlayalım.

Not: Muhterem okuyucularım. Regaib gecesini Kabe’de idrak edip ihya etmek niyetiyle Toprak Turizm ile birlikte 24 Temmuz pazartesi günü inşaALLAH iki haftalık umreye gideceğim. Bu süre zarfında bize şu telefonla ulaşabilirsiniz. 00966 556 629 648. Sizlere dua edeceğim, siz de bana dua edin. Rabbim dualarımızı kabul eylesin.
 

hakanizm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Mayıs 2006
Mesajlar
1,952
Reaction score
1
Konum
Nereye
Regaib Gecesi (II)

Mehmet Talü
[email protected]
24.07.2006


Müslüman olarak kendimizi nefis muhasebesine tabi tutalım. Eğer yaratana ve yaratıklara, ülkemize ve milletimize karşı görev ve sorumluluklarımızda kusur ve ihmallerimiz varsa, bu gece yapacağımız değerlendirme ile bunları telafi yönüne gidelim.

Bu mübarek gece aynı zamanda: Receb Ayının 27. Gecesindeki dimağları durduran Mi’racı, Şaban Ayının 15. gecesindeki Berat’ı, 12 ayın sultanı Ramazan’ı, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini ve nihayet bayramları ilk olarak müjdeleyen nurlu, mukaddes ve mübarek bir gecedir. Bütün bu geceler bin yıllık kızgın, yakıp kavuran hayat çölünde susuzluktan ölmek üzere olan insanların kana kana su içtiği ilâhi rahmet pınarıdır.

Asırlardan beri bütün müslümanlar Regaib gecesini ihya etmişler ve böylece Receb Ayına kavuşmanın, “üç aylar” denilen feyizli bir hasat mevsimine erişmesinin mânevi hazzını bu geceden itibaren duymaya başlamışlardır. Müslümanlar âdetâ kıştan yaza; ekim mevsiminden biçim mevsimine çıkmanın sevinci içine girmişlerdir. Mirac’a, Beraat’a, Ramazan’a, Kadir’e ve bayramlara hakkıyla kavuşmak isteyenler ALLAH Teâlâ yolunda haz ve nasiblerini Regâib gecesinden itibaren arttırmışlar, mübarek gün ve gecelerin verdiği uyanıklık ile imanlarında kuvvet, ahlâklarında fazilet kazanarak kemale ulaşmışlardır. Hakikaten bu mübarek Regaib gecesi, ALLAH Teâlâ’nın, Resullullah (S.A.V) hürmetine, mü’min kullarına rahmet, lütuf, inayet ve iyiliklerini bol bol verdiği bir gecedir. Bir rivayete göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz, bu gece ana rahmine intikal etmiş ve yine Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz, bu gece, Cenab-ı Hakk’tan has bir tecelliye ve birçok manevi ihsanlara mazhar olmuştur. Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz de, bunun şükür ifadesi olmak üzere oniki rekat nafile namaz kılmışlardır.

Bu geceye Regaib Gecesi denmesi meleklerden sadır olmuştur. Şöyle ki: Enes b. Malik(R.A.)’ten rivayete göre Resûlullah (S.A.V.):

“Recep, ALLAH Teâlâ’nın ayı, Şaban, benim ayım; Ramazan da ümmetimin ayıdır, buyurdu. Bunun üzerine:

- Ya Resûlellah! ALLAH Teâlâ’nın ayı, sözünüzün manası nedir. Diye soruldu. Resûlullah (S.A.V.):

- Çünkü o (Receb ayı), mağfirete mahsustur. Bu ayda kan dökülmesi (adam öldürülmesi) men edilir. Bu ayda ALLAH Teâlâ bir kısım Peygamberlerinin tevbesini kabul buyurmuştur. Yine ALLAH Teâlâ bu ayda veli kullarını düşmanlarından kurtarmıştır. Bir kimse Receb ayını oruçlu olarak geçirirse ALLAH Teâlâ o kimseye şu üç şeyi gerekli kılar: Geçmiş günahlarının tümünü bağışlar, kalan ömründe günah işlemekten korur, kıyamet günü susuzluğundan emin kılar. Bu esnada yaşlı zayıf bir zat, ayağa kalkarak:

- Ya Resûlellah! Ben Receb’in hepsini oruç tutmaktan acizim, ne yapayım? Bu ikramlardan bana nasib yok mu? dedi. Resûlullah (S.A.V.):

- Sen de Receb’in ilk, orta ve son gününü oruç tut ki; bütün ayı oruç tutmuş kimsenin sevabına nail olursun. Çünkü, bir hasene on katı ile muamele görür. Fakat, siz Receb ayının ilk cuma gecesinden gafil olmayasınız. O, öyle bir gecedir ki; melekler o geceyi:

- Regaib gecesi diye isimlendirirler... Şöyle ki: O gecenin üçte biri geçtiği zaman; göklerde ve yerlerde hiçbir melek kalmaz ki hemen hepsi Kâbe ve civarında toplanırlar. ALLAH Teâlâ onların hallerine muttali olur ve şöyle buyurur:

- Ey meleklerim! Ne dileğiniz var ise, benden isteyin!.. Şöyle derler:

- Ey Rabbimiz! Senden dileğimiz odur ki; Receb ayında oruç tutanları bağışlayasın… Onların bu dileği üzerine, ALLAH Teâlâ şöyle buyurur:

- Bu dileğinizi yerine getirdim.”1

1 Abdülkadir Geylani, Gunyetu’t-Talibin, 238-239

Not: Bu yazının devamı yarın gazetemizin 2. sayfasında yayınlanacaktır.
 

hakanizm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Mayıs 2006
Mesajlar
1,952
Reaction score
1
Konum
Nereye
REGAİB GECESİ

Mehmet Talü
[email protected]
25.07.2006


Bu mübarek geceye adını veren “Regaib” kelimesi Arapçada: “Bahâsı ağır şey” veyâhut da: “Bol atâ” mânasına gelen “Regîbe”nin cem’i (çokluk şekli)dir. Şu hâlde Regaib Gecesi: “Cenab-ı Hakk’ın in’âm hazînesinden bahâsı ağır şeylere veyâ bol atıyyelere nâil olma gecesi” demek olur. Bu gece, rağbet bulmuş, pek mübarek, pek kıymetli bir gecedir.

Ebû Ümame (R.A.) dan rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geri çevrilmez, muhakkak kabul olunur. Bunlar: Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, yani Berat gecesi, cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi ve Kurban bayramı geceleridir.”2

Duaların makbul olacağı geceler arasında Receb ayının ilk gecesiyle Cuma gecesi bulunması bu gecelerin ihyasına bir işaret sayılmış ve ümmet tarafından bu gecelerin daha fazla ibadetle geçirilmesi iyi karşılanmıştır.

Ömer b. Abdülaziz (R.A.) şöyle demiştir: Sene içinde, dört geceye dikkat edeceksin. Çünkü Allah Teâlâ, o gecelerde bol bol rahmet indirir. O geceler:

a) Receb ayının ilk gecesi.

b) Şaban ayının orta gecesi, yani Berat gecesi.

c) Ramazan ayının yirmi yedinci, yani Kadir gecesi.

d) Ramazan bayramı gecesi..

Halid b. Ma’dan (R.A.) şöyle demiştir: Sene içinde beş gece vardır. Bir kimse, iman ederek ve sevabını Allah Teâlâ’dan bekleyerek, o geceleri ibadetle geçirmeye devam eder ise, Allah Teâlâ, onu cennetine girdirir. O geceler:

1- Receb ayının ilk gecesi.. O gece namaz kılmalı, ibadet etmeli, gündüzünde oruç tutmalı.

2- 3- İki bayram gecesi.. Onların gecelerinde namaz kılmalı, ibadet etmeli gündüzlerini de oruçsuz geçirmelidir.

4- Şaban ayının ortası, yani Berat gecesi. O gece namazla, ibadetle geçirmeli; gündüzünde de oruç tutmalıdır.

5- Aşura gecesi, yani Muharrem ayının onuncu gecesi. Bu gece namaz kılmalı, ibadet etmeli, gündüz oruçlu bulunmalıdır.3

Bu gece bir fırsattır

Binaenaleyh biz de, bu gecede yapacağımız dua ve ibadetlerimizin muhakkak kabul olunacağına ve Allah Teâlâ’nın biz kullarına olan lütfu, ikram ve izzetinin bol olacağına inanarak bu geceyi ihya etmeye gayret gösterelim. Böyle mübarek fırsatlardan faydalanıp afv olunmamıza vesile olacak hayırlı işlerle meşgul olalım. Günah sayılan hareketlerden sakınalım. Bu fırsat bir daha insanın eline ya geçer, ya geçmez.

Hani dedelerimiz, ninelerimiz! Hani annemiz, babamız! Hani dostlarımız kardeşlerimiz! Hani geçen sene aramızda bulunan dost ve ahbablarımız! Nereye gittiler? Niçin aramızda yoklar? Unutmayalım ki, onları sinelerine çeken kara toprak yakında bizi de çekecek... Binaenaleyh bu mübarek Regaib gecesini toparlanmamıza vesile kılmalıyız.

Regaib Kandili, Yüce Allah’ın af ve mağfiretinin istendiği, umut, huzur ve ilahî müjdelerle dolu bir gecedir. Bu nedenle, bu mübarek gece ve onu izleyen günler, Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve tüm insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızın olduğunu bir kez daha hatırlamaya ve hatırlatmaya, yanlış ve kusurlarımızdan dönmeye vesile olmalıdır.

Bu sebeple, idrak etmekle şeref duyduğumuz bu gece, Allah’a samimiyetle bağlanan kalplerin, açılan ellerin, yalvaran dillerin boş dönmeyeceği inancıyla; başta İslam aleminin aziz ve mansur olması, ülkemizin ve milletimizin birliği, dirliği, huzuru ve geleceği için; solan yüzlerin gülmesi, kaybolan ümitlerin tekrar gelmesi, sevgi, saygı, barış, hoşgörü ve kardeşliğin hakim olması, kötülük ve düşmanlıkların ortadan kalkması, fakirlik ve tembellikten kurtulunması, vatanımızın her köşesinden başarı ve kalkınma seslerinin yükselmesi, gönüllerimizin aydınlanması ve manevi huzurla dolması için, hepimiz yeniden düşünmeli, çalışmalı ve dua etmeliyiz.
 

hakanizm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Mayıs 2006
Mesajlar
1,952
Reaction score
1
Konum
Nereye
Muhterem Okuyucu!

Bu mübarek geceye adını veren “Regaib” kelimesi Arapçada: “Bahâsı ağır şey” veyâhut da: “Bol atâ” mânasına gelen “Regîbe”nin cem’i (çokluk şekli)dir. Şu hâlde Regaib gecesi: “Cenab-ı Hakk’ın in’âm hazînesinden bahâsı ağır şeylere veyâ bol atıyyelere nâil olma gecesi” demek olur. Bu gece, rağbet bulmuş, pek mübarek, pek kıymetli bir gecedir. Cenab-ı Hakk’ın kıymet ve değer verdiğine önem vermekle, kişi de kıymet ve değer bulur. Sen O’na değer ver ki, Allah Teâlâ da sana kıymet versin…

Huzura açılan kapı

Birer cüz’ü olduğumuz şu mâdde âleminde bahâsı ağır sayılan şeylerin değerleri izâfîdir, i’tibârîdir, ârızîdir. Bu gün değerli olan yarın kıymetini kaybedebilir. Bu gün değersiz olan, yarın değerlenebilir. Bu gün yeni olan, yarın eskiyebilir. Bende olmayan, sizde bulunabilir. Lâkin Regaib gecesinin “bahâsı ağır şeyler”i öyle değil! Yoksula da, zengine de hâzırdır. Dâimâ aynı değerdedir. Dâimâ yenidir ve herkes için mümkündür. Bu değerli şeyler, bu bol atıyyeler: İmândır, irfândır, ilâhî burhândır, ihsân ve gufrândır, dünyâ saadeti, âhiret selâmetidir.

Demek ki bu gece, Yüce Mevlâ’nın rahmet hazinesinden değeri üstün, bahâsı ağır atıyyelere erişme gecesidir. İnanmış insanların gönül huzuruna kavuşacakları bir gecedir. Allah Teâlâ’ya yönelmenin, O’ndan af ve bağış dilemenin hazzını tadacakları kutlu bir gecedir. Bu gecede Yüce Allah’ın sonsuz rahmeti mü’minleri kuşatır. O’na yükselen dualar kabul görür. Yalvaran diller ve kaldırılan eller boş geri çevrilmez.

Üç aylar iyi değerlendirilmeli

Müslümanlar için çok kıymetli olan bu geceyi ve mübarek üç ayları uyanık bir şekilde geçirmeliyiz. Günahlarımıza, yanlış tutum ve davranışlarımıza tevbe etmeli, hatalı yolda isek hemen dönmeliyiz. Yüce Rabbımıza karşı eksik olan kulluğumuzu tamamlamaya çalışmalıyız.

Milletimizin manevi duygularını canlandıran, kendi iç dünyalarını değerlendirme fırsatı veren, sorumluluk sahibi herkesin görev ve sorumluluğunu hatırlamasına vesile olan Regaib gecesi, duygu ve düşüncelerimizde yenilenerek ilahi rahmeti çekecek işler yapmamız, kulluk bilincine ulaşarak dua ve niyazda bulunmamız için bir nimettir.

Kur’an-ı Kerim’in; “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır”4,

“Erkek veya kadın kim mü’min olarak iyi amel işlerse onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız ve onların mükafatlarını yapmakta olduklarının en güzeliyle veririz”5 beyanları, maddi ve manevi yönden ilerlemenin ve her alanda var olma yolunun çalışmak ve emek sarf etmekten geçtiğini, hayatın güzelleşmesinin iman ve çalışma ile mümkün olacağına işaret etmektedir.

Mü’minlerin gönüllerinde huzur veren duygu ve hislerin oluşmasına, zaman zaman oluşan olumsuz düşüncelerden zihinlerin temizlenmesine vesile olan Regaib gecesini, fert ve toplum olarak bu duygular içerisinde değerlendirmek durumundayız. Çünkü, hayatımızda maddi ve manevi yönden denge oluşturmaya, tutarlı yaşamaya, insanlarımızı ayırmadan ve yargılamadan anlamaya, kendi içinde ve çevresiyle barışık olmaya, paylaşmaya, ekonomik sıkıntılardan dolayı ümitlerini ve ahlaki değerlerini kaybedenleri nasıl kazanacağımızı düşünmeye, insanlıktan sorumlu topluluğun bir parçası olarak eğitim ve bilimde ahlaki ve evrensel değerleri ortaya koymada, üretim ve kalitede hukuk ve adalete bağlı kalmada yükselmeye ihtiyacımız vardır.

Dostluk ve kardeşlik hakim kılınmalı

Duyguların ve hislerin coştuğu, dua ve niyazların yükseldiği, inananların huzur bulduğu böyle gecelerde; insanlarımız kalplerinde iyimserlik ve ümit kandillerini yakmalı, Regaib’in engin mesajını ruhlarında hissetmeli, ufuklarını açacak aydınlatıcı bilgilere doğru koşmalı, İslam dininin yaratanı tanıma ve ona bağlılık, yaratılanı sevme ve güzel ahlak dini olduğunu idrak etmeli ve gönül kapılarını herkese açmalıdır.

İslam alemi bu geceyi her yıl hüzün, keder ve kalplerdeki burukluğu yaşayarak idrak etmektedir. Çünkü İslam aleminin bir bölümünün çevresinde meydana gelen ve uzun zamandır çözümü de mümkün olmayan hadiseler, sağduyu sahibi bütün insanları üzmekte ve derinden yaralamaktadır. İnanıyor ve ümit ediyorum ki aklı selim galip gelecek, şiddet ve akan kan durdurulacak barış hakim olacaktır. İnsanlık adına hayır düşünen ve şiddetin yürekleri parçaladığına inanan herkesin gerekli hassasiyeti göstermesini diliyorum.

Allah Teâlâ’ya hamd olsun, bir Regaib gecesini daha idrakimiz nasip ve müyesser oldu. Binaenaleyh bu nimetin kadrini bilerek şükrünü ödemek mecburiyetindeyiz. Esasen Regaib gecesinin ihya edilmesi, her mü’min için ulvi bir vazifedir. Bu mübarek geceden gerektiği şekilde istifade etmeliyiz. Geçmiş hata, kusur ve günahlarımızdan pişmanlık duyarak bunları bir daha işlememeye söz vermeli, söz ve fiillerimizin Kur’an-ı Kerim ve Sünnete uygun olup olmadığının muhasebesini yapmalıyız. Dargınlık, kırgınlık, kin ve nefretin yerine sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, dostluk ve kardeşliği hâkim kılmalıyız. Yetimlerin, kimsesizlerin, fakir ve muhtaçların yüzünü güldürmeli, onlara yardım elimizi uzatmalıyız.

Regaib gecesinin en önemli yönlerinden birisi de insanların kendilerini hesaba çekme, günah ve sevaplarını düşünerek bundan sonraki hayatına çekidüzen vermelerine imkan tanımasıdır. Binaenaleyh: “Bu gece vesilesiyle, yüce Rabbimize karşı eksik olan kulluğumuzu tamamlamaya çalışalım. Allah Teâlâ’ya daha yakın olabilmenin yollarını arayalım. Dilimizi, kalbimizle birleştirerek can ü gönülden hatalarımıza, kusurlarımıza, günahlarımıza tevbe edip, daha ileriye, daha iyiye ve daha güzele yönelmeye gayret edelim. Tembellik cehalet ve gafleti terk edip, gayrete gelelim. “Kısacası: Mağfiret-i İlahiyyeye nail olabilmemiz için yapılması ne gerekli ise onu yapalım. Günah mı işledik. Tevbe edelim. Felah bundadır. Allah Teâlâ ve Resulünün yolundan mı ayrıldık? Hemen dönelim. Salah bundadır. Din kardeşlerimizden birinin gönlünü mü kırdık? Onaralım. İnsanlık bundadır. Üzerimizde başkalarının hakkı mı var? Ödeyelim. Müslümanlık bundadır. İçimizi ihtiras mı kaplamış? Sakınalım. Huzur bundadır. Milyonlarca Müslüman’ın koştuğu ezan seslerine kulak mı tıkadık? Açalım ve koşalım. Kurtuluş bundadır. Ruhumuzu kin ve düşmanlık mı bürümüş? Unutalım. Güven bundadır. Allah Teâlâ’ya kulluk vazifelerimiz mi eksik? İkmal etmeye çalışalım. Hiç olmazsa noksanlarımızı idrak ve itiraf edelim. Bu mübarek gecede bir hesabımızı yapalım. İslamî birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi kaybedip parça parça mı olmuşuz? Kaynaşalım. Yükselme ve ilerleme bundadır. Yoksulları, fakirleri, kimsesizleri görelim ve elimizi onlara uzatalım. Hayır ve refah bundadır. Çocuklarımıza dinlerini, imanlarını, mukaddes ve milli değerlerini öğretelim. Bu husustaki İhmallerimizi telafi etmeye çalışalım. Çünkü istikbal bundadır.

Ruhumuzdaki susuzluğa son verelim

Muhterem okuyucu!

Bu kutsal geceyi sakın gafletle geçirmeyelim. Bilhâssa böyle gecelerde rahmet ve mağfiret pınarları gürül gürül akarken gönül kaplarımızı doldurmazsak, boş bırakırsak yazık olur. İçimizdeki harâret, rûhumuzdaki susuzluk devâm edip gider. İnsân denilen varlık ne tuhaftır. Hem harâretten, susuzluktan yana-yakıla şikâyette bulunur; hem de bu harâreti dindirecek, bu susuzluğu giderecek bin bir imkân yanında ve bin bir fırsat önünde iken onlardan faydalanmayı düşünmez.

Müminler için bu gece, hem af, mağfiret ve ilahi rahmete kavuşma vesilesi, hem de birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını en yoğun bir şekilde yaşadıkları bir fırsattır. Bu gecede kırgınlara son verilir, gönüller alınır, fakir fukara hatırlanır. Bu sebepledir ki asırlar boyu bu topraklar üzerinde yaşayan Müslüman ecdadımız, bu geceyi diğer kutsal geceler gibi, dini hayata derinlik kazandıran bir değer olarak görmüşler ve onu nefisleri kontrol altına almanın bir fırsatı olarak değerlendirmişlerdir.

Bunalan ruhlar için bu gece gerçekten bulunmaz bir fırsattır. Bu gece, kulluk esprisi içinde Allah’ın ilahlık hakikatine en köklü anlamda bir sığınma anlamı taşıyan ve ibadetin özü olan dualarla en güzel bir şekilde değerlendirilmeli, günahlardan arınmak için Yüce Allah’a yalvarıp yakarılmalı, tevbe ve istiğfarda bulunulmalıdır.

Dipnotlar:

2 Deylemi, Firdevs, 2/196, No: 2975

3 Abdülkadir Geylani, a.g.e, 236

4 Necm Sûresi: 39

5 Nahl Sûresi: 97
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst