M
malatyasporlu
Misafir
Bazı kişilerden duyuyoruz Dünyanın tamamı Türk'lerden çoğaldı diye en azından ben çok duydum efsane deyip geçiştirdiğim şeye yavaş yavaş inanmaya başladım buyrun yaser arafat Türk çıktı yazı yeni şafaka ait
Arafat kökenini araştırmış!
Ebu Ammar kod adıyla El Fetih'in ve FKÖ'nün liderliğini yapan Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın ölmeden önce ailesindeki Türk kolu hakkında Osmanlı arşivlerinde araştırma yaptırdığı ortaya çıktı.
Ebu Ammar kod adıyla El Fetih'in ve FKÖ'nün liderliğini yapan Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın ölmeden önce ailesindeki Türk kolu hakkında Osmanlı arşivlerinde araştırma yaptırdığı ortaya çıktı. Arafat'ın babası Abdürrauf Arafat el-Kudva el-Hüseyni, 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda subay üniforması giymiş, Rumeli'de görev yapmış. Asıl adı Abdurrahman Abdurrauf el-Kudva olan Arafat'ın ailesiyle ilgili olarak Filistin'in Ankara Büyükelçisi Fuat Yasin'den Osmanlı arşivinde araştırma yapmasını istediği öğrenildi. Arafat'ın ailesindeki Türk dalı ile ilgili olarak çeşitli rivayetler zikrediliyor.
Önceki günlerde bir tv kanalında konuşan Büyükelçi Fuat Yasin, Arafat'ın anne tarafından ailesinin bir kolunun İstanbul'da yaşadığını bildiğini söyledi. Arafat, Yasin'den ailesinin Türk dalıyla ilgili araştırma yapmasını da istemiş. Fuat Yasin, son zamanlara kadar Osmanlı arşivlerinde araştırma yaptırdıklarını belirtti. Yasin, 1970'lerin sonunda Arafat'ın gizlice İstanbul'a gelerek bir süre kaldığını söyledi. 8. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de Arafat'ın kendisiyle yaptığı özel görüşmelerde, annesinin Türk olduğunu söylediğini ifade etti.
Arafat'ın annesi Zahva Hanım Kudüs'ün eski ve büyük ailelerinden Ebu Sa'ud ailesinden. Saud'ların Ağlama Duvarı'nın hemen yanındaki büyük evleri 1967 savaşından sonra İsrail tarafından kentsel düzenleme kılıfıyla yıkıldı. Ebu Saud ailesi Kudüs'te hem İngiliz hem İsrail işgaline karşı direnişte yer alan ünlü Arap aileler arasında yer alıyor. Arafat'ın babası Abdurrauf El-Kadvâ El Hüseyni ise Gazze kökenli. Arafat'ın ünlü Kudüs Müftüsü ve Filistinlilerin eski liderlerinden Hacı Emin El Hüseyni ile yakın akraba olduğunu söylenir. Arafat'ın baba tarafı Kudüs'ün ünlü ailelerinden Hüseyni'lere değil, bu ailenin bir diğer kolu olan Gazze'deki Hüseyni'lere mensup. Hacı Emin El Hüseyni'nin oğlu Abdulkadir Hüseyni de 1947'deki Kudüs direnişinin ünlü komutanları arasında yer alıyor. Abdulkadir Hüseyni Kudüs'te bir çatışmada şehit düştü. Onun oğlu ise FKÖ'nün etkili isimleri arasında ve Kudüs sorunu özel temsilcisi olan Faysal Hüseyni'dir. Arafat'tan sonra FKÖ'nün lideri olacağı gözüyle bakılan Faysal Hüseyni, 2001 yılında Kuveyt'te kalp krizi sonucunda yaşama veda etti. Arafat, Hüseyni'nin İsrailler tarafından atılan bir gaz bombasının etkisiyle sağlığının ciddi olarak bozulduğunu açıkladı.
Arafat'ın sülalesinde bir diğer Türk kolu ise Kahire bağlantılı. Baba Abdurrauf Arafat'ın 1927'de Kudüs'ten Kahire'ye göç ettikten sonra Abbasiye Mahallesi'nde annesine ait olduğu gerekçesiyle açtığı emlak davasından çıkarıyoruz bunu. Buna göre Arafat'ın babaannesi Abbasiye'de yerleşik köklü bir Türk aileye, Demirdaş'lara mensup. Arafat'ın babaannesinin ailesinin İstanbullu bir aileyle evlilik yoluyla kurulmuş yakın akrabalık bağı nedeniyle İstanbul'da mülkleri olması akla yatkın geliyor. Baba Arafat'ın açtığı veraset davası 1927-1948 yılları arasında sürmüş. Yılan hikayesine dönen bu davada bir mahkeme Arafat'ların talebine olumlu yanıt verince, ortalık toz dumana dönmüş, Mısır Hükümeti davaya müdahale etmiş. Baba Arafat'a sunulan çözüm yolu ise, Kahire'yi terketmesini istemek olmuş.
Osmanlı aileleri Abbasiye'de iskan edilmiş!
Abbasiye, Kahire'nin en eski mahallelerinden biri. Adını, Abbasi Halifesi 1.Abbas'tan alan mahalle 1960'lara kadar Kahire'nin en güzide semtleri arasındaydı. Abbasiye, hem Memluklar, hem Osmanlılar döneminde daha çok Osmanlı-Türk aileleriyle meskun idi. Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden önce Çerkez, Kıpçak ve diğer Türk kökenli ailelerin yerleştirildiği bir muhit. Osmanlı Kahire'yi aldıktan sonra İstanbul'dan getirilen aileler, Abbasiye'de iskan edilmişler. Yaser Arafat'ın babasının emlak davası açtığı ve neredeyse Abbasiye'nin büyük kısmını kapsayan davanın aslı esası bu. Demirdaş'ların Osmanlı döneminde mi yoksa daha önceki Memluklar döneminde de geldikleri tam olarak belli değil. Ama bilinen bir şey var ki Demirdaş'lar Kahire'de Osmanlı-Türk ailesi olarak biliniyor. Araştırmacılara göre 'Demirdaş'ların Memluklar döneminde Kafkasya havalisinden gelen Kıpçak Türklerinden de olma ihtimali bile varmış.
Direnişin kucağında büyüdü
Yedi kardeş olan Arafat'ın anne ve babası hayatta değil. Anne Zahva Arafat 1933'de Kahire'de yaşamını yitiriyor. Yaser Arafat ve kardeşi Fethi ise Kudüs'te, dayısı Salim Ebu Saud ve Şeyh Hasan Saud'un himayesinde büyüyor dört beş yıl kadar. Aile, İngilizlere karşı mücadele veren liderlerin uğrak yeridir.
Şeyh Hasan Kudüs'te kadılık yapan etkili bir isim ve Hacı Emin el Hüseyni'nin yakın arkadaşıdır. Şeyh Hasan, İngiliz egemenliğine karşı camilerde verdiği ateşli vaazlarıyla tanınıyor. Yaser Arafat 7 yaşında iken dayısı Salim Ebu Saud'un evinin basılıp İngilizler tarafından götürülmesine tanık oldu. Bu olaydan sonra iki kardeş, biraz da zorunlu olarak, 1937'de Mısırlı kökleriyle buluşmak için Kahire'de olan babalarının yanına dönüyorlar. Osmanlı döneminde bir Türk okulunda yetişmiş olan Hacı Emin El Hüseyni'nin desteklediği ve örgütlediği İngiliz karşıtı genel grev sırasında yapılan bu baskında Arafat ve kardeşi Fethi de tartaklanmıştı.
Aile boyu direnişçiler
Çocukluğundan beri sürgünde yaşayan ve ailesi parçalanan Yaser Arafat, 2003 Ağustosunda Hakk'ın rahmetine kavuşan kızkardeşi Yüsra El Kudva'nın cenaze törenine bile katılamadı. 77 yaşındaki El Kudva'nın Filistin bayrağına sarılmış cenazesi, Gazze yakınlarındaki mezarlıkta toprağa verildi. El Kudva'nın kocası Cerir, Arafat'ın eğitim konusundaki danışmanlığını, oğlu Nasır ise Filistin'in BM temsilciliğini yapıyor.
En yakın arkadaşları şehit edildi
FKÖ'nün Arafat'la birlikte lider kadrosunda yer alan pekçok arkadaşı İsrail gizli servisi Mossad tarafından öldürüldü. FKÖ'nün Roma temsilcisi Vail Zuaytir 9 Ekim 1972'de, Ebu Yusuf en-Neccar, Kemal Advan ve Kemal Nasır ise 10 Nisan 1973'te Beyrut'ta öldürüldüler. Sa'd Sayil, 29 Eylül 1980'de Lübnan'ın el-Buka vadisinde öldürüldü. FKÖ'nün önemli isimlerinden Hamdi et-Temimi, Mervan el-Kiyali ve Muhammed el-Cis, 18 Şubat 1988'de Kıbrıs'ın Limasol kentinde arabalarına yerleştirilen bombanın patlaması sonucunda öldürüldüler. FKÖ'nün efsanevi isimlerinden Ebu Cihad künyeli Halil el-Vezir İsrail deniz kuvvetlerinin bir gece baskını sonucunda 16 Nisan 1988'de Tunus'ta öldürüldü. El Fetih Örgütü'nün kuruluşundan itibaren örgütçü kimliğiyle bilinen ve Filistinlilerin kalbine taht kuran efsanevi isimlerden Ebu İyad, arkadaşları Ebu'l-Hevl ve Fahri el-Umeri ise 15 Ocak 1991'de Tunus'ta gerçekleştirilen bir saldırıda hayatlarını kaybetti.
Filistin'in First Lady'si
Yaser Arafat, örgüt adıyla Ebu Ammar, Filistinli Katolik Hıristiyan-Arap bir aileye mensup Kudüs doğumlu, 28 yaşındaki Süha Tawil ile 1991 yılında Tunus'ta gizlice evlendi. Süha Tawil, Arafat'ın yakın arkadaşlarından gazeteci-yazar bayan Reymonda Hawa Tawil'in kızı. Reymonda Tawil 1978'de, 'Evim, Hapishanem'kitabıyla İsrail işgali altındaki topraklarda kendi hayatını konu alan Filistinli bir kadının mücadelesini anlatmıştı. Evim, Hapishanem (My Home, My Prison) 1992 yılında yönetmenler Erica Marcus ve Susanna Blaustein Munoz tarafından 1992'de filme alındı. Zengin bir aileye mensup olan Suha Tawil, Sorbonne Üniversitesi'nde okudu. Çocukluğu Nablus ve Ramallah'ta geçen Süha Tawil, evlenmeden önce FKÖ'nün Tunus'taki merkezinde, Hakla İlişkiler Bürosu'nda çalıştı ve Arafat'ın sekreterliğini yaptı. Tawil bu arada din değiştirerek Müslüman oldu.Yaser Arafat-Süha Tawil evliliğinden 1995'de bir kız çocukları dünyaya geldi. Çift, çocuklarına Arafat'ın annesi Zahva'nın adını verdi. Feminist bir kişiliği olan ve çalkantılı bir evlilik yaşayan Süha Tawil, 2000 yılında çocuğuyla birlikte Paris'e yerleşti.
Suriye Başbakanı Naci, Itri'nin torunuymuş
Suriye asıllı gazeteci Hüsnü Mahalli, Türklerle Arapların yüzyıllarca birlikte yaşadıklarını ve içiçe girdiklerini ifade ederek Arafat'ın aile yapısında da bu gerçeğin gözlendiği ifade etti. Arafat'ın Türk kökeniyle gurur duyduğunu her fırsatta dile getirdiğini belirten Mahalli, 'Mesala Suriye Başbakanı Naci Itri, bildiğimiz Itri Efendi'nin torunlarındandır. Kendisi Türkiye'ye geldiğinde Başbakan'a şaka yollu olarak Mısır Çarşısı'nda bir dükkanları olduğunu söylemiş. Başbakan da bir jest olarak Itri'nin ailesi ve mülkleri hakkında arşivlerde bir araştırma yaparak kendisine göndermiş. Arafat da annesinin Türk asıllı olduğunu, ailesinin İstanbul'da bazı mülkleri bulunduğunu söylemiş. Bu nedenle araştırma yaptırmış. Bildiğiniz gibi Büyükelçi Yasin bazı belgelere ulaştıklarını açıkladı. Arafat, bu araştırmayı maddi bir şey elde etmek için değil, ailesiyle ilgili gerçeklere ulaşmak için istemiştir' dedi.
ABDULLAH MURADOĞLU
YENİŞAFAK
Ne diyeceksiniz ?
Arafat kökenini araştırmış!
Ebu Ammar kod adıyla El Fetih'in ve FKÖ'nün liderliğini yapan Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın ölmeden önce ailesindeki Türk kolu hakkında Osmanlı arşivlerinde araştırma yaptırdığı ortaya çıktı.
Ebu Ammar kod adıyla El Fetih'in ve FKÖ'nün liderliğini yapan Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın ölmeden önce ailesindeki Türk kolu hakkında Osmanlı arşivlerinde araştırma yaptırdığı ortaya çıktı. Arafat'ın babası Abdürrauf Arafat el-Kudva el-Hüseyni, 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda subay üniforması giymiş, Rumeli'de görev yapmış. Asıl adı Abdurrahman Abdurrauf el-Kudva olan Arafat'ın ailesiyle ilgili olarak Filistin'in Ankara Büyükelçisi Fuat Yasin'den Osmanlı arşivinde araştırma yapmasını istediği öğrenildi. Arafat'ın ailesindeki Türk dalı ile ilgili olarak çeşitli rivayetler zikrediliyor.
Önceki günlerde bir tv kanalında konuşan Büyükelçi Fuat Yasin, Arafat'ın anne tarafından ailesinin bir kolunun İstanbul'da yaşadığını bildiğini söyledi. Arafat, Yasin'den ailesinin Türk dalıyla ilgili araştırma yapmasını da istemiş. Fuat Yasin, son zamanlara kadar Osmanlı arşivlerinde araştırma yaptırdıklarını belirtti. Yasin, 1970'lerin sonunda Arafat'ın gizlice İstanbul'a gelerek bir süre kaldığını söyledi. 8. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de Arafat'ın kendisiyle yaptığı özel görüşmelerde, annesinin Türk olduğunu söylediğini ifade etti.
Arafat'ın annesi Zahva Hanım Kudüs'ün eski ve büyük ailelerinden Ebu Sa'ud ailesinden. Saud'ların Ağlama Duvarı'nın hemen yanındaki büyük evleri 1967 savaşından sonra İsrail tarafından kentsel düzenleme kılıfıyla yıkıldı. Ebu Saud ailesi Kudüs'te hem İngiliz hem İsrail işgaline karşı direnişte yer alan ünlü Arap aileler arasında yer alıyor. Arafat'ın babası Abdurrauf El-Kadvâ El Hüseyni ise Gazze kökenli. Arafat'ın ünlü Kudüs Müftüsü ve Filistinlilerin eski liderlerinden Hacı Emin El Hüseyni ile yakın akraba olduğunu söylenir. Arafat'ın baba tarafı Kudüs'ün ünlü ailelerinden Hüseyni'lere değil, bu ailenin bir diğer kolu olan Gazze'deki Hüseyni'lere mensup. Hacı Emin El Hüseyni'nin oğlu Abdulkadir Hüseyni de 1947'deki Kudüs direnişinin ünlü komutanları arasında yer alıyor. Abdulkadir Hüseyni Kudüs'te bir çatışmada şehit düştü. Onun oğlu ise FKÖ'nün etkili isimleri arasında ve Kudüs sorunu özel temsilcisi olan Faysal Hüseyni'dir. Arafat'tan sonra FKÖ'nün lideri olacağı gözüyle bakılan Faysal Hüseyni, 2001 yılında Kuveyt'te kalp krizi sonucunda yaşama veda etti. Arafat, Hüseyni'nin İsrailler tarafından atılan bir gaz bombasının etkisiyle sağlığının ciddi olarak bozulduğunu açıkladı.
Arafat'ın sülalesinde bir diğer Türk kolu ise Kahire bağlantılı. Baba Abdurrauf Arafat'ın 1927'de Kudüs'ten Kahire'ye göç ettikten sonra Abbasiye Mahallesi'nde annesine ait olduğu gerekçesiyle açtığı emlak davasından çıkarıyoruz bunu. Buna göre Arafat'ın babaannesi Abbasiye'de yerleşik köklü bir Türk aileye, Demirdaş'lara mensup. Arafat'ın babaannesinin ailesinin İstanbullu bir aileyle evlilik yoluyla kurulmuş yakın akrabalık bağı nedeniyle İstanbul'da mülkleri olması akla yatkın geliyor. Baba Arafat'ın açtığı veraset davası 1927-1948 yılları arasında sürmüş. Yılan hikayesine dönen bu davada bir mahkeme Arafat'ların talebine olumlu yanıt verince, ortalık toz dumana dönmüş, Mısır Hükümeti davaya müdahale etmiş. Baba Arafat'a sunulan çözüm yolu ise, Kahire'yi terketmesini istemek olmuş.
Osmanlı aileleri Abbasiye'de iskan edilmiş!
Abbasiye, Kahire'nin en eski mahallelerinden biri. Adını, Abbasi Halifesi 1.Abbas'tan alan mahalle 1960'lara kadar Kahire'nin en güzide semtleri arasındaydı. Abbasiye, hem Memluklar, hem Osmanlılar döneminde daha çok Osmanlı-Türk aileleriyle meskun idi. Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden önce Çerkez, Kıpçak ve diğer Türk kökenli ailelerin yerleştirildiği bir muhit. Osmanlı Kahire'yi aldıktan sonra İstanbul'dan getirilen aileler, Abbasiye'de iskan edilmişler. Yaser Arafat'ın babasının emlak davası açtığı ve neredeyse Abbasiye'nin büyük kısmını kapsayan davanın aslı esası bu. Demirdaş'ların Osmanlı döneminde mi yoksa daha önceki Memluklar döneminde de geldikleri tam olarak belli değil. Ama bilinen bir şey var ki Demirdaş'lar Kahire'de Osmanlı-Türk ailesi olarak biliniyor. Araştırmacılara göre 'Demirdaş'ların Memluklar döneminde Kafkasya havalisinden gelen Kıpçak Türklerinden de olma ihtimali bile varmış.
Direnişin kucağında büyüdü
Yedi kardeş olan Arafat'ın anne ve babası hayatta değil. Anne Zahva Arafat 1933'de Kahire'de yaşamını yitiriyor. Yaser Arafat ve kardeşi Fethi ise Kudüs'te, dayısı Salim Ebu Saud ve Şeyh Hasan Saud'un himayesinde büyüyor dört beş yıl kadar. Aile, İngilizlere karşı mücadele veren liderlerin uğrak yeridir.
Şeyh Hasan Kudüs'te kadılık yapan etkili bir isim ve Hacı Emin el Hüseyni'nin yakın arkadaşıdır. Şeyh Hasan, İngiliz egemenliğine karşı camilerde verdiği ateşli vaazlarıyla tanınıyor. Yaser Arafat 7 yaşında iken dayısı Salim Ebu Saud'un evinin basılıp İngilizler tarafından götürülmesine tanık oldu. Bu olaydan sonra iki kardeş, biraz da zorunlu olarak, 1937'de Mısırlı kökleriyle buluşmak için Kahire'de olan babalarının yanına dönüyorlar. Osmanlı döneminde bir Türk okulunda yetişmiş olan Hacı Emin El Hüseyni'nin desteklediği ve örgütlediği İngiliz karşıtı genel grev sırasında yapılan bu baskında Arafat ve kardeşi Fethi de tartaklanmıştı.
Aile boyu direnişçiler
Çocukluğundan beri sürgünde yaşayan ve ailesi parçalanan Yaser Arafat, 2003 Ağustosunda Hakk'ın rahmetine kavuşan kızkardeşi Yüsra El Kudva'nın cenaze törenine bile katılamadı. 77 yaşındaki El Kudva'nın Filistin bayrağına sarılmış cenazesi, Gazze yakınlarındaki mezarlıkta toprağa verildi. El Kudva'nın kocası Cerir, Arafat'ın eğitim konusundaki danışmanlığını, oğlu Nasır ise Filistin'in BM temsilciliğini yapıyor.
En yakın arkadaşları şehit edildi
FKÖ'nün Arafat'la birlikte lider kadrosunda yer alan pekçok arkadaşı İsrail gizli servisi Mossad tarafından öldürüldü. FKÖ'nün Roma temsilcisi Vail Zuaytir 9 Ekim 1972'de, Ebu Yusuf en-Neccar, Kemal Advan ve Kemal Nasır ise 10 Nisan 1973'te Beyrut'ta öldürüldüler. Sa'd Sayil, 29 Eylül 1980'de Lübnan'ın el-Buka vadisinde öldürüldü. FKÖ'nün önemli isimlerinden Hamdi et-Temimi, Mervan el-Kiyali ve Muhammed el-Cis, 18 Şubat 1988'de Kıbrıs'ın Limasol kentinde arabalarına yerleştirilen bombanın patlaması sonucunda öldürüldüler. FKÖ'nün efsanevi isimlerinden Ebu Cihad künyeli Halil el-Vezir İsrail deniz kuvvetlerinin bir gece baskını sonucunda 16 Nisan 1988'de Tunus'ta öldürüldü. El Fetih Örgütü'nün kuruluşundan itibaren örgütçü kimliğiyle bilinen ve Filistinlilerin kalbine taht kuran efsanevi isimlerden Ebu İyad, arkadaşları Ebu'l-Hevl ve Fahri el-Umeri ise 15 Ocak 1991'de Tunus'ta gerçekleştirilen bir saldırıda hayatlarını kaybetti.
Filistin'in First Lady'si
Yaser Arafat, örgüt adıyla Ebu Ammar, Filistinli Katolik Hıristiyan-Arap bir aileye mensup Kudüs doğumlu, 28 yaşındaki Süha Tawil ile 1991 yılında Tunus'ta gizlice evlendi. Süha Tawil, Arafat'ın yakın arkadaşlarından gazeteci-yazar bayan Reymonda Hawa Tawil'in kızı. Reymonda Tawil 1978'de, 'Evim, Hapishanem'kitabıyla İsrail işgali altındaki topraklarda kendi hayatını konu alan Filistinli bir kadının mücadelesini anlatmıştı. Evim, Hapishanem (My Home, My Prison) 1992 yılında yönetmenler Erica Marcus ve Susanna Blaustein Munoz tarafından 1992'de filme alındı. Zengin bir aileye mensup olan Suha Tawil, Sorbonne Üniversitesi'nde okudu. Çocukluğu Nablus ve Ramallah'ta geçen Süha Tawil, evlenmeden önce FKÖ'nün Tunus'taki merkezinde, Hakla İlişkiler Bürosu'nda çalıştı ve Arafat'ın sekreterliğini yaptı. Tawil bu arada din değiştirerek Müslüman oldu.Yaser Arafat-Süha Tawil evliliğinden 1995'de bir kız çocukları dünyaya geldi. Çift, çocuklarına Arafat'ın annesi Zahva'nın adını verdi. Feminist bir kişiliği olan ve çalkantılı bir evlilik yaşayan Süha Tawil, 2000 yılında çocuğuyla birlikte Paris'e yerleşti.
Suriye Başbakanı Naci, Itri'nin torunuymuş
Suriye asıllı gazeteci Hüsnü Mahalli, Türklerle Arapların yüzyıllarca birlikte yaşadıklarını ve içiçe girdiklerini ifade ederek Arafat'ın aile yapısında da bu gerçeğin gözlendiği ifade etti. Arafat'ın Türk kökeniyle gurur duyduğunu her fırsatta dile getirdiğini belirten Mahalli, 'Mesala Suriye Başbakanı Naci Itri, bildiğimiz Itri Efendi'nin torunlarındandır. Kendisi Türkiye'ye geldiğinde Başbakan'a şaka yollu olarak Mısır Çarşısı'nda bir dükkanları olduğunu söylemiş. Başbakan da bir jest olarak Itri'nin ailesi ve mülkleri hakkında arşivlerde bir araştırma yaparak kendisine göndermiş. Arafat da annesinin Türk asıllı olduğunu, ailesinin İstanbul'da bazı mülkleri bulunduğunu söylemiş. Bu nedenle araştırma yaptırmış. Bildiğiniz gibi Büyükelçi Yasin bazı belgelere ulaştıklarını açıkladı. Arafat, bu araştırmayı maddi bir şey elde etmek için değil, ailesiyle ilgili gerçeklere ulaşmak için istemiştir' dedi.
ABDULLAH MURADOĞLU
YENİŞAFAK
Ne diyeceksiniz ?