İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Yatağımın Altında Kimi Bulsam Beğenirsin!

Karluk

0
İyinet Üyesi
Katılım
9 Temmuz 2010
Mesajlar
1,221
Reaction score
52
Konum
Gönüller...
Merhaba,
Yatağımın altında birini aramak gibi bir âdetim yoktur. Zengin ve kültürel olarak kendini geliştirerek estetik ve felsefi değerleri özümseyerek iliklerine kadar işletmiş her iyi aile çocuğu gibi ben de yatak altındaki canavar, ecinni, peri, yaratık ve benzeri korkularından berî olarak büyütülerek yetiştirildim.

Şu an itibariyle 25 yaşımın keyiflerini sürüyorum ve bu yaşıma kadar yatağımın altına bakmak bile akluhayalimden geçmemişti. Yatağın altına bir şey koymak veya yatağın altından bir şey almak gibi bir faaliyet eylemi ise benim yaşam tarzımda bulunmamaktadır. Çünkü her varlıklı, zengin ve varsıl aile gibi bizim de şahsi yaşam alanlarımızda ihtiyaçlarımız en mükemmel çözümlerle çözümlenmiştir. Bu sebepten ben odamda yatak altına envai türlü eşya koymak gibi bir alışkanlık da edinmedim. Ayakkabı olsun, gravat (quarevatte kelimesi Hırvatistanlılardan gelmektedir) olsun, takım elbise ve boksör donlarım olsun her zaman için odamın içinde ayrı bir odada bulunan banyonun hemen yanındaki odada bulunmaktadır.

Ancak geçen gün maceracı ve kâşif ruhuma yenik düşerek bir çılgınlık yapmaya karar verdim. Aklımda çok hince ve eğlenceli (funny and enjoying) bir şaka komikliği vardı: uşağımızı çağırdıktan sonra yatağın altına girecek ve onun odada beni bulamayınca nasıl da şaşkoloz gibi gördüğünü düşünerek eğlenecektim (home adventure enjoying and funning).

Uşağımızı çağırdıktan sonra yatağın altına girdim ve kendi içimden kıkır kıkır gülerek olacakları beklemeye başladım. Çok geçmeden (çok geçerse uşak kovulabilir bizde) uşak odama kapıyı tıklattı ve "Gel!" sesi gelmeyince tekrar tıklattı ve yine ses gelmeyince bir süre sonra odaya girdi. Onun rugan ayakkabılarını yatağımın altında görebiliyordum (uşaklarımızın rugan giymesi II. Meşrutiyet'ten bu yana şarttır). Odaya girince duraksadı (çünkü beni görememişti keh keh) ve "İlşad Bey?" dedi. Elbette cevap alamayınca şaşırdı (şaşkınlığını ayakkabılarının hareketinden anlayabiliyordum). Banyoya doğru yönelerek kapıyı tıklattı, "Efendim?" dedi, ses yok tabii : )))) Sonra giysi odamın kapısına gitti ve "İçerde misiniz, efendim?" dedi, yine ses yok : ))))

Ben bu esnada bu çılgınca şakanın eğlendirici yönünü özümsemiş ve gülücük ve kahkalarımı tutmak için kıpkırmızı kesilmiştim, hayatımdaki en komik ve eğlenceli an dakikalarından bir tanesiydi bu. Sonunda uşak ümidini kesti ve şaşkın adımlarla odadan çıkıp gitti. Ben de tam yatağımdan çıkıp uşağı tekrar çağırarak onu şaşırtmayı düşünürken yatağımın altındaki bir şey dikkatimi çekti... Bir kelebekti bu!

Bu küçük kelebek kim bilir odama nasıl girmişti? Bu gizem üzerinde düşünmeye fırsat bulamadan bu kelebek hayvanının etkileyici güzelliğini seyre koyuldum. O kadar güzel fakat bir o kadar da narin, nazik, kırılgan, naif ve hassastı ki, anlatamam... Onun kanatlarını nazikçe birleştirerek tuttum ve yatağın altından çıktım. Tekrar uşağa seslenerek onu çağırdım fakat acelem vardı, bu küçük kelebeğin ömrünün geri kalan yıllarını huzur ve mutluluk (happines of peace) içinde geçirmesini istiyordum.

Uşak odaya gelirken duyduğum ayak seslerinden sonra gelecek kapı tıklatmasını beklemeden sert ve buyurgan bir ses tonuyla "Geel!" dedim. Uşak kapıyı çalmadan odaya girdi ve ilk kez karnabaharı doğal ortamında görmüş bir asilzade çocuğu gibi şaşkın ve şapşalımsı bir bakışla bana baktı. "Burada mıydınız?" dedi, benimse önemsiz konularla vakit kaybetme lüksüm yoktu, "Evet, kör müsün!" diye kestirip attım ve bana derhâl boş bir kavanoz getirmesini istedim, ve ekledim: kapağını da delmeyi unutöa, çabuk, bu küçük kelebeğe bir şey olursa sorumlusu sensin dedim.

Uşak ses hızıyla koştu ve az sonra istediğim gibi bir kavanozla içeri girdi, hemen kelebeği kavanoza koyup kapağını kapattım.

Küçük kelebeği ömrünün geri kalanını mutlu mesut ve bahtiyar geçirmesi ve konacak münasip bir yer bulması için Polonezköy'deki at çiftliğimize gönderdim.

Gördüğünüz gibi, hayat sürprizlerle dolu, yatağınızın altında kimin olduğunu oraya bakmadan asla bilemezsiniz. :)
 

kuzgun

İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
19 Temmuz 2008
Mesajlar
12,400
Reaction score
264
bunu yazmak nereden aklına geldi :D süper bir hikayeydi, uşağınızın ses hızıyla hareket etmesine ayrı bi şaşırdım ve ööööyle baka kaldım hikayeye
 

Karluk

0
İyinet Üyesi
Katılım
9 Temmuz 2010
Mesajlar
1,221
Reaction score
52
Konum
Gönüller...
Biz zenginlerin böyle yaşanmış gerçekliklere dayanan eğlenceli hikâyeleri vardır. Bir keresinde de hoşlandığım kıza aldığım 3 karatlık pırlantayı gören bir fakir arkadaşımız ağlamıştı. O da ayrı bir hikâyedir. Bir ara anlatırım. :)

Beğenmenize sevindim. Saygılarımla selam ederim (salute with respects),
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Üst