ADLİYE PROTESTOCULARI VE MERKEZ (KAÇ) MEDYA - Ahmet Alp HAN
Türkiyede yaşanan trajik ve basın özgürlüğüne darbe vuran olayların arka planlarında neler olup bittiğini anlatmak, uzun uzadıya size vaaz vermek gibi olacağından gelin, şu Fakirin dilinden bazı dostlarımın başından geçen olayları birlikte okuyup nihayetinde de değerlendirmeye ne dersiniz?
Dilerseniz, vira Bismillah diyerek ilk olaydan, yani Çağlayan Adliyesinde gazetecilere yapılan baskının protestoları yaşanırken yanındaki Çağlayan Camiinde vuku bulan hadiseden başlayalım. Dostum şöyle anlattı:
Çağlayan Camii Vakası
Bugün Çağlayan Adliyesinin yanındaki Çağlayan Camisinde ikindi namazı evvelinde başında sarığı, üstünde cübbesiyle imam cemaate dönerek Muhterem cemaat! Sizden arkadaşlar telefonlarının şarjı için caminin prizlerini kullanıyorlar ve sonrada yanına para bırakıyorlar. Bir de dışarıda, abdest mahallinde kullandıkları su için sadaka kutusu oluşturmuşlar, içine para atıyorlar. Bu masrafları cami derneğimiz zaten karşılamakta. Muhterem cemaat, sizin vermenize gerek yok. dedi.
Hepimiz duygulandık ve Abilerimizin, kardeşlerimizin hassasiyeti bu. dedik.
İlk olay böyle nihayete eriyor. Yıllardır televizyonlarda ve kendi gözlerimizle şahit olmak zorunda kaldığımız nice protestolar var ki ( trafiği kapatmalar, dükkanları yağmalamalar, cana kastetmeler, devlet malına zarar vermeler, vs .) bu protesto ahlakından yoksun olan gösteriler hem masum halkımıza eziyet vesilesi oluşturmuş hem de bizi yurt dışındaki insanlara rezil etmekten öteye gidemeyip, belki haklı iken haksız duruma düşmeye sebebiyet vermiştir.
Bu Çağlayan Cami vakası ve diğer sevken bir ilimizde vuku bulan protestolarda, bırakın bir mala veya cana zarar vermeyi trafikte bir araba bile durdurulmadı. Şahit olan varsa lütfen yazsın.
Fransız Bir Siyasetçinin Verdiği Açık Kredi
Fransada ikamet eden bir gazeteci arkadaşımın anlattıkları bu fakiri yıktı geçti. Olay şöyle:
Fransada milletvekili adayı çok tanınmış bir siyasetçi beni çağırdı bugün. Yaklaşık bir saat bizi dinledi. Gazetemizin misyonunu ve Türkiyede vuku bulan, medyaya karşı alınan kabul edilemez tutumu anlattık. Bize Çağırırsanız Türkiyeye gelir, gazetenizi ziyaret ederim, konferans veririm. Ne dilerseniz size açık kredi. dedi. Başka bir parti başkanı ise akşam yemeğine davet etti. İki saat, yüz yüze bizi dinledi.
Normalde olacak işler değil. Ülkemizdeki vahim olaylar bu insanların Hizmet Camiasına karşı olan sempatisini artırdı. Hele Ekrem Dumanlının ve okurlarının dik duruşları onları mest etmiş. Fransada ki gazeteler ellerinde Fethullah Gülenin fotoğrafını tutan kalabalıkları kocaman girdi. Büyük bir cesaret örneği gösterildiğini takdir ediyorlar.
Bu iki okuduktan sonra siz idrak sahibi insanlara sorarım bu protestoları yapan şahısların terörist bir örgüt veya çete üyesi olma ihtimali var mıdır? Yabancıların bile duruşlarını takdir ettikleri bu insanlardan terörist veya haşhaşi çıkabilir mi?
MERKEZ (KAÇ) MEDYANIN SORUMSUZLUĞU
Olayların başlangıcından beri medyayı sıkı bir takibe aldığım söylenebilir. Hele ilk gün, yani Pazar sabahım resmen kâbusa dönmüştü. Neyse ki öğlene doğru ilk şoku atlatmış ve birazcık kendime gelebilmiştim. Ne var ki, bazı sorumsuz haber kanallarının işgüzarlığın oluşturduğu artçı şoklar Fakiri derinden yaraladı.
O koskoca, kendilerini Merkez Medya veya Tarafsız Medya olma iddiasında bulunarak tanıtan haber kanalları, bir yerlerden sanki talimat almışlar gibi, koca koca puntolar kullanarak Paralel Yapıya Operasyon gibi sorumsuzca haber girişleri yaptılar.
Halbuki, aldığım duyumlara göre, Samanyolu Televizyonu ve Zaman Gazetesine yönelik gerçekleştirilen operasyonda gerek polislerin baskın için getirdikleri evraklarda gerekse savcılığın belgelerinde Paralel Yapı gibi sadece bir iddiadan ibaret olan bir tabir yokmuş. Fakat buna rağmen HaberTürk, NTV, CNN ve KanalD gibi dev medya organlarının böyle bir haber başlığı kullanmaları burnuma pis kokuların gelmesine sebep oluyor.
Yoksa artık bu dev medya kuruluşları da delili ve araştırmacı gazeteciliği bir yana koyup makul şüphe kuralını mı uygulamaya başladılar?
Bir gazeteci olarak yakıştıramadığımı belirtmek isterim. Nihayetinde baskın kendileri gibi medya kuruluşlarına ve gazetecilere yapılıyor. Hiç mi meslektaşlarına karşı bir sevgi ve saygıları yok. Yurt dışındaki medya kuruluşları ve özgür basın mensupları bile durumu protesto ederken hiç mi yüzleri kızarmıyor? Yazık!
Ahmet Alp HAN
@ahze22
www.hanhaber.blogspot.com
Türkiyede yaşanan trajik ve basın özgürlüğüne darbe vuran olayların arka planlarında neler olup bittiğini anlatmak, uzun uzadıya size vaaz vermek gibi olacağından gelin, şu Fakirin dilinden bazı dostlarımın başından geçen olayları birlikte okuyup nihayetinde de değerlendirmeye ne dersiniz?
Dilerseniz, vira Bismillah diyerek ilk olaydan, yani Çağlayan Adliyesinde gazetecilere yapılan baskının protestoları yaşanırken yanındaki Çağlayan Camiinde vuku bulan hadiseden başlayalım. Dostum şöyle anlattı:
Çağlayan Camii Vakası
Bugün Çağlayan Adliyesinin yanındaki Çağlayan Camisinde ikindi namazı evvelinde başında sarığı, üstünde cübbesiyle imam cemaate dönerek Muhterem cemaat! Sizden arkadaşlar telefonlarının şarjı için caminin prizlerini kullanıyorlar ve sonrada yanına para bırakıyorlar. Bir de dışarıda, abdest mahallinde kullandıkları su için sadaka kutusu oluşturmuşlar, içine para atıyorlar. Bu masrafları cami derneğimiz zaten karşılamakta. Muhterem cemaat, sizin vermenize gerek yok. dedi.
Hepimiz duygulandık ve Abilerimizin, kardeşlerimizin hassasiyeti bu. dedik.
İlk olay böyle nihayete eriyor. Yıllardır televizyonlarda ve kendi gözlerimizle şahit olmak zorunda kaldığımız nice protestolar var ki ( trafiği kapatmalar, dükkanları yağmalamalar, cana kastetmeler, devlet malına zarar vermeler, vs .) bu protesto ahlakından yoksun olan gösteriler hem masum halkımıza eziyet vesilesi oluşturmuş hem de bizi yurt dışındaki insanlara rezil etmekten öteye gidemeyip, belki haklı iken haksız duruma düşmeye sebebiyet vermiştir.
Bu Çağlayan Cami vakası ve diğer sevken bir ilimizde vuku bulan protestolarda, bırakın bir mala veya cana zarar vermeyi trafikte bir araba bile durdurulmadı. Şahit olan varsa lütfen yazsın.
Fransız Bir Siyasetçinin Verdiği Açık Kredi
Fransada ikamet eden bir gazeteci arkadaşımın anlattıkları bu fakiri yıktı geçti. Olay şöyle:
Fransada milletvekili adayı çok tanınmış bir siyasetçi beni çağırdı bugün. Yaklaşık bir saat bizi dinledi. Gazetemizin misyonunu ve Türkiyede vuku bulan, medyaya karşı alınan kabul edilemez tutumu anlattık. Bize Çağırırsanız Türkiyeye gelir, gazetenizi ziyaret ederim, konferans veririm. Ne dilerseniz size açık kredi. dedi. Başka bir parti başkanı ise akşam yemeğine davet etti. İki saat, yüz yüze bizi dinledi.
Normalde olacak işler değil. Ülkemizdeki vahim olaylar bu insanların Hizmet Camiasına karşı olan sempatisini artırdı. Hele Ekrem Dumanlının ve okurlarının dik duruşları onları mest etmiş. Fransada ki gazeteler ellerinde Fethullah Gülenin fotoğrafını tutan kalabalıkları kocaman girdi. Büyük bir cesaret örneği gösterildiğini takdir ediyorlar.
Bu iki okuduktan sonra siz idrak sahibi insanlara sorarım bu protestoları yapan şahısların terörist bir örgüt veya çete üyesi olma ihtimali var mıdır? Yabancıların bile duruşlarını takdir ettikleri bu insanlardan terörist veya haşhaşi çıkabilir mi?
MERKEZ (KAÇ) MEDYANIN SORUMSUZLUĞU
Olayların başlangıcından beri medyayı sıkı bir takibe aldığım söylenebilir. Hele ilk gün, yani Pazar sabahım resmen kâbusa dönmüştü. Neyse ki öğlene doğru ilk şoku atlatmış ve birazcık kendime gelebilmiştim. Ne var ki, bazı sorumsuz haber kanallarının işgüzarlığın oluşturduğu artçı şoklar Fakiri derinden yaraladı.
O koskoca, kendilerini Merkez Medya veya Tarafsız Medya olma iddiasında bulunarak tanıtan haber kanalları, bir yerlerden sanki talimat almışlar gibi, koca koca puntolar kullanarak Paralel Yapıya Operasyon gibi sorumsuzca haber girişleri yaptılar.
Halbuki, aldığım duyumlara göre, Samanyolu Televizyonu ve Zaman Gazetesine yönelik gerçekleştirilen operasyonda gerek polislerin baskın için getirdikleri evraklarda gerekse savcılığın belgelerinde Paralel Yapı gibi sadece bir iddiadan ibaret olan bir tabir yokmuş. Fakat buna rağmen HaberTürk, NTV, CNN ve KanalD gibi dev medya organlarının böyle bir haber başlığı kullanmaları burnuma pis kokuların gelmesine sebep oluyor.
Yoksa artık bu dev medya kuruluşları da delili ve araştırmacı gazeteciliği bir yana koyup makul şüphe kuralını mı uygulamaya başladılar?
Bir gazeteci olarak yakıştıramadığımı belirtmek isterim. Nihayetinde baskın kendileri gibi medya kuruluşlarına ve gazetecilere yapılıyor. Hiç mi meslektaşlarına karşı bir sevgi ve saygıları yok. Yurt dışındaki medya kuruluşları ve özgür basın mensupları bile durumu protesto ederken hiç mi yüzleri kızarmıyor? Yazık!
Ahmet Alp HAN
@ahze22
www.hanhaber.blogspot.com