İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Ahmet Alp Han 'Birleşen Gönüller' Klasiği

ahze21

0
İyinet Üyesi
Katılım
26 Nisan 2008
Mesajlar
14
Reaction score
1
Ahmet Alp Han 'Birleşen Gönüller' Klasiği

Gençliğimde etkilendiğim bir çok film vardır. “İyi, Kötü ve Çirkin”, “13. Savaşçı”, Cesuryürek”, “İhtiras Rüzgarları” vb..

Sonradan dikkat edince büyük bir çoğunluğunun, unutulmaz bir tarihi süreç içerisinde yaşayan sıradan insanların başından geçen olayları konu aldığını fark ettim.

Ama bu filmler arasında öyle bir film vardı ki, üç buçuk saatlik süresine rağmen hiç canım sıkılmadan, zevkle ve heyecanla izlediğimi söylemek isterim: “Dr. Jivago”.

Sovyet yazarı Boris Pasternak'ın (1890-1960) Rus Devrimi sırasında geçen ünlü ve o vakitler Sovyet Rusyası’nda yasaklanmış olan romanından alıntılanarak çevrilmiş olan bu klasik filmde bir de sürpriz oyuncu vardır, Mısırlı Ömar Şerif.

“Doktor Jivago", Rusya'da 1917 Bolşevik ihtilali ve hemen sonrasında patlak veren Rus İç Savaşı (1917-1922) sırasında, hayatının kontrolü kendi elinden alınmış ve savaşın parçaladığı yokluklarla dolu bir ülkede oradan oraya sürüklenen aynı zamanda şair bir tıp doktorunun, Doktor Jivago'nun (Ömer Şerif) dramını müşahede ederiz.

Bütün bunları neden anlattığıma gelince; artık bu filmlerin içerisine bir filmi daha ekledim: “Birleşen Gönüller”

Dün kızımla birlikte, arkadaşlarım ve çevrem tarafından övülen bu filme, “Birleşen Gönüller”e gittik. Yeni açılmış bir sinemada, yeni koltuklar, yeni kamera ve yeni ses sitemlerinin ilk tecrübesini biz yapacaktık. Yani filmin, sinema salonundan kaynaklanacak bir bahanesi kalmamıştı.

Kızım ve birkaç seyirciyle birlikte iki saat 20 dakika koltuklarımıza mıhlanmış bir vaziyette ekrana kilitlendik. Bir ara kızımla göz göze geldik, ağlıyordu. Ben ise zor tuttuğum yaşları çocuğumun yanında dökmemekte diretiyordum ki bu direncim filmin son sahnesinden gelen büyük bir sel karşısında parçalanıp yerle yeksan oldu.

Sinema çıkışında insanların, balon gibi, şiş gözlerini görünce biraz olsun rahatladım ve gözlük takmaya gerek hissetmedim.
Film nasıl mıydı? Burada filmin konusu anlatıp hem seyrederken ki büyüsünü hem de filmde emeği olanların hakkını yerlere atamam. Fakat detaya inmeden birkaç kelam etmeme müsaade edersiniz umarım.

Şu bir gerçek ki, bu gördüklerim gerçekten bir Türk filminde mi, dediğim savaş sahneleri Hollywood’un ABD dışındaki platolarından biri olan ve Cehennem Melekleri, Herkül, 300 Spartalı, Conan gibi filmlerin de çekimlerinin yapıldığı NUBOYANA stüdyolarında gerçekleştirilmiş böyle bir filmin kalitesi, bütün efektler, ses, ışık ve konu ve oyuncu seçimlerindeki isabetliliği açısından yapılabilecek en güzel işlerden biri olmuş.

Muhtevasından bahsetmek gerekirse bazı ipuçları verebilirim sanırım…

Film, bizim bile çok bilmediğimiz ama ortada acı bir gerçek olarak duran, 2. Dünya Savaşı sonrasında bile devam eden ve Kafkas Halkının kitlesel olarak yok edilmeye çalışıldığı “Kafkas Göçü”nden bahsetmekte.

‘Dr. Jivago’daki tarihi doku ve o zamanki yaşantı işte bu filmde de karşınızda. Dr. Jivago filmindeki Bolşevik rejiminin getirmiş olduğu acılar ve büyük göçler sadece Ruslar üzerinden gösteriliyordu. “Birleşen Gönüller” ise dünyanın gözünü kapattığı ve görmek istemediği bir milleti ve çektikleri acıları gerçek olaylar üzerinden anlatmakta ve başarılı da olmakta.

Filmde “Kafkas Halkının” şeref ve haysiyetinin yanında İslami reflekslerinin de ince detaylarla anlatılmış olması muhteşemdi. Buna en güzel örnek, Alman askerlerinin de bulunduğu trendeki doğum sahnesidir herhalde. Sahnedeki çığlıklar ve erkeklerin birlikte söyledikleri yöresel şarkılarla klasikler arasına girecek gibi görünüyor.

Mesajlar, film içerisine iyi oturtulmazsa çok sırıtır ve seyircide olumsuz etki oluşturur, itici olur. Fakat “Birleşen Gönüller” filminin içerisine konulmuş o kadar mesaj var ki hiçbiri rahatsızlığa sebep olmuyor.

Mesela, koca bir Müslüman köyün kendilerine sığınmış olan bir masumun(Rus bir kız) hayatını kurtarabilmek için kendilerini yok oluşa atmaları ve “Bize göre bir insanın öldürmek tüm insanlığı öldürmektir.” sözü filmde hiç sırıtmıyor ve gerçekleri ihtiva etmesi açısından mesajını doğru yerlere iletiyor da.

Bu filme gidenler, Osmanlı’nın yüzyıllarca birleştirdiği hatta kendisine kör düğümle bağladığı ‘Kafkas halkının’ gönüllerinde Türk Okulları sayesinde tekrar yer bulduğumuzu da hala bilmiyorlarsa, film aracılığıyla öğrenecek olabilirler.

Nihayi olarak, fakir kardeşiniz, “unutulmayacak filmler” arşivine bir filmi daha eklemiş bulunmakta. Bu film “Zümrüd-ü Anka” kuşunun da yaşadığı söylenen “Kaf Dağı’nda değil, sinemalarda ve hala gişe derdi olmadan seyircilerini beklemekte. Siz de gönlünüzde bu filmle bir yer açın.

Not: Aslında “Ermeni Diasporası” hakkında yazacaktım. Fakat filmin etkisinde kalınca yazmadan edemedim. Bir daha ki yazıya artık.


Ahmet Alp HAN
Twitter: @ahze22
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst