Arkadaşlar burada ki konu da bir parçası sorulan dinden haberdar olmayan insanın durumu hakkın da iki itikadi (inançsal) mezhebin görüşlerini paylaşıyorum ikisi de dinen haktır.Size hangisi mantıklı gelmişse ona inanabilirsiniz.Hatta İslama inanmıyorsanız ikisi de inanmayabilirsiniz.herzamanki gibi
:İnanca saygı,düşünceye özgürlük diyoruz
Soruya mezheplerin bakış açısı bu
(Dikkat, ikisi de ayetlerden alınan derslere binaen ortaya atılıp kabul görmüştür,nasıl ki basit bir resimde herkes aynı şeyi görürken büyük bir tabloya baktığımız da hepimiz farklı farklı şeyler görürüz İslam alimleri de ayetleri ve hadis-i şerifleri farklı farklı yorumlamışlar )
Maturidilere göre,
teklife bağlı bazı hükümlerin bilinmesi, akıl ile mümkündür. Zira akıl, eşyaların güzelliğini ve çirkinliğini bilmek hususunda bir alettir. İmanın lüzumlu olduğu ve Yaratıcıya şükretmek, akıl ile idrak olunur. Elbette akıl iman etmeye ileticidir. Çünkü Allah onu iletici yaratmıştır. İşte akıl peygamberlerden işittikten sonra inanmakla mükellef olduğu gibi, işitmeseydi dahi yine velinimeti olan Allah Tealayı bilmesi gerekliliğini, yine peygamberlerden öğrenir.. Hatta Allahın varlığını idrak etmemekte, hiçbir kimse için mazeret yoktur. Çünkü yer, gök ve içindekileri insanoğlu görür. İşte bu kadar eserleri görüp inanmak mecburiyetindedir. Hatta hiçbir peygamber gönderilmemiş olsaydı bile Allaha inanmak yine lüzumlu ve farz olurdu.
Eşarilere göre,
akıl ile hiçbir şey vacib veya haram olmaz. Vacib veya haram oluş; Allahın gönderdiği hukukla, yani kitab ve elçi ile bilinir. Her ne kadar akıl, çirkinliği ve iyiliği idrak etse de, teklife bağlı bütün hükümleri Şariden işitmek ile idrak eder.
:İnanca saygı,düşünceye özgürlük diyoruz
Soruya mezheplerin bakış açısı bu
(Dikkat, ikisi de ayetlerden alınan derslere binaen ortaya atılıp kabul görmüştür,nasıl ki basit bir resimde herkes aynı şeyi görürken büyük bir tabloya baktığımız da hepimiz farklı farklı şeyler görürüz İslam alimleri de ayetleri ve hadis-i şerifleri farklı farklı yorumlamışlar )
Maturidilere göre,
teklife bağlı bazı hükümlerin bilinmesi, akıl ile mümkündür. Zira akıl, eşyaların güzelliğini ve çirkinliğini bilmek hususunda bir alettir. İmanın lüzumlu olduğu ve Yaratıcıya şükretmek, akıl ile idrak olunur. Elbette akıl iman etmeye ileticidir. Çünkü Allah onu iletici yaratmıştır. İşte akıl peygamberlerden işittikten sonra inanmakla mükellef olduğu gibi, işitmeseydi dahi yine velinimeti olan Allah Tealayı bilmesi gerekliliğini, yine peygamberlerden öğrenir.. Hatta Allahın varlığını idrak etmemekte, hiçbir kimse için mazeret yoktur. Çünkü yer, gök ve içindekileri insanoğlu görür. İşte bu kadar eserleri görüp inanmak mecburiyetindedir. Hatta hiçbir peygamber gönderilmemiş olsaydı bile Allaha inanmak yine lüzumlu ve farz olurdu.
Eşarilere göre,
akıl ile hiçbir şey vacib veya haram olmaz. Vacib veya haram oluş; Allahın gönderdiği hukukla, yani kitab ve elçi ile bilinir. Her ne kadar akıl, çirkinliği ve iyiliği idrak etse de, teklife bağlı bütün hükümleri Şariden işitmek ile idrak eder.