İlk yazımda çok hassas bir konu ele almaya karar verdim. Konum, Atatürk. Öncelikle belirtmem gereken bir şey var, o da Mustafa Kemal ile bildiğimiz Atatürk aynı kişi değildir bence. Mustafa Kemal bir insandır, çok zekidir, çok iyi bir askerdir, ileri görüşlüdür vb. Ancak Atatürk bir kişi olamaz, Atatürk bir düşünceler bütünüdür. Atatürk, kendini geliştirir, gündeme uyum sağlar ve yeni çözümler üretir. Atatürk, Türkiye'yi ileri götürecek fikirler, planlar bütünüdür. O yüzden Atatürk ölmedi, bizimle yaşıyor, bence de Mustafa Kemal bizim böyle düşünmemizi istiyordur, çünkü bizler de bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak bu Atatürk'ü geliştirmek ve ileri götürmekle yükümlüyüz. Mustafa Kemal'den bir alıntı yapayım hemen Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir. ...
İki-üç sene izlediğim bir videoya geçenlerde tekrar rast geldim, Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında Nuray Bezirgan diye bir bayan çıkıp, Ben Atatürk'ü sevmiyorum. diyor, daha sonra da Humeyni'yi seviyorum. diyor. Bunu söylemesi bazılarımıza yanlış gelebilir, mesela benim düşüceme taban tabana zıt, ancak kadının bunu söylemeye hakkı var, ancak daha sonra merak ettim ve kadının katıldığı birkaç televizyon programını daha izledim, ve bizim (Atatürkçü tarafın) bazı hatalarımızın olduğunu gördüm. Kadının telefonunu arayıp tehdit ediyormuş millet, bu hem iyi hem de kötü; iyi yanı, milletimiz Atatürk konusunda hassas ve toz kondurmuyor; kötü yanı ise bazılarımız Atatürk'ü ve eserini tamamen anlamadıkları için kadını tehdit ediyorlar. Kadının bizce yanlış olduğunu ona anlatmanın yolu tehdit etmek olmamalı bence... Fatih Altaylı'yı da normalde severim ama orada sanki biraz yetersiz kalıyor. Mesela şöyle bir şey diyebilirdi, Siz sevdiğiniz Humeyni'nin İslami Cumhuriyeti'ne gidip 'Ben Humeyni'yi sevmiyorum.' diyemezsiniz idam edilirsiniz, ancak sevmediğiniz Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde bunu televizyona çıkarak milyonların önünde söyleyebiliyorsunuz, işte aradaki fark budur. dese, kadın artık düşüncelerini tartmak, belki daha çok araştırmak ihtiyacı görücek ve belki bizim doğrumuzu kendi doğrusu olarak kabul edecektir.
Atatürk'ün eserini korumak, ona karşı çıkanı tehdit ederek olmaz, çünkü Atatürk bize öyle yüce bir eser bıraktı ki, Atatürk'e karşı olanlar bile çıkıp düşüncelerini rahat (Aslında böyle olması lazım, suç bu noktada biz Türk halkında.) bir şekilde dile getiriyor. İşte bu yüce eserina adı Cumhuriyet, buna sahip çıkmak da tehdit, kötüleme yoluyla değil, Atatürk'ün ve atalarımız ortaya koyduğu gibi çaba, alın teri ve durmadan, yorulmadan çalışmak yoluyla olur.
Mustafa Kemal Atatürk :
Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere
Kaynak :
http://herseydenbirazcik.blogspot.com/
İki-üç sene izlediğim bir videoya geçenlerde tekrar rast geldim, Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında Nuray Bezirgan diye bir bayan çıkıp, Ben Atatürk'ü sevmiyorum. diyor, daha sonra da Humeyni'yi seviyorum. diyor. Bunu söylemesi bazılarımıza yanlış gelebilir, mesela benim düşüceme taban tabana zıt, ancak kadının bunu söylemeye hakkı var, ancak daha sonra merak ettim ve kadının katıldığı birkaç televizyon programını daha izledim, ve bizim (Atatürkçü tarafın) bazı hatalarımızın olduğunu gördüm. Kadının telefonunu arayıp tehdit ediyormuş millet, bu hem iyi hem de kötü; iyi yanı, milletimiz Atatürk konusunda hassas ve toz kondurmuyor; kötü yanı ise bazılarımız Atatürk'ü ve eserini tamamen anlamadıkları için kadını tehdit ediyorlar. Kadının bizce yanlış olduğunu ona anlatmanın yolu tehdit etmek olmamalı bence... Fatih Altaylı'yı da normalde severim ama orada sanki biraz yetersiz kalıyor. Mesela şöyle bir şey diyebilirdi, Siz sevdiğiniz Humeyni'nin İslami Cumhuriyeti'ne gidip 'Ben Humeyni'yi sevmiyorum.' diyemezsiniz idam edilirsiniz, ancak sevmediğiniz Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde bunu televizyona çıkarak milyonların önünde söyleyebiliyorsunuz, işte aradaki fark budur. dese, kadın artık düşüncelerini tartmak, belki daha çok araştırmak ihtiyacı görücek ve belki bizim doğrumuzu kendi doğrusu olarak kabul edecektir.
Atatürk'ün eserini korumak, ona karşı çıkanı tehdit ederek olmaz, çünkü Atatürk bize öyle yüce bir eser bıraktı ki, Atatürk'e karşı olanlar bile çıkıp düşüncelerini rahat (Aslında böyle olması lazım, suç bu noktada biz Türk halkında.) bir şekilde dile getiriyor. İşte bu yüce eserina adı Cumhuriyet, buna sahip çıkmak da tehdit, kötüleme yoluyla değil, Atatürk'ün ve atalarımız ortaya koyduğu gibi çaba, alın teri ve durmadan, yorulmadan çalışmak yoluyla olur.
Mustafa Kemal Atatürk :
Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere
Kaynak :
http://herseydenbirazcik.blogspot.com/