Öncelikle belirtmeliyim ki, bu yazı tamamen ruh hastalığıdır, düşüncedir, sarhoşluktur, aşktır, içkidir, votkadır..
Evet biraz votkadır, aslında çokça votkadır. Slashin o güzel sololarından bi tanesidir. Kitabın en güzel, en çok ve en okunası satırıdır. En güzel kokan çiçektir, kaktüstür.
Yalvarıştır.. Kimine göre de haykırıştır, hiç bi zaman yapamadığı.
Bişeyler yazmadan önce şarkıları belirtmeliyim bu yazıda emeği geçen; cem adriandır, guns n rosesdır, şebnem ferahtır.. İlahtır, Rocktır, Anarşisttir.
Evet, apaçık aşktır bu!
Ki dünyanın en kötü mevsimidir bu,
Ki dünyanın en kötü göz yaşıdır bu,
Ki dünyanın en hüzünlü resmidir bu.
En güzel çiçeklerin solduğu kelimelerdir bunlar.
Vücudun içkiye doyduğu andır.
Pek çok şey olabilir ama mutluluk değildir, kavuşmak değildir. Karşılıksız bir aşktır..
Örneğini de verdiğim gibi pek çok şey olabilir(ler) ama bir aşk kadar olamazlar.
Bir isyan, bir hiçleniş, bir içleyiş, bir işleyişte olabilir. Ama bir aşk asla olamazlar.
Sınıfta kalmak, bir yıl geç kalmak, daha iyidir inan..
Geç kalmışlık, erken varmışlıkta daha iyidir.
İsyan(http://www.youtube.com/watch?v=z0vmmv3VNrc&feature=related)dır.
İstemediğimiz duygunun peşinden, istemediğimiz insanların peşinden koşuyoruz. Bu kadar düştü insanlık işte.
Kediye köpeğe, aç insana yardım değil de, kendimize yardım edemiyoruz.
Bir ilah oluştururken gönlümüz kendimize, hiç sormuyor da bize.
Tanrı mı olsun, Tanrıça mı?
Zeus mu olsun, Poseidon mu? Afroditete olabilir?
Afrodite oluyor bazen en güzelinden,
Bazen de zeus oluyor en kızgınından.
Ama hiç bir zaman herkül olmuyor en insanından.
Bir votka içtim bunu inkar edemem, bira da içiyorum. İnkar etmem, itiraf ederim.
Ama seni sevdiğimi inkar da edemiyorum, itirafta.
İnkar etsem ayıp olur dünyanın düzenine,
İtiraf etsem çok zayıf olur gözlerine..
İşte inkarla itiraf arasında bi duygu bu, ne söylersin, ne susarsın.
Adın beyninde ama ağzında değil,
Konuşursun ama söylediklerini duymazsın,
Ne güzel de demiş Birhan Keskin
Bagisla kendini artik onu da birak gitsin. birak gitsin! O; senin ezel gününden kaderin, sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin..
Seveceksin tabii ya! Bin kere, milyon kere seveceksin.
Usanmayacaksında sevmekten, her gün yeniden seveceksin.
Düşüneceksin, o da sevecek başkasını milyon kere diye.
Sonrasında bi kahrolma düşüncesi var tabii Azizim.
Öyle kahroluş ki: gurur duyacaksın, üzüleceksin, yeniden seveceksin.
Farkettiysen Azizim, hiç bir cümlede unutmak yok. Sevmek var.
Zincirleme bi kaza gibi unutmak şimdi.
Sanki sen unutursan, sur üflenecek, kıyamet kopacak, o da gidecek.
Zaten ellerinden gitmişte, nefes almasına muhtaçsın gibi..
Sanki onun her nefesi seni canlandıracak gibi..
Sanki o nefes alsa, sen yaşayacakmışsın gibi..
Sanki o, toprakla hiç buluşmamalı gibi..
O zaten toprak, yağmurdan sonra en güzel kokuyu yayan,
İstese bütün insanlığı yutabilen,
İstemese bütün çiçeklerin varlığını yok edebilen.
Böyle zamanlarda ölmek, bayram şekeriydi hani.
Böyle zamanlarda da sevmek, en güzel intihar şekli gibi sanki.
Ben anlattım da sen anladın mı Azizim?
Evet biraz votkadır, aslında çokça votkadır. Slashin o güzel sololarından bi tanesidir. Kitabın en güzel, en çok ve en okunası satırıdır. En güzel kokan çiçektir, kaktüstür.
Yalvarıştır.. Kimine göre de haykırıştır, hiç bi zaman yapamadığı.
Bişeyler yazmadan önce şarkıları belirtmeliyim bu yazıda emeği geçen; cem adriandır, guns n rosesdır, şebnem ferahtır.. İlahtır, Rocktır, Anarşisttir.
Evet, apaçık aşktır bu!
Ki dünyanın en kötü mevsimidir bu,
Ki dünyanın en kötü göz yaşıdır bu,
Ki dünyanın en hüzünlü resmidir bu.
En güzel çiçeklerin solduğu kelimelerdir bunlar.
Vücudun içkiye doyduğu andır.
Pek çok şey olabilir ama mutluluk değildir, kavuşmak değildir. Karşılıksız bir aşktır..
Örneğini de verdiğim gibi pek çok şey olabilir(ler) ama bir aşk kadar olamazlar.
Bir isyan, bir hiçleniş, bir içleyiş, bir işleyişte olabilir. Ama bir aşk asla olamazlar.
Sınıfta kalmak, bir yıl geç kalmak, daha iyidir inan..
Geç kalmışlık, erken varmışlıkta daha iyidir.
İsyan(http://www.youtube.com/watch?v=z0vmmv3VNrc&feature=related)dır.
İstemediğimiz duygunun peşinden, istemediğimiz insanların peşinden koşuyoruz. Bu kadar düştü insanlık işte.
Kediye köpeğe, aç insana yardım değil de, kendimize yardım edemiyoruz.
Bir ilah oluştururken gönlümüz kendimize, hiç sormuyor da bize.
Tanrı mı olsun, Tanrıça mı?
Zeus mu olsun, Poseidon mu? Afroditete olabilir?
Afrodite oluyor bazen en güzelinden,
Bazen de zeus oluyor en kızgınından.
Ama hiç bir zaman herkül olmuyor en insanından.
Bir votka içtim bunu inkar edemem, bira da içiyorum. İnkar etmem, itiraf ederim.
Ama seni sevdiğimi inkar da edemiyorum, itirafta.
İnkar etsem ayıp olur dünyanın düzenine,
İtiraf etsem çok zayıf olur gözlerine..
İşte inkarla itiraf arasında bi duygu bu, ne söylersin, ne susarsın.
Adın beyninde ama ağzında değil,
Konuşursun ama söylediklerini duymazsın,
Ne güzel de demiş Birhan Keskin
Bagisla kendini artik onu da birak gitsin. birak gitsin! O; senin ezel gününden kaderin, sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin..
Seveceksin tabii ya! Bin kere, milyon kere seveceksin.
Usanmayacaksında sevmekten, her gün yeniden seveceksin.
Düşüneceksin, o da sevecek başkasını milyon kere diye.
Sonrasında bi kahrolma düşüncesi var tabii Azizim.
Öyle kahroluş ki: gurur duyacaksın, üzüleceksin, yeniden seveceksin.
Farkettiysen Azizim, hiç bir cümlede unutmak yok. Sevmek var.
Zincirleme bi kaza gibi unutmak şimdi.
Sanki sen unutursan, sur üflenecek, kıyamet kopacak, o da gidecek.
Zaten ellerinden gitmişte, nefes almasına muhtaçsın gibi..
Sanki onun her nefesi seni canlandıracak gibi..
Sanki o nefes alsa, sen yaşayacakmışsın gibi..
Sanki o, toprakla hiç buluşmamalı gibi..
O zaten toprak, yağmurdan sonra en güzel kokuyu yayan,
İstese bütün insanlığı yutabilen,
İstemese bütün çiçeklerin varlığını yok edebilen.
Böyle zamanlarda ölmek, bayram şekeriydi hani.
Böyle zamanlarda da sevmek, en güzel intihar şekli gibi sanki.
Ben anlattım da sen anladın mı Azizim?