Eğer bir blogunuz varsa ve yeteri kadar kişiye ulaşamadığınızı düşünüyorsanız, bu yazı tam size göre! Bu yazımda, kişisel tecrübelerim ve okuduklarımdan edindiğim bilgilerimle blogculuğun 10 altın kuralını sıralayacağım. Bunları düzenli bir şekilde uyguladıktan sonra, iyi bir ziyaretçi kitlesine sahip olabileceğinizi unutmayınız. Hadi başlayalım.
1.Diğer blogcularla tanışın/kaynaşın: Diğer blogcularla tanışıp kaynaşabilmek için diğer blogları da okumanız gerektiğini unutmayın. Sadece okumak yeter mi kaynaşmak için? Hayır. Diğer bloglara yorum yapın. "Teşekkürler güzel paylaşım." tadında yorumlar olmasın. Mümkünse, yazıya + katacak yorumlarınız olsun. Mesela, bu yazıya bir madde de yorum yaparak siz bir + oluşturabilirsiniz. Bu size nasıl avantaj sağlayacak peki? Öncelikli olarak, yorum yaptığınız blogun yazarı, kaliteli bir yoruma kayıtsız kalmayacak ve mutlaka sitenizi inceleyecektir. Sonrasında yazıda yer alan yorumunuzu okuyan öteki blogun ziyaretçileri de sitenizi merak edecektir. Bunun dışında çok önemli olmamakla birlikte yorumunuzda yer alan linkiniz, Google tarafından görüldüğünde sitenize bir Google Bot'un gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
2.Listeler oluşturun: Listeler internet ve blog dünyasında halen vazgeçilmezlerden. Ne tür listeler oluşturacağınız konusunda bu yazı aslında sizin için ciddi bir ipucudur. Bakınız, "Blogculuğun 20 Altın Kuralı" Kendiniz de bu tip listeler oluşturabilirsiniz.
3.Ücretsiz hizmetler sunun: "Ücretsiz", "Bedava", "Beleş" bu kelimeler Türk insanının resmen ruhunu okşayan kelimelerdir. Ücretsiz temalar sunabilirsiniz. Ücretsiz programlar dağıtabilirsiniz. Ücretsiz dağıttığınız bir temaya, Türkçe'leştirip altına da blogunuzun linkini verdiyseniz, tadından yenmez. Bu örnekleri kendiniz çoğaltabilirsiniz. Pek çok hizmet var aslında ücretsiz yapabileceğiniz veya dağıtabileceğiniz.
4.Yorumlara olabildiğince kısa sürede cevap verin: Nasılki bir ticarethane için müşteri velinimetse, sizin için de okuyucularınız öyledir. Eğer blogunuza gelen yorumlara kısa sürede cevap vermemişseniz, daha sonra yorumunun cevapsız kaldığını gören okuyucu, blogunuzdan soğuyacaktır. Bu nedenle, yorumlara kısa sürede cevap verin. Müşterinizin, okuyucunuzun uzaklaşmasını istemezsiniz heralde?
5.Tarzınızı oluşturun: Belki de en önemlisi bu! Bir tarzınızın olması gerekir. Belki başlangıçta bazı blog yazarlarına, köşe yazarlarına öykünmüş olabilirsiniz. Bu gayet normaldir. Ben de ilk yazmaya başladığımda, yazılarımın uzunlukları, cümle kurma biçimlerim bazı blogculara ve köşe yazarlarına özenir hatta taklit eder biçimdeydi. Ancak şu anda daha net ve kendi tarzımda cümleler kuruyorum. Başlangıçta yaptığınız hatayı devam ettirmeyin. Hatadır, evet. Geçici bir hatadır ancak. Bu geçici hatadan vazgeçin. Çünkü tarzınızı beğenen insanlar sizin düzenli takipçileriniz olacaktır.
Evet ilk beş maddemiz böyle. Bu yazıyı kendi blogum olan www.ozanti.net için yazdım. Devamını okumak için buradan devam edebilirsiniz. Konu hakkındaki görüşlerinizi, yorumlarınızı benim blogumdan yahut buradan bildirebilirsiniz
1.Diğer blogcularla tanışın/kaynaşın: Diğer blogcularla tanışıp kaynaşabilmek için diğer blogları da okumanız gerektiğini unutmayın. Sadece okumak yeter mi kaynaşmak için? Hayır. Diğer bloglara yorum yapın. "Teşekkürler güzel paylaşım." tadında yorumlar olmasın. Mümkünse, yazıya + katacak yorumlarınız olsun. Mesela, bu yazıya bir madde de yorum yaparak siz bir + oluşturabilirsiniz. Bu size nasıl avantaj sağlayacak peki? Öncelikli olarak, yorum yaptığınız blogun yazarı, kaliteli bir yoruma kayıtsız kalmayacak ve mutlaka sitenizi inceleyecektir. Sonrasında yazıda yer alan yorumunuzu okuyan öteki blogun ziyaretçileri de sitenizi merak edecektir. Bunun dışında çok önemli olmamakla birlikte yorumunuzda yer alan linkiniz, Google tarafından görüldüğünde sitenize bir Google Bot'un gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
2.Listeler oluşturun: Listeler internet ve blog dünyasında halen vazgeçilmezlerden. Ne tür listeler oluşturacağınız konusunda bu yazı aslında sizin için ciddi bir ipucudur. Bakınız, "Blogculuğun 20 Altın Kuralı" Kendiniz de bu tip listeler oluşturabilirsiniz.
3.Ücretsiz hizmetler sunun: "Ücretsiz", "Bedava", "Beleş" bu kelimeler Türk insanının resmen ruhunu okşayan kelimelerdir. Ücretsiz temalar sunabilirsiniz. Ücretsiz programlar dağıtabilirsiniz. Ücretsiz dağıttığınız bir temaya, Türkçe'leştirip altına da blogunuzun linkini verdiyseniz, tadından yenmez. Bu örnekleri kendiniz çoğaltabilirsiniz. Pek çok hizmet var aslında ücretsiz yapabileceğiniz veya dağıtabileceğiniz.
4.Yorumlara olabildiğince kısa sürede cevap verin: Nasılki bir ticarethane için müşteri velinimetse, sizin için de okuyucularınız öyledir. Eğer blogunuza gelen yorumlara kısa sürede cevap vermemişseniz, daha sonra yorumunun cevapsız kaldığını gören okuyucu, blogunuzdan soğuyacaktır. Bu nedenle, yorumlara kısa sürede cevap verin. Müşterinizin, okuyucunuzun uzaklaşmasını istemezsiniz heralde?
5.Tarzınızı oluşturun: Belki de en önemlisi bu! Bir tarzınızın olması gerekir. Belki başlangıçta bazı blog yazarlarına, köşe yazarlarına öykünmüş olabilirsiniz. Bu gayet normaldir. Ben de ilk yazmaya başladığımda, yazılarımın uzunlukları, cümle kurma biçimlerim bazı blogculara ve köşe yazarlarına özenir hatta taklit eder biçimdeydi. Ancak şu anda daha net ve kendi tarzımda cümleler kuruyorum. Başlangıçta yaptığınız hatayı devam ettirmeyin. Hatadır, evet. Geçici bir hatadır ancak. Bu geçici hatadan vazgeçin. Çünkü tarzınızı beğenen insanlar sizin düzenli takipçileriniz olacaktır.
Evet ilk beş maddemiz böyle. Bu yazıyı kendi blogum olan www.ozanti.net için yazdım. Devamını okumak için buradan devam edebilirsiniz. Konu hakkındaki görüşlerinizi, yorumlarınızı benim blogumdan yahut buradan bildirebilirsiniz
