Bir rüyaydı belki ama şimdi gördüklerim kabusun ta kendisi. Bank Asya'dan bahsediyorum. 1996 senesinin Ekim ayıydı ve katılımcıların hepsinin de yüzleri gülüyordu. Bugünlerde bir kurumu üç veya dört kere açan ve yeri geldiğinde yufka bile açabileceğini söyleyenler de açılışta kesilecek olan kurdelenin başında, şimdilerde adı bile hatırlanmayan zamanın Başbakanı Tansu Çiller Hanımefendi'nin yanında dizili duruyorlardı. Hele açılış sonrası, bugün terörist ve örgüt başı diye sağa sola bağırıp çağıran bir siyasinin Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ile bir araya gelmek ve aynı fotoğraf karesi içinde yer alma çabası tekrar ve tekrar ibret için izlenmeli.
Ee, ne demişti Demirel; "Dün dündür, bugün bugündür." Çok şükür zaman çabuk geçiyor. Bugün de yarının dünü olmayacak mı? Olacak, hem de çok çabuk.
Bank Asya'nın açılış töreninde hazır kıta bulunanlardan bazıları şunlardı: Tansu Çiller, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Fethullah Gülen. Bugün bir araya gelmeleri ne kadar da zor görünüyor değil mi? Dün de AKP ve Abdullah Öcalan için aynı şeyi söylüyorduk. Bugün görüşmeler ve çözüm süreci çalışmaları ve masa başı sohbetleri malum.
Biz konumuza tekrar dönelim. Bank Asya!
Zamanında "faizsiz yatırım" ve "katılım bankacılığının" öncülerinden olduğu için yere göğe sığdırılamayan banka ilk tokadı şimdilerde diksiyon ve güzel konuşma kursları aldığı iddia edilen İçişleri Bakanı Efkan Aladan yedi. Bank Asyayı, yolsuzluk operasyonundan önce piyasadan yüklü miktarda dolar çekmekle suçluyordu. Belgeyle soruyorum; Dolarları kim aldı dediği halde kamuoyunu aydınlatacak bir belge sunamadığı gibi söylediklerini de sonraları inkâr bile etti. Bankanın, Merkez Bankası kayıtlarına göre o dönem kâr etmek bir yana aksine 1.5 milyon dolar zarar ettiği ortaya çıktı. Ama iddia edilen dolarlar havada kaldı. İftira mıydı, iz'anınıza bıraktım.
Arkasından tahsilat yapma yetkisi alındı: Ekonomide büyük işler başardığını iddia eden iktidar baskısıyla birçok kamu kurumu, zarara uğrama pahasına bankadaki mevduatlarını vadesi dolmadan geri çekmekle uğraşıp lidere şirin görünmeye çalıştı. Bank Asya'nın vergi ve prim tahsilatına ilişkin yetkileri sonlandırılırken bazı belediyeler fatura tahsilatında Bank Asya ile işbirliğini sonlandırmakta vakit bile kaybetmedi.
Emekli maaşlarını, güvenerek Bank Asya'dan alan binlerce emekliden izin alınmadan Bank Asyaya yatan maaşları başka bankalara kaydırıldı.
Gözaltı pazarına alınması ise Borsa İstanbul da banka hisselerini geçici olarak işleme kapatmasıyla oldu. Muktedirlere gün doğdu.
Yetmemiş olacak ki koskoca bir Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan, 15 Eylül 2014te Katar dönüşü Bank Asya ile ilgili BDDKnın atması gereken adımlar var. BDDK karar vermeli. Aksi takdirde sorumlu olur diyerek BDDKyı tehdit edercesine talimat verdi. Reuters Haber Ajansı, 5 Ekim 2014te servis ettiği bir haberinde, Cumhurbaşkanı Erdoğanın bankanın akıbetini yakından takip ettiğini belirtti ve Olay sırasında Erdoğan seyahatteydi. Dönünce Bank Asyanın anahtarlarını masamda görmek istiyorum dediğini bizim sağır, dilsiz ve kör basına inat yazdı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı döneminde de Bank Asyayı hedef tahtasına koymuş olacak ki 18 Eylül 2014teki TÜSİAD toplantısında, Bank Asya ile ilgili,Bir bankanın batırılması için çalışılmıyor. O banka şu anda batmış zaten diyerek aslında neden hala el konulmadığına şaşırmış olduğunu belirtti.
Bu kadar tehdit ve baskıya dayanamamış olacak ki, bağımsız (!) olması gereken BDDK Bankacılık Kanununun 18/5 maddesine istinaden nitelikli pay sahipleri kurucularda aranan belgelerin eksikliğini ileri sürerek 3 Şubat 2015te yönetime geçici olarak el koyup birilerinin yanan sinesine su serptti. Fakat ümit edilenin aksine insanlar bankadan parasını çekme yerine adeta bankaya sahip çıktı. BDDKnın 183 ortaktan istediği belgelerin yüzde 91i 12 Nisan 2015 tarihi itibariyle üst kurula teslim edilirken serinleyen sineler yeniden yangın yerine döndü.
Hala bağımsızdır diye ümit ettiğimiz BDDK ve TMSFnin 106 gündür yönetimine hukuksuz bir şekilde el koyduğu Bank Asya ilk çeyrekte 13 milyon liralık net kâr açıkladı. Bankaya TMSFnin atadığı geçici Genel Müdür, Bank Asyanın geçen yıl yaşadığı sıkıntılara rağmen bu yıl yükselişe geçtiğini ve 2015 yılını büyümeyle kapatacağını açıkladı.
Bütün bu kar ve yükselişe ve kendi atadıkları müdürün söylemlerine rağmen BDDK mali bünyesi, ortaklık ve yönetim yapısı ile faaliyetlerinde yaşanan sorunlar gerekçesiyle bankanın TMSFye devrine karar verdi. Kısacası el kondu...
Başta ne demiştik; Dün dündür, bugün bugündür. Ve BUGÜN DE YARININ DÜNÜ OLACAKTIR. O güzel yarınlarda buluşmak üzere...
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @AhmetAlpHANN
Ee, ne demişti Demirel; "Dün dündür, bugün bugündür." Çok şükür zaman çabuk geçiyor. Bugün de yarının dünü olmayacak mı? Olacak, hem de çok çabuk.
Bank Asya'nın açılış töreninde hazır kıta bulunanlardan bazıları şunlardı: Tansu Çiller, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Fethullah Gülen. Bugün bir araya gelmeleri ne kadar da zor görünüyor değil mi? Dün de AKP ve Abdullah Öcalan için aynı şeyi söylüyorduk. Bugün görüşmeler ve çözüm süreci çalışmaları ve masa başı sohbetleri malum.
Biz konumuza tekrar dönelim. Bank Asya!
Zamanında "faizsiz yatırım" ve "katılım bankacılığının" öncülerinden olduğu için yere göğe sığdırılamayan banka ilk tokadı şimdilerde diksiyon ve güzel konuşma kursları aldığı iddia edilen İçişleri Bakanı Efkan Aladan yedi. Bank Asyayı, yolsuzluk operasyonundan önce piyasadan yüklü miktarda dolar çekmekle suçluyordu. Belgeyle soruyorum; Dolarları kim aldı dediği halde kamuoyunu aydınlatacak bir belge sunamadığı gibi söylediklerini de sonraları inkâr bile etti. Bankanın, Merkez Bankası kayıtlarına göre o dönem kâr etmek bir yana aksine 1.5 milyon dolar zarar ettiği ortaya çıktı. Ama iddia edilen dolarlar havada kaldı. İftira mıydı, iz'anınıza bıraktım.
Arkasından tahsilat yapma yetkisi alındı: Ekonomide büyük işler başardığını iddia eden iktidar baskısıyla birçok kamu kurumu, zarara uğrama pahasına bankadaki mevduatlarını vadesi dolmadan geri çekmekle uğraşıp lidere şirin görünmeye çalıştı. Bank Asya'nın vergi ve prim tahsilatına ilişkin yetkileri sonlandırılırken bazı belediyeler fatura tahsilatında Bank Asya ile işbirliğini sonlandırmakta vakit bile kaybetmedi.
Emekli maaşlarını, güvenerek Bank Asya'dan alan binlerce emekliden izin alınmadan Bank Asyaya yatan maaşları başka bankalara kaydırıldı.
Gözaltı pazarına alınması ise Borsa İstanbul da banka hisselerini geçici olarak işleme kapatmasıyla oldu. Muktedirlere gün doğdu.
Yetmemiş olacak ki koskoca bir Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan, 15 Eylül 2014te Katar dönüşü Bank Asya ile ilgili BDDKnın atması gereken adımlar var. BDDK karar vermeli. Aksi takdirde sorumlu olur diyerek BDDKyı tehdit edercesine talimat verdi. Reuters Haber Ajansı, 5 Ekim 2014te servis ettiği bir haberinde, Cumhurbaşkanı Erdoğanın bankanın akıbetini yakından takip ettiğini belirtti ve Olay sırasında Erdoğan seyahatteydi. Dönünce Bank Asyanın anahtarlarını masamda görmek istiyorum dediğini bizim sağır, dilsiz ve kör basına inat yazdı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı döneminde de Bank Asyayı hedef tahtasına koymuş olacak ki 18 Eylül 2014teki TÜSİAD toplantısında, Bank Asya ile ilgili,Bir bankanın batırılması için çalışılmıyor. O banka şu anda batmış zaten diyerek aslında neden hala el konulmadığına şaşırmış olduğunu belirtti.
Bu kadar tehdit ve baskıya dayanamamış olacak ki, bağımsız (!) olması gereken BDDK Bankacılık Kanununun 18/5 maddesine istinaden nitelikli pay sahipleri kurucularda aranan belgelerin eksikliğini ileri sürerek 3 Şubat 2015te yönetime geçici olarak el koyup birilerinin yanan sinesine su serptti. Fakat ümit edilenin aksine insanlar bankadan parasını çekme yerine adeta bankaya sahip çıktı. BDDKnın 183 ortaktan istediği belgelerin yüzde 91i 12 Nisan 2015 tarihi itibariyle üst kurula teslim edilirken serinleyen sineler yeniden yangın yerine döndü.
Hala bağımsızdır diye ümit ettiğimiz BDDK ve TMSFnin 106 gündür yönetimine hukuksuz bir şekilde el koyduğu Bank Asya ilk çeyrekte 13 milyon liralık net kâr açıkladı. Bankaya TMSFnin atadığı geçici Genel Müdür, Bank Asyanın geçen yıl yaşadığı sıkıntılara rağmen bu yıl yükselişe geçtiğini ve 2015 yılını büyümeyle kapatacağını açıkladı.
Bütün bu kar ve yükselişe ve kendi atadıkları müdürün söylemlerine rağmen BDDK mali bünyesi, ortaklık ve yönetim yapısı ile faaliyetlerinde yaşanan sorunlar gerekçesiyle bankanın TMSFye devrine karar verdi. Kısacası el kondu...
Başta ne demiştik; Dün dündür, bugün bugündür. Ve BUGÜN DE YARININ DÜNÜ OLACAKTIR. O güzel yarınlarda buluşmak üzere...
Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @AhmetAlpHANN