Hurriyet in bir köşe yazarından alıntı :
Son günlerde facebookta hesap kapatmak moda oldu. Tüketim çağının en görkemli günlerini doya doya yaşarken sanırım artık facebooktan da sıkıldık. Bir arkadaşa bakıp çıkacağım şeklinde yaşıyoruz hayatı zaten. Facebook'ta da gördük ki, yine hızımızdan hiçbir şey kaybetmemişiz.
Girdik, bir arkadaşa baktık önce. Sonra ilkokul arkadaşlarımızı bulduk. Onlarla elimizde kalan tek keyfimiz, rakı soframızı da sanallaştırdık beraber. Sonra saksılarda sanal çiçekler, ışıl ışıl sanal bayram ve yeniyıl tebrik mesajları gönderdik. Karşılıklı "hug"laştık uzun uzun. Mutlaka görüşelim bir ara dedik ama hiç bulamadık o arayı.
Şimdi bir bir terkediyoruz sanal rakı sofralarımızı... Bize ne kazandırdı bu Facebook bilmiyorum ama elimizden o masum anıları da alıp yerlerine sanal gerçeklerini bıraktığı bir gerçek. Artık nostalji yaşama özgürlüğümüz de kısıtlandı malesef...Oturup kendimize bir fincan kahve yapıp anılara da dalamıyoruz. Çünkü bizim çocukluğumuzda bıraktığımız o minik insanlar yok artık. Onların yerine evli barklı, çoluk çocuğa karışmış, saçları dökülmüş, herbiri bir yolun yolcusu olmuş insanlar var çünkü...
Sırada ne var acaba diye merakla bekliyorum. Belki iki Amerikalı arkadaş bizi çocukluğumuzun geçtiği mahalleye götüren bir site yapar kim bilir? Orada yine çocukluk arkadaşlarımızla sanal top oynarız mahalle aralarında. Ya da yakan top oynarız. Sonra sanal bir şekilde beraber sinemaya gider Kemal Sunal filmi seyrederiz. Sanal çatapat ve kızkaçıran patlatırız boş inşaatlarda.
Her geçen gün yaşamak bir kabusa dönüşüyor. Toplumsal bir mutsuzluk yaşıyoruz. Bugüne kadar bizden gayet somut bir şekilde alınan emeği, zamanı, parayı, kültürel değerleri, içimizde kalan soyut hatıralar ve güzel anılarla dengelemeye çalışır, hayatın stresinden kurtulup da kendi başımıza kaldığımız kısacık zaman dilimlerinde bunlarla avunurduk. Şimdi soyut varlıklarımızı da alıyorlar teker teker. Onları da paraya çeviriyorlar.
Facebook'un da book'u çıktı hayatın da...
Kalın sağlıcakla...
Son günlerde facebookta hesap kapatmak moda oldu. Tüketim çağının en görkemli günlerini doya doya yaşarken sanırım artık facebooktan da sıkıldık. Bir arkadaşa bakıp çıkacağım şeklinde yaşıyoruz hayatı zaten. Facebook'ta da gördük ki, yine hızımızdan hiçbir şey kaybetmemişiz.
Girdik, bir arkadaşa baktık önce. Sonra ilkokul arkadaşlarımızı bulduk. Onlarla elimizde kalan tek keyfimiz, rakı soframızı da sanallaştırdık beraber. Sonra saksılarda sanal çiçekler, ışıl ışıl sanal bayram ve yeniyıl tebrik mesajları gönderdik. Karşılıklı "hug"laştık uzun uzun. Mutlaka görüşelim bir ara dedik ama hiç bulamadık o arayı.
Şimdi bir bir terkediyoruz sanal rakı sofralarımızı... Bize ne kazandırdı bu Facebook bilmiyorum ama elimizden o masum anıları da alıp yerlerine sanal gerçeklerini bıraktığı bir gerçek. Artık nostalji yaşama özgürlüğümüz de kısıtlandı malesef...Oturup kendimize bir fincan kahve yapıp anılara da dalamıyoruz. Çünkü bizim çocukluğumuzda bıraktığımız o minik insanlar yok artık. Onların yerine evli barklı, çoluk çocuğa karışmış, saçları dökülmüş, herbiri bir yolun yolcusu olmuş insanlar var çünkü...
Sırada ne var acaba diye merakla bekliyorum. Belki iki Amerikalı arkadaş bizi çocukluğumuzun geçtiği mahalleye götüren bir site yapar kim bilir? Orada yine çocukluk arkadaşlarımızla sanal top oynarız mahalle aralarında. Ya da yakan top oynarız. Sonra sanal bir şekilde beraber sinemaya gider Kemal Sunal filmi seyrederiz. Sanal çatapat ve kızkaçıran patlatırız boş inşaatlarda.
Her geçen gün yaşamak bir kabusa dönüşüyor. Toplumsal bir mutsuzluk yaşıyoruz. Bugüne kadar bizden gayet somut bir şekilde alınan emeği, zamanı, parayı, kültürel değerleri, içimizde kalan soyut hatıralar ve güzel anılarla dengelemeye çalışır, hayatın stresinden kurtulup da kendi başımıza kaldığımız kısacık zaman dilimlerinde bunlarla avunurduk. Şimdi soyut varlıklarımızı da alıyorlar teker teker. Onları da paraya çeviriyorlar.
Facebook'un da book'u çıktı hayatın da...
Kalın sağlıcakla...