Medyanın yanlı tutumu ve Çamur satıcılığı karşısında Fikir bulanması yaşamamanız içinmedya perhizi yapmanızı tavsiye ederek sözlerime başlamak istiyorum. Zira daha önce de söylediğim gibi at izi it izinden ayırt edilemiyor. Ortalıklarda gecekondu gibi gazeteciler ve yazarlar türüyor. Bu, fikir bulamacı yapmak isteyen şahıslara karşı boykota davet en güzel tutum olacaktır sanırım
Bir önceki yazının devamı niteliğindeki yazıma başlamadan evvel darb-ı mesel olmuş olan sözü (beddua) tekrar zikredelim; Allah seni anlaşılamayan bir çağda yaratsın!.
Anlaşılamayan çağımızdaki tezatların doldurduğu atmosferi içimize çekerek hele bir soluklanalım ve ne günler yaşadığımızı ve daha ne gibi gariplikler yaşayabiliceğimiz hakkında müzakereler yapalım.
1- Yolsuzluk operasyonlarından başlayalım dilerseniz. Hani şu Haberimiz yok deyip de sonradan MİT kurumumuzca sekiz buçuk ay önce bilgilendirildikleri ortaya çıkan olay.Her aklı başında hükümetin alması gereken tedbir gereğince, önce kumpas kuruldu dendi sonra ise dış ve iç mihrakların bir oyunu olduğu iddiası hararetle savunuldu.
Türkiyenin gelişmesini istemeyen küresel güçler dendi, ABD ve İsrail suçlandı belgesiz iddialarla; ne bir elçi azarlandı veya gönderildi ne de bu ülkelere karşı bir tedbir konuldu. Peki bu süreçte bu ülkelerle ne yapıldı?..
Türkiyenin gelişmesini istemeyen küresel güçlerin Türkiyeye ve iktidarına karşı operasyon düzenlediği iddiası bizzat iktidarın kendisi tarafından fiilen yalanlandı. Önce ABDye Hükümetimizin böyle bir düşüncesi yoktur. beyanatı verildi, sonra ise bu süreç içinde İsraille görüşüldü ve hem Mavi Marmara için istenen tazminatta indirime gitme imaları yapıldı; hem de olaya karışmış İsrailli asker ve komutanların yargılanması gibi bir talebimizin olmayacağı sözü verildi. Yine bu aynı süreçte, Güneydoğumuzda İsraille nitelikli sanayi bölgesi kurma protokolü imzalayarak bu ülekelere sizinle işimiz yok imajı verildi.
Yolsuzluk olayı için kutudaki paraların polis tarafından konulduğu iddiasından tutun MEBin yaptırdığı İmam hatip için, o da tutmazsa Makedonyadaki bir üniversite için o paranın ayakkabı kutusu kumbaralarına konulduğu gibi, bizim şaka yapıyorlar galiba diye düşündüğümüz ifadelere başvuruldu.
Halk Bankasını bitirme planı dediler ki, bankanın borsada işlem gören hisselerininyüzde 70inin yabancı fonlara ait olduğu düşünüldüğünde de bu tez çökmesi gerekiyordu ki öğrenildiğinde bu tez de ayaklar altındaki yerini aldı. Zira söz konusu zararın yüzde 70i doğal olarak o fonlara yazılıyor.
2- Bu süreç içerisinde bir de Retro mektup olayı var. Başbakanımızın gazetecilerle yapmış olduğu ve Zaman Gazetesi yazarlarından Ali Bulaçın da katılıp Dehşete düştüm dediği toplantı vardı.
Eski bir darbeci alışkanlığı olan Akreditasyon geleneğinin devam edeceğinin ilk emaresinin müşahade edildiği bu toplantıda bazı Sazan Gazetecilerin operasyon için ev sahibini kışkırtmaya çalıştığı bir hengamede Başbakanın Elimde cemaat tarafından gelme ıslak imzalı ve henüz cevap vermediğim bir mektup var demesiyle ortalık karıştı. Henüz Başbakanın sözleri ve mektubun içeriği tam anlaşılmadan komplo teorileri havada uçuşmuştu bile. Çoğu Cemaatin, suçluluk ve yenilgi psikolojisiyle sulh istediğini savunan bu teoriler GYV (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı) nin ve Herkul.org sitesi editörünün mektubun tam metnini kamuoyuna sunmasıyla Sazan Gazetecileri balık tezgahlarındaki sergilerde görüp Vah vah! Allah bu duruma kimseyi düşürmesin deme durumunda kaldık.
3- Bu süreç içerisinde, belki de en ilginç olay ise eski AKPli, yeni bağımsız Milletvekil, Hakan Şükürün istifasıydı. Bu fakirin aklına önceleri yahudi bir alim olan ve İslamla şereflendikten sonra ise Sahabe efendilerimiz arasındaki güzide yerini alan Abdullah Bin Selamı (r.a.) getirdi. Bu meseleyi fazla açmayarak merak edenlerin nasıl müslüman olduğunu, Google amcaya sorup öğrenmelerini salık veririm
Bank Asyanın iki milyar kazandığı iftirası ve Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Zekeriya Özün dillere destan olan tatil iddialarını, dilerseniz bir sonraki yazımızda inceleyip, insanları izana ve insafa davet edelim ahmetalphan.blogspot.com
NOT: Fikir bulanması yaşamamanız için medya perhizinde yapmanız gerekenler: Her yeni şafak tüllendiğinde sabah ve akşam nefsinizle akitleşip çamurcu gazetelere el sürmeyin yeter. Bu gazetelerin isimlerini sizin yüksek basiretinize havale ediyorum.
Ahmet Alp Han
Bir önceki yazının devamı niteliğindeki yazıma başlamadan evvel darb-ı mesel olmuş olan sözü (beddua) tekrar zikredelim; Allah seni anlaşılamayan bir çağda yaratsın!.
Anlaşılamayan çağımızdaki tezatların doldurduğu atmosferi içimize çekerek hele bir soluklanalım ve ne günler yaşadığımızı ve daha ne gibi gariplikler yaşayabiliceğimiz hakkında müzakereler yapalım.
1- Yolsuzluk operasyonlarından başlayalım dilerseniz. Hani şu Haberimiz yok deyip de sonradan MİT kurumumuzca sekiz buçuk ay önce bilgilendirildikleri ortaya çıkan olay.Her aklı başında hükümetin alması gereken tedbir gereğince, önce kumpas kuruldu dendi sonra ise dış ve iç mihrakların bir oyunu olduğu iddiası hararetle savunuldu.
Türkiyenin gelişmesini istemeyen küresel güçler dendi, ABD ve İsrail suçlandı belgesiz iddialarla; ne bir elçi azarlandı veya gönderildi ne de bu ülkelere karşı bir tedbir konuldu. Peki bu süreçte bu ülkelerle ne yapıldı?..
Türkiyenin gelişmesini istemeyen küresel güçlerin Türkiyeye ve iktidarına karşı operasyon düzenlediği iddiası bizzat iktidarın kendisi tarafından fiilen yalanlandı. Önce ABDye Hükümetimizin böyle bir düşüncesi yoktur. beyanatı verildi, sonra ise bu süreç içinde İsraille görüşüldü ve hem Mavi Marmara için istenen tazminatta indirime gitme imaları yapıldı; hem de olaya karışmış İsrailli asker ve komutanların yargılanması gibi bir talebimizin olmayacağı sözü verildi. Yine bu aynı süreçte, Güneydoğumuzda İsraille nitelikli sanayi bölgesi kurma protokolü imzalayarak bu ülekelere sizinle işimiz yok imajı verildi.
Yolsuzluk olayı için kutudaki paraların polis tarafından konulduğu iddiasından tutun MEBin yaptırdığı İmam hatip için, o da tutmazsa Makedonyadaki bir üniversite için o paranın ayakkabı kutusu kumbaralarına konulduğu gibi, bizim şaka yapıyorlar galiba diye düşündüğümüz ifadelere başvuruldu.
Halk Bankasını bitirme planı dediler ki, bankanın borsada işlem gören hisselerininyüzde 70inin yabancı fonlara ait olduğu düşünüldüğünde de bu tez çökmesi gerekiyordu ki öğrenildiğinde bu tez de ayaklar altındaki yerini aldı. Zira söz konusu zararın yüzde 70i doğal olarak o fonlara yazılıyor.
2- Bu süreç içerisinde bir de Retro mektup olayı var. Başbakanımızın gazetecilerle yapmış olduğu ve Zaman Gazetesi yazarlarından Ali Bulaçın da katılıp Dehşete düştüm dediği toplantı vardı.
Eski bir darbeci alışkanlığı olan Akreditasyon geleneğinin devam edeceğinin ilk emaresinin müşahade edildiği bu toplantıda bazı Sazan Gazetecilerin operasyon için ev sahibini kışkırtmaya çalıştığı bir hengamede Başbakanın Elimde cemaat tarafından gelme ıslak imzalı ve henüz cevap vermediğim bir mektup var demesiyle ortalık karıştı. Henüz Başbakanın sözleri ve mektubun içeriği tam anlaşılmadan komplo teorileri havada uçuşmuştu bile. Çoğu Cemaatin, suçluluk ve yenilgi psikolojisiyle sulh istediğini savunan bu teoriler GYV (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı) nin ve Herkul.org sitesi editörünün mektubun tam metnini kamuoyuna sunmasıyla Sazan Gazetecileri balık tezgahlarındaki sergilerde görüp Vah vah! Allah bu duruma kimseyi düşürmesin deme durumunda kaldık.
3- Bu süreç içerisinde, belki de en ilginç olay ise eski AKPli, yeni bağımsız Milletvekil, Hakan Şükürün istifasıydı. Bu fakirin aklına önceleri yahudi bir alim olan ve İslamla şereflendikten sonra ise Sahabe efendilerimiz arasındaki güzide yerini alan Abdullah Bin Selamı (r.a.) getirdi. Bu meseleyi fazla açmayarak merak edenlerin nasıl müslüman olduğunu, Google amcaya sorup öğrenmelerini salık veririm
Bank Asyanın iki milyar kazandığı iftirası ve Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Zekeriya Özün dillere destan olan tatil iddialarını, dilerseniz bir sonraki yazımızda inceleyip, insanları izana ve insafa davet edelim ahmetalphan.blogspot.com
NOT: Fikir bulanması yaşamamanız için medya perhizinde yapmanız gerekenler: Her yeni şafak tüllendiğinde sabah ve akşam nefsinizle akitleşip çamurcu gazetelere el sürmeyin yeter. Bu gazetelerin isimlerini sizin yüksek basiretinize havale ediyorum.
Ahmet Alp Han