Geçen Seçimler ve Silinmeyen Watergate Skandalı
Çok şükür bir seçim daha, çok fazla zarar ve ziyana yol açmadan geçti gitti. İyi ama, ya elektrik kesintileri, sahte seçmenler, çalınan oy pusulaları ve mühürleri, vs dediğinizi duyar gibiyim. Ev ödevini yapmamış ve öğretmenin karşısında bir bahane üretme telaşına düşmüş yeni yetmeler gibi Elektrik kesilmelerinin arkasına saklanmayalım.
Millet takdirini dilediğini yönde kullandı. Şimdi yapılması gereken Devletin yıkılmaması için taşın altına elini koymaktır. globalhaber.tv
Mehmet Akif Ersoya yurtdışı gezilerinden birinde yanındakiler taaccüp edip sormuşlar; siz İttihat ve Terakki karşıtısınız ama neden onların verdiği görevi yapıyorsunuz?
Cevap veren Mehmet Akif olunca verilen cevap müthiştir: Yapmayayım, bırakayım da devlet mi batsın?
Belki bize düşen de bu düşünce yapısıdır. Sevmeyebiliriz ama Sevdiğimizden dolayı işimizi iyi yapmalıyız.
Neyse! Sadede gelecek olursam; seçim sonuçlarını ilk gördüğümde buz gibi bir hava saadetli hanemde konuğumuz oldu. Evet, pek de hoşlanmadım. Çünkü bazı fena iddiaların seçimle temizlenebileceği rivayet olunmaya başlamıştı.
Aklıma gelene bakın! Ne mi geldi? Amerika Birleşik Devleri 37. Başkanını, Richard Nixonı istifaya zorlayan olaylar zincirinin evveli vakası geldi bu labirent gibi aklıma.
Gelin, eğer siz de dilerseniz, Türkiyemizde pek de bilinmeyen bu olayı bir hatırlayalım
Birleşik Devlerin 37. Başkanı Richard Nixon'ın kara günleri seçilmesinin hemen peşinden başlar. Nixon, üniversitelerde oluşan savaş karşıtı hareketlerin, muhalefet partilerindeki kişilerce kurgulandığını ve bütün olayların birbiri ile bağlı olduğunu düşünerek devletin tüm gücü ile, bir şahin gibi saldırıya geçer.
Şiddetten ilk payı öğrenciler alır. Öğrencilere polis memurlarınca meydan dayağı atılır.
Ertesinde ise artık veziri haline gelmiş olan Danışmanı ile "Kara bir liste" hazırlar ve Nixon hükümetini eleştirenler dâhil haklarında kötü, yıkıcı, hoşlanılmayan bir ifadesini tespit ettikleri herkesi bu listeye, vatan kurtarıyoruz edasıyla eklerler.
Bu listede kimlerin olduğunu duyunca asla şaşırmayacaksınız: Yazarlar, eğitmenler, öğretim görevlileri, demokrat parti senatörleri ve senatörlerle bağlantılı şahıslar, bazı generaller, subaylar ve sol görüşlü iş adamları... Yani muhalif ve kendine şerik gördüğü herkes.
İş adamları başı çektiği bu listede herkes düşmandır. Düşmana da silahla saldırılır, o silah ise maliye müfettişleridir. İş adamlarının üzerine tüm maliye bakanlığını salar Bay Başkan.
Kişi başına 4-5 müfettiş düşecek şekilde insanları didik didik incelettirir. En ufak bir açık görüldüğü an içeriye yani hapishaneye davet edilir bu insanlar.
İçeriye alınanlardan öyle örnekler vardır ki şaşarsınız, mesela John Lenon. Bilenler bilir, kendisi milyonlarca hayranı olan, bir devre imzasını atmış Beatles gurubunun solistidir. Halkın büyük tepkisi karşısında içeriden salınmak zorunda kalınır.
Bu sırada Nixon, "National Guards" (Milli Muhafızlar) adlı polis ekibini üniversitelere yerleştirir ve en ufak bir gösteriyi anında bastırır.
Bu enteresan ve alışılmadık tedbirler bir vakte kadar götürür Nixonı ta ki "Kent Üniversitesi"nde akşam saatlerinde bir kaç sınıfın topluca dağılması sırasında polis'in gereksiz telaşı neticesinde ateş açması ve ardından dört öğrencinin ölmesi ile sonuçlanana kadar.
Son olaylar zaten gergin olan ipleri iyice gerer ve koparır.
İçeri girenle çıkan hadde hesaba gelmez oluyor. Kimin niçin girdiği tam belli bile olmaz
Nihayetinde durum zirveye ulaşıyor. George Mcgovern'in Watergate kompleksi'ndeki otel kısmında bulunan odasına, düzmece bir soygun için üç Kübalı giriyor. Otel güvenliği tarafından çok geçmeden fark ediliyor ve çağırılan polis tarafından yakalanıyorlar.
Savunmalarında ve hükümet tarafının ilk demeçlerinde soygun için girdikleri söylense de didik didik edilen odada dinleme cihazları bulunuyor.
Bu zamana kadar sarf edilen yalanlara doyan Birleşik Devletler halkı bu sefer yemiyor.
Aslına bakarsanız bu olayın bu denli halka yayılması ve hükümetin yalanlarının da ortaya çıkması konusunda Washington Post gazetesinin iki delişmen araştırmacı yazarının katkısı unutulmamalıdır.
Zaman geçtikçe içeri girip çıkan insanların temiz oldukları adalet tarafından tescil ediliyor.
Nixona ne mi oluyor?
Koskoca, dev gibi ABDnin 37. Başkanı Nixon kafasında kurduğu garip bağlar ve paralel yapı safsatalarının etkisinden çıkamayıp, saçma sapan bir olayın peşinde senelerini tüketmesiyle nihayetinde daha fazla dayanamayarak istifa etmek zorunda kalıyor.
Ne diyelim. Çok uzak olmayan bir tarihten, ders çıkarıp çıkaramayacağımızı siz okuyucularımıza bırakmak istediğim bir hikâye
Biz çıkalım kerevetine
Ahmet Alp HAN
Çok şükür bir seçim daha, çok fazla zarar ve ziyana yol açmadan geçti gitti. İyi ama, ya elektrik kesintileri, sahte seçmenler, çalınan oy pusulaları ve mühürleri, vs dediğinizi duyar gibiyim. Ev ödevini yapmamış ve öğretmenin karşısında bir bahane üretme telaşına düşmüş yeni yetmeler gibi Elektrik kesilmelerinin arkasına saklanmayalım.
Millet takdirini dilediğini yönde kullandı. Şimdi yapılması gereken Devletin yıkılmaması için taşın altına elini koymaktır. globalhaber.tv
Mehmet Akif Ersoya yurtdışı gezilerinden birinde yanındakiler taaccüp edip sormuşlar; siz İttihat ve Terakki karşıtısınız ama neden onların verdiği görevi yapıyorsunuz?
Cevap veren Mehmet Akif olunca verilen cevap müthiştir: Yapmayayım, bırakayım da devlet mi batsın?
Belki bize düşen de bu düşünce yapısıdır. Sevmeyebiliriz ama Sevdiğimizden dolayı işimizi iyi yapmalıyız.
Neyse! Sadede gelecek olursam; seçim sonuçlarını ilk gördüğümde buz gibi bir hava saadetli hanemde konuğumuz oldu. Evet, pek de hoşlanmadım. Çünkü bazı fena iddiaların seçimle temizlenebileceği rivayet olunmaya başlamıştı.
Aklıma gelene bakın! Ne mi geldi? Amerika Birleşik Devleri 37. Başkanını, Richard Nixonı istifaya zorlayan olaylar zincirinin evveli vakası geldi bu labirent gibi aklıma.
Gelin, eğer siz de dilerseniz, Türkiyemizde pek de bilinmeyen bu olayı bir hatırlayalım
Birleşik Devlerin 37. Başkanı Richard Nixon'ın kara günleri seçilmesinin hemen peşinden başlar. Nixon, üniversitelerde oluşan savaş karşıtı hareketlerin, muhalefet partilerindeki kişilerce kurgulandığını ve bütün olayların birbiri ile bağlı olduğunu düşünerek devletin tüm gücü ile, bir şahin gibi saldırıya geçer.
Şiddetten ilk payı öğrenciler alır. Öğrencilere polis memurlarınca meydan dayağı atılır.
Ertesinde ise artık veziri haline gelmiş olan Danışmanı ile "Kara bir liste" hazırlar ve Nixon hükümetini eleştirenler dâhil haklarında kötü, yıkıcı, hoşlanılmayan bir ifadesini tespit ettikleri herkesi bu listeye, vatan kurtarıyoruz edasıyla eklerler.
Bu listede kimlerin olduğunu duyunca asla şaşırmayacaksınız: Yazarlar, eğitmenler, öğretim görevlileri, demokrat parti senatörleri ve senatörlerle bağlantılı şahıslar, bazı generaller, subaylar ve sol görüşlü iş adamları... Yani muhalif ve kendine şerik gördüğü herkes.
İş adamları başı çektiği bu listede herkes düşmandır. Düşmana da silahla saldırılır, o silah ise maliye müfettişleridir. İş adamlarının üzerine tüm maliye bakanlığını salar Bay Başkan.
Kişi başına 4-5 müfettiş düşecek şekilde insanları didik didik incelettirir. En ufak bir açık görüldüğü an içeriye yani hapishaneye davet edilir bu insanlar.
İçeriye alınanlardan öyle örnekler vardır ki şaşarsınız, mesela John Lenon. Bilenler bilir, kendisi milyonlarca hayranı olan, bir devre imzasını atmış Beatles gurubunun solistidir. Halkın büyük tepkisi karşısında içeriden salınmak zorunda kalınır.
Bu sırada Nixon, "National Guards" (Milli Muhafızlar) adlı polis ekibini üniversitelere yerleştirir ve en ufak bir gösteriyi anında bastırır.
Bu enteresan ve alışılmadık tedbirler bir vakte kadar götürür Nixonı ta ki "Kent Üniversitesi"nde akşam saatlerinde bir kaç sınıfın topluca dağılması sırasında polis'in gereksiz telaşı neticesinde ateş açması ve ardından dört öğrencinin ölmesi ile sonuçlanana kadar.
Son olaylar zaten gergin olan ipleri iyice gerer ve koparır.
İçeri girenle çıkan hadde hesaba gelmez oluyor. Kimin niçin girdiği tam belli bile olmaz
Nihayetinde durum zirveye ulaşıyor. George Mcgovern'in Watergate kompleksi'ndeki otel kısmında bulunan odasına, düzmece bir soygun için üç Kübalı giriyor. Otel güvenliği tarafından çok geçmeden fark ediliyor ve çağırılan polis tarafından yakalanıyorlar.
Savunmalarında ve hükümet tarafının ilk demeçlerinde soygun için girdikleri söylense de didik didik edilen odada dinleme cihazları bulunuyor.
Bu zamana kadar sarf edilen yalanlara doyan Birleşik Devletler halkı bu sefer yemiyor.
Aslına bakarsanız bu olayın bu denli halka yayılması ve hükümetin yalanlarının da ortaya çıkması konusunda Washington Post gazetesinin iki delişmen araştırmacı yazarının katkısı unutulmamalıdır.
Zaman geçtikçe içeri girip çıkan insanların temiz oldukları adalet tarafından tescil ediliyor.
Nixona ne mi oluyor?
Koskoca, dev gibi ABDnin 37. Başkanı Nixon kafasında kurduğu garip bağlar ve paralel yapı safsatalarının etkisinden çıkamayıp, saçma sapan bir olayın peşinde senelerini tüketmesiyle nihayetinde daha fazla dayanamayarak istifa etmek zorunda kalıyor.
Ne diyelim. Çok uzak olmayan bir tarihten, ders çıkarıp çıkaramayacağımızı siz okuyucularımıza bırakmak istediğim bir hikâye
Biz çıkalım kerevetine
Ahmet Alp HAN