İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

İşte Büyük Ortadoğu Projesi

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

advertiser

0
İyinet Üyesi
Katılım
29 Nisan 2005
Mesajlar
625
Reaction score
0
Konum
Evden :D

*siber*

0
İyinet Üyesi
Katılım
20 Temmuz 2005
Mesajlar
2,014
Reaction score
1
Konum
about:blank
Amerika kendi sonunu hazırlıyor bunun farkında değil. Bu vatanın evladı kazma kürekle vatanını teslim etmedi, bu teknoloji ilemi teslim edecek.
 

hakanizm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Mayıs 2006
Mesajlar
1,952
Reaction score
1
Konum
Nereye
Yozgatlı seni askere çağıran bile olmayacak belki.
Akp denilen zihniyet ülkemizi parsel parsel sattı ve satıyor zaten.
Önceki hükümetler bu kadar satmamıştı.
Akp satışları çok çok kolaylaştırdı. 1 kişinin daha çok toprak alabilmesi için de kanunlar çıkardı.

Sen hangi hakla çıkıp da bu vatan benim diyeceksin.
Adam gelecek diyecek ki parasını verdim aldım kardeşim. Kime ne çıkın gidin topraklarımdan diyecek...

Seni askere çağıran bile olmayacak o zaman..

Ha bunlar kolay mı ? Tabiki değil ....

Bir vietnamda ..oku yiyen abd...
Bir afganistana bi halt edemeyen abd...

Filistine senelerdir zulmettiği halde eline birşey geçemeyen israil...
Irakda tökezleyip kalan amerika...

Elbette Türkiye de hapın en büyüğünü yutacaktır. Türkiyeyi alamayacaktır..

Lakin... Yine akp hükümeti sayesinde evinize dönün yasaları çıkartıldı... Bu yasalar sayesinde hapislerdeki yüzlerce pkk lı serbest bırakıldı.. Dağdaki pkk lılar yine dağda kaldı...

Yine akp sayesinde çok fazla tavizler verildi...

Borusu ötmeyen talabeninin onun bunun borusu ötmeye başladı....

Gerçi bu pkk olayları da fos olaylar.. Ama yine de çok dikkatli olunmalı. Yapılan bazı hatalar bazı ayaklanmalara bazı bölücülük durumlarına yol açabilir.
 

windows

0
İyinet Üyesi
Katılım
19 Haziran 2006
Mesajlar
1,206
Reaction score
0
Ağzımı bozmayayım.
Eline kağıt kalem alan harita çizer oldu.
 

uyuz

0
İyinet Üyesi
Katılım
31 Aralık 2003
Mesajlar
2,515
Reaction score
0
*siber*' Alıntı:
Amerika kendi sonunu hazırlıyor bunun farkında değil. Bu vatanın evladı kazma kürekle vatanını teslim etmedi, bu teknoloji ilemi teslim edecek.
bu vatanın evladı ne zaman vatanını kazma kürekle savundu?
 

*siber*

0
İyinet Üyesi
Katılım
20 Temmuz 2005
Mesajlar
2,014
Reaction score
1
Konum
about:blank
Bilgisiz zihniyetsiz adam senin burada yapmak istediğin şey Tarihimizi karalamak. Attığın post'a karşılık sadece bu vatanı kurtuluş savaşında, çanakkale savaşında savunan, Belki şuan bile savaş çıksa çoluğunu çocuğunu bırakıp eşinden önce harbe koşacak tarihteki HANIM'ları yazıyorum.

NENE HATUN
1857-1955

Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çeperler Köyü’nde dünyaya geldi. Henüz 20 yaşında bir gelinken 1877-1878 yılları arasında yapılan Türk-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Aziziye Tabyası’nı sopayla,taşla, kazma, kürekle savunanlara katılarak cesurca savaştı.Daha sonra oğlunu Çanakkale Savaşı’nda şehit verdi. Kurtuluş Savaşı başladığında yaşı ilerlediği için cepheye gidip eskisi gibi savaşamadı. Atatürk’ü çok sever ve takdir ederdi. 1954 yılında 3. Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel Paşa’nın gayretleriyle kendisine “3. Ordunun Nenesi” ünvanı verildi. Cüzi de bir maaş bağlandı.1955 yılında anneler gününde “Yılın Annesi” seçildi. Erzurum manevraları sırasında Amerikan Generali Ridgway bu yüce insanın elini öptü. Nene Hatun bir kahramanlık ve analık sembolü olarak 98 yaşına kadar yaşadı. 22 Mayıs 1955’te zatürre hastalığından vefat etti. Kabri, uğruna savaştığı topraklarda, Aziziye Şehitliği’ndedir.

HALİDE ONBAŞI (EDİP ADIVAR)
(1884-1964)
İşgallerin ardından İstanbul'da yaptığı konuşmalarla halkı işgallere karşı uyandırmaya çalıştı.1919'da Sultanahmet Meydanı'ndaki mitingde yaptığı etkin konuşma sonrası hakkında tevkif kararı çıkınca, eşi ile birlikte Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşına katıldı. İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biriydi. Mustafa Kemal onu Garp Cephesine tayin etti. Kendisine önce “onbaşı” , sonra da “üstçavuş” rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917'de evlenmiş olduğu ikinci kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye'den ayrıldı. 1939'a kadar dış ülkelerde yaşadı. 1939'da İstanbul'a dönen Adıvar 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954'te istifa ederek evine çekilmiş ve 1964'te ölmüştür. Değerli yazarımız Kurtuluş Savaşını ve Türk kadınlarının mücadelesini anlatan ve Türk klasikleri arasına giren pek çok esere imza atmıştır.

NEZAHAT ONBAŞI
Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat'ı kimseye emanet edemeyip, yanına almıştı. Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit'e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında "onbaşı" rütbesini almıştı. Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100'den fazla düşman askeri öldürmüştü.
Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında T.C.’nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşıdır. Bursa Milletvekili Operatör Emin (Erkul) Bey'in bununla ilgili önergesi şöyledir:
"Büyük Millet Meclisi Riyâsetine,
Muhtelif cephelerde, bilhassa son Gördes ve İnönü muhârebelerinde bilfiil çarpışmalara katılan ve her an askerleri teşcî eden 70. Alay Kumandanı Hâfız Hâlid Bey'in kerîmesi 12 yaşlarındaki Nezahat Hanım'a ilk İstiklâl Madalyası'nın verilmesini teklif ve bu teklifin hey'et-i umumiyenin tasdikine arz edilmesini ricâ ederim."
Bu öneri TBMM’ de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı’nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuştu. Kendisi de hiçbir zaman ne "Madalyamı verin!" talebinde bulundu, ne de TBMM Başkanlığınca alınmış kararın yerine getirilmesi için müracaat etti.Nihayet karardan 65 yıl sonra 78 yaşında bir nine iken TBMM’nin “Şükran Belgesi’ne” kavuşmuştu ve bu duygulu anda gözyaşlarını tutamamıştı.

ŞERİFE BACI
1921 yılı Kasım ayında İnebolu'ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmiştir. Malzemenin bir an önce Kastamonu'ya iletilmesi gerekir. Cepheye gidemeyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komutanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıkarlar. İnebolu'dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu'ya doğru yol alır. Bu cephane kollarında hep kadınlar vardır. Bunlardan biri de Şerife Bacıdır. Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusu ölmesin diye üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştür, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermiştir. Bugün Kastamonu'da şanına layık güzel bir anıtı vardır.

FATMA SEHER ERDEN
(ERZURUMLU KARA FATMA)
1888’de Erzurum’da doğdu. Subay Suat Derviş Bey ile evlenip Balkan Savaşı’na katıldı.I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’ne gitti.1919'daki Kongre günlerinde, Mustafa Kemal'le bizzat görüşebilmek için Sivas'a gitti.Bu görüşmenin ardından, Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesinde görevlendirildi. 300 kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Mehmetçikle birlikte destanlar yazdı. Büyük Taarruzun ilk günlerinde General Trikupis‘in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden Müfrezesinin başına geçmişti. Kahraman kadın Kurtuluş Savaşı’ndan sonra “üstteğmen” rütbesi ile emekli oldu. Emekli maaşını Kızılay’a bağışladı. 1954 yılında TBMM kendisine yeni aylık tespit etti.

HALİME ÇAVUŞ (KOCABIYIK)
Kastamonu’da doğan, anne-babasının “kızım gitme” şeklinde yalvarışlarını dinlemeden mücadeleye katılan Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi. Kurtuluş Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi traş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı.Mühimmat taşımada birçok görev yaptı. Bir Düşmanın açtığı ateş sonucu bir ayağı sakat kaldı.Bir keresinde İnebolu’dan cepheye cephane taşırken Mustafa Kemal Paşa’ya rastladı. Ancak rastladığı kişinin O olduğunu bilmiyordu Mustafa Kemal Paşa “Sen üşüyor musun böyle?” diye sordu. “Bey, 100 bin kişi kurtulacak. Ben öleceğim de ne olacak?” dedi. Paşa kafa kağıdını istedi. Verdi. “Sen kız mısın?” “Evet.”
Gün geldi savaş bitti, ancak o ne asker üniformasını çıkardı ne de her sabah traş olmaktan vazgeçti. Savaş sonrası Mustafa Kemal tarafından Ankara’ya çağrıldı. Ailesi önce korktu, Paşa Halime’yi neden çağırıyordu ki? “Gitme” dediler,o yine dinlemedi ...Kapıda yavere “Paşa hangisi bilmiyorum” dedi. Yaverin “soldaki ” demesiyle koşup elini öptü. O’nun “ Seni yollamıyorum, bizim kızımız ol” önerisine “Annem babam beni bekler” şeklinde cevap veren Halime Çavuş, “Ben ana-babaya itiatli evlada saygı duyarım” diyen Mustafa Kemal Paşa tarafından çeşitli hediyeler verilerek tekrar evine yollandı ve kendisine maaş da bağlandı.75 yaşında hayata gözlerini yumdu.

HAFIZ SELMAN İZBELİ
Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından ve Kastamonu’da ilk kadın meclisi üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir “Cumhuriyet kadını”idi…
Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu’ daki kadınları toplamış, asker için çorap, kazak, fanila ördürüp cepheye göndermişti.Varlıklı bir aileden geliyordu. Asker Kastamonu’ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu. Hep “Ben Cumhuriyetçiyim” dermiş. Savaştan sonra yeni baştan herkes gibi Türkçe harflerle okuma yazmayı öğrenmişti.Hafız Selman Hanım’a milletvekilliği de önerilmişti. “Hafız olduğum için başımı açamam. Başımı açamayacağım için de milletvekili olamam” diyerek kabul etmemişti. Mustafa Kemal’in Kastamonu’ya geldiği sırada İzbeli Konağı’nı ziyaret ettiği ve karşılıklı kahve içtikleri söylenmektedir.
 

*siber*

0
İyinet Üyesi
Katılım
20 Temmuz 2005
Mesajlar
2,014
Reaction score
1
Konum
about:blank
-------------------
GÖRDESLİ MAKBULE HANIM
1921’de eşi Ustrumcalı Ali Efe ile birlikte Milli Mücadelede çete savaşlarına katılmıştır. 17 Mart 1922’de Akhisar Sungurlu hududu üzerinde bulunan Koca Yayla’da elinde silah düşmanla en ön safta savaşırken başından vurularak şehit edilmiştir.

ÇETE EMİR AYŞE
Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte Menderes’in diğer tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan düşüp boğulması sonucunda geri dönmüş ve Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış, Yörük Ali Efe’ye katılmıştı. Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlılarla savaşmıştı.Çete savaşları yapmıştı. Aydın kurtulduktan sonra silahını Ali Efe’ye teslim edip memleketi İmamköy’e dönmüştü. Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştı. “Savaştım Yunana karşı, elimde kalan en değerli şey Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyasıdır” demişti.

TAYYAR RAHMİYE
Osmaniye’nin Kaziyeler Köyü’nden olan Rahmiye Hanım 9.Tümenin 1920 yılında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılmıştı. Başlıca görevi, keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı. Osmaniye yakınındaki demiryolu tünelini o patlatmıştı ve bölgedeki düşmanın cephane ikmalini büyük sekteye uğratmıştı. 1920’de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” demiş ve aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit olmuştu.

TARSUSLU KARA FATMA (ADİLE ONBAŞI)
Asıl adı Adile olan, Adile hala, Adile Onbaşı diye bilinen kahraman silah arkadaşları arasında “Kara Fatma” olarak anılırdı. 8-10 kişilik milis kuvvetiyle Afyon Savaşına katılmış, Tarsus’un kurtarılmasında da büyük yararlılıklar göstermiştir.

KILAVUZ HATİCE
Adana’da Fransızlar’a karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katılan Kılavuz Hatice, 8 Mayıs 1920’de milli kuvvetler Pozantı’da taarruza başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk eder. Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlar’a yanlış yol göstererek Karboğazı’na sokar. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düşer.

SAİME HANIM
Milli Mücadele döneminde 15 Mayıs 1919’da Kadıköy’de düzenlenen mitinge katılmış mitingden sonra tutuklandıysa da kaçarak mücadeleye katılmış, yaralanmış ve İstiklal Madalyası almıştı. Savaştan sonra İstanbul Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır.

YİRİK FATMA
Gaziantep’te Fransızlara karşı verilen savaşta (1 Nisan 1920-8 Şubat 1921) çete teşkilatına katılmak isteyen Yirik Fatma gelmesini istemeyenlere karşı «Benim kanım, sizinkinden daha mı şirindir?» cevabını vermiş ve çetecilerle birlikte yola çıkmıştı.

NACİYE HANIM
20 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul Üsküdar’da düzenlenen mitinge katılan ve söz alan kahramanımız bu mücadelede kadınların da erkeklere yardım edeceği konusunda teminat vermişti.

FAİKA HAKKI
Erzurum’da toplanan “Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”nin (Temmuz- Ağustos, 1919) de etkisiyle kadınlar da protesto hareketine giriştiler. 1919’un Kasım ayında Erzurum Kız Lisesi Müdiresi Faika Hakkı, Muradiye Camii’nde toplanan kadınlara hitaben yaptığı konuşmada, onları etkin protestolarda bulunmaya çağırmıştı. Onun teklifi ile İstanbul’u işgal etmiş olan İtilaf kuvvetleri temsilcilerine ve ABD Senatörlerine tepki telgrafları çekilmişti.

SULTAN HANIM
Adana bölgesinde çarpışan partizan müfrezesi geçici olarak Toros Dağlarından geri çekilirken, Sultan Hanım da inekleriyle beraber onlara katılmış, çete dağda kaldıkça ineklerinin sütüyle onları beslemişti. Müfrezedekiler onu sevgiyle “anne” diye çağırmıştı.

SÜREYYA SÜLÜN HANIM
Van doğumlu Süreyya Hanım, Erek kasabasında 500 kişilik bir çeteye katılmış, 1,5 aylık bir çatışmadan sonra yaralanınca Erzurum’a dönmüştü.

NAZİFE KADIN
9 Mart 1922’de Çanakkale Bigadiç civarını kuşatan Yunan ordusu Komutanı Nazife Kadın’dan bilgi istemiş, ancak o bilmediğini, bilse bile asla söylemeyeceğini ifade etmiş, bunun üzerine Yunanlılarca fırına atılarak şehit edilmiştir.

DOMANİÇLİ HABİBE
Kurtuluş Savaşı sırasında cahil evladının düşmana yol gösterdiğini duyunca İnegöl’e inmiş, bir kurşunla oğlunu yere serip ardına bakmadan geldiği dağlara geri dönmüştür.

SATI ÇIRPAN
Millet mekteplerinde okuma yazmayı öğrenen Satı Hanım, Kurtuluş Savaşında cepheye sırtında mermi taşımıştı. 1934 yılında Atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermesiyle meclise giren ilk 18 kadın milletvekilinden biri olmuştu.

BİTLİS DEFTERDARININ HANIMI
Kahramanmaraş’ta düşmana karşı verilen mücadelede en fazla yararlılık gösterenlerin arasında bulunmaktaydı. Kayabaşı Mahallesi’nde 8 düşmanı öldürmüş daha sonra erkek elbisesi giyerek milis kuvvetlerine katılmıştı.
(Alıntıdır. )
 

SargeT

0
Yasakli Uye
Katılım
25 Mayıs 2006
Mesajlar
1,513
Reaction score
10
Konum
misstanbul
ilgili kişilere yanıtı bu resim verecektir...

adsz6vy.jpg
 

uyuz

0
İyinet Üyesi
Katılım
31 Aralık 2003
Mesajlar
2,515
Reaction score
0
amacın ne anlamış değilim. ben bu insanların hiçbirisi için birşey demedim. sadece kazma kürek ile vatan savunulmamıştır dedim. "elinde son model tüfeği olan adama karşı, kazma kürekle savaşıp ülkemizi teslim etmediğimiz" hangi savaş var söyler misin? Tarihin T sini bilmiyorsunuz ama konuşmaya gelince şanlı tarihim canım tarihim, sen tarihimi karalıyorsun... gibi laflar söylüyorsun. Hadi öğretmenler düzgün ve doğru öğretmiyor ama insan biraz da aklını kullanmalı. herhangi bir gelişmiş ordu karşısında kazma kürek olanlara karşı savaş kaybetmez. adamın elinde tüfek 100m uzaktan alnının ortasından vurabiliyor senin elinde kazma adama koşuyorsun. mümkün mü? değil. allaha şükür tarihin hiçbir zamanında kazma kürek ile savaşacak duruma düşmedik.
 

*siber*

0
İyinet Üyesi
Katılım
20 Temmuz 2005
Mesajlar
2,014
Reaction score
1
Konum
about:blank
Halen daha boş, boş konuşuyorsun. Ben sana yazdığım şeyi bir kez daha açıklayayım.

Zamanında kazma kürekle bu ülkeyi teslim etmedik şimdi Allah şükür daha ileri teknolojiye sahibiz kolay kolay kimse bizden toprak alamaz.

*siber*' Alıntı:
Amerika kendi sonunu hazırlıyor bunun farkında değil. Bu vatanın evladı kazma kürekle vatanını teslim etmedi, bu teknoloji ilemi teslim edecek.
 

MoD

0
İyinet Üyesi
Katılım
8 Nisan 2005
Mesajlar
1,722
Reaction score
2
Konum
Bursa
Haritayi hazirlayanlar Istiklal Marsi diye birsey duymamislar sanirim. Ne mutlu ki, biz biliyoruz.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma. Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet “ dediğin tek dişi kalmış canavar.

Bu kıtada Mehmet Akif sömürgeci, saldırgan batıya çatmakta, medeniyet adı altındaki saldırgan tutumu kınamaktadır: “Batı ordularının en modern silahlarla, tank ve toplarla, tıpkı çelikten bir duvar gibi üzerimize yürümesi bizim için önemli değildir. Türk Milleti’nin öyle bir iman gücü, şehitlik inancı vardır ki, o imanlı göğüslerin her biri bir kale gibidir. Bu imanlı göğüsler karşısında en modern silahlar etkisiz kalır, hepsi yok olur, parçalanır.
Onların homurtuları, ulumaları da seni korkutmasın. Medeniyet maskesi takarak etrafa saldıran, zayıfları ezen ve sömüren bir canavar, bizim imanlı göğsümüze en ufak bir korku veremez. Zaten “Medeniyet” adı altında yapılan bu vahşiliklerden sonra onunu gerçek canavar yüzü ortaya çıkmıştır. O canavarın da tek dişi kalmıştır, bize asla zarar veremez.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı.
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı.
Verme, dünyaları aslanda bu cennet vatanı.

Mehmet Akif gençlere, üzerinde yaşadıkları toprakların değerini ve özelliğini iyi bilmeleri gerektiğini anlatmaktadır.
“Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme. Geçmişini iyi öğren, çünkü bu vatan toprakları, uğruna şehit düşenlerin kefensiz olarak gömüldükleri, her karışında bir şehit kanı olan kutsal topraklardı. Sen, vatanı uğruna canını vererek, Allah katında makamların en yücesi olan Şehitlik mertebesine ulaşmış bir babanın oğlusun. Vatanına gereken değeri vermez, onu atalarının koruduğu gibi korumazsan, ataların incinir, üzülür. Bu cennet vatanı her ne pahasına olursa olsun korumalı, dünyaları da alsan bu yurdun bir karış toprağını bile vermemelisin.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsında Hüda,
Etmesin tek beni vatanımdan dünyada cüda.

Mehmet Akif vatan sevgisini ve Türk vatanının yüceliğini söyle anlatmaktadır:
“Bu cennet vatan uğuruna herkes canını vermek için hazır bekliyor. Şimdiye kadar bu uğurda o kadar yiğit canını verdik ki; Her karış toprakta bir şehit yatmaktadır. Toprağı sıksan, şehitlerin kanı fışkıracak kadar çok şehit verilmiştir. Canımı, canım kadar çok sevdiğim şeyleri, bütün varımı, yoğumu alsın; Yeter ki beni bu vatanımdan ayrı ve uzak bırakmasın.”
 

uyuz

0
İyinet Üyesi
Katılım
31 Aralık 2003
Mesajlar
2,515
Reaction score
0
tarih bilgisi "kuru gaz bilgiden" ibaret birisiyle tarih konuştuğum için forum üyelerinden özür dilerim. biz kazma kürekle savunduk bu vatanı, teslim etmedik kafalarına kafalarına vurduk öldüler.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst