İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Mutlu Yillar - 2011

_TopraK_

0
İyinet Üyesi
Katılım
12 Kasım 2009
Mesajlar
162
Reaction score
1
Bende herkesin 2011 model, cillop gibi yeni yılını kutluyorum :)
 

peep

0
İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
20 Mayıs 2007
Mesajlar
6,382
Reaction score
87
yeni yılımız kutlu olsun... geçerken yıllar arkaya bakmamak gerek
 

StrKral

0
İyinet Üyesi
Katılım
27 Aralık 2010
Mesajlar
63
Reaction score
0
Şahsi Fikrim : Ne zaman 7 amerikalı bir araya gelip bir kurban keserse , işte o gün bende yılbaşını kutlarım.

Hazret-i İsa’nın doğum günü olduğu iddia edilerek 25 Aralıkta kutlanan Hıristiyan yortusu (bayramı). Latincede doğumla ilgili olan anlamına gelen bu yortuyu, bir kısım Hıristiyanlar 6 Ocakta kutlamaktadır. Hazret-i İsa’nın doğumundan çok önce güneşe tapan putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralıkta günler tekrar uzamaya başlayınca, Güneş’in kendileriyle kalmaya razı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı. Bu kutlamalar sırasında dans, içki, ışıklandırma, yaparlardı. Ayrıca hindi kesme, domuz başı, kaz kızartması yemeyi de gelenek haline getirmişlerdi. Bir de aralarında çeşitli hediyeler verirlerdi. Ayrıca güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış başlangıcında doğduğuna inanan diğer putperest milletler de vardı. Bunlar da Julian takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralıkta özel kutlama törenleri yaparlardı. Hazret-i İsa’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk Hıristiyanların hazret-i İsa’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu. Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde güneşe ve putlara tapılıyordu. Roma İmparatoru Büyük Konstantin, putperestken miladın 313. senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de Hıristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25 Aralığı yılbaşı kabul etti. İsa aleyhisselamın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan Hıristiyanlar da, hazret-i İsa’nın 25 Aralıkta doğduğunu kabul ettiler.Sonunda bu geceyi Milad ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar. Efsanevi Hıristiyan inanışına göre; miladi 4. yüzyılda (M. 350 yıllarında) Anadolu’da Myra (bugünkü Demre-Antalya) yöresinde yaşamış olan Aziz Nikolaos adındaki Hıristiyan azizi, Roma İmparatoru Konstantin’in rüyasına girdi ve idama mahkum edilen üç subayı kurtardı. Bu olaydan sonra ünü gittikçe yayılan Nikolaos, zamanla Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerin, hayır kurumlarının, loncaların, çocukların, denizcilerin ve bazı şehirlerin koruyucu azizi olarak benimsendi. Adına Avrupa’da pekçok kilise yapıldı. Çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan ve Noel Baba olarak anılmaya başlayan Aziz Nikolaos efsanevi bir kişiliğe büründü. Aziz Nikolaos’un Noel Baba haline sokulması ilk önce Almanya’da görüldü. Bu efsanevi gelenek zamanla Protestan kiliselerin çoğunlukta olduğu Avrupa ülkelerinde yayıldı. Sonra ABD’nin New York şehrine gelip yerleşen Hollandalı Protestanların Aziz Nikolaos’u iyiliksever bir kimse olarak anmaları da çok sevilmesine yol açtı. Ayrıca ABD ve İngiltere’de kutlanan çocuk bayramlarında da yer verilmeye başlandı. Geleneksel aile ve çocuk bayramı olarak kutlanan Noel yortusunun koruyucusu olarak kabul edildi. Noel Baba’nın şişman, neşeli, kırmızı ve beyaz piskoposluk giysileri içindeki tasvirleri Amerikalılar tarafından gündeme getirildi. Noel Baba olarak bilinen Aya Nikola (Aziz Nikolaos)nın bazan yalnız, bazan yardımcısıyla ata binerek, bazan da sekiz ren geyiğinin çektiği arabasıyla evlerin damlarında dolaştığı efsanesi yaygınlaştı. Noel Baba yortusu daha ziyade miladi senenin Aralık ayının 24. gününün gecesi kabul edilmiştir. Bununla beraber 24 Aralık ile 6 Ocak arasında olduğunu kabul eden Hıristiyanlar da vardır. Ermeni kiliseleri hiçbir zaman Noel’i kabul etmeyip, hazret-i İsa’nın doğumunu hep 6 Ocakta kutlamayı sürdürdüler. Efsanevi inanış doğrultusunda Noel Baba yortusunu kutlayan Hıristiyanlar bu kutlamalar sırasında, ışık ve çeşitli maddelerle yaprak dökmeyen ağaçları süslerler. Bu da umumiyetle çam ağacıydı. Bu adet, eski Mısırlıların, Çinlilerin, Yahudilerin ve putperest milletlerin yaprak dökmeyen ağaçları ölümsüzlük simgesi saymalarından kaynaklanmaktadır. Günümüzdeki Noel gelenekleri arasındaki ağaç süslemesinin Almanya’nın batı tarafında ortaçağda hüküm sürmüş olan eski putperestlikten alındığı rivayeti hakimdir. Noel Baba bayramının (yortusunun) safsata ve efsane olduğu İngiliz Durkan Başpiskoposu Dr. David Jenkis’in 21 Aralık 1993 Milliyet, 24 Aralık 1993 Türkiye gazetelerinde çıkan beyanatında; İncil’de geçen Noel’le ilgili sözlerin birer peri masalı ve efsane olduğu açıklandı. Dr. David’in bu sözlerini diğer ünlü İngiliz din adamlarından St. Albans Başpiskoposu John Taylor, Anglikan Çevre Bakanı John Gummer; ’Kilisenin öğrettikleri çok açık. Dünyadaki milyonlarca insan, İncil’deki masallarla uyutulmaya çalışılıyor.’ sözleriyle desteklediler. Bugün Çin’de, Hollanda’da ve İngiltere’de Noel Baba ile kutlamalar ve reklamlar yasaklanmıştır (1993). __________________
 

Akyıldız

0
İyinet Üyesi
Katılım
25 Temmuz 2010
Mesajlar
777
Reaction score
10
Konum
İyi
Bismillahirrahmânirrahim amin ..
/edit/
Vayt bu nedir yahu :D hepinize iyi mutlu yıllar
 

Cnkrt

0
İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
18 Kasım 2009
Mesajlar
603
Reaction score
6
Konum
Eskişehir
2011 yılında tüm iyinet üyelerine bol kazançlar, sağlık, mutluluk diliyorum. Umarım yeni yıl herkes için iyi olur.

Mutlu yıllar İyinet.
 

Kunteg

0
İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
20 Aralık 2010
Mesajlar
709
Reaction score
12
Konum
İstanbul
2003 2004 den beri mutluluk bulamadım şahsen parada şansımız güler inşallah
Herşey olur merak etme, herkesin hayatında bir dönüm noktası vardır iyi yada kötü bugüne kadar kötü gittiyse bundan sonra iyi gider umarım :hihi:
 
X

Xman

Misafir
2011'in herkese sağlık, mutluluk, başarı ve bol şans getirmesini diliyorum. Mutlu Yıllar.
 

TurkDizi

0
İyinet Üyesi
Katılım
30 Kasım 2010
Mesajlar
150
Reaction score
1
Mutlu yıllar arkadaşlar, 2011 hepinizi iyilikler , güzel şans ve fırsatlar çıkarsın
 

wesc

1
İyinet Üyesi
Katılım
1 Haziran 2008
Mesajlar
2,223
Reaction score
12
31 Aralık ile 1 Ocak arasında ne fark var?
Siz de artık bu kendinizi mutlu hissetme zorunluluğundan bıkmadınız mı?
Sanki bir "arınma" olacakmış falan gibi gelir insana, değil mi? Size de olur mu? Hani giden yıl kirlenmiş, eskimiş de, yeni gelen yılda yeni bir başlangıç, "beyaz sayfa" falan...
Yoktur öyle bir şey.
Herşey kaldığı yerden "aynen" devam, aslında birşeyin "kaldığı" falan da yok. Gece yattık, sabah kalktık, takvimin yaprağı değişmiş, hepsi bu.
Johann Strauss'un "Yarasa" operetini bilir misiniz, bir yılbaşı gecesi cereyan eder... Orada gardiyan Frosch tam saat on ikide takvimin yaprağını koparır, "31 Aralık" yaprağının altından "32 Aralık" çıkar!
İşte bunun gibi bir şey.
Sözler verilir, kararlar alınır, yeni yılda sigara bırakılacak, kilo verilecek, kimseyle kavga edilmeyecektir.
Sonrası eski tas eski hamamdır.
Ama kendimizi güzel kandırdık değil mi, hindi dolması, bademli ve kestaneli pilav, fındık fıstık, tombala... Bol içki. Ardından damardan tuzlama, pilav üstü az işkembe, yoğurt.
Ooon, dokuuuz, sekiiiz, yediii, altııı, beeeş, dööört, üüüç, ikiii, biiir... Girdik mi hanım? Girdik girdik!
Hava fişekleri, patlamalar... Dışarıda birbirine çarpan sarhoş arabaları, fren gıcırtıları...
Öpüşmeler... Bazı hatunları "yılbaşıdır ayağından" daha bir candan öpmeler bu arada... Eşek değilse anlar...
Hamlet, "geriye kalan sessizlik" demişti. Bu gün geriye kalan, evet ortalık da sessizdir sessiz olmasına ama, mide bulantısı, baş ağrısı. Geriye kalan, akşamdan kalmalık.
"Ziyan olmasın" diye daha birkaç gün boyunca yenecektir o akşamdan kalma yemekler de: Tabak dibi barbunya fasulyası, soğuk börek, pörsümüş salata, kenarına çatalın zeytinyağı bulaşmış beyaz peynir...
Ve ille de özene bezene doldurulan, ama kimse ağzına sürmediği için hep kalan o kuruyemiş tabağı...
Televizyonun gecekondu eğlenceleri bitmiş, ortalık durulmuş, mayna olmuştur. Bugün ne tele-vizyon seyredilir, ne gazete okunur. Akşama kadar sersem sepelek dolaşılır evin içinde.
Günler uzamaya başlamıştır başlamasına da, henüz "hissedilecek" kıvama gelmemiştir, bunun için şubat başlarını beklemek gerekecektir. Erkenden gece olur. Hani herşey değişecekti birdenbire?
Şimdi kalkın bir çorba koyun ateşe, midenizin "suyunu" alsın, haminnem öyle derdi.

Yılbaşının gerçek değeri nedir? Bence büyük oranda bir hiç. Ömrümüzden bir sene geçtiğini göstermesi bile o kadar mühim değil; çünkü ömrümüzü senelere ayırmak da insanların uydurması... İnsan ömrü doğumdan ölüme kadar uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerinde yapılan her türlü taksimat sunidir...

Not: Bu yazının tamamını ben yazmadım, bazı yazarlardan ve bir kitaptan sentez yaptım, araya da kendi fikirlerimi sıkıştırdım.
Kimse yanlış anlamasın; yılbaşına karşı değilim. Dini yönden hiçbir sakıncası olduğunu da düşünmüyorum. Kimse kutlamasın, niye kutluyorsun kardeşim diye serzenişte de bulunmuyorum. Herkes kutlasın. Ki, benim de bu gece bazı planlarım var, ben de kendi halimde yılbaşına eğlenceli gireceğim. Benim anlatmak istediğim bir durum tespiti ve yalnızca bu yılbaşına olağanüstü anlamlar yüklenmesi; yeni bir sayfa, yeni bir umut olarak görünmesi. Yılbaşının, insanları eğlendiren bir gün olması dışında hiçbir önemi yoktur arkadaşlar. Diğer birçok özel günler gibi...

Herkesin yeni yılı huzurlu geçirmesini diliyorum :)
 

PauLShark

0
İyinet Üyesi
Katılım
12 Aralık 2010
Mesajlar
1,676
Reaction score
51
Konum
Ankara
Ben ve Saz arkadaşlarım için "Yeni Yılın" tek anlamı ;

Daha Fazla Alkol :bira:

Yeni Yılınız Kutlu ve Mutlu Olsun..
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst