Acun Ilıcalı'yı önceden severdim, onca başarısına rağmen mütevazı, samimi biriydi. Ancak artık kendisini sevmiyorum. Para değiştirdi bu adamı.
Konunun devamını Ekşisözlük'teki bir entry ile devam ettireyim:
son yaptığı yetenek sizsiniz isimli programı toplasanız 3-4 kere falan izlemişimdir. o da zap yaparken ilgimi çeken bir performans olursa neymiş diye baktığımdan. bu gece tam elenme kısmında açmışım, çok şeker iki çocuk ve griye boyanmış iki adam gördüm. 4'ü ayakta bekliyorlardı, herhalde yarışma bitiyor birinci belli olacak falan deyip izlemeye devam ettim. birinci olan çocuğa bayıldım, izlemeye biraz daha devam ettim. ismi kaan baybağ imiş. (sözlük sağolsun) aklı başında süper efendi bir çocuk.
neyse konuya döneyim, bu çocuk birinci olmuş falan, o arada kanal değiştirdim. bir süre başka kanallarda gezinip yarışmayı tekrar açtım. griye boyanmış iki adam ve diğer sevimli çocuk bekliyordu bu seferde. e o birinciyse bunlarda ikinci ve üçüncü olmuyor mu daha neyin elemesi diye şaşırdım ilk aşamada. bu final öncesi final miymiş neymiş. iki yarışmacıdan hangisinin kalacağını jüri belirliyordu. şişko uzun saçlı jüri üyesi gri adamları seçti. sıra acuna geldiğinde küçük çocuktan özür dilemeye başladı. "şöyle iyisin, böyle iyisin. abilerini seçersem üzülür müsün" vb. sohbet etti, önce iyi hoş dedim; herhalde çocuğu eleyecek gönlünü almaya çalışıyor.
daha sonra kararını söyledi. "ben de oyumu gri adamlara veriyorum" dedi. ardından çocuğa, "bilgisayar ister misin" dedi. çocuk "hayır bilgisayarım var" dedi. bu sefer "daha iyi bir okulda falan okumak ister misin, okulunu değiştireyim mi" dedi. çocuk da aynı aklı başındalıkla " hayır ben okulumdan memnunum, okulumu seviyorum" dedi. acun bu ayıbı devam ettirdi; bu sefer arkada oturan aileye dönüp, "ne yapabilirim, maddi olarak benden istediğiniz bir şey var mı" tarzında bir şeyler saçmaladı. aile de aynı olgunlukla "hiçbir şey istemeyiz"dedi.
acun kendince o küçük çocuğun gönlünü almak istedi; ama üslup bu mu olmalıydı? eğer elediğin için çok üzüldüysen, yarışmadan sonra çocuğun adresini alıp "ne istersin, sana ne alayım" diye sormadan gönlünden kopan bir hediyeyi evlerine gönderebilirdin. ya da inan o an sahneye gidip o çocuğun bir yanağını sıkman veya kuliste yanına gidip sohbet etmen bile daha mutlu ederdi.
Bahsi geçen olayı aşağıdaki videoda 3:50'den sonra izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=5jUlK7UYXPY
Konunun devamını Ekşisözlük'teki bir entry ile devam ettireyim:
son yaptığı yetenek sizsiniz isimli programı toplasanız 3-4 kere falan izlemişimdir. o da zap yaparken ilgimi çeken bir performans olursa neymiş diye baktığımdan. bu gece tam elenme kısmında açmışım, çok şeker iki çocuk ve griye boyanmış iki adam gördüm. 4'ü ayakta bekliyorlardı, herhalde yarışma bitiyor birinci belli olacak falan deyip izlemeye devam ettim. birinci olan çocuğa bayıldım, izlemeye biraz daha devam ettim. ismi kaan baybağ imiş. (sözlük sağolsun) aklı başında süper efendi bir çocuk.
neyse konuya döneyim, bu çocuk birinci olmuş falan, o arada kanal değiştirdim. bir süre başka kanallarda gezinip yarışmayı tekrar açtım. griye boyanmış iki adam ve diğer sevimli çocuk bekliyordu bu seferde. e o birinciyse bunlarda ikinci ve üçüncü olmuyor mu daha neyin elemesi diye şaşırdım ilk aşamada. bu final öncesi final miymiş neymiş. iki yarışmacıdan hangisinin kalacağını jüri belirliyordu. şişko uzun saçlı jüri üyesi gri adamları seçti. sıra acuna geldiğinde küçük çocuktan özür dilemeye başladı. "şöyle iyisin, böyle iyisin. abilerini seçersem üzülür müsün" vb. sohbet etti, önce iyi hoş dedim; herhalde çocuğu eleyecek gönlünü almaya çalışıyor.
daha sonra kararını söyledi. "ben de oyumu gri adamlara veriyorum" dedi. ardından çocuğa, "bilgisayar ister misin" dedi. çocuk "hayır bilgisayarım var" dedi. bu sefer "daha iyi bir okulda falan okumak ister misin, okulunu değiştireyim mi" dedi. çocuk da aynı aklı başındalıkla " hayır ben okulumdan memnunum, okulumu seviyorum" dedi. acun bu ayıbı devam ettirdi; bu sefer arkada oturan aileye dönüp, "ne yapabilirim, maddi olarak benden istediğiniz bir şey var mı" tarzında bir şeyler saçmaladı. aile de aynı olgunlukla "hiçbir şey istemeyiz"dedi.
acun kendince o küçük çocuğun gönlünü almak istedi; ama üslup bu mu olmalıydı? eğer elediğin için çok üzüldüysen, yarışmadan sonra çocuğun adresini alıp "ne istersin, sana ne alayım" diye sormadan gönlünden kopan bir hediyeyi evlerine gönderebilirdin. ya da inan o an sahneye gidip o çocuğun bir yanağını sıkman veya kuliste yanına gidip sohbet etmen bile daha mutlu ederdi.
Bahsi geçen olayı aşağıdaki videoda 3:50'den sonra izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=5jUlK7UYXPY