|
|
Protesto sırasında bebeğini kaybetti
- Konbuyu başlatan hlm-bayrak
- Başlangıç tarihi
- Durum
Ben gene de hamile olarak protestoya katılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Savaş hali değil sonuçta,bir başka arkadaşı gitseydi onun yerine.
Ayrıca 19 yaşında ne hamilesiyse.ha:
hamile olarak protestoya katılması işin farklı bir boyutu. mühim olan sonucu.. yazıdageçen kelimleri gözümüzün önünde canlandırırsak eğer:
"polise hamileyim, vurmayın" diyen bir anne adayının dayak yemesi söz konusu. ve akabinde girmesi muhtemel ruhsal bunalımı !!
inş.elinden tutan olurda, sağlam bir avukat ile yüklü bir tazminat talep edebilir.AİHM'e kadar yolu var ..
@Calvin: arada ki önemli bir farkı atlıyorsun. burada doğmamış bebeğin ölümü söz konusu.
olayı farklı boyuta çekiyorsun. hırsız / ev sahibi olayı ile öğrenci protestosu / polis arasında fark var..
hırsız/ev sahibinde, ev sahibi "nefsi müdafa" yapmak zorunda kalır, polis olmadığı için.
öğrenci protestosu / polis olayı ise daha farklı. toplumsal bir olay mevcut. ve burada protesto eden öğrencilerin amacı ne mala ne de cana kast etmek. sadece fikirlerini duyurabilmek, görüşlerini bildirebilmek.
evet, hamile haliyle protestoya gitmek (hemde başbakanı) akla mantığa sığmaz. ancak olaya protestoya gitmek değilde, sonucunda meydana gelen duruma bakmak lazım. polisin, insanlık ayıbı söz konusudur..
Yani diyorsunuz ki aslında olayda hiç bir sorun yok.Her şey normal ama kadın hamile olduğu için polise piyango çıktı.
olaydaki sorun, polisin yine güç kullanımında aşırıya kaçması... kötü piyango ne yazık ki polise değil kadına çıktı..
çünkü bu durumda polis savunmasını yaparken, T.C' nin başbakanını savundum diyecek ve yırtacak..
ancak kadın hem bebeğini kaybetmiş olup, hemde muhtemel bir ruhsal bunalıma girecek.
2002 de başıma geldi. Vurursan suçlu sensin. Ancak evin dışına çıkarsa, kaçarsa vurur kırarsın. Ev içinde suçlu olursun. Ancak o sana saldırırsa durum değişiyor falan filan.
Kadın bu durumda tamamen cehalet içinde hareket etmiş. Şöyle düşünün. Sizin eşiniz, tanıdıgınız yakınınız olsaydı gitmesine izin verirmiydiniz? Vermezdiniz. Çünkü zor kullanma, orantısız güç vs. geçin bunları. Yanlışlıkla biri omuz atıp hatunu düşürse yine bu gelebilirdi başına. Hamilelik bu yahu sivilce değil, öksürük değil
Biz hamileye su bidonu kaldırtmıyoruz, buzdolabı üstünden bilmem ne aldırmıyoruz bu hatun olay çıkacağını bilerek oraya gidiyor. Merak ediyorum bundan sonra yine hamile kalırsa tekrar protestoya gidecek mi? Yani hamile degilse bir gosterici, polisin vurarak dagitmasi dogal, ve hakli? Siz hangi yuzyilda nerede yasiyorsunuz tam olarak anlamadim ben. Ya hamile kadinin ne isi var, polis hamile oldugunu nereden bilsin gibi argumanlari nasil ortaya sunabiliyorsunuz gercekten agzim acik kaliyor okurken. Polisin isi guvenligi saglamaktir, insanlara hizmet etmektir, insanlarin agzini burnunu kirmak degil. Hamile, yasli, genc, coluk, cocuk, ogretmen, ogrenci, astimli, karacigeri bozuk, sapasaglam farketmez, hicbir insani dovmeye hakki yoktur ki. Bu kadar basit bir nokta bu.Herhangi bir genc cocuk aldigi darbeyle ayagi kaysa kafasini vurup olse, o zaman ne diyeceksiniz, kaza oldu, evde dersini calismadi oldu mu diyeceksiniz cok merak ediyorum. Bir insanin olmesi sandiginizdan daha kolay birsey, hassas noktaya alabileceginiz bir darbe, bir kaza, her turlu sakatlik da olur, olum de. Gitmeseydin madem bunlari biliyorsun yerine, insanlara insanliga yakismayacak sekilde kaba kuvvet kullanilmasini elestirmek, yanlis oldugunu soylemek bu kadar mi zor?
Insanlarin cahil olmalari, hata yapmalari onlarin olmelerini gerektirecek kusurlar degil. Burada resimdeki kocaman yanlisi gormeyip ufak tefek seyleri bahane ederek bir insanin hayatini sona erdiriliyor, 2 gune unutulur, yarin gene cahil universitelileri polis dover, bu da boyle gider.
2002 de başıma geldi. Vurursan suçlu sensin. Ancak evin dışına çıkarsa, kaçarsa vurur kırarsın. Ev içinde suçlu olursun. Ancak o sana saldırırsa durum değişiyor falan filan.
Kadın bu durumda tamamen cehalet içinde hareket etmiş. Şöyle düşünün. Sizin eşiniz, tanıdıgınız yakınınız olsaydı gitmesine izin verirmiydiniz? Vermezdiniz. Çünkü zor kullanma, orantısız güç vs. geçin bunları. Yanlışlıkla biri omuz atıp hatunu düşürse yine bu gelebilirdi başına. Hamilelik bu yahu sivilce değil, öksürük değil
ben kadının protestoya gitmesini savunmuyorum. herşeyden önce tabii ki de karnında ki bebeğini düşünmeliydi. ancak ve ancak sonucunun böyle olmaması gerekirdi. bu şekilde bitmemesi gerekirdi. bana göre suçlu polis.. aşırı güç kullanması gerekmezdi, kim olursa olsun...
fikirler, görüşler çatışabilir/savaşabilir ancak insanları öldürmemeli veya hastahanelik etmemeli.
Bu laflar üstüne söz söylemek istemiyorum. Ne işin vardı orada diyenler karşısında benim de ağzım açık kalıyor.
Polisle çatışma derecesinde kavga etme yetkisini kim veriyor öğrencilere ? Öğrenci kimki devletin polisi ile birebir fiziksel temasa geçiyor. Olay çatışma boyutunda siz çocuk mevzu yasakpara diyorsunuz, tamam bi cana kıyılması doğru değil ( zaten bilerek yapılan bişeyde değil. O arbedede hamileyim demiş duyulurmu sizce ? Yada ne malum öyle bişey dediği ? ). Yanlız hamile olan biri oraya gidip polisle çatışırcasına eylem yaparak herşeyi zaten göz önüne almış. Otursaydı evinde de gitmeseydi. Yada efendi gibi protestolarını ettilerde polis onlara güçmü kullandı ? Gelecek için özgürlük için orda deniliyor özgür ülkede yaşamıyormuyuz, geleceğimiz karanlıkta benimmi haberim yok ? Şimdi diyeceksiniz özgürsek neden bu duruma gelindi protestoya bile izin verilmedi diye. E hemşerim herkez bitakım oluşumlarla (bu bir gruplaşma olumşumdur. Ordaya katılmayanlar Türkiye Cumhuriyeti öğrencisi değillermi ? Yada oraya katılanları kim seçipte oraya gönderdi ? Öğrenciler kendi aralarında ordaki arkadaşları temsilcileri olarakmı yolladılar ? ) polise saldırırsa poliste buna eyvallah derse sonu ne olur ?
Sen ağzın açık seyret...
Sadece ağzı açık seyredin işte olayları...
Fazlası zarar...
Protestoya filan gitmeyin...
Çalışın, çalışın...
not: Üniversiteliler cahildir, liseliler daha da cahil...
Kendi düşen ağlamaz madem hamilesin ne işin var oralarda sana mı düştü protesto etmek allahım ya
Herhangi bir genc cocuk aldigi darbeyle ayagi kaysa kafasini vurup olse, o zaman ne diyeceksiniz, kaza oldu, evde dersini calismadi oldu mu diyeceksiniz cok merak ediyorum. Bir insanin olmesi sandiginizdan daha kolay birsey, hassas noktaya alabileceginiz bir darbe, bir kaza, her turlu sakatlik da olur, olum de. Gitmeseydin madem bunlari biliyorsun yerine, insanlara insanliga yakismayacak sekilde kaba kuvvet kullanilmasini elestirmek, yanlis oldugunu soylemek bu kadar mi zor?
Insanlarin cahil olmalari, hata yapmalari onlarin olmelerini gerektirecek kusurlar degil. Burada resimdeki kocaman yanlisi gormeyip ufak tefek seyleri bahane ederek bir insanin hayatini sona erdiriliyor, 2 gune unutulur, yarin gene cahil universitelileri polis dover, bu da boyle gider.
Birde amerikan polisinin vahşi olduğunu söylüyorlar, o adalet timsali ülkenin polisi her yıl onlarca kişinin canına hiç sebepsiz yere kıyarken demekki bizim polisleri örnek alıyor, hele dünya anayasalarında mutlaka birkaç maddesi olan ingilizlerin polisleri işi tamamen bizimkilerden öğrenmiş gibi duruyor.
Polis haksız kimse polisi savunamaz, bir insan yerde ve teslim olmuş durumdayken tekme atılmaz, atılamaz. Evet etkisiz hale getirmek için güç kullanabilirsin ama bu şekilde değil, kimse polisin haklılığını tartışamaz. Ama burada o bayanı da haklı görmek bence cehalet.
Ortada bir yangın var ve siz yangının içine atlıyorsunuz, sonrada itfaiye neden beni söndürmedi diyorsunuz buda mantıksız geliyor bana. Ama itfaiyenin siyasi görüşü varsa ve orada yanan şahıs da itfaiyenin karşıt görüşlerinden ise o karşıt görüşlülerden yangına odun atıp "vah vah" diyen çok olacaktır, tıpkı bu başlık altında olduğu gibi.
Ne polisi haklı görebilirsiniz, ne kadını ortada her iki tarafında büyük ayıbı var, toplumsal olarakda bizim ve geleceğimizin büyük kayıpları var. Biz toplumumuzu geliştirmedikçe, kısır çatışmaların içinde kaldıkça daha çok böyle sorunlar yaşamaya devam ederiz.
Terör örgütü yandaşları pkk bayraklarıyla, öcalan sloganlarıyla hepimizin bildiği gerek İstanbul'daki gerek diğer illerdeki yerlerde izinsiz gösteriler yaparlar, polis su sıkar, göz yaşartıcı bomba atar, yalnızca dağıtır... Benim ülkemin üniversite öğrencileri yürüyüş yapar teröristin, bölücünün görmediği şiddeti, dayağı görür. Bu nasıl adalettir, bu nasıl insanlıktır...
Bir insanın 19 yaşında , hamile ve bayan olması başbakanı protesto edemeyeceği anlamına gelmez. Türkiye'de yaşayan herkes karşı olduğu sisteme ya da düzene karşı belli kurallar içerisinde veya şiddete başvurmadan tepki verme hakkına sahiptir.O öğrencilerin orada slogan atıp pankart açması başbakanın başbakanlığından bir şey alıp götürmez ki öğrencilerin yaptığı başbakanın son günlerde üzerinde çok durduğu demokrasinin bir sonucu ya da getirisidir.Başbakanın demokrasi uğruna hayatını kaybedenler için gözyaşı dökmesi ve bu gösteriyi düzenleyen öğrencilerin bu tür bir şiddete maruz kalması çelişkinin en güzel örneğidir.Demokrasiyse başbakana da demokrasi , 19 yaşındaki hamile bayana da ...
------------------
Velev ki mont!
Gümüş yüzüğünü sağ eline takarak Müslüman olduğunu zanneden polislerimiz tarafından... Tekmelene tekmelene burnu kırılan üniversite öğrencisinin adı ne?
Miraç.
Kandilde dünyaya gelmiş çünkü.
Namazında niyazında babaanne istemiş, evlatlagelin kırmamış, Miraç konmuş torunun adı.
Anne, ev kadını. Baba, ilkokul mezunu, maden işçisiydi. Zonguldakta...
Üç kuruş maaşla, hem toprağın yüzlerce metre altından kömür çıkardı, hem de pırıl pırıl üç evlat...
Üçüne de üniversite okuttu; büyük oğlan Sakarya Üniversitesinde otomotivi bitirdi, büyük kız Gazi Üniversitesi moda tasarımından öğretmen çıktı, küçük oğlan endüstriyel teknoloji okuyor.
Babası maden işçisiydi diyorum, çünkü rahmetli oldu. Hastaydı, halsizdi hep...
Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından defalarca hastaneye gönderildi, her defasında Turp gibisin dendi...
Turp gibi olmadığını biliyordu ama, emekliliğine günler kalmıştı, sıktı dişini...
Emekli oldu, üç ay sonra kanserden gitti.
Yıllardır yuttuğu kömür tozu akciğerlerini bitirmekle kalmamış, çoktan bütün vücudunu sarmıştı.
Emekli maaşı henüz bağlanmadan, toprağa verildi. Eşi alıyor şimdi o maaşı, 400 küsur lira...
Miraç o parayla okuyor, Ankarada.
24 yaşındaki bu delikanlıyla konuştum dün telefonda... Ağabey, sordun anlatayım ama, yazma bunları lütfen, kendimizi acındırıyormuş gibi olmayalım dedi.
Burnu unufak...
Onuru granit gibi.
Annen? dedim.
Ağlıyor dedi.
Analar ağlamasın hükümeti okusun diye yazıyorum bunları.
Gazeteciliğe polis muhabiri olarak başladım, 26 senedir gördüğüm, takip ettiğim örgütün haddi hesabı yok; kaba tabirle bi kulağımızın arkası kaldı...
Bu çocuklar onlardan değil.
Sizin çocuklarınız.
Burnu kırılan sizsiniz.
Zaten o nedenle, hiçbirinin sabıka kaydı çıkmadı.
O nedenle, hâkim tarafından suç muç yok, polise mukavemet de yok diye serbest bırakıldılar.
Peki dayak niye?
İşte onu da, bu memlekette eğitim bakanlığı yapan, AKP Genel Başkan Yardımcısı söyledi...
Bu işi meslek haline getirmiş öğrenciler var, bakın bunların giydiği montlar bile aynı dedi!
Halbuki ne diyorlardı düne kadar...
Kılık kıyafeti yüzünden hiçbir öğrenci kapı dışarı edilemez, devlet kılık kıyafetle uğraşmaz, öğrencinin kılık kıyafetiyle uğraşmaya kimsenin hakkı yoktur, kabileler bile kılık kıyafet ayrımı yapmaz demiyorlar mıydı?
E haliyle...
Şimdi çıkıp, daha önce söylediğine benzer bi cümle kurmasını bekliyoruz sayın başbakanımızdan:
Velev ki, siyasi simge olarak mont giydiğini düşünün... Suç sayabilir misiniz?
Özgürlükler noktasında, dünyanın hangi ülkesinde böyle bir suç var?
Gümüş yüzüğünü sağ eline takarak Müslüman olduğunu zanneden polislerimiz tarafından... Tekmelene tekmelene burnu kırılan üniversite öğrencisinin adı ne?
Miraç.
Kandilde dünyaya gelmiş çünkü.
Namazında niyazında babaanne istemiş, evlatlagelin kırmamış, Miraç konmuş torunun adı.
Anne, ev kadını. Baba, ilkokul mezunu, maden işçisiydi. Zonguldakta...
Üç kuruş maaşla, hem toprağın yüzlerce metre altından kömür çıkardı, hem de pırıl pırıl üç evlat...
Üçüne de üniversite okuttu; büyük oğlan Sakarya Üniversitesinde otomotivi bitirdi, büyük kız Gazi Üniversitesi moda tasarımından öğretmen çıktı, küçük oğlan endüstriyel teknoloji okuyor.
Babası maden işçisiydi diyorum, çünkü rahmetli oldu. Hastaydı, halsizdi hep...
Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından defalarca hastaneye gönderildi, her defasında Turp gibisin dendi...
Turp gibi olmadığını biliyordu ama, emekliliğine günler kalmıştı, sıktı dişini...
Emekli oldu, üç ay sonra kanserden gitti.
Yıllardır yuttuğu kömür tozu akciğerlerini bitirmekle kalmamış, çoktan bütün vücudunu sarmıştı.
Emekli maaşı henüz bağlanmadan, toprağa verildi. Eşi alıyor şimdi o maaşı, 400 küsur lira...
Miraç o parayla okuyor, Ankarada.
24 yaşındaki bu delikanlıyla konuştum dün telefonda... Ağabey, sordun anlatayım ama, yazma bunları lütfen, kendimizi acındırıyormuş gibi olmayalım dedi.
Burnu unufak...
Onuru granit gibi.
Annen? dedim.
Ağlıyor dedi.
Analar ağlamasın hükümeti okusun diye yazıyorum bunları.
Gazeteciliğe polis muhabiri olarak başladım, 26 senedir gördüğüm, takip ettiğim örgütün haddi hesabı yok; kaba tabirle bi kulağımızın arkası kaldı...
Bu çocuklar onlardan değil.
Sizin çocuklarınız.
Burnu kırılan sizsiniz.
Zaten o nedenle, hiçbirinin sabıka kaydı çıkmadı.
O nedenle, hâkim tarafından suç muç yok, polise mukavemet de yok diye serbest bırakıldılar.
Peki dayak niye?
İşte onu da, bu memlekette eğitim bakanlığı yapan, AKP Genel Başkan Yardımcısı söyledi...
Bu işi meslek haline getirmiş öğrenciler var, bakın bunların giydiği montlar bile aynı dedi!
Halbuki ne diyorlardı düne kadar...
Kılık kıyafeti yüzünden hiçbir öğrenci kapı dışarı edilemez, devlet kılık kıyafetle uğraşmaz, öğrencinin kılık kıyafetiyle uğraşmaya kimsenin hakkı yoktur, kabileler bile kılık kıyafet ayrımı yapmaz demiyorlar mıydı?
E haliyle...
Şimdi çıkıp, daha önce söylediğine benzer bi cümle kurmasını bekliyoruz sayın başbakanımızdan:
Velev ki, siyasi simge olarak mont giydiğini düşünün... Suç sayabilir misiniz?
Özgürlükler noktasında, dünyanın hangi ülkesinde böyle bir suç var?
- Durum