Binlerce kişi meydanlarda. Herkes, İşte vatan kahramanı , En büyük lider nidaları atmakta. Sokak, cadde her yer parti bayraklarıyla bayram yerine dönmüş vaziyette. Otobüs durakları da bundan payını çok şükür aldı. Öyle bir havaları var ki içlerine giremiyorsun. Acaba biri, durağın camlı tarafında arz-ı endam eden başkan adayının önünde dururken, görse ve gidip hemen bağlı bulunduğum kahvehane meclisi içinde falan ağabeyimizi filanca adayın boy fotoğrafı önünde poz verirken gördüm diyecek diye ödüm kopup tavana fırlıyor.
Minibüs şoförü de o gün gene Müslüm Babanın param parça şarkısını söylüyor olacak ki gelmek bilmiyor. İyice can sıkıntısı içinde başkan adayı eleştirel göz ile bakmaya başlıyorum. Photoshop eli değmiş olduğu her halinden belli olan pürüzsüz bir cilt, bakımlı, daha yeni taranmış saçlar. Melül melül bakan koyun gözler Gel bana oy ver, valla iyi bakacam size, yeminim olsun bak, diyorlar. Hele o kaytan bıyıklar arkada ki parti amblemiyle gerçekten ahenkle dans ediyorlar.
Haydi, başlamışken biraz da elbise eleştirisinde bulunalım. Ama dikkat edelim de C. İpekçi ağabeyimiz işini aldık diye bozulmasın. Adayımızın lacivert takımının en son düğmesi maalesef, açık olduğu kravatının arkasından görünen beyaz gömleğiyle iyi yakışmış olduğunu düşünmüş olacak ki sağ elini hafif ama kararlı bir şekilde kaldırıp işaret parmağını sanki onu görmezlerin gözüne sokacakmış gibi göstermiş.
İnsanların durağa doluştuğunu, birinin yanlışlıkla çantama dokunmasıyla irkilerek anladım. Allahım! Çantamı yankesici çalıyor zannederek az kaldı yaygarayı koparıyordum. Çevrem ne kadar da dolmuş. Kim bilir kaç dakika sevgili başkan adayımızın sevimli ama sırıtık yüzüne bakarak geçirdim?
İşte beklenilen an gelmiş ve baygın bakışlı şoförümüz de durağa Formula 1 şoförleri gibi giriş yapıvermişti. Çok şükür ya Rab! Sen ne büyüksün ki böyle yağmurlu, çamurlu ve de iğne atsan yere düşmeyecek kadar sıkışık olan trafikte bile minibüsümüze ulaştırıyorsun bizleri.
Başkan adayımızın resmiyle vedalaşarak minibüse zorla da olsa atıyorum kendimi. Şoför parayı istemeden vermek lazım, dur şurada olacak O da ne cebim boş! Diğeri, diğeri derken bütün ceplerim boş. Ağzım açık, gözlerim şaşımış ve biçare gibi sağıma soluma bakınıyorum. Yapılır mı, yapılır mı benim gibi gariban ama gururlu bir Anadolu çocuğuna bu? Siyasete, başkan adayının fotoğrafına iki dakikalık bakmayla da olsa, girmenin vebali bu mu olmalıydı?
Ne çare gitti gider o sevgili
Minibüs şoförü de o gün gene Müslüm Babanın param parça şarkısını söylüyor olacak ki gelmek bilmiyor. İyice can sıkıntısı içinde başkan adayı eleştirel göz ile bakmaya başlıyorum. Photoshop eli değmiş olduğu her halinden belli olan pürüzsüz bir cilt, bakımlı, daha yeni taranmış saçlar. Melül melül bakan koyun gözler Gel bana oy ver, valla iyi bakacam size, yeminim olsun bak, diyorlar. Hele o kaytan bıyıklar arkada ki parti amblemiyle gerçekten ahenkle dans ediyorlar.
Haydi, başlamışken biraz da elbise eleştirisinde bulunalım. Ama dikkat edelim de C. İpekçi ağabeyimiz işini aldık diye bozulmasın. Adayımızın lacivert takımının en son düğmesi maalesef, açık olduğu kravatının arkasından görünen beyaz gömleğiyle iyi yakışmış olduğunu düşünmüş olacak ki sağ elini hafif ama kararlı bir şekilde kaldırıp işaret parmağını sanki onu görmezlerin gözüne sokacakmış gibi göstermiş.
İnsanların durağa doluştuğunu, birinin yanlışlıkla çantama dokunmasıyla irkilerek anladım. Allahım! Çantamı yankesici çalıyor zannederek az kaldı yaygarayı koparıyordum. Çevrem ne kadar da dolmuş. Kim bilir kaç dakika sevgili başkan adayımızın sevimli ama sırıtık yüzüne bakarak geçirdim?
İşte beklenilen an gelmiş ve baygın bakışlı şoförümüz de durağa Formula 1 şoförleri gibi giriş yapıvermişti. Çok şükür ya Rab! Sen ne büyüksün ki böyle yağmurlu, çamurlu ve de iğne atsan yere düşmeyecek kadar sıkışık olan trafikte bile minibüsümüze ulaştırıyorsun bizleri.
Başkan adayımızın resmiyle vedalaşarak minibüse zorla da olsa atıyorum kendimi. Şoför parayı istemeden vermek lazım, dur şurada olacak O da ne cebim boş! Diğeri, diğeri derken bütün ceplerim boş. Ağzım açık, gözlerim şaşımış ve biçare gibi sağıma soluma bakınıyorum. Yapılır mı, yapılır mı benim gibi gariban ama gururlu bir Anadolu çocuğuna bu? Siyasete, başkan adayının fotoğrafına iki dakikalık bakmayla da olsa, girmenin vebali bu mu olmalıydı?
Ne çare gitti gider o sevgili