Z
Zion
Misafir
Ben altına imza atarım o yazının. Benimkisi ütopik yaklaşım zaten, o adamın söylediklerini yapmayacağı için Türk halkı ben Türk değilim diye ilk yazıda cevap verdim. Yapılması gerekenler o adamın yazdıkları, hazır olmak , kuruçeşme gecelerinden vazgeçmek, ithal maldan vazgeçmek, bunlarda bir sorun yok. Ben herkesin buna dimdik hazır olması gerektiğini düşünüyorum, hazır olmadıkları için de eleştiriyorum. Kimse bedel ödemeye hazır değil. Çünkü bugün milletçe bir bedel ödemezsek yarın üçer beşer ufak aileler bedel ödemeye devam edicek, ta ki piyango sana bana çıkana kadar, işte o zaman da converse giyip sivil olabilecek mi piyango talihlisi, üzüldüğüm, muz cumhuriyeti dediğim olay da budur, yazıyı göndermene sevindim.
Temelde hala farklı fikirlerde olsak da şimdi aşağı yukarı aynı noktaya geliyoruz. Benim kızdığım şey de bu işte. Ertuğrul Özkök 4 gündür katılmayacağı bir savaşın borazanlığını yapıyor. Tuncay Goebbels ise her zamanki gibi "vatan, millet, sakarya" retoriğini diline sakız etmiş. Ülke ciddi bir savaşın içine girse gidecek kişiler onlar olmayacak. Biz gideceğiz yine. Bir nevi piyango kime çıkarsa o gidecek evet. Ama; katılmayacağın bir savaşı, başkalarının evlatlarının öleceği bir savaşı bu kadar istemek niye? Bu acı hepimizin ama kimse kimsenin şehidini de siyasi ranta dönüştürmeye çalışmasın. Gazetesine tiraj kazandırmak için kullanmasın. Hafta sonu eklerinde "en iyi şarap hangisi" konulu yazılar yazıp hafta içi "daha ne bekliyoruz, hadi girelim savaşa" iki yüzlülüğü yapmasın.
O "converse giyen çocuklar" bile gerekirse gideceklerdir emin ol. Ama o sırada Ertuğrul Özkök yeni fransız şarapları deniyor olacak evinde.