Ayın Tarihi
40 bin Müslüman katledildi
Papa II. Urban'ın yaptığı çağrı ile, "Kutsal Toprakları Müslümanlardan kurtarmak" ve asıl olarak da Doğu'nun efsanevi zenginliğine ulaşmak üzere yüzbinin üzerinde insan Avrupa'nın dört bir yanından Filistin'e doğru yola çıktı. Yolları üzerindeki bütün yerleri yağmalayan haçlı ordusu Kudüs’e gelerek 5 haftalık bir kuşatmanın ardından şehre girdi. Bugün dedelerimizi soykırımla itham eden Avrupalı’nın dedeleri iki gün içinde yaklaşık 40 bin müslümanı çeşitli işkencelerle kılıçtan geçirdi. Filistin'in, Hz. Ömer'den bu yana süren barış ve huzuru, korkunç bir katliamla sona ermiş oldu.
15 Temmuz 1099
Hatay’ın Anavatan’a katılışı
1. Dünya Savaşı’ndan yapılan Mondros Antlaşması hükümlerine göre 7 Aralık 1918 tarihinde, Antakya Sancağı’nı Fransız askerleri işgal etti. Hatay üzerinde garantörlük anlaşması olan Türkiye ve Fransa, Hatay Millet Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı karar gereğince Hatay Devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ne katılması kararına daha fazla direnemedi.
Hatay’ın Anavatan’a katılışı ile ilgili olarak Attila İlhan, arkadaşımız Selami Çalışkan’a şunları anlatıyor: “Yahu M. Kemal’in de bir Ortadoğu Projesi var. Sadabad Paktını yapıyor. Öbür taraftan Hatay meselesini hallediyor. Şimdi Hatay meselesinde iş sarpa sarıyor, vermek istemiyorlar. Sorunlar çıkıyor. Mustafa Kemal, Fransız Büyükelçisini çağırıyor. Geliyor Fransız sefiri. Bir tarafında Sadabad Paktının Erkan-ı Harbiye Umumi Başkanları, bir tarafında Balkan Paktı devletlerinin Erkan-ı Harbiye Umumiye Başkanları ve bu arada da balkan devletlerinden iki devlet adamı. Hepsi yanında. Böyle oturmuşlar ve Gazi, Fransız sefiriyle konuşurken “Ben” demiyor, “Biz” diye konuşuyor. Biz, hepimiz diyor yani Sadabad Paktı, yani Balkan Paktı, yani Osmanlı’nın eski gücü “Biz Hatay meselesinde ısrarlıyız” diyor.”
Suriye Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti temsilcilerinin katılımıyla oluşan komisyon sonucunda bugünkü sınır çizgisi saptandı. TBMM’de çıkarılan 7 Temmuz 1939 tarih ve 3711 sayılı yasayla da Hatay ili oluşturuldu. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Hatay Egemenlik Cemiyeti Genel Sekreteri Şükrü Sökmen Süer, Hatay’ın ilk valisi oldu.
23 Temmuz 1939
Başbağlar ve soru işaretleri
Erzincan’ın Başbağlar Köyü’nde 5 Temmuz 1993 yılında yaşanan olayda, 33 kişi katledildi. Sivas’taki Madımak olayından bir kaç gün sonra meydana gelen bu olay nasıl cereyan etmişti? Akşam sekiz sıralarında okunan akşam ezanı teröristler için katliam işareti olmuştu. Teröristler, camide namaz kılan 22 kişiyi dışarı çıkardılar. Camide olmayanları da tek tek evlerinde alan teröristler, evinden çıkmak istemeyen 5 kişiyi de evleriyle beraber ateşe verdiler. Topladıkları kadınların üzerindeki ziynet eşyalarını da yağmaladıktan sonra 75 yaşındaki yaşlı bir kadının kafasını dipçikle parçaladılar. Cami, cami lojmanı, köy odası, okul ve lojmanını da ateşe veren teröristler, köy meydanına topladıkları köylülere PKK propagandası yaparak Sivas olaylarının hesabını soracaklarını söylediler. Militanlar, verilen komut üzerine köylüleri yaylım ateşine tuttular. Burada da 27 köylü hayatını kaybetti. Teröristler köyden ayrıldıklarında arkalarında 33 ceset, 30 dul kadın ve 70 yetim bıraktılar.
Bu olayın zanlıları önce yakalandı sonra salıverildi. Aynı kişiler bir daha bulunamadı. Sivas’taki Madımak ve Erzurum’daki Başbağlar olayları hala aydınlanmamıştır.
5 Temmuz 1993
Osmanlı ekonomisini batıran olay...
Osmanlı’nın bitişini hazırlayan ve günümüzde de Türkiye’nin baş belası olan borçlanma ve bütçe açığı 8 Temmuz 1855’te İngiltere ve Fransa’dan alınan 5 milyon altınla başlamıştır.
Sıcak denizlere açılma hevesinde olan Rusya, İngiltere’nin kışkırtmasıyla Eflak ile Boğdan’ı işgal etti. İngilizler’in çeşitli hileleriyle kandırdığı Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın ikna etmesiyle Sultan Abdülmecid Han, 4 Ekim 1853’te Rusya’ya harp ilan etti. Daha sonra diplomatik oyunlarla Osmanlı borç almaa zorlandı ve ikna edildi. Ve Osmanlı Devleti, ilk defa dış borçlanmaya gitti. İngiltere ve Fransa’dan 5 milyon altın borç alındı. Ondan önce Osmanlı asla dış borçlanmaya gitmemişti.
Bundan sonra dış borçlanmanın sonu gelmeyecek ve 20 yıl geçmeden Osmanlı Maliyesi iflasın eşiğine adım atacaktır. Osmanlı Devleti, İngiltere ve sonraki yıllarda diğer Avrupa devletleri ile ticari anlaşmalar imzaladı. Bu anlaşmalar esnafı uşaklığa, devleti ise borç batağına düşürmekten başka işe yaramadı. Şüphesiz, bugün IMF gibi borç sömürüsü ve global idareyi elinde tutan kuruluşlara borçlarımızın katlanarak artırılması siyasetinin temelinde de, Osmanlı Devleti’ne karşı yürütülen bu tip sinsi planlar yatmaktadır.
8 Temmuz 1855
Kabotaj Kanunu kabul edildi
1 Temmuz 1926 tarihine kadar üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin denizlerinde limanlarında diğer milletlerin hakimiyeti sözkonusu idi. ‘Kabotaj’ın kelime anlamı, bir devletin gölleri, nehirleri, karasuları içinde kalan denizleri ile bunlarla ilgili liman, iskelelerinde yapılan deniz ticareti. 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren ve ‘Kabotaj Kanunu’yla ‘kabotaj hakkı’ yabancılardan alındı. Yasayla, Türkiye kıyılarında mal ve yolcu taşıma ile sahil ve limanlardaki her türlü hizmetin, yalnızca Türk bayraklı deniz taşıtlarınca yapılabilmesi kararı alındı. Kabotaj hakkının Türkiye’ye geçişi, 1 Temmuz 1939’da da ilk kez ‘Kabotaj ve Denizcilik Bayramı’ olarak kutlandı.
40 bin Müslüman katledildi
Papa II. Urban'ın yaptığı çağrı ile, "Kutsal Toprakları Müslümanlardan kurtarmak" ve asıl olarak da Doğu'nun efsanevi zenginliğine ulaşmak üzere yüzbinin üzerinde insan Avrupa'nın dört bir yanından Filistin'e doğru yola çıktı. Yolları üzerindeki bütün yerleri yağmalayan haçlı ordusu Kudüs’e gelerek 5 haftalık bir kuşatmanın ardından şehre girdi. Bugün dedelerimizi soykırımla itham eden Avrupalı’nın dedeleri iki gün içinde yaklaşık 40 bin müslümanı çeşitli işkencelerle kılıçtan geçirdi. Filistin'in, Hz. Ömer'den bu yana süren barış ve huzuru, korkunç bir katliamla sona ermiş oldu.
15 Temmuz 1099
Hatay’ın Anavatan’a katılışı
1. Dünya Savaşı’ndan yapılan Mondros Antlaşması hükümlerine göre 7 Aralık 1918 tarihinde, Antakya Sancağı’nı Fransız askerleri işgal etti. Hatay üzerinde garantörlük anlaşması olan Türkiye ve Fransa, Hatay Millet Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı karar gereğince Hatay Devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ne katılması kararına daha fazla direnemedi.
Hatay’ın Anavatan’a katılışı ile ilgili olarak Attila İlhan, arkadaşımız Selami Çalışkan’a şunları anlatıyor: “Yahu M. Kemal’in de bir Ortadoğu Projesi var. Sadabad Paktını yapıyor. Öbür taraftan Hatay meselesini hallediyor. Şimdi Hatay meselesinde iş sarpa sarıyor, vermek istemiyorlar. Sorunlar çıkıyor. Mustafa Kemal, Fransız Büyükelçisini çağırıyor. Geliyor Fransız sefiri. Bir tarafında Sadabad Paktının Erkan-ı Harbiye Umumi Başkanları, bir tarafında Balkan Paktı devletlerinin Erkan-ı Harbiye Umumiye Başkanları ve bu arada da balkan devletlerinden iki devlet adamı. Hepsi yanında. Böyle oturmuşlar ve Gazi, Fransız sefiriyle konuşurken “Ben” demiyor, “Biz” diye konuşuyor. Biz, hepimiz diyor yani Sadabad Paktı, yani Balkan Paktı, yani Osmanlı’nın eski gücü “Biz Hatay meselesinde ısrarlıyız” diyor.”
Suriye Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti temsilcilerinin katılımıyla oluşan komisyon sonucunda bugünkü sınır çizgisi saptandı. TBMM’de çıkarılan 7 Temmuz 1939 tarih ve 3711 sayılı yasayla da Hatay ili oluşturuldu. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Hatay Egemenlik Cemiyeti Genel Sekreteri Şükrü Sökmen Süer, Hatay’ın ilk valisi oldu.
23 Temmuz 1939
Başbağlar ve soru işaretleri
Erzincan’ın Başbağlar Köyü’nde 5 Temmuz 1993 yılında yaşanan olayda, 33 kişi katledildi. Sivas’taki Madımak olayından bir kaç gün sonra meydana gelen bu olay nasıl cereyan etmişti? Akşam sekiz sıralarında okunan akşam ezanı teröristler için katliam işareti olmuştu. Teröristler, camide namaz kılan 22 kişiyi dışarı çıkardılar. Camide olmayanları da tek tek evlerinde alan teröristler, evinden çıkmak istemeyen 5 kişiyi de evleriyle beraber ateşe verdiler. Topladıkları kadınların üzerindeki ziynet eşyalarını da yağmaladıktan sonra 75 yaşındaki yaşlı bir kadının kafasını dipçikle parçaladılar. Cami, cami lojmanı, köy odası, okul ve lojmanını da ateşe veren teröristler, köy meydanına topladıkları köylülere PKK propagandası yaparak Sivas olaylarının hesabını soracaklarını söylediler. Militanlar, verilen komut üzerine köylüleri yaylım ateşine tuttular. Burada da 27 köylü hayatını kaybetti. Teröristler köyden ayrıldıklarında arkalarında 33 ceset, 30 dul kadın ve 70 yetim bıraktılar.
Bu olayın zanlıları önce yakalandı sonra salıverildi. Aynı kişiler bir daha bulunamadı. Sivas’taki Madımak ve Erzurum’daki Başbağlar olayları hala aydınlanmamıştır.
5 Temmuz 1993
Osmanlı ekonomisini batıran olay...
Osmanlı’nın bitişini hazırlayan ve günümüzde de Türkiye’nin baş belası olan borçlanma ve bütçe açığı 8 Temmuz 1855’te İngiltere ve Fransa’dan alınan 5 milyon altınla başlamıştır.
Sıcak denizlere açılma hevesinde olan Rusya, İngiltere’nin kışkırtmasıyla Eflak ile Boğdan’ı işgal etti. İngilizler’in çeşitli hileleriyle kandırdığı Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın ikna etmesiyle Sultan Abdülmecid Han, 4 Ekim 1853’te Rusya’ya harp ilan etti. Daha sonra diplomatik oyunlarla Osmanlı borç almaa zorlandı ve ikna edildi. Ve Osmanlı Devleti, ilk defa dış borçlanmaya gitti. İngiltere ve Fransa’dan 5 milyon altın borç alındı. Ondan önce Osmanlı asla dış borçlanmaya gitmemişti.
Bundan sonra dış borçlanmanın sonu gelmeyecek ve 20 yıl geçmeden Osmanlı Maliyesi iflasın eşiğine adım atacaktır. Osmanlı Devleti, İngiltere ve sonraki yıllarda diğer Avrupa devletleri ile ticari anlaşmalar imzaladı. Bu anlaşmalar esnafı uşaklığa, devleti ise borç batağına düşürmekten başka işe yaramadı. Şüphesiz, bugün IMF gibi borç sömürüsü ve global idareyi elinde tutan kuruluşlara borçlarımızın katlanarak artırılması siyasetinin temelinde de, Osmanlı Devleti’ne karşı yürütülen bu tip sinsi planlar yatmaktadır.
8 Temmuz 1855
Kabotaj Kanunu kabul edildi
1 Temmuz 1926 tarihine kadar üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin denizlerinde limanlarında diğer milletlerin hakimiyeti sözkonusu idi. ‘Kabotaj’ın kelime anlamı, bir devletin gölleri, nehirleri, karasuları içinde kalan denizleri ile bunlarla ilgili liman, iskelelerinde yapılan deniz ticareti. 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren ve ‘Kabotaj Kanunu’yla ‘kabotaj hakkı’ yabancılardan alındı. Yasayla, Türkiye kıyılarında mal ve yolcu taşıma ile sahil ve limanlardaki her türlü hizmetin, yalnızca Türk bayraklı deniz taşıtlarınca yapılabilmesi kararı alındı. Kabotaj hakkının Türkiye’ye geçişi, 1 Temmuz 1939’da da ilk kez ‘Kabotaj ve Denizcilik Bayramı’ olarak kutlandı.