S
sky
Misafir
Gorki'nin hayatını anlattığı 3 kitabından biri "Benim Üniversitelerim"i okurken, pek çok Tolstoycu karakterin yer aldığını gördüm..
Yine böyle nitelendirilen biri şöyle bir soru sormuştu :
(...) Siz, Tanrı'dan yana mısınız yoksa Darvin'den yana mı?
Bilemiyorum, yanlış olarak nitelendirmek bu soruyu, nice kibirlilik olurdu ama; Tolstoy'un "İtiraflarım"ı okuyan biri olarak bence Tanrı ve Darvin karşılaştırması çok saçma olurdu Tolstoycu(!) biri için..
Çünkü İtiraflarım'da şundan bahseder :
"Tanrı için birşeyler yaptığımda, içimde açıklanamayacak bir coşku oluşuyor.. Herhangi bir iyilik ya da kilisede bir dua.
Ama ne zaman şu bölüme gelirlerse; "Tanrı'nın oğlu ve kutsal üçleme" bütün coşkum sönüp bir nefrete dönüşüyor."
Tolstoy, "yaratılış" ya da "kendinden oluşum" felsefeleri arasında gidip gelen biri değildi.
Tanrı'nın olmadığını savunmamıştı. O dininin mantığından şüphe duymuştu.. Sizce yukarıdaki soru ne kadar doğru?
ve yine aynı kitaptan bir alıntı :
"Ama bak, şu İsa'yı bir türlü anlayamıyorum.Tanrı var, tamam.. Ama bir tane daha var, O'na da Tanrı'nın oğlu deniyor.
Oğluysa ne olmuş?Hem Tanrı daha ölmedi ki..."
Kitapta karizmatik bir şahıstı bunu söyleyen..
İşte Tolstoy'un düşüncelerini bu çelişki yansıtır. Zaten İstanbul'a gelmek için (İslam'ı tanımak için olduğu söyleniyor.) evden kaçtıktan sonra, tren istasyonunda ölmüştü. (kulaktan dolma bilgi)
Olsun.. Bush gibi olmak yerine yolunda ölmek daha iyidir.
Yine böyle nitelendirilen biri şöyle bir soru sormuştu :
(...) Siz, Tanrı'dan yana mısınız yoksa Darvin'den yana mı?
Bilemiyorum, yanlış olarak nitelendirmek bu soruyu, nice kibirlilik olurdu ama; Tolstoy'un "İtiraflarım"ı okuyan biri olarak bence Tanrı ve Darvin karşılaştırması çok saçma olurdu Tolstoycu(!) biri için..
Çünkü İtiraflarım'da şundan bahseder :
"Tanrı için birşeyler yaptığımda, içimde açıklanamayacak bir coşku oluşuyor.. Herhangi bir iyilik ya da kilisede bir dua.
Ama ne zaman şu bölüme gelirlerse; "Tanrı'nın oğlu ve kutsal üçleme" bütün coşkum sönüp bir nefrete dönüşüyor."
Tolstoy, "yaratılış" ya da "kendinden oluşum" felsefeleri arasında gidip gelen biri değildi.
Tanrı'nın olmadığını savunmamıştı. O dininin mantığından şüphe duymuştu.. Sizce yukarıdaki soru ne kadar doğru?
ve yine aynı kitaptan bir alıntı :
"Ama bak, şu İsa'yı bir türlü anlayamıyorum.Tanrı var, tamam.. Ama bir tane daha var, O'na da Tanrı'nın oğlu deniyor.
Oğluysa ne olmuş?Hem Tanrı daha ölmedi ki..."
Kitapta karizmatik bir şahıstı bunu söyleyen..
İşte Tolstoy'un düşüncelerini bu çelişki yansıtır. Zaten İstanbul'a gelmek için (İslam'ı tanımak için olduğu söyleniyor.) evden kaçtıktan sonra, tren istasyonunda ölmüştü. (kulaktan dolma bilgi)
Olsun.. Bush gibi olmak yerine yolunda ölmek daha iyidir.