Bak sen takma adımın altındaki "Prestige" yazısını eleştir, orada haklısın ama onun dışında söylediklerin boş. Yazdıklarımı da tam anlamıyla anladığından emin olmadığım gibi, bahsettiğim kitabı da okuduğundan hiç mi hiç emin değilim.
Türkçedeki binlerce Arapça ve Farsça kökenli kelime Türkçenin potasında erimiş ve yepyeni kalıplara, telaffuz şekillerine sahip olmuştur. Sen bunu neden inkâr ediyorsun, neye dayanarak? Diyorsun ki Almanlar, İngilizler, Fransızlar Latinceden kelime almış ama kendi dillerinde bunu yoğurmuşlardır falan filan... Ee, biz başka bir şey mi yapmışız? Bizim yaptığımız da aynı şey.
Osmanlı Türkçesi diye bir gerçek var, bunu kabul edeceksin. Böyle asılsız ve boş yazılara gerek yok. Osmanlılar'ı siyasi olarak farklı değerlendir, tarihî oalrak farklı değerlendir ve saire fakat dil konusunda çamur atmak çok doğru değil. Osmanlılar Türkçeyle Arapçayı ve Farsçayı ayırt edebiliyordu. Bir kelime türkçeleştiğinde ona "Türkçe" diyorlar, Arapçada olduğu gibi kullanılıyorsa ona "Arapça" diyorlardı.
Sen dediğim kitabı bir oku, iyi okumamışsın gibi.