Yukarıda bugün Erkan Mumcu'nun yaptığı konuşmayı BAŞTAN SONA dinleyen oldu mu diye sormuştum..Sadece MasterTR cevap vermiş.Teşekkür ediyorum..
Şimdi gelelim bu sorumun kaynağına..
Erkan Mumcu'nun basın toplantısından 2.5 saat önce başbakan bir basın toplantısı düzenledi.Onu da baştan sona izledim.Ve izlerken bir insanın veya parti bazında ele alacak olursak bir kurumun ne kadar iki yüzlü olabileceğini hayretler içinde gördüm.
Yaklaşık 1.5 senedir muhalefetten sürekli gelen erken seçim çağrılarına olumsuz yanıt veren,erken seçimin imkanız olduğunu söyleyen,seçimlerin kasım 2007'de yapılacağını ve aksinin söz konusu olamayacağını söyleyen şahıs bugün kameralar karşısında "Buyurup gelsinler şu seçimi atlatalım daha sonra istiyorlarsa hemen erken seçime gidelim" diyebilme pişkinliğini gösterebiliyordu.
Her ne kadar Erkan Mumcu taraftarı olmasam da,konuşmalarından takip ettiğim kadarıyla bugüne kadar hükümetten bazı istekleri olmuştu.Bunlar YÖK reformu,cumhurbaşkanını halkın seçmesi,cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıldan 5 yıla düşürülmesi ve 5+5 toplam 10 yıl görev yapabilme şansı verilmesi gibiydi.
Bunlara o zamanlar cevap bile vermeyen başbakan,bugün kameralar karşısında "Buyurup gelsinler şu seçimi atlatalım daha sonra bu yasama yılı bitmeden bu kanunları ele alalım" diyordu.
Daha bunun gibi çok şey sıralanır..Ben bunları izlerken içimden şunu geçirdim.."Eğer Erkan Mumcu bu laflar karşısında yumuşayıp fikir değiştirirse (çünkü daha önce olumsuz fikrini beyan etmişti) ondan daha dönek bir adam olamaz"
Derken saat 14:30 oldu ve bu kez kameralar karşısına Erkan Mumcu geçti.Konuşmasını can kulağıyla dinledim..Açtı ağzını yumdu gözünü..Bu yapılan iki yüzlülüğü serdi ortaya..İsteyenler
www.anap.gov.tr adresinden bugün yapılan konuşma metnine ulaşabilir..
Şimdi iki yüzlülük konusunu kapatalım ve bir diğer konuya geçelim..Bugün kameralar karşısında "Sayın Baykal grubu üzerinde etki kuruyor.Milletvekillerinin özgür iradelerini kısıtlayarak seçime katılmalarını engelliyor" diyordu..
Bu cümleleri sarfedebilen şahsın geçmişinde şu olay yatıyor..Hepiniz hatırlarsınız..Geçtiğimiz yaz artan terör olayları üzerine CHP meclisi olağanüstü toplamak istedi.AKP kanadından toplantıya katılmama ve 184 yeter sayısını sağlatmayarak toplantıyı YAPTIRMAMA kararı çıktı.Kimse bu kararın 350 küsür AKP milletvekilinin ortak kararı olduğunu söyleyemez.Bu karar AKP yönetiminin aldığı ve zorla vekillere uygulattığı karardır.
Peki daha sonra ne oldu?Meclis toplandı..Toplantı yeter sayısı 184 toplandı ve oturum tam açılırken 184'ü gören AKP vekilleri koşa koşa salona girdiler ve konunun ele alınmasını reddederek engellediler..Konu ise herkesin lanet yağdırdığı TERÖRDÜ.
O gün bu şekilde davranan kitle,bugün çok daha kritik bir konuda karşı taraftan aynı hareketi görünce demokrasi dersi vermeye başlıyor..Gerçekten çok yazık..
Şimdi gelelim muhalefete..Herkes başta CHP olmak üzere muhalefete verip veriştiriyor.Yapılan eleştirilerde de başı "Benim seçtiğim milletvekili nasıl olur da meclise girip beni temsil etmez" lafı ön plana çıkıyor..
Bu yorumu yapanların %99'unun oyunu CHP'ye vermediğini,hatta ve hatta bu %99'un da %99'unun AKP yandaşı olduğunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim.Çünkü bugüne kadar bahsi geçen partilere oy veripte partilerin bugünkü politikasını yanlış bulana pek rastlamadım..
Peki bu partiler doğru olanı mı yaptı?Gerçekten demokrasiyi çiğnediler mi?
Soruyorum size..CHP,ANAP,DYP ve diğerleri..Bugün meclise girse ve oy kullansalardı ne değişecekti.Abdullah Gül 3. turda oy çokluğuyla yine seçilecekti.Bunu görmek için siyaset bilimcisi olmak gerekmiyor.Başlangıç seviyesinde matematik bilgisi olan herkes bunu hesaplayabilir.
Peki neden insanlar bu partileri suçluyor?Bu partiler girseydi Abdullah Gül seçilmeyecek miydi?Bu partiler meclise gelip seçimi iptal mi ettirecekti?Elbette hayır..
Bunu bilen partililer meclisteki oturuma katılmadılar ve anayasada herkes tarafından farklı yorumlanan bir maddeyi koz olarak kullanma yoluna gittiler.Bence de en mantıklısını yaptılar.Çünkü şu anki meclis aritmetiğine göre yapacakları başka birşey yok.
O madde de şimdi en yetkili kurum Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanacak ve bir karara bağlanacak.Kararın CHP aleyhinde çıkması durumunda değişen hiçbir şey olmayacak.Abdullah Gül seçilecek ve cumhuriyetin başına geçecek.Bu zaten partiler oturuma katılsaydı yine olacaktı.Yani katılmamaları birşey ifade etmeyecek.
Eğer sonuç AKP aleyhinde çıkarsa işte o zaman CHP üzerine düşen görevi tam manasıyla yapmış olacak..Aritmetiğe göre yapamadığını yasalar bağlamında yapıp ülkenin geleceğini kurtarmış olacak. (Bu CHP'nin görüşü benim değil)
Bence ortada bir demokrasi ayıbı falan yok..Her ne kadar mecliste bugün oy kullanmak milletvekillerinin demokratik hakkıysa,kullanmamak da hakkı.Bana göre tek suçlu olayı bu noktaya getiren zihniyettir.O zihniyetin de kim olduğunu söylememe gerek yok herhalde..
Onlar zamanında yapılan uzlaşma başvurularına cevap verselerdi,seçime 2 gün kala aday açıklayıp adayı kabul ettirmek yerine,diğer partilerle de görüşüp ortak bir aday çıkarma yoluna gitselerdi bu olaylar olmazdı.
Kusura bakmayın ama 5-10 kişinin belirleyip meclisteki sayı bakımından üstünlüğüyle bir kişiyi cumhuriyetin başına getirmeye çalışması demokrasiyle bağdaştırılamaz.
Baya uzun oldu yazdıklarım..Ama içimi de iyice döktüm..Herkese iyi akşamlar