İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Akciğer Ca ile ilgili bilgi ve yardım

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

pembekedi

0
İyinet Üyesi
Katılım
3 Şubat 2005
Mesajlar
1,607
Reaction score
1
Konum
Neverland
arkadaşlar tanıdığınız onkolog ya da akciğer kanseri ile ilgili duyduğunuz tıbbi ya da tıbbi olmayan tedavi çeşitleri varsa lütfen yazın.
 

starter

0
İyinet Üyesi
Katılım
17 Nisan 2005
Mesajlar
149
Reaction score
0
Konum
İzmir
merhaba
öncelikle bunu neden sorduğunu öğrenmek isterdim (sahibi olduğun siteye koymak için/bir yakının için vs.) sonrasındaysa özellikle sormak istediğin detayları yazarsan sana yardımcı olabilirim, akciğer kanseri çok geniş bir konu toparlamak açısından.
 

pembekedi

0
İyinet Üyesi
Katılım
3 Şubat 2005
Mesajlar
1,607
Reaction score
1
Konum
Neverland
starter ilgin için çok teşekkür ederim. annem bu hastalıkla boğuşmakta şu anda. metastas durumu da yüksek seviyede devam etmekte ve ilerlemekte. tıbben yapılabilecek birşey olmadığı söyleniyor ama bunu doğal olarak kabul etmek istemiyorum. herhangi yeni çıkmış olabilecek birşey ya da tıbbi olmayan bir tedavi vs herhangi bişey herhangi bi umudun peşindeyim açıkçası.
 
E

European

Misafir
benim babam da akciğer kanserinden vefat etmişti..çok uzun seneler oluyor tabi. 22-23 yıl önce.
Tıp sadece kansere çare bulamadı..ve bulunması da çok zor görünüyor..
Geçmiş olsun.Allah kurtarsın
 

starter

0
İyinet Üyesi
Katılım
17 Nisan 2005
Mesajlar
149
Reaction score
0
Konum
İzmir
Merhaba;
Öncelikle geçmiş olsun içinde bulunduğun durumu anlayabiliyorum, öncelikle sana tavsiyem insanların çaresizlikleri ve zaaflarından yararlanmak ve bunlardan kar sağlamayı amaçlamak dışında hiçbir amaçları olmayan ve yukarıda örneği görülen bir kaç link gibi hiçbir yere para kaptırmamandır. Şu an için tıp birçok kanser türü için çare bulmuş olsada bazıları için halen eksik kalabilmekte. Pankreas ve Akciğer gibi bazı organların kanserleri ise tıbbın -bazen- çaresiz kalabildiği kanser türlerindendir. Cerrahi uygulanabilirliğin de önemli olduğu bu hastalıklarda ne yazık ki belirttiğin metastaz durumu cerrahiyi çoğu zaman uygulanamaz kılmakta. Herşeyden önce doktorlarının tavsiyelerine uymanı ve önerecekleri radyoterapi, kemoterapi ve benzeri tedavi yöntemlerinden kesinlikle vazgeçmemenin çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum bu tedaviler yaşam süresini uzatmanın yanında yaşam konforunuda çok olumlu yönden etkileyebilmekte.

Bir çok hastanın gerek çaresizlik gerekse bilgisizlikten başvurdukları yanlış alternatif yöntemleri ; hastayı normal durumundan da kötüye taşıyabilecek durumlardan kaçınabilmek için -eğer denemeyi düşünüyorsanız dahi- doktorunuza danışmadan asla uygulamayın.

Bu gün için tıbbın gerçekten önemli sayılabilecek veriler elde ettiği birkaç yarı-alternatif yol vardır sana tavsiyem bunların dışında hiçbir şeyi kullanmamanız. Bunların en başında geleni -bir kaç küçük ülkenin tek gelir kapısı dahi olan- "Köpekbalığı Kıkırdağı" dır.

Bir diğeri son yıllarda kanser "oluşumuna" adhezyon basamağında -yani yeni oluşan kanser hücrelerin metastaz yapmada ilk basamaklarından olan yapışma hareketi- nde blok koyduğu ortaya çıkan Yeşil Çay'ı Günde en az 4-5 büyük fincan tüketmenizi de öneririm.

Ayrıca yine prostat kanseri üzerinde olası yararları araştırılan ve muhtemelen tüm kanser çeşitlerinde olumlu etkileri bulunabilecek brokoli ve domateside bol tüketmenizin olumlu yanı olacağını düşünüyorum.

Son olarak tavsiyelerim zeytinyağı dışında hiçbir yağ tüketmemeniz, sarımsak, soğan, ısırgan otu ve tohumunu diyetinize eklemenizdir.

Tekrar üzerine vurgulayarak söylüyorum ki doktorunuzun önereceği asıl tedavi türleri olan kemo/radyo terapi vb. yöntemleri dışladığınızda yukarıdakilerin yalnız başılarına kanıtlanmış hiçbir tedavi edici etkisi yoktur. Halen tıbbın üzerinde çalıştığı yöntemlerdir ve -doktorunuzun sakınca görmediği durumlarda-tüketmenizin hiçbir zararı bulunmayacağı ancak getirilerinin olacağı yarı-alternatif yöntemlerdir.

Tüm hastalıklarda moralin tüm ilaçlardan daha önemli olduğunu hatırlatarak burada önerilerimi sonlandırıyorum ve yeni mezun bir doktor olarak hertürlü sorunu çekinmeden ve hiçbir karşılık talep etmeden cevaplayacağımı belirtmek istiyorum, senden ricam 100-150 milyon gibi komik paralar için umut tacirliği yapan ve yukarıdaki cevaplarda benzerleri görülen sitelerin sahibi (sözüm meclisten dışarı) insanlara asla aldanmaman.

Özel meselelerinin özel kalması için hertürlü sorun için bana [email protected] adresinden ulaşabilirsin, tekrar geçmiş olsun

Önerdiğim bir kaç sayfa:

http://www.gata.edu.tr/dahilibilimler/onkoloji/akciger.htm

http://www.gata.edu.tr/dahilibilimler/onkoloji/aile.htm

Kanserin İnsan Yönü
 
M

Maxi

Misafir
Starter : Ellerine sağlık. Tüm insanlarımızın senin gibi olması dileği ile.
Ayrıca geçmiş olsun pembekedi. Umarım anne'n bu hastalığı atlatır. Inandıktan sonra başarılamayacak şey yoktur.
 

nebula

0
İyinet Üyesi
Katılım
2 Nisan 2005
Mesajlar
68
Reaction score
0
Konum
Fizan
starter' Alıntı:
Tüm hastalıklarda moralin tüm ilaçlardan daha önemli olduğunu hatırlatarak burada önerilerimi sonlandırıyorum ve yeni mezun bir doktor olarak hertürlü sorunu çekinmeden ve hiçbir karşılık talep etmeden cevaplayacağımı belirtmek istiyorum, senden ricam 100-150 milyon gibi komik paralar için umut tacirliği yapan ve yukarıdaki cevaplarda benzerleri görülen sitelerin sahibi (sözüm meclisten dışarı) insanlara asla aldanmaman.
Yönü[/URL]


Starter bu güzel yaklaşımından dolayı seni tebrik ediyorum. Bu davranışın diğer meslektaşlarına örnek olması dileğiyle....

Meslek hayatında başarılar. :)
 

tHm

0
İyinet Üyesi
Katılım
11 Şubat 2004
Mesajlar
341
Reaction score
0
Konum
Izmir
Bu adresleri veren biri olarak, bu taşlama laflar bana ise üzerime alınmadığımı belirtmek isterim keza bitkisel ilaçların kimyasal ilaçlara oranla, bu gibi hastalıklardaki yararını zaten kendi mesajınızda da görmeniz de mümkün. Benim kişileri yönlendirme gibi bir amacım yok, sadece bilgisi olması amacı ile zamanında araştırdığım linkleri verdim, elbette doktorların uygulayacağı tedavi en doğrusudur. Yanlış anlaşılma olmaması açısından belirtmek istedim.
 

relax

0
İyinet Üyesi
Katılım
16 Aralık 2004
Mesajlar
212
Reaction score
0
pembekedi bu baslikta sadece starter'in yazdigi yaziya kafani ver, ok.

starter "TEBRIKLER".
 

pembekedi

0
İyinet Üyesi
Katılım
3 Şubat 2005
Mesajlar
1,607
Reaction score
1
Konum
Neverland
herkese çok teşekkür ederim. yazacak fazla birşey bulamıyorum. ancak sormak istediğim bazı şeyler var.
starter "Köpekbalığı Kıkırdağı" tavsiye edilen ve işe yarayan birşey mi yoksa tersi mi? ısırgan otu tohumu ve anzer balı bu derecede iken işe pek yaramıyor denildi biz yine de verdik bir süre fakat hem metastaz durumu hem de diabetik durum buna pek karşılık vermiyor gibi. kendisi hasta olduğunu fakat bu derecede ve bu konuyla ilgili olarak hastanede bulunduğunu bilmiyor ve durumun bu şekilde ilerlemiş olduğunu söylemiyoruz. bizler için de o kadar zor ki bu.. yanındayken sürekli ileriyi konuşmak yapacaklarımızdan bahsetmek dışarıya çıktığımızda ağır dışavurumlar oluşturuyor doğal olarak ve bu yüzden dengesiz olarak seyreden görünüm ve ruh hali, kendisinin olumlu psikolojisi ve hayata inanılmaz bağlılığı, yaşam sevgisi, ister istemez bize "mutlaka bişeyler olmak zorunda" dedirtiyor. bunları bu hastalığı bu şekilde yaşamayan birisi asla bilemez, şahsen yaşamasaydım asla tahmin edemezdim. hayatımdaki en önemli insanı bu şekilde görmek ve onu günden güne kaybetmek çok zor. yazdıkların için teşekkür ederim bizim de başımıza para tuzakları geldi ama senin gibi bilinçli arkadaşlarımız ve doktorlarımız bizi uyardılar. filiz akın bileziği denilen ve kanser hastalarının tedavilerine destek olması için satılan bileziklerin bile sahteleri piyasaya sürülmüş durumda. ama şu anda bunları değil bitanemi belki kurtarabilecek bişeyler bulma çabasındayım. kemoterapi yapıldı 1.5 kür fakat vücut bunu kaldırmadı. kronik böbrek yetmezliği oluştu. bugün küçük bir mide kanaması geçirdi ve beyindeki ödemden dolayı kısmi felç durumu söz konusu. varımızı yoğumuzu canımızı ortaya koyarak işe yarayacak bişeyler bulmak istiyoruz..
 

Sport

0
İyinet Üyesi
Katılım
31 Aralık 2003
Mesajlar
1,449
Reaction score
3
öncelikle geçmiş olsun. aynı durumları babam da yaşadım.

güçlü olmaya çalış ve STARTER arkadaşımızın dediklerinin dışına çıkma...

tekrar geçmiş olsun...
 

draligus

0
İyinet Üyesi
Katılım
15 Ağustos 2004
Mesajlar
768
Reaction score
0
Konum
IZMIR
Akciğer kanseri ve kemoterapi radyoterapi

Akciğer kanseri ve kemoterapi radyoterapi
Solunum yolları hücrelerinden köken alan tümörlerdir. Akciğer kanserinin fizik ve klinik bulguları silik olduğundan çoğu kez tanıda geç kalınmaktadır. Genellikle tanı konulduğunda hastalık ilerlemiş ve ameliyat şansı yitirilmiş bulunmaktadır.
Akciğer kanseri ilk olarak 1410 yılında Saksonya’da Schbeerge maden ocaklarında çalışan işçiler arasında görülmüş ve tarif edilmiştir. Ancak otopsi raporlarına dayanan ilk akciğer kanseri olguları 1851 yılında ABD’de bildirilmiştir.
Hastalığın görülme sıklığı nedir ?
En sık görülen kanser türüdür. Erkeklerde en sık ölüm nedeni olan akciğer kanseri, son yıllarda kadınlarda da artma eğilimi göstererek meme kanserini geçmiş ve birinci sıraya oturmuştur. Her kanser türünde olduğu gibi akciğer kanseri de orta ve ileri yaş hastalığıdır, 40 yaşından sonra artmaya başlar, 50-65 yaşları arasında maksimuma ulaşır. 35 yaşından önce nadirdir.
Akciğer kanseri erkeklerde kadınlardan daha sık görülür. Ancak son yıllarda kadınlarda görülen sigara kullanımındaki artışa bağlı olarak akciğer kanseri gelişiminde de artış görülmüş ve bunun neticesinde erkek/kadın oranı eşitlenmeye doğru yönelmiştir.
Akciğer kanserinin Türkiye’de de giderek artmakta olduğu kaydedilmiştir. Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre akciğer kanseri olguları Güney Marmara Bölgesi’nde 100.000’de 40’tır.
Neden olan etkenler nelerdir ?
1.Tütün tiryakiliği : Sigara kullanımı akciğer kanserinin %80-90’ından sorumludur. Sigara dumanında bulunan polisiklik hidrokarbonlar, nitrozaminler, polonium 210, nikel, arsenik, kadmiyum, vinil klorid ve akrilonitrit gibi bir çok maddelerin kanser yapıcı etkileri ortaya çıkarılmıştır.
Tütüne başlama yaşı, sigara içilen senelerin uzunluğu, günlük içilen miktar, tütünün cinsi ve kalitesi akciğer kanserinin gelişiminde etkili faktörlerdir. Ayrıca tütünün sarıldığı kağıdın cinsi ve kalitesi, sigaranın filtreli olup olmaması, dumanı akciğerlere derine çekme, sigarayı sonuna kadar içme ve sigarayı sürekli ağızda tutma da hastalığa yakalanma riskini artırır.
2. Hava kirliliği : Akciğer kanserlerinde görülen hızlı artış büyük sanayi devrimleriyle birlikte ortaya çıkmıştır. Havayı kirlettikleri saptanan kanser yapıcı maddeler arasında 3-4 benzpiren, 1-12 benzperilen, arsenik oksit, kömür kadranı, kömür tozları, petrol ve petrol türevi dumanlar ve radyoaktif maddeler yer alır. Havayı kirleten bu maddeler içine ozon, asbest tozu, nikel, krom ve arsenik bileşikleri ile yanmamış alifatik hidrokarbonlar da sokulabilir.
3. Radyoaktivite : Akciğer kanserli hastaların küçük bir oranında radyasyon suçlanmaktadır. Radyoaktivitenin yüksek olduğu ortamlarda yaşayanların akciğer kanserine yakalanma oranları, diğer ortamlarda yaşayanlara oranla 2-3 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Radyasyonun etkileri direkt dışarıdan maruz kalmak ya da solunum yoluyla alınması neticesi meydana gelir.
4. Viral enfeksiyonlar : Çeşitli virusların akciğer kanseri gelişiminde rol aldıkları ileri sürülmüştür. Papilloma virus ve Ebstein Barr virus'un yaptığı enfeksiyonlar bunlardan ikisidir.
5. Pulmoner fibrozis : Geçirilmiş solunum yolları ve akciğer doku hastalıklarının neticesinde meydana gelen bağ dokusu artışı pulmoner fibrozis olarak adlandırılır. Bu hasarlı doku üzerinde akciğer kanserleri daha sık olarak görülmektedir. Tüberküloz, kronik bronşit, bronşektazi, amfizem, enfarkt, kronik abse ve organize pnömoni gibi akciğer hastalıkları pulmoner fibrozise neden olabilir.
6. Mesleki koşullar : Radyoaktif maddelerle ilgili işlerde çalışanlarda, kromat işçilerinde, nikel endüstrisinde çalışanlarda, asbest ile ilgili alanlarda çalışanlarda, demir cevheri ocaklarında çalışanlarda akciğer kanseri görülme sıklığı daha fazladır. Tarım ilaçlarında bulunan arsenik bileşiklerinin solunum yoluyla alınması akciğer kanseri gelişiminde bir etken olduğu ortaya konmuştur.
7. Diyetsel faktörler : Vitamin A, C ve E, karoten ve selenyum’un antioksidan özellikleri nedeniyle kanseri önleyici maddeler olduklarına dair kuvvetli deliller vardır. Gıdalar ile bu maddelerin alınması akciğer kanseri gelişimine karşı nispeten koruyucu olacağı düşünülmektedir.
8. Genetik faktörler : Yapılan çalışmalar ile akciğer kanseri gelişiminde ailesel yatkınlık gösterilmiştir. Ailede akciğer kanseri olgusu bulunan kişilerde akciğer kanseri gelişimi riskinin 2,4 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
 

draligus

0
İyinet Üyesi
Katılım
15 Ağustos 2004
Mesajlar
768
Reaction score
0
Konum
IZMIR
Hastalığın alt gurupları var mıdır ?
Akciğer kanserleri çeşitli sınıflandırmalara tabii tutulmuşlardır. Bunların arasında en sık olarak aşağıdaki sınıflandırma kullanılmaktadır.
1. Yassı Epitel Hücreli Akciğer Kanseri : En sık görülen akciğer kanseri tipini oluşturur (%40-60). Sıklıkla merkezi yerleşim gösterir ve büyük solunum yollarından köken alır. Daha az bir bölümü ise küçük hava yollarından köken alarak akciğerin kenar kısımlarından gelişir. Erkeklerde kadınlardan daha fazla görülür. Sigara ve solunum ile alınan zararlı maddelerle yakından ilişkisi vardır. Diğer tiplere oranla daha ileri yaşlarda ortaya çıkar. Diğer doku ve organlara yayılması uzun zaman içinde gerçekleşir, bu nedenle uzun süre ameliyat şansı devam eder.
2. Küçük Hücreli Akciğer Kanseri : Tüm akciğer kanserleri arasında %15-30 oranında görülür. Akciğerin merkezi alanında gelişir ve büyük solunum yollarından köken alır. Sigara kullanımı ve hava kirliliği gibi dış etkenlerle yakın ilişkisi vardır. Diğer tiplere göre daha kötü huyludur. Yassı epitel hücreli akciğer kanserlerine göre daha erken yaşlarda ortaya çıkar. Hastalığın çok erken dönemlerinde diğer doku ve organlara yayılır. Vakaların 2/3’ünde kanser tanısı konulduğunda diğer doku ve organlara yayılma vardır. Tanı konulan vakaların çoğunda ameliyat şansı yoktur. Tanı konulduktan sonraki ortalama yaşam süresi altı ay ile bir sene arasında değişir.
3. Büyük Hücreli Akciğer Kanseri : Akciğer kanserlerinin %5-10’unu meydana getirir. Daha ziyade küçük solunum yollarından köken alır, akciğerin kenar kısımlarında yerleşir. Klinik seyirleri adenokanserler gibi uzun sürelidir.
4. Adenokanser : Akciğer kanserlerinin %10-20’sini oluşturan adenokanserler hava yollarında yer alan salgı yapan hücrelerden köken alır. Kadınlarda da hemen hemen erkeklerde görüldüğü oranda görülür. Sigara ve kirli hava gibi dış etkenlerle ilişkisi çok azdır. Akciğerin kenar bölümlerinde yer alırlar, küçük solunum yollarından ve alveol adı verilen solunum keseciklerinden köken alırlar. Yassı epitel hücreli akciğer kanserlerinden daha kötü huylu olmakla birlikte küçük ve büyük hücreli akciğer kanserlerine oranla daha iyi özellik gösterirler.
Ne gibi şikayetlere yol açar ?
Akciğer kanserli olguların %10’unda ilk başvuru sırasında şikayetleri yoktur. Akciğer kanseri için tipik denecek herhangi bir şikayet ve bulgu yoktur. En sık görülen şikayet öksürüktür. Öksürük başlangıçta kuru olabilir, sonra balgamlı bir hal alır. Kanlı balgam görülebilir. Akciğer grafisi normal olan hastalarda kanlı balgam kanser tanısı için ipucu olmalıdır. Hastalarda göğüs ağrısı görülebilir, bu ağrı göğüs duvarında hissedilebilir ya da derinden gelen bir ağrı şeklinde de duyulabilir. Büyük çaplı solunum yollarının tümör dokusu ile tıkanması ile nefes darlığı gelişebilir.
Tümörün solunum yollarını tam ya da kısmi olarak tıkaması sonucu balgam atılımında bozulma meydana gelir ve biriken balgam içinde üreyen bakteriler pnömoni gelişimine neden olurlar, buna bağlı olarak da klinik bulgular ortaya çıkabilir.
Tümörün diğer organlara yayılmasına bağlı olarak da şikayetler gelişebilir. Yayıldığı organda yaptığı bozukluğa bağlı olarak da değişik bulgular ortaya çıkabilir.
Fizik muayene bulguları nelerdir ?
Hastalığın fizik muayene bulguları geniş bir yelpaze içerir. Bir kısım vakalarda fizik muayene bulguları normaldir. Tümörün solunum yollarında yaptığı kısmi tıkanmaya bağlı olarak bu alanda sınırlı olarak duyulan ve solunum havasının dar bir alandan geçmesine bağlı olarak duyulan ronküs adı verilen anormal sesler duyulabilir. Göğüs duvarına yakın tümörlerde, tümörün neden olduğu apse ve pnömonilerde, akciğer zarında sıvı toplanmasında ise bu durumlara uygun fizik muayene bulguları vardır.
Tanısı nedir ?
Erken tanı akciğer kanseri tedavisinde çok önemlidir. Rutin laboratuar yöntemleri arasında akciğer kanseri tanısında yardımcı olanı yoktur.
Cerrahi sınırlarda bir akciğer kanseri nadiren hastanın anlatacağı hikaye ile tanınır. Hikayesinde risk faktörleri ile temasın olup olmadığı sorgulanmalıdır. Fizik muayene bulguları normalden, uzak organlara yayılmaya ait bulgulara kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.
Radyolojik incelemede çok değerli yöntemler geliştirilmiştir. Bunların başlıcaları akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, akciğer sintigrafisi gibi yöntemlerdir. Ancak radyolojik incelemede kesin tanıya ulaşmanın mümkün olmadığı da unutulmamalıdır.
Akciğer kanseri şüphesi olan her hastada mutlaka üç gün üst üste balgamın patolojik incelemesi gereklidir. Bu yöntem ile %20-40 olguda akciğer kanseri tanısına ulaşılır. Tetkik için en iyi örnek sabah erkenden ve güçlü öksürükten sonra alınan balgamdır.
Bronkoskopi akciğer kanseri tanısında kullanılan esas yöntemdir ve ameliyat şansını değerlendirmede önemli bir yeri vardır. Bu yöntemde hastanın üst solunum yolları uyuşturularak ya da genel anestezi uygulanarak bronkoskop denilen aletle burundan veya ağızdan girişimde bulunulur ve alt solunum yolları direkt olarak incelenir. Büyük ve orta çaplı solunum yolları direkt gözlenir, buradaki salgılar ve anormal oluşumlardan değişik yöntemlerle parçalar alınarak patolojik tetkike gönderilir. Akciğer kanserli olguların %60-90’ının tanısı bronkoskopik işlemler neticesinde konulmaktadır.
Göğüs duvarına yakın tümörlerde bronkoskopi ile hasta alan görülemez. Bu hastalara transtorasik akciğer biyopsisi uygulanmalıdır. Bu yöntem ultrasonografi, floroskopi ya da bilgisayarlı tomografi eşliğinde göğüs duvarından değişik şekil ve ebatlarda özel iğnelerle girilerek tümör dokusundan parça alma esasına dayanır.
Bu temel yöntemler dışında plevra biyopsisi, torakoskopi, mediastinoskopi, mediastinotomi, lenf bezi biyopsisi, torakotomi gibi tanıya yönelik yöntemlere de başvurmak gerekebilir.
Nasıl tedavi edilir ?
Akciğer kanserinin tedavisi cerrahi tedavi, ışın tedavisi (radyoterapi), ilaç tedavisi (kemoterapi) ve semptomatik-psikolojik tedavi olmak üzere dört grupta incelenir. Planlanacak tedavi kanserin hücre tipine ve evresine göre değişir.
1. Cerrahi Tedavi : Yassı epitel hücreli akciğer kanseri, büyük hücreli akciğer kanseri ve adenokanserin erken dönemlerinde esas tedaviyi oluşturur. Bu kanser türlerinin geç dönemlerinde ve küçük hücreli akciğer kanserinde cerrahi tedavi şansı yoktur. Küçük hücreli akciğer kanserinin sınırlı grubunu oluşturan çok erken döneminde cerrahi mümkün olabilir.
Diğerlerine göre daha iyi huylu olması nedeniyle yassı epitel hücreli akciğer kanseri cerrahi müdahaleye diğer kanser türlerine göre daha elverişlidir.
2. Işın Tedavisi (Radyoterapi) : Radyoterapiye en hassas tümörler; küçük hücreli akciğer kanseri, yassı epitel hücreli akciğer kanseri ve büyük hücreli akciğer kanseridir. Adenokanserlerin radyoterapiye hassasiyetleri azdır. Akciğer kanserlerinde radyoterapi tedavi edici amaçla veya ameliyat öncesi ve/veya ameliyat sonrası cerrahinin başarı şansını artırmak için uygulanır. Ayrıca hastayı rahatsız eden ve yaşam kalitesinin bozulmasına neden olan bazı bulgulara yönelik de radyoterapi uygulanabilir.
3. İlaç Tedavisi (Kemoterapi) : Kemoterapiye en hassas tümörler küçük hücreli akciğer kanserleridir. Ayrıca büyük hücreli akciğer kanserleri de kemoterapiye duyarlıdırlar. Yassı epitel hücreli akciğer kanserleri orta derecede hassasiyet gösterirken, adenokanserler kemoterapiye de az hassastırlar.
 

oyuncu

0
İyinet Üyesi
Katılım
30 Ekim 2002
Mesajlar
602
Reaction score
1
Akciğer kanserinin çeşitleri var ki, bunların bir çoğu hızlı ilerleyen vakalar olarak seyretmekte bu nedenle ne yazık ki zor bir hastalıkla karşı karşıyasın.
En iyi tedavi sonucu alabileceğin benim kendi gözlemlerimle GATA, ondan sonra üniversite hastaneleri, onkoloji hastaneleri.
"Köpekbalığı Kıkırdağı" ve benzeri piyasada bulunan ilaç ruhsatsız (sağlık bakanlığı ruhsatına sahip değil, tarım bakanlığı ruhsatlı) bir çok ürün ve bitkisel drogların (ilaç) şu anda kullanması ile bir sonuç alabileceğini sanmıyorum. Bu ürünler daha çok hastalık sırasında bazen rahatlatma anlık düzelmeler sağlamasına rağmen tam olarak tedavi edici özelliğe sahip değil. Sahip oldukları kanıtlanmış olduğu anda zaten tedavi edici ilaç olarak piyasada yerini alacaktır.
O bunu içmiş şu bunu içmişle hastalığın seyrini ne yazıkki zıhlandırma şansınız var, sonradan bunu engelleyemezsiniz. Ve doktorunuz bunu bilmeden bir tedavi yaptığında çok kötü bir sonuç elde edebilirsiniz.
Kendinize bu konuda uzman ve işini bilen bir onkoloğa bırakmak ve onun dediklerini yapmanız gerekli. Eğer doktorunuz bir şey yapamadığını söylediğinde başka bir hastanede başka bir doktorla görüşmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Önemli olan hayatta kalmasıdır ne gerekiyorsa onu yapacak bir doktor bulabileceğinizi düşünüyorum.
Annenin yaşı kaç bilemiyorum ama 30 yaşındaki bir çok sağlam kişi bile kemoterapi sonrası 7-10 gün yatmakta, ve kendine gelememektedir. Bununla birlikte bir çok organ vazifesini tam olarak yerine getirmemeye başlamaktadır.

Moralinizi her zaman yüksek tutmanız, aynı şekilde annenizinde moralini yüksek tutmanız gerekli. Doktor vs isim veremiyorum.

Acil şifalar diyorum.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Backlink ve Tanıtım Yazısı için iletişime geçmek için Skype Adresimiz: .cid.1580508955483fe5

Üst