Öncelikle tanımadığın bir insan hakkında bu kadar ilginç tespitleri yapabilmiş olman ilginç, sorular içeren tespitlerine cevabı vereceğim. Ama herşeyden önce insanlar kavramlar üzerine sana göre saçma şeyler yazsalar dahi, fikirlerini çarpıştırsalar dahi, olayın temeli kavramlar üzerine tartışmaktır. Sen elmayı sevmiyorsundur, ben elmayı seviyorumdur. Elma saçma sapan bir meyve dersen buna kızacak darılacak halim yok. Ancak sen direk olarak kişisel yönden olaya yaklaşabilme cürretini kendinde görmüşsün. Birebir, genelleme yapmadan. Ben bu forumda çok uzun süredir varım ve çok uzun süredir moderatorum. Burada çoğu insan tarafından da sevilmiyor olabilirim, ama beni sevenlerden daha çok değil, bunu temin edebilirim. En azından senelerdir upuzun "helal olsun","bize tercüman oldun","sen yazmasan ortam başkalarına kalıyor iyi yapıyorsun" tarzı yeşil repler benim UserCP'mden eksik olmadı. Bugün sadece yeşil verilebiliyor ama kırmızı verilirken de bu forumda 1 ya da 2 kez kırmızı almışımdır. Bunlardan bir tanesi de hiç unutmam İyinetAdmin'in kendisi tarafından hostingcilik oynayan bir çocuğu (artık aramızda yok-dolandırıp gitti) azarladığım içindi, o zaman moderator de değildim. Moderator iken de değilken de, ben yanlış gördüğüme karşı çıktım, karşı çıkarken bile neden karşı çıktığımı düşüncelerimle dile getirdim (senin için yanlış olabilir veya olmayabilir), kimseye durup dururken müdahil olmadığım bir tartışmada sessiz durup durup, özel başlık açıp, sen ne haltsın 8 yaşında çocuk gibi konuşuyorsun gibi anlamsız ithamlarda bulunmadım. Bu açıdan da kendimle gurur duyuyorum denebilir. Önünde iki tane yol vardır her zaman, ya hoşuna gitmeyen şeylere karşı çıkarsın görüşünü yazarsın tartışırsın (biliyorsan), ya da tartışmıyorsan ortaya fikir koymak istemiyorsan susarsın. Hem fikirlerimi sunmam, hem içinde bulunmadığım bir tartışmadan bir kişiyi kenara çekip ona laf söylerim dediğinde biraz detone tondan basmış oluyorsun. Üzüm yemek değil, bağcı dövmek amacıyla yola çıkıyorsun. İşin çok üzücü tarafı ise bağcı hakkında hiçbir bilgin yok.
Senin mesajını niye sileyim, senelerdir kendi reklamımı yapma fırsatım olmadı bu iyinette, bana böyle bir fırsat vermişsin, nasıl kullanmam. Ben ticari faaliyetlerimi bu forumdan zaten komple çıkarmışım, ilan vereceğim zaman bile arkadaşıma verdirtirim, moderatordur olaya haksızlık/ayrıcalık girmesin diye. Bu forumdan bugüne kadar aldığım sıfırdır, verdiğimin sayısını bilmiyorum. Benim MSN listem benimle aynı yaşıt ama bana "abi" diyen insanlar ile dolu. İnsan gibi soran bir çok kişiye bir çok konuda yol gösterdim.
8 yaşında olduğum ve ekonomide, siyasette dünyadan bir tane bile insanın kabul ettiği bir yazım yok demişsin. Ben buraya çok çok kısaltarak kimler tarafından ne boyutlarda kabul edildiğimi yazıyım.
25 yaşındayım. Liseyi İstanbul'un en iyi 3 anadolu lisesinden birinde okudum. Lise 2'ye giderken ekonomik özgürlüğünü eline almış biriyim. Kendi paramı kazanıyordum derken link sitesi, oyun sitesi açıp Adsense çekleri görmüş bir insan değildim. Kendi kendime evde yazılım geliştirme öğrenmiş bir insanım. Algoritma yazmak zordur, biraz zeka gerektirir. Çok zeki miyim bilmem, öğrendim anlayacağın. Üniversiteyi teknik üniversitede okudum istanbul'da. Endüstri Mühendisliği diye bir bölüm vardır. Bizim zamanımızda en yüksek puanlı bölümdü. Lisede ders çalıştığımı hatırlamasam da kader o ki, yüksek bir skor yaparak böyle bir yere girdik. Endüstri Mühendisliği, herşeyi güzelleştirmek için analiz yapan bir bilim dalıdır, analiz eder, alternatif sunar, onları değerlendirir. Benim de herşeyi sorgulamam bu yaşlarda başladı. Bir mühendis olmak istiyorsan boş lafla iş yürütmezsin, birşey düşündüğünde yazarsın - ben yazarım. Birşey düşündüğümde yazarım, doğru veya yanlış olup olmaması önemli değil. Fikirler arasından en güzelini bulmak doğru yanlış herşeyin paylaşılmasıyla olur. Birisinin A dediği şeyi ben B görüyorsam, ancak bunu kanıtlayacak bilgim varsa B derim. Karşılığında A'da ısrar edenden de aynı kanıtı beklerim. Bilimsel tartışma bu şekilde yaparım. Senin kriterlerine göre 8 yaş çocuğu kriteriyse birşey diyemem, senin görüşündür.
Neyse üniversiteyi bitirdik bir şekilde, kafamız çalışmıyor ama 4 senede bitirdik işte ilginç bir şekilde. Bu arada da getafreelancer ile bir site daha var eskiden kullanıyordum şimdi kapandı heralde. Buralarda %100 rating ile Amerika'ya yazılım yapıyorum. Halen daha adsense'le tanışmadım yani. Zekasızım ya ondandır, ek bilgi olarak veriyim bunu da. Bu sırada lise öğrencilerine Matematik ve Analitik Geometri dersleri vermeye başladım. Hayatımın anlamı olan sevgilimle de öğrencim olduğu sırada tanıştım. Matematikten kusan bir insandı o zamanlar, şimdi benim doğrultumun etkisi tabi ki olmadan (ben 8 yaşında bebeyim) teknik üniversitede İktisat Fakültesi'ne girdi, orada eğitimini sürdürüyor. Tabi diğer öğrencilerimden de çeşitli üniversiteler kazananlar oldu ama onların da vardır bir açıklaması.
Sonra moda vardı üniversiteyi bitiren LES'e giriyordu. bilmeyenler için lisans üstü eğitim sınavıdır, hem sayısal zeka ile ilgili sorular sorulur, hem de sosyal ve kültürel değerler ile ilgili sorular. Bilgiden çok yorumlama / muhakeme içeriklidir bu sınav. Hani ben sayısal öğrencisiyim, yazılım geliştiriyorum barajı geçerim belki dedim. Sayısal'da Türkiye 102. , Sözel'de 85. olmuşum. Kaç kişi girdi hatırlamam, yalan olmasın 5 haneli bir rakamdı. Neyse, ben o sınav sabahı çikolata yemiştim ondan olmuştur heralde.
Sonra üniversiteyi Türkçe okuyup bitirmeme rağmen, Toefl'a girip (giren varsa bilir 5 saatlik internet tabanlı sınavın işkencesini) 120 üzerinden 112 alarak, 8 yaşında bir bebeye göre gene oldukça iyi sayılabilecek bir bok daha yedim çok affına sığınarak.
Herşey güzel gider mi, gitmezdi tabi. Hani benim kabul gören hiçbirşeyim olmamış ya. Doğrudur hayatımda tek bir kere birşeye kabul edilmediğim oldu. Bütün herşey mükemmel bir şekilde giderken bu skorlar, sınavlar kendi okuduğum bölümümde Master'a kabul edilmedim İstanbul'da. Sonradan öğrendik ki Bölüm Başkanı'nın kızı asistan olarak alınmış. İngilizce bilmemesine ve özel bir üniversiteden gelmesine rağmen. Kızdım evet, birileri beni kabul etmemiş.
İyi ki de etmemişler. Onlar sayesinde hayatımı benim değerimi bilmeyecek insanların elinde çürütmek yerine, Amerika Birleşik Devletleri'nde iş hayatındaki profesyonellere verilen özel bir kursa başvurdum. Dedim ki beni bugüne kadar kimse kabul etmedi bari siz edin, hani 8 yaşında bebeyim ben ama kimseye zararım dokunmaz dedim. Çok ilginç bir şekilde gel dediler. Kaliforniya diye bir eyaleti var bunların, IT'nın dünyadaki kalbidir kendisi, oranın en iyi 3. üniversitesi, Los Angeles diye de bir şehir var oranın da en iyi üniversitesi olan UCLA'e kaderin cilvesi çağırıldık işte. Ben dünyanın hiçbir yerinde kabul görmeyen bir insan olmama rağmen hayret o ki, benim Los Angeles'da zaten taa liseden beri birlikte çalıştığım insanlar da vardı. Bu gavurun diyarında çalışma iznim olmadığı halde aileme yük olmadan burada kendime bir hayat kurdum, tek başıma. 7 ay bu programa devam ettim. 7 ayın sonunda 8 yaşındaki bebe halime acımış olacaklar ki "Developing a New Business Plan" ve "E-Marketing" (yeni bir iş planı yaratma ve e-pazarlama) derslerinde hazırladığım seminerlerimi beğenmemelerine ve onun da kabul görmemesine rağmen, bana burs teklif ettiler. Burada saat şu an Pasifik Saatiyle 4.48 PM, az önce bu burs için verilen kutlama yemeğinden geldim. Yabancı Öğrenci Ofisi başkanı, Fakülte Dekanı ve içinde olduğum programın onursal dedesi gibi bir adam ile. Çok ilginçtir, hiçbir yerde kabul edilmememe rağmen, Türk insanının aslında ne kadar farklı düşünüldüğünün, gerçekte ne kadar ince ve dünya sorunlarına duyarlı ve bir o kadar da milletine bağlı olduğunun bir göstergesi olarak gördüklerini söylediler beni. Çok ilginç, hala biryerlere kabul edilemiyorum gibi bir his var içimde. Benim Amerika'nın çeşitli yerlerinden zilyon tane arkadaşım olduğu gibi, hayatta haz etmediğim tek millet olan Fransızlardan'da çok yakın bir arkadaşım var. Hatta ortak bir iki iş yaptığım Rum bir arkadaşım da var. MSN listemi ayda bir temizlerim çünkü her ay 250 kişi doluşur. Bu forumda PM kutum her daim doludur, artık boşaltmaktan sıkılıyorum. Bu pm'lerin de sanma ki büyük bir çoğunluğu, senin gibi yazanlar olsun. Türkiye'de de genç yaşıma rağmen liseden beri her gittiğim ortamda yetişkin insan gibi karşılanırım, memleket meselelerini ve çözüm önerilerini tartışırım. Kimseyle yaka paça olduğum, kimsenin bana 8 yaşında çocuksun, kendini bir halt sanıyorsun dediğini de duymadım. Hayatta herşeyin bir ilkinin olması çok harika.
Benim annem edebiyat öğretmenidir, bu forumda yazdığım mesajlardaki toplam imla hatasını ortalama bir kullanıcı tek mesajında yapmaktadır. Kendi işim gereği analize ve matematiğe meraklı olmamın yanında, sanatçıyımdır. 5 sene gitar çaldım, yüzümüzü boyayıp Black Metal konseri verdiğimiz günler olduğu gibi, Propellerheads Reason isimli bir bilgisayar programı var, orada bestelediğim piano modülleri de mevcut. Kitap okurum, yazı yazarım. Sadece İyinet'de değil yabancı forumların bir çoğunda buradaki kadar post sayım vardır. Buradakinden de daha çok arkadaşım vardır. Hem de bunları yaparken genelde, batılıların sevmediği tarzda kendi ülkemi ve milletimi seven milliyetçi bir insan olmama rağmen. Herkes düşüncesini doğru, düzgün ve anlaşılabilir şekilde yazdığı sürece iki insanın anlaşamaması için hiçbir neden olmadığı düşüncesiyle yaşayan bir insan olduğum için de, her gittiğim yerde saygı görürüm, kabul edilirim.