gameforever' Alıntı:
Siz abd'yi israil'i dost mu zannediyorsunuz?
Bak ne güzel söylemişsin burada.Aslında hepimizin düşüncesi aynı.Ancak sorun iktidarın herşeyi yanlış göstermesinde.Sözde birleşmiş milletler ile başka anlaşma yapılıyor halka başka anlaşma anlatılıyor.
Buyrun Lübnan savaşını kademe kademe inceleyelim..
İki adet İsrail askerinin kaçırılmasıyla İsrail Lübnan'ı havadan vurmaya başladı.Ancak özellikle Lübnan'a yardım eden Hizbullah güçlerinin bulunduğu güney Lübnan bombalanıyordu.
Savaş 30 günden fazla sürdü.Resmen soykırım yaşandı.İsrailli küçük kızlar Lübnan'a gidecek füzelerin üstüne "İsrail'den sevgilerle" mesajları yazdılar.Kadın çoluk çocuk genç yaşlı demeden öldürüldü.
Bombalama işlemi bombalanan bölgeler orada birdaha yaşanılamayacak duruma gelene kadar devam etti.Tüm altyapılar çökertildi.İnsanlık bitirildi kısacası.
Bu sırada sözde Birleşmiş Milletler toplandı ve İsrail'e ateşkes çağrısı yapma fikrini görüşmeye başladı.Amerika olaya müdahale etti ve bu görüşme yapılmadı bile.Bunun üzerine bari kınayalım dediler.Kınama ne demekse..Onu da uzun bir süre sallandırıp durdular..Yarım ağızla kınadılar İsrail'i.
Daha sonra İsrail,bu katliamın biraz da karadan yürütülmesi gerektiğini düşündü.Güney Lübnan'a giriş yaptı ve şehitler vermeye başladı.Çok değil 5-10 askerini kaybetti.Daha sonra hemen sözde Birleşmiş Milletler'den barış gücü istedi.
Peki bu barış gücü neden istendi?Çünkü İsrail Hizbullah ile başedemedi.Patır patır dökülmeye başladı.Ve resmen gelin bu Hizbullah'ı birlikte temizleyelim dedi.
Bu sıralarda da Amerika Dış İşleri Bakanı Rice da bir açıklama yaptı."Ortadoğu'da sınırların yeniden çizilme vakti geldi."
Bunun üzerine kınamayı bile ağır aksak yapan sözde birleşmiş milletler,roket gibi çalışarak tüm üyelerden Barış Gücü için asker göndermesini istedi.
Ardından uzun süredir Amerika'dan randevu almaya çalışan başbakanımızı birden Bush arayarak Ekim ayına randevu verdi.Bayram değil seyran değil Bush beni neden çağırdı demeye başladı herkes..
İşte tam bunlardan sonra başbakanımız Lübnan bizsiz yapamaz demeye başladı..
Aynı başbakan,birkaç hafta önce artan şehit cenazelerine cevaben "Sabrımız taşıyor.Yarın çok şeye gebe" diyordu.Gerekirse Kuzey Irak'ı bombalayacağını söylüyordu..Noldu??
Hani terörle mücadele?
Geçen sene muhalefet partileri meclisi tatilde olağan üstü toplantıya çağırdı.Terör ile ilgili konuları görüşmek için.AKP milletvekilleri çoğunluk sağlanamasın diye meclise geldiler ama kapıda beklediler içeri girmediler.Daha sonra baktılar çoğunluk sağlandı görüşme yapılacak..Hemen koşa koşa içeri girdiler ve görüşme iptali için oy kullanarak görüşmeyi iptal ettirdiler.
Ama aynı hükümet,meclisi olağanüstü toplayarak burdan Lübnan'a sözde Barış Gücü için asker göndermeye çalışıyor.
Kandırmayalım kendimizi arkadaşlar.Asker resmen savaşa gidiyor.Ortadoğu şu anda dünyanın en kızgın noktası.Her an her yerden silah sesleri geliyor.Ve siz askerinizi gönderip "Biz çatışmaya girmeyecez" diyorsunuz.Tamam sen girme diyor BM.Ama arkandan da biz seni sokarız diyor.
Size aktif çatışma görevi verilmedi diyelim.Ki verilmeyecek de zaten.Verilen sözler tutuluyor havası verilmek için.Ama yarın mutlaka bir yerden askerlerimize ateş açılacak.Askerimiz eli kolu bağlı duracak mı?O da karşılık verecek..Ne oldu sonuçta?Türk askeri çatışmanın ortasında..
Peki görev ne?Hizbullah'ın silahlandırılması ve bölgeden silinmesi..
Peki Hizbullah kim?
İsrail'in Lübnan'a saldırdığı sırada,TÜRKİYE dahil tüm Müslüman çoğunluklu ülkeler sessiz kalırken İsrail'e kafa tutabilen ve oradaki insanları savunabilen,onlar için kanının son damlasına kadar çarpışan SÖZDE TERÖR ÖRGÜTÜ.
Umarım yazdıklarımdan bir anlam çıkarabilmişsinizdir..