Ben de tek kişiye bağlı olurum. Ama şu da bir gerçek ki kız/erkek birbirini hep çeken kutup. Kötü gözle bakmadıktan sonra ufak flörtlerin olmasından kaçmak imkansız. Biz arkadaşlarla yolda filan güzel bir kız gördüğümüzde dur bir taş atayım derdik hep, hatta gerçekten yere eğilip taş arama figürü yapmak ekstrasıydı işin. Hani ilkel bir yol, ben seni beğendim, bunu taş atarak belirtiyorum. Bu saçma salak espriyi ilk kim çıkardı bilmiyorum ama yıllar sonra ekşi sözlükte benzer bir olay okumuştum, evrenin başka bir kordinatında aynı espriyi yapan birileri daha vardı, ilgincime gitmişti. Belki de Kemal Sunal'ın aha gafası yarıldı'sından almış olabiliriz bunu.
Sonuçta kötü birşey değil bu, güzel bir varlık gördüğünde ona duyduğun hayranlığın hiçbir insan için kötü bir anlamı olamaz. Bir beğeni ve heyecanlanmadır güzel bir kızı görmek, yanında geçer, sonra tekrar dönüp bakmak istersin. Bunun kimyasını çözmek imkansız, neden dönüp bakmak istiyorsun, sonuçta bir daha görmeyeceksin. Olsun bir kere daha bak. Bazen ayıya bak kıza bakıyor dersin dışardan görünce, ya da sen de bakarsın ama mesela kız geçse bile aynı istikamete bakmaya devam edersin, maksat dışarıya "ben zaten bu yöne bakıyordum, kız benim görüş alanıma girdi" mesajını vermektir. Herkesin içindeki kimya aynıdır sonuçta, en ayısı bile kalbinin bir noktasında insani bir sevgi ile bakmıştır o kıza. Belki ihtiyaç derecesi neticesinde yılların verdiği birikimle belki bir abazanın gözüyle bakmıştır ama konsept aynı. Güzelliğin bizi heyecanlandırması.
Ama eşine, sevgiline, nişanlına, kız arkadaşına döndüğünde herşey değişir, orada ayların yılların verdiği paylaşım kat sayısı vardır ki, dünyanın en güzel varlığı odur senin için. Düşünürsün ona kötü birşey olduğunu veya bir şekilde ayrıldığını, sonra dersin ki olamaz-dünyanın en güzel kızları gelip önüme diz çökse bile ona birşey olmasın dersin. Dünya bir yana o bir yana dersin.
kaptanın seyir defteri: Sevgilinin yanağını binlerce mil öteden Facebook ekranından okşarken...