İyinet'e Hoşgeldiniz!

Türkiye'nin En Eski Webmaster Forum'una Hemen Kayıt Olun!

Kayıt Ol!

Eğitimin en temel sorunu nedir?

ŞeMSi

Empatik
İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
2 Haziran 2016
Mesajlar
788
Reaction score
114
Konum
Hatay
Değerli eğitimci arkadaşlar, bu başlık altında Türkiye'nin en temel eğitim sorunun ne olduğu hakkında fikir alış-verişinde bulunmak istiyoruz. Siz değerli öğretmenlerimiz , öğretmenler odasında her gün bu ülkenin eğitim sorunlarına yüzlerce çözüm bulmaktadır. İstiyoruz ki o çözümleri, değerli platformlar üzerinde tartışarak ülkemizin ve milletimizin menfaatleri doğrultusunda kamuoyu oluşturalım.

Sizce en temel eğitim sorunumuz nedir ? Bu soruna çözüm öneriniz ne olacaktır ?
 

teknosayfam

0
Onaylı Üye
Katılım
22 Eylül 2017
Mesajlar
404
Reaction score
88
Konum
Kahramanmaraş
Bence Türkiye'de eğitimin en temel sorunu dersler çok fazla ve içleri boş, Lüzumsuz bilgiler çok çok fazla, herkes aynı şeyleri öğrenmek zorunda mı, bence bu çok yanlış. Aynı sofraya bile otururken herkes aynı yemekten yemiyor. herkes mizacına uygun yemeği tercih ediyor.
 

Utayist

0
İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
28 Aralık 2015
Mesajlar
41
Reaction score
24
Konum
Orta Doğu
Ben bir öğretmen değilim fakat ailemden gördüklerim üzerine yazıyorum.

Aile AİLE. . Ben küçük bir kasabada büyüdüm. İlk eğitim aileden başlar, ailede eğitim yönünde bir destek yoksa ömür boyunca okula devam etse de bir birey yerinden oynamaz bunu kabullendim. Bir çocuk okula 6 yaşında başlar ama asıl okula doğduğu ilk günde başlar, çocuk okula geliyor ailesinden ders takibini yapan bir birey yok. Toplantı olurdu okulda 50 kişiydik 5 veli ancak gelirdi. E bir insan öz evladını takip etmiyor ise bir öğretmen nasıl takip edebilir ? Ya da takibinde nasıl başarılı olabilir. Bir baba çocuğunun eksiğini gediğini gelip hocasından öğrenmiyor ise nasıl yardımcı olabilir evladına ? Olamaz. . Aile öğrencinin üzerinde ağırlığını göstermeli, eskiden öğretmene bir saygı vardı şimdi saygı kalmadı tamam onu aramıyoruz artık da şiddet neyin nesi ? Baba oğlunun arkasına düşüp öğretmen dövmeye geldiği dönemdeyiz. . Yazık!

Buradan öğretmenlerimi saygıyla selamlıyorum.

''Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum ,,

Selametle.
 

SebastiHan

0
İyinet Üyesi
Katılım
26 Ekim 2002
Mesajlar
395
Reaction score
87
Konum
Almanya - Flensburg
Ben bir öğretmen değilim fakat ailemden gördüklerim üzerine yazıyorum.

Aile AİLE. . Ben küçük bir kasabada büyüdüm. İlk eğitim aileden başlar, ailede eğitim yönünde bir destek yoksa ömür boyunca okula devam etse de bir birey yerinden oynamaz bunu kabullendim. Bir çocuk okula 6 yaşında başlar ama asıl okula doğduğu ilk günde başlar, çocuk okula geliyor ailesinden ders takibini yapan bir birey yok. Toplantı olurdu okulda 50 kişiydik 5 veli ancak gelirdi. E bir insan öz evladını takip etmiyor ise bir öğretmen nasıl takip edebilir ? Ya da takibinde nasıl başarılı olabilir. Bir baba çocuğunun eksiğini gediğini gelip hocasından öğrenmiyor ise nasıl yardımcı olabilir evladına ? Olamaz. . Aile öğrencinin üzerinde ağırlığını göstermeli, eskiden öğretmene bir saygı vardı şimdi saygı kalmadı tamam onu aramıyoruz artık da şiddet neyin nesi ? Baba oğlunun arkasına düşüp öğretmen dövmeye geldiği dönemdeyiz. . Yazık!

Buradan öğretmenlerimi saygıyla selamlıyorum.

''Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum ,,

Selametle.
Tespitiniz çok yerinde. Biz öğretmene değeri yitirince aslında her şeyimizi yitirdik. Haz. Ali, "bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." Diyor. Maalesef günümüzde herkes evladından dünyalık beklenti içerisinde, ahlaki durumu ikinci belki de üçüncü sırada. Öğretmenlerimize gerekli değer tekrardan kazandırılmaz ise eğitim sorunumuz daha da büyüyecektir bence.
 

Utayist

0
İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
28 Aralık 2015
Mesajlar
41
Reaction score
24
Konum
Orta Doğu
Tespitiniz çok yerinde. Biz öğretmene değeri yitirince aslında her şeyimizi yitirdik. Haz. Ali, "bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." Diyor. Maalesef günümüzde herkes evladından dünyalık beklenti içerisinde, ahlaki durumu ikinci belki de üçüncü sırada. Öğretmenlerimize gerekli değer tekrardan kazandırılmaz ise eğitim sorunumuz daha da büyüyecektir bence.

Bundan sonra pek yolunda olacağını düşünmüyorum, kafalarda benim oğlum şu olsun,benim kızım bu olsun ama icraata gelince sıfır. İnsan olsun,saygılı olsun noktasını görmedikçe bir cacık olmaz bu nesilden. Psikoloji olarak hasta bir nesil geliyor ve çok tehlikeli. . .
 

Filmatinesi

0
Onaylı Üye
Katılım
20 Eylül 2010
Mesajlar
205
Reaction score
23
Bundan sonra pek yolunda olacağını düşünmüyorum, kafalarda benim oğlum şu olsun,benim kızım bu olsun ama icraata gelince sıfır. İnsan olsun,saygılı olsun noktasını görmedikçe bir cacık olmaz bu nesilden. Psikoloji olarak hasta bir nesil geliyor ve çok tehlikeli. . .

Çok karamsar olursak, bu ülkenin geleceği kimler olacak. Tamam tespitiniz yerinde lakin, unutmayalım iman varsa imkan da vardır.
 

KaRNeC

İyinet Üyesi
Katılım
4 Ekim 2002
Mesajlar
2,829
Reaction score
261
Konum
Kahramanmaraş
Eğitimin düzelmesi için 4 ayağın düzeltilmesi lazım. İlk olarak yönetim kademesi düzeltilmeli. Talim Terbiye Kurulu'na yetkin insanlar getirilmeli ve bu kurumun işlevselliği artırılmalı. Kurula eğitimin içinden ve başarılı isimler dahil edilmeli.

İkincisi öğretmenler. Eğitici olarak öğretmenlerin seçilmesi sadece bir sınava bırakılmamalı. Ufku olmayan insanlar sadece KPSS'den yüksek not aldı diye öğretmen olurken girişimci, öngörüsü yüksek ve bu eğitimde belki de çığır açacak öğretmen adayları eğitimin dışına itiliyor. Hatta son 10 yılda öğretmen olmasına rağmen ataması yapılmadığından 50 genç öğretmenimiz intihar etmiştir.

Üçüncü ve dördüncü ayak da öğrenci ve velidir. Öncelikle velinin; nasıl ebeveyn olunacağı konusunda eğitilmesi gerekir. Hababam Sınıfı'nda merhum Münir Özkul'un oradaki ifadeleri hala geçerliliğini korumaktadır. "Çocuğunu okula göndermekle, harçlığını vermekle ana-baba olunmaz. Ana-babanın sorumluluğu burada bitmez". Bizim zamanımızda öğretmenden dayak yediğimizde bunu ailemize söyleyemezdik. Şimdi, öğretmen bir konuda uyarı yapsa veli, soluğu müdürün odasında alıyor.

Cumhurbaşkanlığına danışman olarak nalları diken bir kızın atandığını duyunca eğitimden şikayet etmeyi bıraktım aslında. O makama öyle biri geliyorsa, öğretmen olarak da niteliksiz kişilerin okullara gönderilmesini çok da garipsemez oldum.
 

Utayist

0
İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
28 Aralık 2015
Mesajlar
41
Reaction score
24
Konum
Orta Doğu
Çok karamsar olursak, bu ülkenin geleceği kimler olacak. Tamam tespitiniz yerinde lakin, unutmayalım iman varsa imkan da vardır.

Bir olaya en kötü açıdan yaklaşmak en doğrusudur kanısındayım hocam ben. İman kısmına gelecek olursak bu gün iman olayının %0,01 kalmış olsaydı bu konunun başlığı tebrik yazısı olurdu.

Sağlıcakla.
 

Utayist

0
İyinet Üyesi
Onaylı Üye
Katılım
28 Aralık 2015
Mesajlar
41
Reaction score
24
Konum
Orta Doğu
Eğitimin düzelmesi için 4 ayağın düzeltilmesi lazım. İlk olarak yönetim kademesi düzeltilmeli. Talim Terbiye Kurulu'na yetkin insanlar getirilmeli ve bu kurumun işlevselliği artırılmalı. Kurula eğitimin içinden ve başarılı isimler dahil edilmeli.

İkincisi öğretmenler. Eğitici olarak öğretmenlerin seçilmesi sadece bir sınava bırakılmamalı. Ufku olmayan insanlar sadece KPSS'den yüksek not aldı diye öğretmen olurken girişimci, öngörüsü yüksek ve bu eğitimde belki de çığır açacak öğretmen adayları eğitimin dışına itiliyor. Hatta son 10 yılda öğretmen olmasına rağmen ataması yapılmadığından 50 genç öğretmenimiz intihar etmiştir.

Üçüncü ve dördüncü ayak da öğrenci ve velidir. Öncelikle velinin; nasıl ebeveyn olunacağı konusunda eğitilmesi gerekir. Hababam Sınıfı'nda merhum Münir Özkul'un oradaki ifadeleri hala geçerliliğini korumaktadır. "Çocuğunu okula göndermekle, harçlığını vermekle ana-baba olunmaz. Ana-babanın sorumluluğu burada bitmez". Bizim zamanımızda öğretmenden dayak yediğimizde bunu ailemize söyleyemezdik. Şimdi, öğretmen bir konuda uyarı yapsa veli, soluğu müdürün odasında alıyor.

Cumhurbaşkanlığına danışman olarak nalları diken bir kızın atandığını duyunca eğitimden şikayet etmeyi bıraktım aslında. O makama öyle biri geliyorsa, öğretmen olarak da niteliksiz kişilerin okullara gönderilmesini çok da garipsemez oldum.

Yazınızda geçen saçma atamalardan dolayı hikayeyi eklemek istedim.

İlginç Bir Hikaye ( Can Yücel)

İki liseli arkadaş, liseyi bitirdiklerinde yurt dışında
eğitimlerine devam etmek üzere yıllardır harçlıklarını
biriktirmişler. Bu birikimlerini yıllarca her şeyden mahrum kalarak,
fedakarlıklar göstererek yapmışlar.

Liseyi beraber bitirdiklerinde Milli Eğitim Bakanını ziyarete
gidip, yurtdışında okumaya gönderilmelerini talep etmişler..

Ancak Bakan, gençlerden birini dışarı çıkartmış ve içerdekine,
-Seni gönderebilirim, ama arkadaşını gönderirsem dedikodu olur 'oğlunu
gönderdi derler' onun için onu gönderemem der.
Bu durum dışarıdaki öğrenciye de söylendiğinde, durumu
algılamasının ardından arkadaşına,
-Madem öyle benim biriktirdiğim parayı da sen al, hiç olmazsa
biriktirme amacımı kısmen gerçekleştireyim, der ve yıllardır
fedakarlıklarla biriktirdiği tüm parayı arkadaşına verir.
Evet, bu Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL dir. Dedikodu olmasın
diye göndermediği oğlu ise, bugünün unlu şairi Can YÜCEL dir.
Bu gerçek hikaye henüz bitmedi.
Arkadaşı, İsviçre’ye gider ve burada tip eğitimi alır. O kadar
başarılı olur, o kadar başarılı olur ki, dünyada O'nun adını
duymayan bir tıp adamı kalmamıştır.
Bu profesör Türk olduğunu her fırsatta haykırmış, kendi icat
ettiği, tasarladığı ameliyat aletlerine; Ayşe, Ceylan, Leyla,, Eşek
Semeri gibi Türkçe isimler vermiş ve konusundaki her tıp adamı bu
isimleri kullanmaya başlamıştır.
Tahmin edeceğiniz üzere bu kişi Türkiye de bir hastane açmak
istemiş ama Türk Bürokrasi duvarını aşamamış ve halen bunu
gerçekleştirememiştir.
Oysa İsviçre; -ülkede 60 yaşını aşan doktorlara ameliyat izni
verilmemesine karşılık iki sene üst üste yasalarını değiştirerek
ona bu hakkı tanımıştır.
Evet arkadaşlar bu hikayeyi hiç unutmayacağım.
Bu ünlü cerrah sonunda Türkiye’de tüm üniversitelerimizden takdir
edildi ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez, TBMM tarafından "Onur
Madalyası" aldı. Bu kişi; Profesörlerin Profesörü, Profesör GAZİ
YAŞARGiL’ di.
Hikaye hala bitmedi, ünlü şairimiz Can YÜCEL'in oğlu, Yeni Can
YÜCEL doktor olarak mezun oldu ve babası onu can arkadaşı Gazi Yaşargil'e
gönderdi.
O da onu beyin cerrahı olarak yetiştiriyor. Su an Doç. Dr. Yeni
Can YÜCEL......
 

Türkiye’nin ilk webmaster forum sitesi iyinet.com'da forum üyeleri tarafından yapılan tüm paylaşımlardan; Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesinin, 5651 Sayılı Kanununun 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, paylaşım yapan üyeler sorumludur.

Üst