KaRNeC
İyinet Üyesi
Gerçek dostluk dendiğinde aklıma babamın anlattığı bu kısa hikaye gelir hep. Kendi arkadaşlarımın zor biz zamanımda bana destek olup olmayacakların hep merak ederim ve beni yarı yolda bırakabilme ihtimalleri hep korkutur beni.
Gerçek dostluk nasıl olmalı? İşte babamdan dinlediğim o hikaye.
Delikanlı 18 yaşına geldiğinde evden sık sık dışarıya çıkar ve geç saatlere kadar eve gelmez. Bir gün, iki gün.. derken babası artık oğlunun bu durumuna daha fazla göz yumamaz. Çünkü etraf kötü insanlarla doludur. biricik oğlunun elinden kayıp gitmesine mani olmak ister ve oğluna konuyu açacaktır ki, oğlu evden ayrılmak istediğini söyler. Baba şok olmuştur. Gitme der ama oğlu kararını vermiştir. Arkadaşlarına ne kadar güvendiğini sorar. Oğlu "Onlar benim çok iyi arkadaşlarım. Beni hiç bir zaman yarı yolda bırakmazlar" der. Babası da "O zaman bunu bir deneyelim. Bakalım zor durumda kaldığında yanında olacaklar mı?" der. Oğul kabul eder. Baba bir koç keser ve bu koçu kanlı halde çuvala koyar. Bunu alıp arkadaşlarına git ve onlara "Bunu bir yere gömmemiz lazım" de bakalım ne yapacaklar der. Oğlu babasının dediğini yapar ve arkadaşlarından birine gider. Kapıyı çalar ve elindeki kanlı çuvalı gösterir. "Bunu bir yere gömmemiz gerek." Arkadaşı çuvala bakar ve hiç açıklama yapmasına bile müsaade etmeden kapıyı yüzüne kapatır. Diğer arkadaşına da gider ve aynı şekilde "Bu çuvalı hemen gömmemiz gerek" der. bu arkadaşı diğerinden de beterdir. "Adam mı öldürdün sen? Polisi arayayım mı? Hemen çık git buradan, başımı belaya sokacaksın" der. Oğul oradan da ayrılır ve babasının yanına döner. Babası "Bir de aynı çuvalla benim arkadaşımın yanına git" der. Oğul bu defa babasının arkadaşının yanına gider. Çekingen bir şekilde kapıyı çalar. Kapıyı babasının yaşlarında bir bey açar. "Buyur bakalım evladım" der. Oğul babasının selamını getirdiğini, elindeki çuvalı gömmesini istediğini söyler. Babasının dostu çuvalın içinde ne olduğunu sormadan delikanlıyı içeri alır ve "Hemen getir gömelim evladım" der. Bu duruma şahit olan evlat gerçek dostlukla, geçici arkadaşlığın arasındaki farkı görmüştür.
Gerçek dostluk nasıl olmalı? İşte babamdan dinlediğim o hikaye.
Delikanlı 18 yaşına geldiğinde evden sık sık dışarıya çıkar ve geç saatlere kadar eve gelmez. Bir gün, iki gün.. derken babası artık oğlunun bu durumuna daha fazla göz yumamaz. Çünkü etraf kötü insanlarla doludur. biricik oğlunun elinden kayıp gitmesine mani olmak ister ve oğluna konuyu açacaktır ki, oğlu evden ayrılmak istediğini söyler. Baba şok olmuştur. Gitme der ama oğlu kararını vermiştir. Arkadaşlarına ne kadar güvendiğini sorar. Oğlu "Onlar benim çok iyi arkadaşlarım. Beni hiç bir zaman yarı yolda bırakmazlar" der. Babası da "O zaman bunu bir deneyelim. Bakalım zor durumda kaldığında yanında olacaklar mı?" der. Oğul kabul eder. Baba bir koç keser ve bu koçu kanlı halde çuvala koyar. Bunu alıp arkadaşlarına git ve onlara "Bunu bir yere gömmemiz lazım" de bakalım ne yapacaklar der. Oğlu babasının dediğini yapar ve arkadaşlarından birine gider. Kapıyı çalar ve elindeki kanlı çuvalı gösterir. "Bunu bir yere gömmemiz gerek." Arkadaşı çuvala bakar ve hiç açıklama yapmasına bile müsaade etmeden kapıyı yüzüne kapatır. Diğer arkadaşına da gider ve aynı şekilde "Bu çuvalı hemen gömmemiz gerek" der. bu arkadaşı diğerinden de beterdir. "Adam mı öldürdün sen? Polisi arayayım mı? Hemen çık git buradan, başımı belaya sokacaksın" der. Oğul oradan da ayrılır ve babasının yanına döner. Babası "Bir de aynı çuvalla benim arkadaşımın yanına git" der. Oğul bu defa babasının arkadaşının yanına gider. Çekingen bir şekilde kapıyı çalar. Kapıyı babasının yaşlarında bir bey açar. "Buyur bakalım evladım" der. Oğul babasının selamını getirdiğini, elindeki çuvalı gömmesini istediğini söyler. Babasının dostu çuvalın içinde ne olduğunu sormadan delikanlıyı içeri alır ve "Hemen getir gömelim evladım" der. Bu duruma şahit olan evlat gerçek dostlukla, geçici arkadaşlığın arasındaki farkı görmüştür.